'Urfa'ya 40 Tane 5 Yıldızlı Otel Lazım' - Son Dakika
Güncel

'Urfa'ya 40 Tane 5 Yıldızlı Otel Lazım'

\'Urfa\'ya 40 Tane 5 Yıldızlı Otel Lazım\'

Şanlıurfa'da Kalkınma Akademisi Başkanı Mahmut Barut: "Urfa'ya 2023 yılına kadar en az 40 tane 5 yıldızlı otel lazım" dedi.

31.12.2014 11:48
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Mahmut Barut, Kalkınma Akademisi Başkanı aynı zamanda Müstakil ve Sanayici İşadamları Derneği (MÜSİAD) Şanlıurfa Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi. İki yıldır Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Şanlıurfa Genç Girişimciler Kurulu (GGK) Başkanlığını ise henüz devreden Barut, iki yıl da yine aynı kurumda başkan yardımcılığı yaptı.

Genç bir girişimci olan Barut'la Urfa'nın girişimcilik alanındaki potansiyelini, girişimci olmak isteyenlerle ilgili yaptıkları faaliyetleri, Urfa'nın imaj ve vizyonunu, kurdukları Kalkınma Akademisi'nin misyon ve hedeflerini konuştuk.

Eğitimle birçok şeyin değişebileceğine inanan Barut, çözüm süreciyle bölgeye ekonomik anlamda olumlu bir hava geldiğini ve bölgedeki insanlarda da bu kazanımların sürmesi yönünde bir beklentinin oluştuğunu kaydediyor.

Herkesin bildiği gibi Türkiye'nin bir 2023 hedefi var. Buna paralel olarak sürekli dile getirilen Urfa'nın bir potansiyeli olduğu yönünde yaklaşımlar var. Urfa'nın GAP'ın başkenti olduğu, tarımın başkenti olduğu sürekli söylenir. Siz bir girişimci olarak bu hedefe paralel olarak Urfa'nın potansiyelini nasıl görüyorsunuz?

Urfa, tarım, turizm, sanayi alanı yönünden her türlü olanağa sahip. Bana göre Avrupa'nın, Ortadoğu'nun birleşme noktasında bulunan Türkiye'nin en önemli coğrafyalarından bir belde. Hem bu kültür mirası hem de tarımsal varlıklarıyla Avrupa'yı besleyecek konumda. Türkiye'nin de turizmini yüklenecek konumda ama bunlardan en önemlisi, Urfa'nın en büyük sermayesi gençlik sermayesidir. Urfa'nın bugün yüzde 70'i genç nüfus. 18 ile 30 yaş arasında genç nüfusumuz var.

Ama niteliksiz bir gençlik değil mi bu?

Tabi ki, bizim öncelikle eğitimle işe girişmemiz gerekiyor. Özellikle kırsal alandaki genç varlıklarımızı daha potansiyelli hale getirmek için bunların eğitim sorunlarının bir an önce çözülmesi lazım. Bugün Karacadağ'da yetişen gençle, Birecik'te yetişen gencin aynı eğitimi almış olması lazım. Bugün Viranşehir'in ücra köşesinde eğitim alan bir gençle Nizip'te eğitim alan gencin aynı eğitimi almış olması lazım bölge açısından. İşte Şırnak'ın eğitimiyle Urfa'nın eğitimi, Urfa'nın eğitimiyle Denizli'nin eğitimi eşit olursa sermaye de aynı doğrultuda ilerler. Sermaye daha hızlı büyür. Bizim burada yapmamız gereken öncelikle bu eğitim sorununu çözmemiz gerekiyor. Eğitim sorunlarını çözebilirsek sadece Urfa Türkiye'nin yükünü sırtlayabilir. Bir milyona yakın bir genç nüfusumuz var ve Türkiye'nin en hızlı büyüyen şehirlerinden birisi Urfa, insan popülasyonu bakımından. Bizim burada yapmamız gereken şey bu potansiyeli değerlendirecek, bu potansiyeli açığa çıkaracak girişimcileri yetiştirmek. Bu girişimcileri yetiştirmek için de önce ailenin eğitilmesinden başlanılmalı. Yani bizim bu gençlere yol çizmemiz lazım. Biz bugün Urfa'da sivil toplum kuruluşlarında, ekonomik kuruluşlarda hep aynı insanlara, hep aynı simalara eğitim veriyoruz. Aslında bizim yeni dönemde bir farkındalık oluşturmamız lazım.

Siz önce insandan başlıyorsunuz o zaman? Tarım, turizm, sanayi demiyorsunuz.

Şimdi bir bölgenin, bir ülkenin, bir şehrin kalkınması için en önemli varlık o şehrin girişimcileridir. Biz eğer nüfusumuzu girişimciliğe teşvik etmezsek, ülkenin üzerinde sürekli yük olarak addedersek, örneğin asgari ücretle çalışan bir insan ne kadar üretken olabilir, günlük yevmiyeyle çalışan bir gencin ülkeye ne gibi bir katkısı olabilir, muhakkak katkısı vardır. Onun ürettiği ürünler çok değerlidir ama biz biliyoruz ki, o gence imkanlar sağlansa onun alt yapısı, donanımı arttırılsa, ona o eğitimler verilse, ona kendisini yenileyecek kurallar, kaideler öğretilse bu da bu ülkeye en büyük katma değeri ortaya çıkarır.

Peki, var mı Urfa'da bu girişimcilik ruhu, bu girişimcilik potansiyeli?

Evet, Urfa'da var ama biraz eksikti. Aslında girişimcilik dediğimiz hadiseyi kafamızda çok abartıyoruz. Girişimci deyince aklımıza 'Apple' geliyor, 'Google' geliyor.

Devasa şirketler geliyor yani…

Tabi devasa şirketler geliyor. Aslında bunu böyle düşünmemek gerek. Ülkeye katma değer üreten herkesi bizim girişimci olarak addetmemiz lazım. Bir şeye değer katan, bir şeyde yenilik yapan ve onun hizmet olarak sunan kişi benim açımdan girişimcidir. Ama biz diyoruz ki, var olanı değiştirsin. Girişimci diyebilmemiz için yenilik getirmesi lazım. Bugün herkes takım elbise diker ama birisi öyle bir takım elbise diker ki, dikişsiz mesela. Bu bir girişimcilik örneğidir. Farklı bir renk tonunda bir takım elbise diktiği zaman bu da bir yeniliktir. Biz istiyoruz ki, var olan potansiyeli yenilikle beraber ekonomiye kazandıran her insan bizim için girişimcidir.

Tekrar 2023 hedefine dönersek, 10 yıl sonra en çok hangi mesleklerin ön plana çıkacağını düşünüyorsunuz yerel bazda düşünürsek?

Yerel bazda düşünürsek bizim turizm varlıklarımız kendi mecrasında ilerliyor ve bu büyüme hızının da artması lazım. Urfa'ya 2023 yılına kadar en az 40 tane 5 yıldızlı otel lazım. Bu büyüme hızıyla, bu potansiyelle en az 40 tane 5 yıldızlı otel lazım. Bu nüfus popülasyonuyla, bu bölgeden gelen göçlerle birlikte, bölgenin artan potansiyeli, bölgenin değerleri artık bunun önünü açıyor. Hem peygamberler şehri olması hem de tarımsal varlıkları, bu tarımsal varlıkların sanayiye dönüşümü, turizm varlıkları ve bunların sanayiye dönüşümü ve bundan sonra çıkacak nihai neticesinde bu bölgenin turizm açısından çok büyük bir ivme kat edeceğini düşünüyorum. Akabinde tarım. Bizim şu anda 13 milyon dönüm tarımsal verim elde edebileceğimiz arazimiz var. Biz şu anda bunun 4-4,5 milyonunu kullanıyoruz. İşlemediğimiz 8 milyon dönüm civarında arazimiz var. Biz bu arazileri de değerlendirirsek bugün Türkiye'nin pamuk ihtiyacının yüzde 42'sini üretiyoruz, belki bu rakamı daha da arttıracağız. Önümüzdeki yıllarda bölgede bahçecilik kültürünün de yaygınlaşacağını, seracılığın bölgemizde yaygınlaşacağını düşünüyorum. Yani Urfa'nın önümüzdeki 10 yılda tarım vadisi olacağına yürekten inanıyorum.

Örneğin siz Kalkınma Akademisi adı altında bir araya geldiniz. Tamam, Urfa'da da bir potansiyel var. Peki, ortak aklı bulabildiniz mi? Sizin buradaki misyonunuz ve göreviniz nedir?

Kalkınma Akademisi biz Türkiye Odalar ve Borsalar Genç Girişimciler Kurulu'ndayken arkadaşlarımızla sürekli bir hayalimiz vardı. Her toplantıda aslında dillendirilmiştir. Ekonomi alanında yapılan toplantılarda hep üniversite sanayi işbirliğine dem vurulmuştur. 'Biz bu üniversite sanayi işbirliğini nasıl yapacağız' derken bizim Kalkınma Akademisi fikri ortaya çıktı. Kalkınma Akademisi olarak önümüzdeki süreçte üniversiteyle sanayicilerimizi bir araya getireceğiz. Bu hem şehirsel hem de bölgesel bir kalkınma. Biz GAP'ın başkentindeyiz. Bizim genç nüfusumuz çok yüksek. Bizim üniversitelerimiz var bölgede. Araştırma alanında çalışan hocalarımız var. Bu hocalarımızla, üniversite öğrencilerini, sanayicileri, kadın girişimcileri hepsini bir bünyede barındıracak bir yapı lazım bize. Sanayi işbirliğiyle kalkınmayı doldurduk. O zaman bizim buraya üniversiteyi de katmamız lazım. Artık akademik bir bakış lazım, derken Kalkınma Akademisi fikri ortaya çıktı. Bugün birçok üniversite akademisyenimiz, İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesinden, Mühendislik Fakültesinden hocalarla birlikte özel çalışmalar yapıyoruz. Bunun yanında üniversite öğrencileri de var. İnşallah çok yakında çok büyük bir gönüllü girişimci ordusu çıkartacağız.

'Katma değeri yüksek ürünler artık üretmemiz lazım' diyorsunuz ama hep Urfa'nın bir tarım şehri olduğu söylenir. Örneğin Urfa'da katma değeri yüksek ürünler üretmek için neler yapılabilir?

Tarımsal alanda çok ciddi bir alt yapı var. Bizim buradaki çiftçilerimiz biraz mikro işletmelerden makro işletmelere döndürmemiz lazım. Bin dekar arazisi olan çiftçi sayımız bugün 200 civarında. Bu 200 çiftçiye özel eğitimler vermemiz lazım. Onlarla birebir ilgilenmemiz lazım. Onları uluslararası fuarlara götürmemiz lazım. Biz bu çalışmaları yaparsak, biz bu çiftçilerimizin önünü açarsak, çiftçilerimiz geleneksel tarımdan endüstriyel tarıma geçirirsek, dünyayla yarışan, dünyayla rekabet eden, dünyayla kendini adapte etmiş bir konuma getirirsek bu çiftçileri o zaman Urfa katma değeri üretmiş olur. Aslında bu enerji, bu güç, bu potansiyel de Urfa'da var. Sadece biraz ilgilenmek lazım. Bu konuda da bizim sivil toplum kuruluşlarına, gönüllülere çok büyük ihtiyacımız var. Ziraat Odalarının çok ciddi bir şekilde bölgeye eğilmeleri lazım. Bugün Harran çiftçisi ile Kaliforniya'daki çiftçi arasında çok büyük bir fark yok verim olarak. Burada Tarım Bakanlığı'nın girdilerle alakalı bir çalışma yapması lazım.

Ne gibi?

Biliyorsunuz bir enerji sıkıntısı var. Bu bütün toplumu etkileyen bir etmen. Enerji sorunu dediğimiz sorunu bir an evvel tarımın başkenti bölgeden kaldırılması gerekiyor. Tabi ki, biz kaçağı

tasvip etmiyoruz, kaçak kullanılmasın ama bu bölgede elektrik dağıtım ihalesini alan şirketin bir an evvel alt yapısını tamamlaması lazım. Halen birçok yerde eksiklikler var. Görüyoruz hepimiz, sokakta, caddede, köylerde boşu boşuna elektrikler yanıyor. Bu da tamamen elektriğin denetlenmemesinden ve alt yapının tamamen yapılmamasından kaynaklanıyor. Halen 80'li yılların, 90'lı yılların alt yapısı çalışıyor Urfa'da.

Biraz da bizim çiftçinin alternatif enerji kaynaklarına yönelmesi gerekmiyor mu?

Aslında yeni dönemde bu alanda çalışmalar da yürütülecek. GAP İdaresi Başkanlığı'nın yenilenebilir enerjiyle bölgede çok ciddi projeleri var. Çok ciddi atılımlar yapacaklar. Örnek projeler yapılacak. Kalkınma ajansı bu konuyla çok ciddi ilgileniyor yine aynı şekilde. Şöyle diyebilirim: Birkaç yıla kadar bölgemizde yenilenebilir enerji alt yapısı da inşallah tamamlanmış olacaktır.

TOBB olarak ne gibi faaliyetleriniz var Urfa'da?

TOBB Genç Girişimciler İcra Kurulundan ayrıldım. Bu da bizim için bir veda, bir son röportajımız oldu. Biz TOBB Genç Girişimciler Kurulunda şehrimizde lise çağındaki, teknik lisedeki gençlerimizin gelişimi için çok önemli projelere imza attık. Üniversitede de aynı şekilde çalışmalar yürüttük. Biraz daha girişimciliği tabana yaymayı hedeflemiştik. Çok şükür böyle de oldu. İki yıl boyunca elimizden geldiğince binlerce genç kardeşimize ulaştık. Onların kafasında eğer bir soru işareti uyandırdıysak, 'biz bir şeyler üretelim' fikrine ulaştırdıysak ne mutlu bize. Bu şehrinde potansiyeli geniş. Biraz ilgilenmek gerekiyor. Biraz o ulaşılmamış kitleye ulaşmak lazım. Bu sürekli ekranlarda olan, sürekli toplantılarda olan kitlelerde değil de, onlar da bizim için önemli fakat bizim biraz bu salonlardan çıkıp, sahaya inip, ilçeleri dolaşıp öncelikle eğitim sorunlarını, enerji sorunlarını bir an evvel hükümetten hallettirip akabinde de bunları girişimciliğe teşvik etmemiz lazım.

'Şanlıurfa Anonim Şirketi'ni kuracağız' demiştiniz. Kurabildiniz mi şirketi?

Onunla alakalı bir çalışmamız var. Aslında biz Kalkınma Akademisi'yle bu şehirle alakalı bir misyon da aldık üstümüze. Geçtiğimiz haftalarda Star Gazetesi yazarı Sayın Orhan Miroğlu bizim misafirimizdi. Güneydoğu kalkınma sürecini konuştuk. Bölgeden yaklaşık 100 sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı. Biz bu Güneydoğu'daki genç girişimcilerini ve kadın girişimcilerini bir araya getirdik. Bölgesel anlamda Urfa'nın böyle bir toplantıya ev sahipliği yapması önemliydi. Burada hem kalkınma sürecini hem de çözüm sürecini konuştuk. Orada seçilen kalkınma ile süreç kelimeleri tesadüfi seçilmiş kelimeler değildir. Çözüm sürecinin süreç kısmını aldık. Güneydoğu'nun kalkınma hamlesini ve kalkınma projesini de ayrıca bir kenarda tuttuk. Böylelikle Güneydoğu'nun kalkınma süreci ortaya çıktı. İki gün boyunca biz bölgenin gelişimini, bölgede gelecekte neler yapılabileceğini anlattık, konuştuk, istişare ettik. Arkadaşlarla tanıştık. Böyle bölgesel bir girişimci kaynaşma toplantısı gibi oldu. Orada da Twitter'in fenomeni var Semih Varol. Semih Varol'u Urfa'ya getirdik, İnstagram hesabından, Facebook hesabından Şanlıurfa'yla alakalı fotoğraflarını paylaştılar katılımcılarımız. Bir de hashtag çalışmamış oldu yine Twitter'da. Urfa'nın fotoğraflarını, Urfa'nın tarımı, turizmi, sanayisi bununla alakalı herkes görüşünü oraya belirtti. Yaklaşık 800 bin kişiye ulaşmışız sosyal medya hesaplarıyla. Bu aslında bizim için çok önemli. Bu sayının yüzde 10'una ulaşabilsek bu insanlar gelip şehri gezse, burası peygamberler şehri, burası lezzet şehri, burası Harran Üniversitesi, ben gidip ziyaret edeyim diye düşündürdüysek şehir adına önemli bir çalışma yapmışız diye düşünüyoruz.

Peki, bir girişimci olarak Urfa'da herhangi bir engelle karşılaşıyor musunuz?

Tabi eskisi gibi değil. Biz genç yaşta ticarete atılmış kişiler değiliz. 5-6 yıllık bir mazimiz var ticaretle alakalı ama önceki büyüklerimizden sorduğumuz kadarıyla bundan 10 yıl öncesinde çok büyük bir bürokrasi vardı. Ben de hatırlıyorum 10-15 yıl öncesini. Bir pasaport almak işadamı için çok zordu. Bugün yüzlerce ülkeyle serbest dolaşımımız var. Şimdi vizeler çok kolay işadamlarına yönelik. Ticaret yapan insanların bir manada desteklenmesi gerekiyor. Şu anda bazı sıkıntılar var. Bu da üzerinde bulunduğumuz coğrafyadan kaynaklı. Suriye hadisesinden dolayı bu bölgede bir daralma oldu. Bu daralmaya yönelik hükümetin bir çalışma yapması gerekiyor. Sınırda bulunan şehirlere özellikle Şanlıurfa'ya özel bir uygulama yapmasını biz ümit ediyoruz. Çünkü bölgenin ticaretini geliştirmek istiyorsak bu çok önemli. 2-2,5 yıldır sınırda yaşanan olaylara ortak olduk. Tüm olumsuzluklarda ilk Urfa gündeme geldi. Olumsuz bir algı oluştu aslında. Bu olumsuz algının da biz bir an önce kalkmasını istiyoruz. Basın kuruluşlarının bu konuda biraz hassasiyet göstermesini arzu ediyoruz. Kobani'de yaşanan olayların Urfa'nın merkezinde yaşanıyormuş gibi anlatılması bu bölgenin ticaretini çok olumsuz etkiliyor. Bu yüzden biz bu yılki uygulamalarda Facebook'un, Twitter'in, İnstagram'ınfenomenlerini Urfa'ya davet edip Urfa'nın güzelliklerini ön plana çıkarmaya çalışıyoruz.

Bir nevi imaj düzeltme mi bu?

Evet, çünkü Urfa caddelerde silahla dolaşılan, sürekli kan davalarının olduğu bu olumsuz algının, bu olumsuz imajın gitmesi için bizim de var gücümüzle çalışmamız lazım. Bu konuda da bizim basın kuruluşlarına da çok özel bir görev düşüyor. Muhakkak ki, hadiseler yaşanıyor ama bir orantı yaparsak yüzde 70-80 olumlu haberlerimizi yayımlayalım ki, biz de kalben mutmain olalım.

Teşvikler ve çözüm sürecinin bölgeye katkısını nasıl görüyorsunuz?

Burada Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etmemiz lazım. Çünkü bu bölgede yıllardır yaşanan bir dram vardı, bir kardeş kavgası vardı. Bu bölgede yaşayan halklar Çanakkale'de omuz omuza şehit olmuşlar, gazi olmuşlar. Bu bölgede insanların birleştiği tek adres var o da Müslüman olmaları, ümmet bilincine sahip olmaları. Çok şükür hükümetimiz bu kanayan yaraya parmak bastı. 'Biz bunun için gerekli olan adımları atalım' dedi. Ve çözüm süreciyle birlikte 90'lı yıllarda yasak olan Kürtçe kasetler bugün çok rahatlıkla dinlenebiliyor. Yasak olan Kürtçe konuşmak, biz o dönemleri çok yaşamadık ama Kürtçenin böyle ayrıştırıcı bir dil gibi diğer etnik unsurların da aynı Arapların da, Türkmenlerin de, Çerkezlerin de herkesin kendisini bulabildiği demokratik bir ülke olmamız lazım. Hükümet burada çözüm süreci demekle sadece bir gruba ait, sadece ırka ait değil de bütün Türkiye genelinde yaşayan insanların, azınlıkların temel hak ve hürriyetlerini koruyacak bir sürece girdi. Bölgemizde 30 yıldır yaşanan bir hadise var. Bu hadise de ön plana çıktığı için sürekli bir Türk-Kürt kavgasıymış gibi yansıtıldı. Aslında yaşanan bu hadise Türk-Kürt kavgası değil de devlet içerisinde yıllardır konuşlanmış, bu ülkede çıkan kargaşalardan prim yapan, rant sağlayan insanların yapmış olduğu bir hadiseydi. Çok şükür bölge halkı da bilinçlendi. Bölge halkı da bölgeye gelen yatırımlara, tarım alanında, eğitim alanında, sağlık alanında yapılan yatırımları gördü. Bölgede yollar yapıldı, havayolları yapıldı. 81 ilin tamamında üniversiteler açıldı. O yüzden bölge bu huzur ve refah ortamının değişmesini istemiyor. Gezdiğimiz, konuştuğumuz, temas ettiğimiz arkadaşlarımız hep bundan dem vuruyorlar. Bu kardeşlik ve barış ortamının devam etmesini, bu barış ve kardeşlik ortamının bölgeyi kalkındırdığını ve bunun ekonomik gelişmeye de vesile olduğunu gördü. Bölgede organize sanayi bölgeleri açılıyor. Teşvikler uygulanıyor.

Teşvikler dediniz de yeterince yatırımcı çekebildi mi bu teşvikler?

Bugün 6. Bölge teşvik kapsamındayız biz de. Türkiye'de teşvik belgelerinden en fazla yararlanan illerin başında Urfa geliyor. Bu aslında bizim için en önemli kıstas. Çözüm süreci bölgede faydalı olmuş mu desek, evet fazlasıyla olmuş. Nitekim istatistikler de bunu ortaya koyuyor. Bölgedeki ortamı, sanayileri, kırsal alanları zaten dolaştığımız zaman o huzur ortamını da görmüş oluyoruz. Muhakkak ki, eksiklikler vardır. Muhakkak ki, yanlışlar vardır ama ben bu çözüm sürecinin başarıya ulaşacağını ümit ediyorum. Çünkü bölge halkı bu çalışmadan umutlu. Türkiye'nin tamamı bu çözüm süreci çalışmasından umutlu. Hükümet de burada kararlı duruyor. Dik duruyor. Onlara da teşekkür ediyoruz. İnşallah bölgede yaşanan bu kardeşlik havası ekonominin de gelişmesine, ekonominin büyümesine, bölge halkının refahının artmasına da fayda sağlar diye ümit ediyorum.

Son olarak yatırımcı Urfa'ya neden gelsin? Urfa'nın cazibesi nedir?

Bir yatırımcı için en önemli unsur ham maddedir. Ham maddelerin başında su ve toprak gereklidir. Bir de güneş. Bir bölgede yatırım olması için tarımsal alanda yatırım yapmak için veya ham madde üretmek için bu bölgede Türkiye'nin en büyük ovası Harran Ovası, bu bölgede Atatürk Barajı var. Sulamayla ilgili bir sıkıntı yok. Bölgenin en sulu alanlarından birisi. Güneş diyoruz, Türkiye'nin yıl içerisinde en fazla güneş alan şehirlerinden biriyiz. Dolayısıyla üretim gerçekleştirebilmek için tüm etmenler burada var. Bir yatırımcı olarak dışardan bakarsak bile burada yatırım yapmamak için hiçbir neden yok. Ayrıca teşvik bakımından da Türkiye'nin en fazla teşvik alan bölgesi Urfa ve Diyarbakır, TRC6. Urfa da bu TRC6 bölgesinde. Karacadağ Kalkınma Ajansı da gerçekten bölgede çok güzel çalışmalar yapıyor. Çok güzel projeler destekliyor. Bu projelerde hem Urfa'da hem Mardin'de hem de Antep'te bölgenin gelişimine çok olumlu katkılar yapıyorlar. Örnek rol model sanayi hamleleri ortaya çıkıyor. İnşallah yakın zamanda da bu çalışmalar ve projeler artar. Bölgemiz barış ve kardeşlik ikliminden sonra büyük bir kalkınma hamlesine de başlar diye ümit ediyoruz.

(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci

Son Dakika Güncel 'Urfa'ya 40 Tane 5 Yıldızlı Otel Lazım' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement