Terörün Gölgesinde Büyüyen Minik Bedenler - Son Dakika
Yerel

Terörün Gölgesinde Büyüyen Minik Bedenler

HASAN NAMLI/ÖMER YASİN ERGİN - Terör örgütü PKK'nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki saldırıları çocukları olumsuz etkiliyor.

20.11.2015 14:21
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

HASAN NAMLI/ÖMER YASİN ERGİN - Terör örgütü PKK'nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki saldırıları çocukları olumsuz etkiliyor.

Terör örgütü PKK'nın talimatıyla uygulanmak istenen sözde "öz yönetim" ilanının ardından il ve ilçe merkezlerinde artan terör saldırılarından olumsuz etkilenen çocuklar, cadde ve sokaklarda silah ve patlayıcıların gölgesinde büyüyor.

Teröristlerin sokaklarda silahla dolaşmaları, kazdıkları hendeklere patlayıcı yerleştirmeleri, barikatlar kurmaları ve branda çekmeleri, çocukların silah ve patlayıcılarla iç içe büyümesine yol açıyor.

Özellikle Diyarbakır'ın Silvan ve Sur, Şırnak'ın Silopi, Cizre ve İdil ile Mardin'in Nusaybin ilçesinde yaşayan çocuklar, terör örgütü mensuplarının kazdıkları hendekler, kurdukları barikatlar ve çektikleri brandalar arasında yaşamını sürdürüyor.

Terörist saldırılar çocukları öldürüyor

Teröristlerin döşediği mayın ve patlayıcıların, oyuncak zannedip oynadıkları sırada infilak etmesi sonucu bazı çocuklar yaşamını yitiriyor, bazıları da gözünü, bacağını ve kolunu kaybederek sakat kalıyor.

Terörist saldırılar nedeniyle Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde evinden ekmek almak için çıkan 13 yaşındaki Fırat Simpil ile Bismil ilçesinde 9 yaşındaki Elif Şimşek gibi yaşamları kararan çocuklar da bulunuyor.

Eğitimden mahrum büyüyorlar

Teröristlerin saldırıları nedeniyle güvenlik endişesi yaşayan aileler, çocuklarını okula göndermeye çekiniyor. Bu nedenle çok sayıda çocuk, eğitimden mahrum büyüyor. Akranları gibi okul sıralarında elleri kalem tutması gereken çocuklar, ya silahların gölgesinde sokaklarda oynuyor ya da eve hapis yaşam sürüyor.

Yaşadıkları travma nedeniyle psikolojik destek verilmesi gereken çocuklar, ileriki zamanda özgür ve barış içinde yaşamanın hayalini kuruyor.

Şiddet, insan doğasına aykırı

Dicle Üniversitesi (DÜ) Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Tahsin Kula, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kimlikleri oluşurken çevreden gelen etkilerin çocukların hayatında uzun süre devam ettiğini söyledi.

Çocukların zihin dünyalarının görsellerden etkilendiğini ve eylemin niçin yapıldığını bilmediklerini vurgulayan Kula, sürekli silah sesleri duyan veya silahlı insanları gören çocukların ruhsal açıdan bunu normal algılamaya başlayacağına dikkati çekti.

Şiddetin insanın doğasına aykırı olduğunu, şiddeti çocukların anlamlandıramadığı oyun gördüğünü anlatan Kula, "Bu tür davranışlar çocuğun hem evde ve sokakta hem de ileride kişiliğinin, kimliğinin oluşmasında ayrılmaz parçası olur. İleriki dönemlerde toplumsal hayatta kanıksanmış davranış haline gelir" değerlendirmesinde bulundu.

"Çocukların karakteristik özelliklerinden birisi özentiye sahip olmalarıdır"

Kula, anne ve babaların çocuklarına bu tür davranışların doğal ve normal olmadığını güzel şekilde anlatmaları gerektiğini vurguladı.

"Sokakta öğrenmiş olduğu bir davranışı çocuk, mutlaka evde annesine, babasına uygular. Anne-baba çocukta olumsuz bir durum gördüğü zaman 'Yarın, okulda veya ergenliğe geçtiği zaman düzelir' diyerek yarınlara atarsa sanki elinde bir canlı bomba veya çok tehlikeli bir canavar yetiştirmiş gibi bir nesil yetişmiş olur" diyen Kula, bunun da toplum için felaket olacağını belirtti.

Kula, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çocuklar sokakta oyun oynarken bile şiddet içeren oyuncaklar yapabiliyorlar. Şiddet içeren şeyler oyuncak haline geliyor. Bu, ileride normal hale dönüşür. Silah resmi yapıyor. Oyuncak alacaksa çocuk gidip silah tercih ediyor oysaki silah veya şiddet içeren aletler çocuğun fıtratına aykırıdır. Çocukların karakteristik özelliklerinden birisi özentiye sahip olmalarıdır. Çevrelerinde gördükleri şiddet içeren sahneleri kısa sürede benimseyebilirler. Kendilerinden parça haline dönüştürüyorlar."

"Şiddetle büyüyen çocuk, kendisini kontrol edemez"

Çocukların 8 yaşına kadar edindikleri davranışlar veya sahip oldukları birtakım düşüncelerin kimlikleri ve kişiliklerinin oluşumunda belirleyici rol oynadığına değinen Kula, şiddet ortamında kalan çocuğun normalleşmesi için psikolojik veya büyüklerin ve tecrübeli insanların desteğine ihtiyacı bulunduğunu kaydetti.

"Çocuğun bu yaşlarda şiddetle bu kadar yoğun yaşaması, şiddeti kanıksaması çocuğun ileriki hayatında da, ev, sosyal ve iş hayatında mutlaka karşısına gelecektir. İstese de istemese de kendisini kontrol edemez" diyen Kula, çocukların benimsedikleri davranışı ileriki yaşantısında mutlaka yapacağını anlattı.

Çocuklara değer verilmesi gerektiğini vurgulayan Kula, "Çocuklarımıza yeteri kadar değer veremezsek kendi bünyesinde, zihin dünyasında, kişiliğinin gizeminde şiddeti barındıran bir canavar, her an patlamaya hazır bir bomba gibi olur ve topluma uyumda büyük sorunlar yaşar" dedi.

Olumsuz davranış sergileyen çocuklara çevredeki insanların duyarsız kalmaması gerektiğine dikkati çeken Kula, sözlerini şöyle tamamladı:

"Görmezlikten geliyorsa veya neme lazımcı olup, 'bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın' mantığıyla hareket ediyorsa, emin olun ki bu çocuklar en büyük zararı ileriki yaşamlarında çevrelerine verecektir. Bu nedenle 'Acaba ben ne yapabilirim? Bunun doğrusunu nasıl söyleyebilirim?' diyerek, bireysel sorumluluklarını yerine getirmesi gerekiyor."

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel Terörün Gölgesinde Büyüyen Minik Bedenler - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement