Şiddet, Taciz ve Tecavüz Mağduru Kadınlardan Alternatif Üretim Modeli - Son Dakika
Güncel

Şiddet, Taciz ve Tecavüz Mağduru Kadınlardan Alternatif Üretim Modeli

Şiddet, Taciz ve Tecavüz Mağduru Kadınlardan Alternatif Üretim Modeli

Diyarbakır'da faaliyet gösteren Alternatif Üretim ve İstihdam Derneği üyesi bin 100 kadın, "Üreten evlerden üreten kentlere", "Her ev bir atölye" sloganıyla yapılan el emeği göz nuru ürünlerle, hem aile bütçesine katkı sunuyor, hem de kaybolmaya yüz tutmuş kültürü de gelecek nesile taşıyor.

17.03.2015 16:11
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Diyarbakır'da faaliyet gösteren Alternatif Üretim ve İstihdam Derneği üyesi bin 100 kadın, "Üreten evlerden üreten kentlere", "Her ev bir atölye" sloganıyla yapılan el emeği göz nuru ürünlerle, hem aile bütçesine katkı sunuyor, hem de kaybolmaya yüz tutmuş kültürü de gelecek nesile taşıyor. Taciz ve çeşitli şekillerdeki şiddete maruz kalan kadınların üyesi olduğu dernek başkanı Gülbahar Örmek, kadının da toprak gibi üretken, yenileyen ve dönüştüren olduğunu belirterek, " İstanbul, İzmir, Sakarya, Ordu, Muğla gibi şehirlerin de aralarında bulunduğu 18 kentte, bin 100 kadın üyemiz var. Bu kadınlar kendi evlerinde ürettiklerini bize gönderiyor, biz pazarlıyoruz"

18 ŞEHİR, TÜRKİYE DAHİL 4 ÜLKE

Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında kurulan Alternatif Üretim ve İstihdam Derneği, bir yıl gibi kısa bir süre içerisinde İzmir, İstanbul, Balıkesir, Mersin, Antalya, Ordu, Sakarya, Muğla, Ordu, Van, Hakkari, Şırnak, Şanlıurfa, Adıyaman, Elazığ, Diyarbakır, Mardin ve Batman olmak üzere 18 kent, Irak, Ermenistan ve İran ile Türkiye dahil 4 ülkede bin 100 kadının ürettiği el emeği göz nuru eserleriyle, yeni bir üretim ve satış modeli oluşturdu.

ŞİDDET, TACİZ, TECAVÜZ VE DAHA ÖTESİ

Daha çok şiddet gören, taciz ve tecavüze maruz kalan kadınların üretimlerini değerlendirdiklerini belirten Alternatif Üretim ve İstihdam Derneği Başkanı Gülbahar Örmek (29), Dom (Romen-Çingene), Ezidi ve Kobanili aileler ile bölge kadınlarının da kendi evlerinde üretime başladığını söyledi. Dicle Üniversitesi mezunu olan ve bir dönem Sur Belediye Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten Örmek, "18 kentte üretim yapan kadınlar bu yelpazenin içinde. Bizim elimizde olan her ürünün, her değerin aslında bir hikayesi var. Bizimle çalışan engelli kadınlar var, kocası tarafından şiddete uğrayan kadınlar var, üzerine kuma getirilen, bunu kabul etmeyip direnip kendi aylakları üzerinde durmak için üretime geçen kadınlar var. 'Ben üretim yapmak istiyorum' diyen kadınlar var. Böyle farklı bir konseptle çalışıyoruz. Üyelerimiz de çalışanlarımız da hepsi kadın. Bu bölgede kadın olunca zaten mağdursunuzdur. Engelli olunca 2 kez mağdursunuz. Ekstraları var, engelli, şiddete, tacize, tecavüze uğramış kadın var. Daha ötesi, daha ağırı var. Bölgede, kadının yaşabileceği her şeyi yaşamış kadın profiline sahip üyelerimiz var" dedi.

"KADIN TOPRAK GİBİDİR; DEĞİŞTİRİR, YENİLER, DÖNÜŞTÜRÜR"

Kadını, doğurgan özelliğiyle toprağa benzeten Örmek, "Kadının güzelliği özelliği o doğurganlık özelliğinden gelir. Her kadın biraz Mezopotamya'dır. Mezopotamya toprağının özelliği üretken, doğurgan yenileyen değiştiren dönüştürendir. Her ne kadar baba evladını sevse de kadın gibi, anası gibi olamaz.

Mesela bir kadın burada tandır ekmeği satıyor. Tanesi 1 liraya, günde 15 ekmek satıyor. Bir ayda 400 lira para kazanıyor. Biz kapitalist sisteme muhalefet yada karşı çıkacağız demiyoruz. Bölgede bir yara var, bu yaranın büyümemesi için ne yapabiliriz? Her gün sokaklarda 30-40 kişi dilleniyor. Kadının çalışması, ön yargılar, evde bıraktığı çocuğu var. Çalışan kadının çocuğu için bakıcı tuttuğu zaman daha zarardadır. O yüzden atölyede de gördüğümüz gibi kadın, elinde sepet var arkasındaki torbada da çocuğu" diye konuştu.

"AVUSTURYA'YA 600, İSVEÇ'E 60, HAMBURG'A 16 KIYAFET SATTIK"

Diyarbakır, Batman ve Mardin'de teşhir merkezlerinin olduğunu belirten Örmek, Sakarya'da da bir teşhir merkezi oluşturmaya çalıştıklarını söyledi. Sakarya'da 65 kadın üyelerinin olduğunu hatırlatan Örmek, "Diyarbakır, Batman ve Mardin'de teşhir merkezlerimiz var. Sakarya'da da oluşturmaya çalışıyoruz. Sakarya'da 65 kişi var. Evlerinde ne üretiyorlarsa, onun adını da onlar koyuyor. 65 atölye demek yanlış olur ama her evde üretim var diyoruz. Böyle yeni bir model oluşturuyoruz. Türk İş Kadınları Derneği'nden davet aldık. Oraya da katılım sağlayacağız. Ürdün prensinden de davet aldık, Ürdün yada İngiltere'de bir defile yapacağız. Avusturya'ya 600, İsveç' 60, Hamburg'a 16 yöresel kıyafet sattık. Daha yeniyiz. Bilboard ve reklam bile yapmadık. Maliyetimiz piyasanın çok altında. Bu yüzden pazar ağını kısalttığımız için çok rağbet görüyoruz. Emek veren kazanıyor, aracılar değil. Türkiye'deki sistemi biliyorsunuz; adam 9 ay bağına bakar, benim gibi birisi gider onun emeğini toplar, onun kazancının 10 mislisini kazanır. İçli köfte gibi yiyecekler üretiyoruz, organizasyon firmalarına, düğün salonlarına, kurk suyu (Üzüm suyu), nar ekşisi, pekmez üretip satıyoruz. Bağcılar ile kadın bağcılar ile iyi çalışıyoruz. Hizmet sektöründeki her mesleğe talibiz" şeklinde konuştu.

1 LİRAYA SATILAN TAKI DA, 7 BİN LİRAYA SATILAN GİYSİ DE VAR

Diyarbakır'daki teşhir merkezinde bulunan giysi, takı, tasarım, hediyelik ve süs eşyalarını tek tek anlatan örmek, her birinin çok farklı hikayesi olduğunu anlattı. Bir liraya satılan takı, 7 bin liraya satılan giysinin de olduğunu kaydeden Örmek, aldıkları siparişe göre ürün fiyatının daha da artabileceğini kaydetti. Her yörenin kendisine ait, özel kıyafetleri olduğunu dile getiren Örmek, kıyafetlerden bazılarını özelliklerinden fiyatlarına kadar detaylı bir şekilde anlattı. Örmek, "3 bin liralık yöresel özel tasarım gelinlik, Şırnak Balveren bölgesinde tarlada çalışan kadın sırtında çocuğunu taşıması için yapılan özel taşıma heybe. İran'dan örnek olarak getirilen ve Circet kumaştan yapılan ve 23 kadının emeği olan özel ve yöresel bir kıyafet. Kına ve nişan günlerinde giyilmek üzere özel tasarım giysileri. Üye kadınlarımızın kendi yörelerine özel kültür, gelenek ve göreneklerini sembol eden takı, tasarım, hediyelik eşya ve giysileri de yeniden gün yüzüne çıkardık. Aslında kadınlar yeni üretim yaparken, kaybolmaya yüz tutmuş, kültürleri, gelenek ve görenekleri de geleceğe taşıyoruz. Mesela Suruç bölgesinden gelen el işlemeli modelimiz. 7 bin lira, 3.5 kilo ağırlığında. Boncukları ve pulları çok ağır. Taşların rengi değişmez. Şifalı ve negatif enerji alan derler ya, o türden taşlarla özel bir yapım. Kilolu olsanız dahi sizi zayıf gösterir. Şırnak Balveren'den gelen ve bir anne ile kızınının yaptığı bir elbise, bundan tek bir tane var. Bu türden başka elbise yoktur" ifadelerini kullandı.

"KADINLARIN KAÇAN İNCE ÇORAPLARINI BİLE DÖNÜŞTÜRÜYORUZ"

Cezaevindeki 10 erkek mahkumun da ürettiği takı, tespih ve benzeri hediyelik eşyaları satışa çıkardıklarını kaydeden Örmek, yapılan ürünlerin tamamına yakınının attık, çöpe atılacak malzemelerden üretildiğini anlattı. Kadınların giydiği ve kaçan ince çoraplarının dahi değerlendirdiklerini ifade eden Örmek, "Az kalan ve atılacak sabunları toplayarak, kokulu ve farklı şekillerdeki yeni sabun ürettiyoruz. Şimdi, sepet üretme projesini hayata geçirdik, kuş sepetleri. Biliyorsunuz Diyarbakır'da kuşların kaldığı borahaneler vardı. Taze dut ağacının budama artıklarından yapılıyor bu sepetler. Bir engelli arkadaşımız yapıyor. Ama şu an Diyarbakır'daki tüm elit evlere girdi bunlar. Geleneksel sebzeleri sepetleyerek yaklaşık 100 üyemiz var onlara gönderiyoruz. Ahşap marangoz artıklarıyla yaptıklarımız var. Amaç yapayım, satayım değil. Ne var, ne yapayım, neye dönüştürebilirim? Marangozhanelerden topluyoruz. Balıkesir merkezden gelen tahta hediyelik malzemeler var. Her ürün nerden geliyorsa kendini şeklinde belli ediyor" dedi.

MEVSİMLİK TARIM İŞÇİLERİNE ALTERNATİF ÜRETİM

Mevsimlik tarım işçilerinin önüne geçmek için de su kabağı üretimine başladıklarını anlatan örmek, "Merkeze bağlı İki köyde başlattık. 10'ar dönümlük alanda ürettiğimiz su kabaklarını değerlendirerek süs ve hediyelik eşya olarak değerlendirdik. Hasadı yapıldıktan sonra kurutma aşamasına geçilir, içi hayvan yemi olarak kullanılır. Daha sonra kendi imkanlarıyla sentetik boya kullanarak sevdikleri karakteri yapıyorlar. Kimisi dedesine, kimi annesine yada taş devrindeki karakterlere benzeterek yapıyor. Mevsimlik işçi konusu kanayan bir yara. Amaç az da olsa bu sosyal yaranın büyümesini önlemek

GÜNAH DİYE YAPTIKLARI BEBEKLERİN YÜZÜNÜ ÇİZMİYORLAR

Bazı kadınların hala, ayıp, günah tabularından kurtulamadığını yaptıkları bebeklerle ortaya koyduğunu anlatan Örmek, "Eskiden fotoğraf yapmak, resim çizmek günah sayılırdı İslami geleneklere göre. Bir kesim var ki bize gönderdikleri bebeklerin yüzünü yapmaz. Yapmamasının nedeni ise yaptığı kadın bebeğin günahının ortağı olmaktan çekinilir. Bunların çoğu çocukken nenelerimizin, annelerimizin yaptığı oyuncaklar. Süs eşyası, oyuncak yaparken de kaybolmaya yüz tutmuş kültür ve gelenekleri de geleceğe taşıyoruz. Mesela, kapı süsleri, süpürgeler var. Ermenistan'dan getirdik. Orda her yıl kapı süsleri değiştirilir ve yeni bir umut olması inancını taşıyor. Biz de böyle bir tasarım yaptık. Burada küçük bir Türkiye var. Ayna uğursuzluğu önler, süpürge büyü filan gibi batıl inançların eve girmesini önler" diye konuştu.

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Şiddet, Taciz ve Tecavüz Mağduru Kadınlardan Alternatif Üretim Modeli - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement