Yalçın: Hızlı Bir Yönetim Modeline İhtiyaç Var

Memur-Sen genel Başkanı Ali Yalçın, başkanlık sistemine gönderme yaparak "Hızlı karar alabilen, ani karar verebilen, hızlı ve aktif bir hükümet modeliyle, yönetim modeliyle bu ülkenin buluşturulması gerekiyor. Yoksa yaşadığımız sorun devam eder. Bu ülkede parlamenter sistem bugüne kadar krizlerden bir türlü kurtulamadı" dedi.

Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen'in ortaklaşa düzenlendiği 'Üniversiteler ve Sendikal Örgütlenmeler' adlı programa katılan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonunu (DİSK) eleştirdi ve başkanlık sistemine gönderme yaptı. Harran Üniversitesi Düğün ve Konferans Salonu'nda yapılan toplantıya Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Eğitim-Bir-Sen İl Şube Başkanı İbrahim Coşkun, üniversite dekanları ve vatandaşlar katıldı.

COŞKUN: KURUŞ DEĞİL DURUŞ SENDİKACILIĞI YAPIYORUZ
Toplantıda konuşan Eğitim-Bir-Sen İl Şube Başkanı İbrahim Coşkun, Urfa'da örgütlenme anlamında tarih yazdıklarını belirterek, "11 iş kolumuzun 11'inde de yetkili sendika olarak Urfa'mızda tarih yazmaya devam ediyoruz. Memur-Sen olarak kuruş değil duruş sendikacılığı yapıyoruz. Sosyal alanda üzerimize düşen ne var ise hem örgütlenme açısından hem de etkinleşmeye Nirvana'ya taşıma anlamında üzerimize düşenin en güzelini yapıyoruz. Örgütlenmenin en iyisini de Urfa genelde de yerine getiriyor" dedi.

YALÇIN: GEÇİCİ SERAPLAR HİÇBİRİMİZİ ALDATMASIN
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Türkiye'nin bir tıkanma yaşadığını söyleyerek, "Bu milletin size teşekkür borcu, bizim bu milletle vefa borcumuz var. Onun için sizlere teşekkür ediyorum. Bu teşkilatı kimse hafife almamalı, hiç kimse küçük görmemeli. Çünkü biz bu ülkede bizim olmadığımız zamanların, bu ülkede Memur-Sensizliğin, Memur-Sen'in yeterli güçte olamayışının acısını ve sancısını yaşamış. Bu topluma yaşatılan travmalarda güçlü bir Memur-Sen olsaydı bunlar olamazdı tespitimizin ne kadar haklı olduğunu bilerek ona göre çalıştık, ona göre ter döktük. Onun için ailemizi, sosyal yaşantımızı, atık zamanlarımızı aktif olarak bugünkü noktada bu ülkeyi taşıyabildik. Ama geldiğimiz nokta olmak istediğimiz nokta değil. Alınacak hesaplar var. Daha bu ülkede kurulu tuzakların, kurulu düzeneklerin, vesayetin tahkimatı noktasında ortaya çıkarılmış olan barikatların temizlenmemiş olanları var. YÖK diye bir hadise var. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' deyip ama fakat lakin denilip bu egemenlik, millet iradesi boyutunu milletin iradesinin yansıması olan meclisin dışına taşıran Anayasa Mahkemesi, YÖK gibi bazı kurumlar eliyle yönetilir diyerek millet iradesinin dışına taşıran ve vesayetin tahkimatı noktasında onları birer aygıt olarak kullanan, zamanı geldiğinde sırasıyla devreye sokan bu düzenek anayasa sorunu çözülmeden çözülmez. Geçici seraplar hiçbirimizi aldatmasın. Bu ülkede 82 model vesayet anayasası değişmeden millete yaslanan, milletten beslenen bir anayasa ortaya çıkarılmadan bu yaşadıklarımız sadece bir düdük ile son bulabilir. Onun için anayasa önemli. Türkiye bir tıkanma yaşıyor. Bu tıkanmanın önünün açılması gerekiyor" diye konuştu.

YALÇIN, YENİ ANAYASA GÖNDERME YAPTI
Yalçın, tek partili dönemlerde ülkenin krizlerle boğuştuğunu belirterek, "Sezer, Erdoğan döneminde yaşananı hatırlayın. Bütün yasalar, teklifler veto edilmişti. Böyle bir kilitlenme olduğunda bu ülkenin yaşayabileceği stresi siz düşünün. Onun için şu an yaşadığımız durum fiilen yarı başkanlık ama resmi boyutumuz parlamenter sistemdir. Bunun anayasayla düzeltilmesi gerekiyor. Türkiye'nin mevcut durumuna ilişkin geleceğe yol alabilmesi için daha hızlı kararlar alabilen çünkü etrafında boşalan bir Türkiye var. Ülkemizde cereyan eden 8 terör örgütünün beraber hareket etme kararı var. Bu ülkenin birbirine danışarak, atı alanın Üsküdar'ı geçebileceği, bu boşlukları bir an önce tamir etmesi gerekiyor. Hızlı karar alabilen, ani karar verebilen, hızlı ve aktif bir hükümet modeliyle, yönetim modeliyle bu ülkenin buluşturulması gerekiyor. Yoksa yaşadığımız sorun devam eder. Bu ülkede parlamenter sistem bugüne kadar krizlerden bir türlü kurtulamadı. Tek parti dönemi olan, 1920'den 1946'ya kadar olan dönemde hükümet etme süreci ortalama 1, 8'dir. Kriz dönemlerini dikkate aldığınızda 28 yılda 27 hükümet. Böyle bir ülkede kalkınma olabilir mi, ilerleme olabilir mi, bu ülke toparlanabilir mi? Siz düşünün, siz bir üniversite çalışanısınız. Her bir yılda bir rektör değişiyor. O üniversitenin toparlanma şansı var mı? Toparlanamaz, yok öyle bir şey. Bu ülke ekonomik büyüklükte bu noktaya kadar geldiyse bunu 3 buçuk döneme borçludur. Birisi Menderes dönemi, birisi Özal dönemi, birisi 2002'den sonraki hükümet dönemi, buçuk ise rahmetli Erbakan'ın zekât miktarı da olsa hükümet ettiği dönemdir. Yoksa geri kalanın tamamında kriz var. Parlamenter sistem bu ülkede yolu açmadı, bu ülkede hep krizlere vesile oldu. Demokrasi lafta kaldı. Ülkenin seçilmiş başbakanı idam ettirildi ve o gün bize demokrasi bayramı diye kutlattırıldı" diye konuştu.

'DİSK, BİZİM KİTABIMIZDA ÖZGÜR BİR HAREKET OLAMAZ'
Başkan Yalçın, "60'da darbe yapıldığında, darbeyi destekliyoruz diye bildiri yayınlayan DİSK, bizim kitabımızda özgür bir hareket olamaz. Darbeyi destekleyen bir yapı bizim sendikacılığımıza uymaz. 80'de darbe yapıldığında darbeyi destekliyoruz diyen Türkiye'deki en büyük işçi konfederasyonu var. Daha sonra o konfederasyondan bir kişi darbenin oluşturduğu hükümete bakan yolluyor. 28 Şubat'a geliyorsunuz, ülkedeki emek örgütlerine darbe yaptırılıyor. Adı beş çete diye tarihe geçen örgütlü yapılar bu ülkede darbeye hizmet ettiği için bu ülke toparlanamıyor. Her defasında birisini kullanıyor. Biz onun içerisinde de yer almadık" şeklinde konuştu.(Kaynak: Gazeteipekyol)