Prof. Dr. Haberal'ın Doktorlarına Beraat Talebi

Ergenekon davası kapsamında yargılanan CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal ile ilgili hazırlanan sağlık raporunun mahkemeden saklandığı iddiasıyla 5 profesörün de aralarında bulunduğu 8 sanığın yargılandığı davada, tüm sanıkların beraatine karar verilmesi talep edildi.

Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli mahkemelerin kapatılmasının ardından İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nden alınarak İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen davanın ikinci duruşması yapıldı.

Duruşmaya profesör doktor sanıklar Erhan Kansız, Cengiz Çeliker, Zerrin Yiğit ve Nazmi Gültekin ile refakatçi olduğu belirtilen Muhammet Hüsrev katıldı.

Duruşmada esasa ilişkin görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı Sait Kunt, hazırladığı mütalaayı mahkeme heyetine sundu. Mütalaada, "Ergenekon silahlı terör örgütü" olarak adlandırılan örgüte yönelik soruşturmada şüpheli sıfatıyla hakkında işlem yapılan Mehmet Haberal'in, 13 Nisan 2009'da gözaltına alındığı ve 17 Nisan 2009'daki savcılık sorgusunun ardından çıkartıldığı özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce tutuklandığı hatırlatıldı.

Sağlık raporunun saklandığı iddiası

Cezaevine sevk edilen Haberal'ın aynı gün rahatsızlanarak önce Bayrampaşa Devlet Hastanesi'ne sevk edildiği ve buradaki ön muayenesinin ardından İstanbul Üniversitesi (İÜ) Kardiyoloji Enstitüsü'ne nakliyle yatarak tedavisinin başlatıldığı belirtilen mütalaada, "Daha sonra yapılan araştırmada, bu kişinin bir süre sonra taburcu edilmesine yönelik heyet raporu düzenlendiği halde bu raporun işleme konulmayarak saklandığı, daha sonra farklı tarihlerde yatarak tedavisinin hayati öneme haiz olduğunu gösterir raporlar düzenlendiği ve bilahare saklandığının" öne sürüldüğü aktarıldı.

Mütalaada, Ergenekon davasını yürüten özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmeyen Haberal'ın sağlık durumuyla ilgili 16 Ekim 2009 tarihli raporun, mahkemeden ve Adli Tıp Kurumu'ndan gizlendiği iddialarına ilişkin yetkililer hakkında suç duyurusu yapıldığı hatırlatılarak, İÜ Kardiyoloji Enstitüsü görevlileri hakkında soruşturma başlatıldığı ve tedavide görev alan bazı doktorların Haberal'ın taburcu olmasına yönelik raporu gizleyerek yerine getirmediklerinin iddia edildiği ifade edildi.

Raporun kamuoyunda duyulmasından sonra, bunun geçersiz olduğu yönünde yeni raporlar alındığı ve Adli Tıp Kurumu'na sevk işlemini önlemeye yönelik raporlar hazırlandığının öne sürüldüğü belirtilen mütalaada, Adli Tıp Kurumu heyetince yapılan incelemeler sonucunda, Haberal'ın yatarak tedavi olmasının gerekli olmadığının tespit edildiği ve karar vermeye yetkili kişilerden şüpheli doktorlar ile iki refakatçi ve bir servis hemşiresinin, "silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek yardım ettikleri" iddiasıyla cezalandırılmalarının talep edildiği hatırlatıldı.

"Ergenekon terör örgütünün varlığı sabit değil"

Suç tarihi olarak belirtilen 17 Nisan 2009 ile 22 Kasım 2010 tarihleri arasında "Ergenekon silahlı terör örgütü"nün varlığının herhangi bir mahkeme kararı ile sabit olmadığı ve kapatılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararının temyiz aşamasında bulunduğu dile getirilen mütalaada, şu ifadeleri yer verildi:

"Herhangi bir idari kararla bir yapının silahlı terör örgütü olarak adlandırılmasının mümkün olmadığı ve bu örgütün ilk kez belirtilen dosyada örgüt olarak adlandırıldığı, buna ilişkin kararın da kesinleşmediği, bu itibarla suç tarihinde mahkeme kararı ile sabit olan bir örgüt yapısından bahsedilemeyeceği için sanıkların örgüte yardım etmelerinin fiilen mümkün olmadığı, öğretim üyesi ve kamu görevlisi olan şüphelilerin eylemlerinde herhangi bir usulsüzlük bulunması halinde bu eylemlerinin görevin kötüye kullanılması olarak değerlendirilebileceği, kamu görevlisi olmayan şüpheliler açısından ise bu durumun da söz konusu olmadığı, mahkemede görevi kötüye kullanma açısından da herhangi bir ön soruşturma sonucu davanın mevcut olmadığı göz önüne alınarak tüm sanıkların, 'silahlı terör örgütüne üye olmadan yardım etme' suçundan ayrı ayrı beraatlerine karar verilmesi talep olunur."

Duruşmada savunma yapan sanıklardan Erhan Kansız, tedaviyi üstlenen doktor değil idareci olduğunu kaydederek, "Rapor saklanmadı. Sadece raporun itibarsızlaştırılması şeklinde bir eylemle suçlandım. İtibarsızlaştırma suçlamasının da asıl muhatabı Doktor Vedat Sansoy'dur ve onun hakkında da soruşturma açılmaması kararı verilmiştir. Suçsuz olduğum halde cezaevinde yattım" dedi.

"Hastadan çıkan patolojiden dolayı raporu göndermedik"

Dava konusu tarihte Kardiyoloji Enstitüsü Anabilim Dalı Başkanı olduğunu belirten sanıklardan Zerrin Yiğit, "Kurulu ben topladım, 'taburcu olabilir' raporunda benim de imzam vardır ve dolayısıyla saklamam söz konusu olamaz. Hastada çıkan patolojiden dolayı raporu uygulamaya koyup göndermedik. Aslında hepimiz hastaya, 'çıkabilir' kararı almıştık. Sanıklardan kimsenin suçlu olduğunu düşünmüyorum, beraatimi istiyorum" şeklinde konuştu.

Sanıklardan Cengiz Çeliker, görevlerini yaptıkları ve hiç bir suçlarının olmadığı savunmasını yaparken beraatini istedi.

Diğer sanıklar ve avukatları da savcılık mütalaası doğrultusunda beraat kararı verilmesini talep etti.

Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, dosyayı incelemeye alarak karar vermek üzere duruşmayı erteledi.

İddianameden

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'nce hazırlanan iddianamede, Haberal'ın İÜ Tıp Fakültesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde tedavi görmeye başlamasından bir süre sonra taburcu edilmesine yönelik heyet raporu düzenlendiği belirtilerek, bu raporun işleme konulmadığı gibi yargılamanın devam ettiği İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne de gönderilmediği kaydediliyor.

İddianamede, sanıkların "Ergenekon terör örgütüne yardım etmek" suçundan 7,5 ile 15'er yıl arasında hapis cezasına çarptırılması isteniyor.