Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi - Son Dakika
Güncel

Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, rüyet-i hilal, takvim birliği gibi İslam ümmetinin birliğini sağlayacak meselelerin siyasi mesele gibi görülmemesi gerektiğini belirterek, "Bütün kardeşlerimizin bu meseleyi siyasetin dışında görerek ama siyasi birliğimize de vesile olacak önemli bir ilmi vesile olarak ele almaları şarttır, farzdır, vaciptir.

28.05.2016 13:48
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, rüyet-i hilal, takvim birliği gibi İslam ümmetinin birliğini sağlayacak meselelerin siyasi mesele gibi görülmemesi gerektiğini belirterek, "Bütün kardeşlerimizin bu meseleyi siyasetin dışında görerek ama siyasi birliğimize de vesile olacak önemli bir ilmi vesile olarak ele almaları şarttır, farzdır, vaciptir. Bu meseleyi siyasetin dışında görmemizi istirham ediyorum. Bu (takvim birliği), milletin, ümmetin birliğinin pratik göstergelerinden birisidir." dedi.

Kurtulmuş, Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi'ndeki konuşmasında, Allah imkan verdiği ölçüde, her vesileyle hem İslam'a hem de İslam ümmetine hizmet etmeye devam edeceklerini söyledi.

Dünyanın neresinde, hangi İslam toplumunun ne problemi varsa, bunun aynı zamanda Türkiye'nin problemi olduğunu ifade eden Kurtulmuş, Müslümanların problemlerine deva olmaya, Müslümanların birikmiş sorunlarını çözmeye çalışmanın Türkiye'nin ve Türkiye'yi yönetenlerin öncelikli vazifelerinden biri olduğunu belirtti.

Bunun Türkiye'ye zaman zaman siyasi, zaman zaman da ekonomik olarak birtakım yükler getirmiş olabileceğini aktaran Kurtulmuş, "Ama bu karşılaştığımız, karşılaşacağımız siyasi ve ekonomik yüklerin hiçbirine aldırış etmeden, nerede mazlum milletlerin, Müslüman toplulukların Türkiye'den bir talebi varsa, bu talepleri karşılamayı bir vazife olarak kabul eder, bununla birlikte ortaya çıkan bütün sorunları göğüslemeyi de üzerimize bir sorumluluk olarak alırız." diye konuştu.

"Müslümanlar olarak zor durumdayız"

Bu kongrede ele alınan konunun önemine işaret eden Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Farklı günlerde ramazana başlamanın, farklı günlerde bayramlar yapmanın, hac mevsimini farklı günlerde idrak etmenin önemli bir sorun olduğunu, bunun çözülmesinin fevkalade önemli olduğunu ifade etmek isterim. Biz Müslümanlar olarak zor durumdayız. Ülkelerimiz işgal edilmiş vaziyette, iç çatışmalar, siyasi gerginliklerle, dış kuvvetlerin kullandığı birtakım terör örgütleriyle İslam dünyası ciddi bir baskı altındadır. Aynı zamanda İslam dünyasının birçok yerinde ülkelerimizin ekonomik bağımsızlıklarını da kazanabildiklerini söylemek çok kolay değildir. Siyaseten, ekonomik olarak, iç karışıklıklar bakımından fevkalade zor zamanlar geçiriyoruz. Çok kolaylıkla, yaşadığımız bu sorunları dışarıdan gelen tehditlere, tehlikelere ve saldırılara bağlamak mümkündür. Ama anlamamız gereken konu şu; her toplantımızda tevhid-i İslam'dan, Müslüman ümmetin birliğinin ne kadar önemli olduğundan bahsederiz. Ama maalesef Müslüman dünyasının özellikle son 30 yıldır karşı karşıya kaldığı derin fitnelerin bertaraf edilmesi için acaba üzerimize düşen sorumlulukları yeterince yerine getirebiliyor muyuz?"

"İslam coğrafyası, derin fay hatlarının kırılmasıyla karşı karşıya"

İslam coğrafyasının, Ortadoğu ve Kuzey Afrika başta olmak üzere, derin fay hatlarının kırılmasıyla karşı karşıya olduğunu belirten Kurtulmuş, "Hiç kuşkusuz bunu dışarıdakiler desteklemiyorlar mı? Destekliyorlar. Ama İslam dünyası, iki derin fay hattının çatışmalarının içerisinde boğuşuyor. Bunlardan birisi, etnik çatışmalardır. İslam coğrafyası, farklı etnik kökenden insanların etnik kimlikleri üzerinden çatışmalarını bugün en derin şekilde yaşıyor. Ortadoğu'nun nüfus olarak en kalabalık dört halkı Türkler, Kürtler, Araplar ve Farisiler, bugün etnik olarak ciddi bir ayrışmanın eşiğindedir. Bu ayrışmaları ortadan kaldırmak için üzerimize düşen, tevhidi gerektiren her türlü işi, sözü ortaya koymak durumundayız." diye konuştu.

Mezhebi ve meşrebi farklılıklar sadece bir rahmet vesilesi olarak görülmesi gerekirken bugün İslam coğrafyasının, Sünni ve Şii mezheplerin, siyaseten de birbirlerinden ayrışmaya başladığı bir sürecin içinden geçtiğini aktaran Kurtulmuş, "Bu mezhebi ve meşrebi farklılıkların tabii ki teolojik kısmını çözecek, halledecek değiliz. Teolojik ve fıkıh kısmını alimlere bırakarak, mezhep farklılıkları üzerinden İslam dünyasının bölünmesini sağlayacak her türlü senaryoya karşı da hepimiz hazırlıklı olacağız." ifadelerini kullandı.

"İslamın pratik birliği ortaya koyulmalı"

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, herkesin İslam'ın birliğini mezhep, meşrebi farklılıkların ayrıştırmaması ve etnik kökenlerin insanları birbirinden ayırmaması gerektiğini söylerken ayrı düşüldüğünü ifade ederek, bunu ortadan kaldıracak en önemli sebeplerden birinin de İslam'ın pratik anlamdaki birliğini ortaya koyabilmek olduğunu kaydetti.

Müslümanlara farz olarak kılınan konularda ortak noktaya yönelinmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, ezan 1,5 milyarı aşan Müslümanı 5 vakit birleştirirken, oruç ve hac konusunda vakitlerin ayarlanamadığını söyledi.

Kurtulmuş, çocukluğundan beri bir rüyet-i hilal tartışmasının yaşandığını anlatarak, İslam'ın esasında inançla birlikte ilmin de ele alındığına vurgu yaptı.

"İlimsel gerçekleri dışlamayan, ilimsel gerçekler üzerinden günlük hayatımıza ilişkin pratikleri birleştirebilmeyi başaran bir ümmet olmak zorundayız" diyen Kurtulmuş, yıllardır konuşulan, toplantılar ve çalıştaylar yapılan bu kadar önemli bir meselede sonuç alınamadığını aktardı.

Kurtulmuş, fikirlerdeki farklılıkları en aza indirmek ve bunun üzerinde ortak bir takvimin oluşmasını sağlamanın ilim sahibi olan heyetin en temel sorumluluklarından biri olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Bir ülke başka bir gün ramazana başlıyor, öteki ülke başka gün başlıyorsa, daha acısı gayrimüslimlerin çoğunlukta olduğu ülkelerde yaşayan, Avrupa'da, Kanada'da, Avustralya'da, Brezilya'da, Arjantin'de, özellikle Avrupa ve Amerika kıtası gibi Müslümanların nüfus olarak yoğun yaşadığı bölgelerde birisi bir camide bir gün bayram yapıyor, birisi ertesi gün bayram yapıyor. İslam'ın birliğinden ve tevhidinden Allah aşkına nasıl bahsedeceğiz? Oradaki Müslüman kardeşlerimiz nasıl 'Müslümanlık tevhid dinidir' diye yanındaki gayrimüslim komşularına bunu anlatabilecek. Dolayısıyla tarihi bir meseledir, önemli bir sorumluluktur. Ümit ediyorum ki bu meseleyi, İslam'ın tevhid ruhunun, şuurunun bir parçası olarak ama pratik bir uygulaması olarak da en kısa zamanda ortaya koymak mümkün olur. "

"Takvim birliği ümmetin birliğidir"

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, tevhidin, söylemesi kolay, gerçekleştirilmesi zor bir iş olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

" Irak'taki mezhebi parçalanmışlığı çok kolay bir şekilde siyaseten birleştirmek mümkün olmayabilir. Suriye'de 5 yıldır devam eden savaşı, acımasız bir şekilde halka yapılan zulümleri, eziyetleri, işkenceleri bir günde durdurmak mümkün olmayabilir ama çok somut, oruç tutan, namaz kılan ve Allah'a inanan herkesin pratik olarak hayatında yaşadığı bir şeyi bu toplantılarla gerçekleştirmenin o kadar zor olmadığı kanaatindeyim. Ancak rüyet-i hilal meselesini, takvim meselesini ve buna benzer İslam ümmetinin birliğini sağlayacak, amellerimize ve günlük icraatlarımıza ilişkin meseleleri siyasi mesele gibi görmeye başlarsak hiç şüphesiz ki bunların çözümünde de zorlanacağımız açıktır. Rüyet-i hilal ya da takvim birliğinin sağlanması meselesi siyasi bir mesele değildir. Şu ülkenin ilim heyetinin söylediğini kabul etmek, bu ülkenin ilim heyetinin söylediğini kabul etmek, o ülkenin siyaseten söylediklerinin etkisi altına girmek anlamına gelmez. Bütün kardeşlerimizin bu meseleyi siyasetin dışında görerek ama siyasi birliğimize de vesile olacak önemli bir ilmi vesile olarak ele almaları şarttır, farzdır, vaciptir. Bu meseleyi siyasetin dışında görmemizi istirham ediyorum. Bu, milletin, ümmetin birliğinin pratik göstergelerinden birisidir."

Numan Kurtulmuş, inşallah ilmin gerekleri yerine getirilirse, toplumsal değişmenin ve gelişmenin gerekleri yerine getirilirse, İslam ümmetinin birlik, şuur, ilim ve irfan içerisinde hareket etmesi sağlanırsa, ele alınan bu konu gibi sorunlar çözülerek yola devam edilebilirse, yeniden eski kudretli ve şevketli günlerin geleceğini, İslam dünyasının büyük bir cazibe merkezi olarak yeniden parlayacağını söyledi.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Uluslararası Hicri Takvim Birliği Kongresi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement