THY Genel Müdürü Kotil Açıklaması - Son Dakika
Ekonomi

THY Genel Müdürü Kotil Açıklaması

THY Genel Müdürü Kotil Açıklaması

Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Temel Kotil, THY'nin bu hale gelmesinde Türk ekonomisi ve diş politikasının iyi gitmesinin etkili olduğunu söyledi.

22.03.2014 12:53
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türk Hava Yolları (THY) Genel Müdürü Temel Kotil, THY'nin bu hale gelmesinde Türk ekonomisi ve diş politikasının iyi gitmesinin etkili olduğunu söyledi.

Uludağ Ekonomi Zirvesi'nin 2. gününde "Türkiye senaryoları: Vizyonerlerin ajandası" başlıklı oturum yapıldı. 2003'te yeniden yapılanan THY'de 10 milyon yolcu olduğunu belirten Kotil, "2013 yılında 60 milyon yolcumuz var. 1.5 milyar dolar olan ciromuz 11.4 milyar dolar oldu. 2023 hedefimiz 24 milyar dolar. Neden bu kadar iyi gidiyor? Biz işimizi çok seviyoruz. Sefer sayısı 5-6 kat artınca bize genç arkadaşlar katıldı. Yurt dışında eğitim görmüş arkadaşlar geldi. Bu genç arkadaşlar büyümeyi bize sormadan götürüyor. Biz daha önce kamuyduk, özel şirket olduk. Kamu azınlığa düşünce, hisselerin yüzde 49'u özelleştirme idaresinde ama o gün bakanımız yolcumuz oldu. Bizim patronumuz yolcu. Patron yolcu olunca hiçbir problem kalmıyor. Herkes birbirini seviyorsa, çalışan çalışanı, çalışan yolcuyu, yolcu çalışanı seviyorsa bir feedback oluyor. İkramda biz çok iyiyiz. 2013 yılında ödül aldık. 50 milyon dolar, tabakları ve bardakları değiştirmek için harcadık. Tümüyle yeni bir sunum sistemi kurduk. Yolcuya şu mesajı veriyoruz. Biz bir daha iyi yapacağız. Bu mesajı verince yolcu anlıyor. Tebessümle çalışana bu sevgi yansıyor. Çalışan da tebessümle yolcuya dönüyor. Paralel ayna gibi ışık çoğalıyor. Türk Hava Yolları'nın bu kadar iyi gitmesine, Türk ekonomisinin ve dış politikasının çok iyi gitmesinin katkısı oldu. Somali dünyanın en fakir ülkelerinden biriydi. Yavaş yavaş bu durumdan çıkıyor. Somali'ye uçmaya başladık. Para kazanıyoruz. Fakir bir ülkeye uçup para kazanıyorsunuz. Unutulan bir nokta var. Yurt dışında milyonlarca zengin Somalili var. Amerika'da okudum, orada hocalık yapan Somalili arkadaşım memleketine gidip geliyor. İşi büyütmenin altın payı Anadolu coğrafyasıdır. Türkiye coğrafik olarak altın konumdadır. Avrupalıyız, Avrupalı bir hava yoluyuz. Bütün hava yolları birliğinin başkanıyız ama Avrupa'nın en doğusundayız. Avrupa'nın 500 milyon nüfusu var. Dünyanın en büyük ekonomisidir. Ukrayna ve Türkiye'yi katarsanız 600 milyona geliyor. Çin'in yarısıdır. Dolayısıyla Avrupa'da olmak bize sinerji katıyor. Afrika'dayız. Afrika'nın en kuzeyindeyiz. Dünyanın en büyük su yatakları Afrika'dadır. Sahranın altında su yatakları var. Afrika nüfusu 1 milyar. Çin nüfusuna yakın. Afrika kendi kaynaklarını kullanma kararı aldı. Nijer uranyum yataklarına sahip bir ülke. Daha önce Fransa'ya gönderiyordu. Şimdi kendileri işleyip satacaklar. Orada da gelişen bir ekonomi var. Asya'nın da içindeyiz. Bu 3 büyük coğrafyanın kesişim noktası Türkiye'dir. Kuala Lumpur'dan İstanbul'a demir yolu hattı çekiliyor. Marmaray açılışında Pekin'den İstanbul'a hızlı tren projesini geliştirdik. Ben bu yüzyılı çok seviyorum. Zenginliklerle dolu bir yüzyıl. Zenginlik olunca teknoloji gelişiyor. Ekonomi bir bütündür. Ben bunu yapmak istiyorum, diyerek yapmak lazım. Fırsat buradan, deyip her balığı tutmak lazım. Ekonomimiz ve coğrafyamız önemli fırsattır, işlerimizi geliştirelim" diye konuştu.

WULFF: "BİZ TÜRKİYE'Yİ SEVİYORUZ"

Eski Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulff ise, Türkiye'de erklerin ayrılığı ilkesi ile hukukun üstünlüğünün geliştirilmesi gerektiğine işaret ederek, "Türkiye bu nüfusu ve coğrafi yapısı ile yönetim şeklini de gözden geçirmelidir. Bölgesel ayrımlar yapabilir. Şehirler, eyaletler birbirleri ile yarışabilirler. Nüfusunuzun büyüklüğü buna müsaittir. Bursa İstanbul ile rekabet edebilir. Ayrıca eyalet sistemine geçerseniz daha fazla siyasetle ilgilenen insanınız olur. Başkentteki siyasetin kalitesini de yükseltirsiniz. Biz Türkiye'yi seviyoruz. Avrupa'daki yönetim sistemlerine de yakın hale gelerek demokrasiyi geliştirerek, daha iyi üretimler yapabilirsiniz" dedi.

"YILMAZ: ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEM ŞEHİR MERKEZLİ TOPLUMLAR ÖNE ÇIKACAK"

TUSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz da yaşlı nüfusunun azalacağını belirterek, "Bağımlı nüfusumuz azalacak. Kaynaklarımızı daha çok mevcut nüfusumuzun, insan kaynağımızın, beşeri sermayemizin niteliğini artırmaya yönelebiliriz. 21. yüzyılın en önemli özelliklerden birisi bu nüfusun giderek artan oranda kentlerde yaşayacak olmasıdır. 2050'lerde Dünya Bankası verilerine göre de yüzde 80'li seviyelerde nüfus kentlerde yaşayacak. 20 bin üzerindeki yerleşimleri kent olarak saydığımızda yüzde 75 seviyesine ulaşmış durumdayız. Türkiye'nin hızlı şehirleşmeye devam edeceğini ön görmemiz lazım. Ekonomiyi geliştirme çabaları şehirleşme boyutu düşünülmeden ele alınamayacak. Önümüzdeki yıllar, şehirlerin merkeze alındığı, şehir temelli politikaların gelişeceği bir dönemi işaret etmektedir. Türkiye'nin cazibe merkezi şehirleri önemli ve öncü rol üstlenecekler. Sürdürülebilirliğin bir başka boyutu çevresel sürdürülebilirliğidir. Dünyanın 2.5 kat büyüyeceği düşünülürse mevcut kaynakları çok iyi kullanmaya mecburuz. Dünyanın kaynaklarını doğru kullanabilirsek sürdürebilirliği sağlayacağız. Kaynakları verimli kullanmayı insan aklı ile geliştireceğiz. İnsan kaynağının iyi değerlendirilmesi, sürdürülebilirlik için önem arz edecektir. Beşeri sermayemize eğitimde hızlı bir yatırım yapmalıyız. 10 yılda 5 bakan değiştirdik. Enerji verimliliği konusunda yenilikleri desteklemek çok önemli olacak. Sosyal dengemizi koruyabilmek için de yüzde 5-6 büyümenin devam etmesi gerekiyor. Bu da enerji demek, doğal kaynak demektir. Sürdürülebilirlik bilinci ile beşeri sermayeyi odağa alan, tüm kaynakları verimli kullanmak için inovasyonu destekleyen bir süreç oluşturulması gerekiyor. Kritik bir konuda su tüketimi ve kirliliğinin azaltılması önem arz etmektedir. Sanayide su kaynaklarının korunması ve bunu geliştirecek teknolojilerin oluşturulması, modifiye edilmesi desteklenmelidir. AB üyeliği perspektifinin de zorlu programların hayata geçirilmesi için önemli bir katalizör görevi üstlendiğini unutmamak gerekir" şeklinde konuştu.

"YENİ OYUNCULARIN GELMESİNİ ENGELLEYECEK DAVRANIŞLARDAN UZAK DURULMALI"

Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, Türk bankacılık sektörünün uzun yıllar Türkiye'deki kaynakları kullandığını belirterek, "Türk bankacılık sektörü o yıllarda bütün kaynakları devlete veriyordu ancak o dönem bankacılık yapmak yeteneğini kaybetmişti. Türkiye'deki kaynaklar kendi yatırımcılarımızın ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor. Önemli olan, aldığımız kaynakları doğru kullanıp kullanamadığımızdır. Türk bankacılık sektörü, siyasi ve ekonomik istikrarın kazanıldığı, sektörün disipline edildiği dönemde, bilançolarda kredilerin payı yüzde 25'lerde iken, bugünlerde kredilerin payı yüzde 60'lara geldi. Türk bankacılık sektörünün fonlaması son derece kısa vadelidir. Bugün uzun vadeli proje finansmanları yapmaya başladı. Bu bir kültürdür. Kredilerin payı bilançolarda 60'lara geldi. Gelecek mesafesi vardır. Bunu fonlaması için kaynak bulması lazım. Bugün siyasi istikrar olduğu müddetçe fiyat ve kaynak geliyor. Bulmada bir sıkıntımız yok. Uluslararası ekonomiye baktığımızda kredilerin payı yüksektir. Bankaların önünde halen bakir bir alan vardır. Sadece kaynağı bulmak yetmiyor. Dışarıdan para bulsanız da öz kaynaklarınızı büyütemezseniz operasyon yapamazsınız. Türk bankacılık sektöründe sermaye rasyosunu büyütmeye yönelik çalışmalara destek olmak lazım. Bankacılık küçük paralarla yapılmıyor. Konan sermaye ile elde edilen getiriler kamuoyunda maalesef objektif değerlendirilmiyor. 20 milyar sermaye koyuyorsunuz, onun getirisi vardır. 2 milyar sermaye koyarsınız, onun başka bir getirisi vardır. Türk bankacılık sektörü söylendiği kadar büyük paralar kazanmıyor. Bankacılık para kazanır, öz kaynaklarını büyütürse, o zaman borçlanma ihtiyacı azalıyor. Bize borç verenler de akıllı adamlar. Biz borç verirken de akıllı davranıyoruz. Hala borç alınabiliyorsa, o kredibiliteyi yerine getirme yeteneğine sahibiz. Türk bankacılığının insan kaynakları iyidir. Teknolojiyi iyi kullanıyoruz. Küresel krizlerde devletten destek almadan ayakta durabiliyoruz. Buraya yeni oyuncuların gelmesini engelleyecek, iştahı kaçıracak davranışlardan uzak durmak lazım. Geçmişteki 10 yılda Türk bankacılık sektörü Türkiye'ye ciddi sermaye getirdi. Türkiye büyümeye devam edecektir. Son 10 yılda yüzde 5'lerin üzerinde büyüdü. Bankacılık sektörü yüzde 21 büyüdü. Kamunun borçlanma ihtiyacının azalmasından sonra biz bankacılığa başladık. Kamunun iyi yönetilmesi lazım. Kamunun daha borçlanması lazım. Kamu iyi yönetilince bankacılık o zaman özel sektöre kredi verdi. Büyümeyi özel sektör eliyle sağlamamız gerekiyor. Bankacılık sektörü ufak depremlere karşı dayanıklıdır. Ülkenin büyümesine katkı yapmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.

"KENDİ MARKALARIMIZA SAHİP ÇIKALIM"

Konukoğlu Grubu Şeref Başkanı Abdülkadir Konukoğlu da Türk markası kullanmanın önemine işaret ederek şunları söyledi:

"Cari açığın kapatılması için kendi kendimize yetmenin çaresine bakmamız lazım. Türkiye'de bir yabancı hayranlığı var. Yabancı bir ürün olursa çok sağlam, Türkiye'de yapılan bir ürün sağlam değil veya az gelişmiş görülüyor. Türk sanayii bir çocuk gibi ayaklarının üzerinde yavaş yavaş yürüyor. Katma değerli malları kullanmazsanız o sanayii öldürürsünüz. Yerli ürünü kullanmaktan çok yabancı ürünleri ithal ediyoruz. Doların üzerine çok baskı yaptık, sonra yay gibi fırladı. Dolar enflasyondan artı 1 yükselse Türkiye istikrara daha kolay gider diye düşünüyorum. Bizim devlet kurumları, belediyelerimiz bile yabancı malı kullanmaya bakıyor. Bizim tek çaremiz, cari açığı indirebildiğimiz kadar indirmek. Tüketimde biraz tutucu olmak lazım. Kartla alış verişte insanımız bedava alıyormuş gibi geliyor. Çocuğum annesi ile kavga etmiş. Herkes kartla almaya alışmış. Bizde çalışanların yüzde 90'ının kart borcu var. 15 yılı dolduran kart borcunu kapatmak için gelip kıdem tazminatını istiyor. Dünyanın her tarafından çok büyük teşvikler var. Bunlar gizli teşvikler. Biz gizli teşviki vermiyoruz. Teşvikler her yere yazılıyor. Avrupa Birliği'nde buna karşı çıkıyorlar. Sen verirken oluyor, biz verince mi sıkıntı oluyor? Bence katma değeri yüksek yatırımlara Türkiye'nin teşvik vermesi lazım. Bir konu şu şehirde yapılacak diye bir konu yok. Şehirlerde moral verecek birer abi lazım. Moral çok önemli. Biz Gaziantep'te neyi uyguluyoruz? Hep birlikte hareket ediyor. Belediye başkanları, vali, milletvekilleri birlikte hareket edince Gaziantep'te hep fırlıyoruz. En iyi yatırım kriz zamanında olur. Biz krizi artık durgunluk olarak değiştirdik. Türkiye'de bir kargaşa başladı. Bu kargaşa seçimden sonra geçecek. Herkes kafasından bir şey söylüyor. Bu geçecek. Bazı kuruluşlar sanki bir şey varmış gibi herkesin ümidini kırıyor. Türkiye'de siyasiler her zaman kavga edebilir. Sanayiciler ve milletin işine, gücüne bakmaları lazım. İki kişi bir araya gelince siyaset konuşuyorlar. Yurt dışında bu kadar siyaset konuşulmuyor. Biz işimize bakalım. Katma değeri yüksek mal imal edelim. Gidin yurt dışına, yabancı marka kullananlar az. Kendi markalarımıza sahip çıkalım." - BURSA

Kaynak: İHA

Son Dakika Ekonomi THY Genel Müdürü Kotil Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement