Şarköy'de Açılım Sürecine Farklı Yorumlar

Terörün bitmesi için başlatılan süreç, Şarköy ilçesinde farklı değerlendirildi. Şehit aileleri tepki gösterirken, "akan kanın durması için destekliyoruz" diyenler de bulunuyor.

Öğretmen kardeşi Neşe Alten'i henüz 23 günlük öğretmen iken babası ile birlikte PKK terörüne şehit veren Ayşe Alten, tepkisini "Yumurta atanları affetmezler, kalkmış onunla oturmuş masaya pazarlık yapıyorlar" diyerek tepki gösterdi.

Abla Ayşe Alten, en çok kızdığı şeyin 'Halkın yüzde 70'i destek oluyor' sözleri olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Gelsin baksınlar bakalım halk destek oluyor mu? Çevremde bir kişi destek olanı görmedim. 'Kan dursun analar ağlamasın' diyorlar ama benim anam çok ağladı, hala ağlıyor. Bu olanlardan sonra daha çok ağlıyor. Biz, süreç falan tanımıyoruz. O İmralı canisini affetme yetkisini de Allah ona vermemiş. Kimin canı yandıysa onlara verir yetkiyi. Her kim bu sürece destek olursa Allah bin beterini göstersin onlara. Yumurta atanları affetmezler, kalkmış onunla oturmuş masaya pazarlık yapıyorlar. Neyin pazarlığı kiminle yapılıyor. Bu devirde hırsız, uğursuz olacaksın, vatan haini olacaksın baş tacı yapılırsın."

14 Temmuz 2011 tarihinde, Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde, 13 arkadaşıyla birlikte şehit olan Jandarma Komando Er Gökhan Kaplan'ın anne ve babası süreci değerlendirdi. Anne Nursel Öztürk, "Kimsenin kanı akmasın, anneler yanmasın, yavrular gençliğini yaşasın istiyorum. Ben ağladım, başka kimse ağlamasın istiyorum. Ama hükümetin başlattığı bu süreci desteklemiyorum. Oğlum henüz 3-4 aylık askerken savaşa gönderildi. Beni arar "anne patika nedir" burada öğrendim derdi. Yavrum patikalarda hayatını kaybetti, kimse ağlamasın başka bir şey demiyorum" dedi.

Baba İsmet Öztürk de, bu akan kanın önüne geçilmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: " Abdullah Öcalan'ı salıverince her şey düzelecek mi? Bizim çocuklar niçin gitti? Şu an yapılanı hükümetin yanlışlığı olarak görüyorum. Ben hala oğlumun şehit düşmesinin acısını üzerimden atamadım, topluma bile doğru dürüst giremiyorum. İki kardeşten biri asker diğeri dağda birbirlerini vuruyorlar."

1993 yılında henüz 22 günlük öğretmen iken Diyarbakır'ın Bismil ilçesi Çavuşlu köyünde, PKK'lı teröristlerin ev baskınında babası ile birlikte şehit düşen Neşe Alten'in annesi ve ablası görüşlerini şöyle dile getirdi. Anne Nazife Alten, "Ben hiçbir şey demem, ne diyeyim. İki canım gitmiş, kocam öldürülmüş, gencecik 21 yaşındaki kızıma kıymışlar. Ben de bu sürece taraftar değilim."

SÜRECİ DESTEKLİYORMUŞ

Emekli öğretmen Ferhan Sadunoğlu da, barış sürecini desteklediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü eğitimcilerin görevi dünya barışı için çaba sarfetmektir. Ülkemizde 30-40 yıldır anlamsız bir husumet var.

Herkesin kültürü, dili kendisini bağlar. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bilincinde olunduktan sonra, barışın desteklenmemesini, buna karşı çıkılmasını mantıklı bulmuyorum. İnşallah bu barış süreci olumlu sona erer, ülkenin her tarafı huzurlu ve yaşanılır bir yer haline gelir. Türk de, Kürt de, Laz da kardeşimizdir. Aynı savaşlarda omuz omuza savaşmış insanlarız, bu vatan hepimize yetiyor. Suni, şoven ayrımcılıklarla, hiç kimsenin insanlarımızı ayırmaya gücü yetmedi, yetmeyecek. Buna destek ve omuz veren herkesi kutluyor, kucaklıyorum.

KAN AKMASIN

Şarköy Ziraat Odası Başkanı Ömer Düzgen de, açılım denilen şeyin ülkeyi bölmek, Güneydoğu'da Kürt devleti kurmak olduğunu söyledi. Açılım denilerek milletin kandırılmaya çalışıldığını anlatan Düzgen, sözlerine şöyle devam etti: "Dün PKK ile kucaklaşan milletvekillerinin dokunulmazlığını kaldırayım dedin. Bugün, üç milletvekilini İmralı'ya gönderdin. Ülke genelinde 40 bin, ilçemde 13 şehit var. Bu insanlar davul zurna ile askere gitti, tabutları törenle geldi; kanları ne olacak. Bundan sonra insanlar çocuklarını askere gönderecekler mi, ben inanmıyorum. Türkiye'de ülkesini, bayrağını seven, Milli Misak-i sınırlarını düşünen insanlar ne açılım istiyor, ne Türk-Kürt kavgası istiyor. Bugüne kadar bir ayrımcılık oldu mu? İlçemize, Doğu'dan, Güneydoğu'dan gelmiş binlerce insan var, burada iş sahibi olmuş, kız alıp vermişiz, içli dışlı olmuşuz. İmralı'da bu süreç için başkanlık koltuğunun pazarlığı yapılıyor. Bir koltuk için çiftçiyi, üreticiyi perişan edersen, insanları Kürt-Türk kavgasına sürüklersen yazıklar olsun sana deriz."

İsmail Subaşı (Demokrat Parti Şarköy İlçe Başkanı) da, "Bu topraklarda, biz sadece Kürtlerle değil diğer Müslüman unsurlar ve azınlıklarla beraber yaşamış bir medeniyetten geliyoruz" dedi. Ülkenin barış ve huzura ihtiyacı olduğunu anlatan Subaşı, şunları söyledi: "Hükümetin şu anki barış sürecine her türlü cinliklere rağmen olumlu bakıyorum. Teröre ayrılan paralarla biz şimdiye kadar belki on tane GAP yapardık. Fert başına düşen gelir kağıt üzerinde değil de, gerçekten yüksek olurdu. Öte yandan şehit annelerini, bu uğurda kolunu, bacağını kaybeden gazileri düşünerek onları rencide etmeden barış olmalı. Barış, barış diyerek şov yapanlara meydan kalırsa, batı bölgelerindeki insanlar bu süreçte kalben yer almaz. Kalben kazanılamayan hiçbir girişimin de başarıya ulaşma şansı olamaz. Gerekiyorsa kaçan 30 yılımıza beraber ağlamamız lazım. Ölen şehitlerimize, PKK'lı olup da ölen çocukların ailelerine böyle bakılabilir. Empati yapmamız lazım."

KAN DURMALI AMA PAZARLIĞA HAYIR

Şarköy Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Orhan Yavuz da, başlatılan sürecin, AKP'nin, Başbakan'ın oy derdiyle alakalı olduğunu düşündüğünü belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Bu akan kanın, terörün durmasını hepimiz isteriz. İlçemizde AKP'liler bu sürece destek verir gibi görünürken, CHP'liler karşı çıkıyor. Ortada kalan kısım ise Apo ile pazarlık yapılmasına karşı. Kanın durması gerektiği konuşuluyor ama bu şekildeki pazarlığa karşılar." - TEKİRDAĞ