Yanlış Tercih Kurbanı Olmayın! - Son Dakika
Güncel

Yanlış Tercih Kurbanı Olmayın!

Yanlış Tercih Kurbanı Olmayın!

YGS ve LYS tercih döneminde uzmanlar, aileleri ve öğrencilere önerilerde bulanarak "Yanlış tercih kurbanı olmayın" diye seslendi.

08.07.2015 13:39
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

YGS ve LYS'ye giren öğrenciler için tercih dönemi başladı. Tercih konusunda öğrencilere tavsiyede bulunan uzmanlar, üniversite, bölüm, ulaşım, imkan, burs, akademik kadro ve öğrencinin kendi isteği gibi bütün kriterlerin göz önüne alınıp o doğrultuda bir tercih yapılmasını öneriyor.

Üniversiteye gidecek adaylar için tercih işlemleri, dün itibariyle başladı. YGS ve LYS'ye giren üniversite adayları tercihlerini 14 Temmuz'a kadar yapabilecek. Hem öğrenciler hem de aileler tercih konusunda oldukça kafa yoruyor. İnternet üzerinden yapılacak olan tercihlerde nasıl bir yol izlenmeli, tercih yaparken hangi kriterler göz önüne alınmalı, önümüzdeki yıllarda hangi mesleklerin gözde olması bekleniyor, olası yanlış tercihlerin önüne nasıl geçilebilir, bu sene sınavda başarılı olamayan öğrenciler nasıl bir yol izlemeli gibi soruların cevabını Gazete İpekyol olarak LYS'de Şanlıurfa'dan Türkiye birincisi çıkaran FEM Prestij Dershanesi öğretmenlerinden Fatih Daştan'dan almaya çalıştık.

Hocam uzun bir sınav maratonu sona erdi. Ve artık sıra tercihlere geldi. Doğru tercih nasıl yapılmalı?

Evet, şu anda tercihlere başladık. Öncelikle hayırlısı olsun diyoruz. Tercihlerde dikkat edilmesi gereken en önemli husus, istek. Gerçi bu bir süreç. Artık hazırlık sürecinden başlıyor. Ondan sonrası tercih olarak karşımıza çıkıyor. Güzel hazırlanmışsa tercih yelpazesi genişleniyor. Biz, puan ve başarı sıralamasına göre tercih yapıyoruz. Başarı sırası ne kadar yüksek olursa, hani artık kendi isteğimize göre tercih yapabiliyoruz, artık ne gelirse gelsin değil, 'ben şu fakülteye gideceğim, bu fakülteye gideceğim veya şu şehirde okuyacağım' şeklinde tercihleri yapabiliyoruz. Ama tam tersi puanımız düşük olursa şehir bazını göz önünde bulundurmuyoruz. Üniversitenin akademik kalitesine bakamıyoruz, seviyesine bakamıyoruz. Sadece belki hedeflediğimiz bölümü tercih etmeye çalışıyoruz. O da olmazsa artık neresi gelirse onu tercih ediyoruz.

Bazen öğrenci tercih ettiği bölüme gidiyor. İki, üç yıl orada okuyor ve 'yanlış tercih yapmışım' deyip, tekrar sınava giriyor. Böyle bir yanlış tercihin önüne nasıl geçilebilir?

Klasik bir söz vardır, tercihlerle alakalı. 'Doğru tercih bütün ömrü ilgilendirir' denir. Burada aileler çok önemli. Şanlıurfa'da da maalesef şöyle bir düşünce var. Sağlık sektörüyle alakalı. İşte tıp fakültesine gitsin çocuk. Sayısalcı öğrencilerin hepsine sorun mesela. Hepsi 'tıp fakültesine gideceğiz' der. Eşit ağırlık öğrencilerine sorun 'hukuk fakültesi gideceğiz' der. Halbuki hukuk fakültesinin kontenjanı 16 bin. Yani Türkiye'de toplam alacağı sayı 16 bin. Tıp fakültesinde de 10 bin civarında alacağı bir kontenjan var. Ama sayısalcı olan 'tıp', eşit ağırlıkçı olan da 'hukuk fakültesine gideceğim' diye bir düşünce var. Bu ailelerin yönlendirmesiyle alakalı açıkçası. Bir öğrenci tıp fakültesine gidecekse onunla alakalı olarak biraz da fiziksel olarak hazır olması lazım. Çünkü çocuk kesik göremiyor, kana dayanamıyor ama ailesinin zoruyla tıp fakültesine gidiyor. Tıpta da biliyorsunuz birinci sınıftan itibaren kesik, dikiş işleri başlıyor. Bu yüzden çocuk geri dönebiliyor. Şu anda biz sayısal öğrencilerine mühendislik fakültelerini tavsiye ediyoruz. Özellikle elektrik-elektronik mühendisliği ile bilgisayar mühendisliği, ön planda olanlar bunlar. Seminere gelen arkadaşımız var mühendislik fakültesiyle alakalı. Seminerde, şunu söyledi: 'Mühendislikte mezun olan öğrenci sayısıyla devletin kurumlarına aldığı kişi sayısı hemen hemen aynı.' Elektrik-elektronik mühendisliği ile bilgisayar mühendisliğiyle alakalı. Diğer mühendislik fakültelerinde kişinin tercihi önemli tabi ki, ama örneğin biz kesinlikle inşaat mühendisliğini tavsiye etmiyoruz. Şu anda çok ciddi bir yığılma orada var. Kendi özel bir işi varsa veya ailesi müteahhitse, inşaat sektörüyle uğraşıyorsa, böyle bir imkanı varsa tavsiye ediyoruz. Onun dışında bir tavsiyemiz yok.

Peki, geleceğin meslekleri olarak öğrencilere ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsunuz?

Türkiye'de açıkçası birkaç yıl sonrasını kestiremiyoruz. Ne olacağını bilemiyoruz. Bununla alakalı çok büyük bir yorum yapamıyoruz. Ama şu anda elektrik-elektronik mühendisliği ile bilgisayar mühendisliği ön planda. Zaten ilk 15 binde, 20 binde olan çocukların hemen hemen yüzde 90'ı tıp fakültesini düşünüyor, devlet veya özel. Hemen sonrasında diş hekimliği ve sonrasında da eczacılık gibi düşünceleri var. Tıp fakültesi ve diş hekimliği tamam ama eczacılıkla alakalı bir sınırlama getirildi. Her mahallede sayısı belli olacak. O yüzden de geleceği olacak bir meslek değil. Eşit ağırlık bölümleri içerisinde öğrenci ilk 30 binde ise tercihimiz hukuk fakültesinden yana oluyor. Gerçi mezun olunduğu zaman, iş imkanı bulabileceği devlette birkaç tane meslek var açıkçası. Sayısal alanda tıp sektörü; öğrenci mezun olur olmaz en kötü ihtimalle pratisyen doktor olarak göreve başlıyor. Daha sonra uzmanlık falan kendisiyle alakalı bir şey. Eşit ağırlık bölümünde de mesela hukuk fakültesi. En kötü ihtimal mezun olunca bir büro açıyor, baroya kaydoluyor ve işine bakıyor. Sözel bölümde açıkçası artık pek bir şey yok. Çok sınırlı bir tercih edeceği alan var. Orada da Türk Dili ve Edebiyatı, Tarih, Coğrafya gibi fen edebiyat fakülteleri var. Eğitim ve fen edebiyat fakültelerinde özellikle kapasitesi de yeterliyle İngilizce bölümlerini biz tavsiye ediyoruz. İngilizce eğitimli fen edebiyat zaten birkaç tane üniversitemizde var. Akademisyen olabilmesi için. O da ayrı bir sektör açıkçası.

Öğretmenlik mesleği herhalde artık tercih edilmiyor gibi?

Eşit ağırlıkta, hukuktan sonra psikoloji ve PDR gibi tercihlerimiz oluyor ama işletme, iktisat kontenjanı var, mezunu da var. Harran Üniversitesi'nde de var. Puanı da çok yüksek değil. İşletme ve iktisatta öğrencinin ayrılacağı nokta üniversitenin kaliteli olması lazım, ismi olması lazım. İkinci olarak biz İngilizce kısmını tavsiye ediyoruz. Uluslararası iş yapabilmesi adına. Mesela Boğaziçi'nde de var işletme ama ilk 2 bine girilmesi gerekiyor. Harran'a da gidebilir, ikisi de işletme. Üniversitenin akademik kadrosu farklı, üniversitesinin kalitesi farklı. Dolayısıyla mezun olacağı zaman da karşılaşacağı durumlar da farklı olacaktır.

Tercih yaparken hangi kriterler göz önüne alınmalı?

Tercih yaparken biz, başarı sırasına bakıyoruz. Puandan ziyade başarı sıralamasına göre yapıyoruz. Geçen seneki başarı sıralamasını göz önünde bulundurarak yapıyoruz. Bu yıl ekstradan farklı şeyler varsa, mesela puan türleri değişen bölümler oldu. Hukuk fakültesi geçen sene TM2 puanıyla alıyordu, bu sene TM3 puanıyla alıyor. Dolayısıyla kılavuza baktığımız zaman TM3 puanı yoktur. Yıldız, yıldız şeklinde koymuşlardır puan türü değiştiği için. Hukuk tercih edecek öğrencilerde dikkat edilmesi gereken husus bu sene çok fazla. Geçen sene 34 bin küsura kadar devlet üniversitesi aldı. Bu sene 20-25 bin bandına kadar düşebilir. Buna dikkat edilmesi lazım. 'Ben 20 bininciyim, 28 bininciyim, hukuk fakültesi devlet üniversitesi geldi' böyle bir şey söz konusu değil. Kontenjan 16 bin zaten. 16 bin kişi alıyor hukuk fakültesi ama geçen sene 34 bininci adam devlet üniversitesindeki hukuk fakültesine gitmiş. Demek ki, aradaki kişiler kimdir? Sayısalcı kişiler. TM3 puan türünde sayısal öğrenci sayısı az olduğu için daha çok eşit ağırlık ve sözel öğrencilerin girdiği sınavdan oluştuğu için orada ivme biraz daha yukarı çıkacaktır.

Şehir, yurt, kampüs, ulaşım gibi kriterler de önemli mi?

Şehir tabi ki önemli. Yine başa dönüyorum. Bu yine aldığı puan ve başarı sıralamasıyla alakalı. Ben kendi öğrencilerime tercih yaparken İstanbul, Ankara ilk tercihim. Neden İstanbul, Ankara? Bir, büyük şehir, iki üniversitesi oturmuş, akademik kadrosu genellikle iyi. Onun dışında ulaşım imkanları, burs imkanları çok fazla. Barınma imkanları çok rahat ama Anadolu tarafına doğru geldiğimiz zaman, özellikle doğuya doğru gittiğimizde hem üniversitenin imkanları daralır hem de şehrin imkanları daralıyor. Ulaşımda da ciddi sıkıntı yaşanır. Memleketinden okuduğu üniversiteye doğru gidince de ciddi sıkıntılar yaşanır.

Tercihte özel-devlet üniversitesi nasıl olmalı? Parası olduğu için öğrenci puanı düşük olmasına rağmen bu bahsettiğiniz gözde mesleklerden birini tercih edebiliyor.

Edebilir ama buna bu sene bir düzenleme getirdiler. Hukuk fakültesinde 150 bin sınırı var. Tıp fakültesinde de 40 bin sınırı var. Yani 40 binin üzerindeki bir öğrenci tıp fakültesini tercih edemez. Özel üniversite de olsa, 'parasını vereceğim' bile dese ÖSYM kabul etmiyor. Aynı şekilde hukuk fakültesinde de 150 bin sınırı var. 150 binin üzerindeki arkadaş hukuk fakültesini tercih edemez. Bu biraz daha kaliteyi yükseltecektir. Çünkü bakıyorsunuz 200 binin üzerindeki bir öğrenci ama hukuk fakültesine gidebiliyor. Niye? Maddi durumu yeterli olduğu için ama aynı başarıyı sağlamış bir çocuk ilk 10 bine girmiş o da hukuk fakültesine gidiyor. Urfa'dan örnek verelim. Burada çok fazla hukuk mezunu vardır ve hukuk mezunlarının çoğu da Kıbrıs mezunu. Bizim tanıdığımız velilerimiz var, hukukçu öğrencilerimiz de var. Hukuk bürosu olan velim, 'ben Kıbrıs mezunu öğrencileri stajyer olarak almıyorum' diyor. Niye? Çünkü gerçekten hukukla alakalı bilgileri çok fazla yok. Mesela Ankara hukuk mezunu deyince hemen onu stajyer olarak alabiliyor. Çünkü kaynağında, membaında yetişmiş çünkü. Onu da göz önünde bulunduruyorlar açıkçası.

Tercih edilen mesleğin maddi getirisi mi yoksa sevilen bir meslek mi tercih edilmeli?

İlk etapta baktığımızda maddi şeyler biraz sıcak geliyor. Hepimize de açıkçası sıcak geliyor. İnsanlar ikbalini düşünüyor ama bir insan sevmediği bir mesleği ömrü boyunca yapamaz. Bu yönüyle tercih çok önemli. Ben, öğretmen olabilirim, ben bu mesleği seviyorum. O zaman yolun açık olsun. Gerçi öğretmenlik artık Türkiye'de ayaklar altında bir meslek haline geldi. Ama tercih o yöndeyse mutlaka ona gitmesi lazım. Öğrencinin kendi isteği önemli.

Tercih yaparken ailenin tutumu, yaklaşımı nasıl olmalı?

Ailenin desteklemesi lazım ama bulunduğumuz bölge itibariyle çok destekçi olunmuyor. Revaçta olan meslekler için 'oğlum sen bunu oku, komşunun oğlu şunu okuyor, doktor oldu' şeklinde genelde çevredeki insanlar baz alınarak bu yapılmaya çalışılıyor. Ama dediğim gibi ailelerin destek olması lazım. Bu sadece öğrencinin düşüncesiyle değil uzman bir kişinin yönlendirmesiyle bunun yapılması lazım. Benim de bir öğrencim var. İlk 6 binde. Ben 'hukuk fakültesi çok güzel bir bölüm, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi gelebiliyor' diyorum. Öğrencim 'ben Boğaziçi'nde okuyacağım' diyor. 'Ne olursa olsun orada okuyacağım' diyor. Üniversite takıntısı var mesela. Şu an tarih okumak istiyor. İlk bine girmiş sözelde de. 'Ben, İngilizce tarih okuyacağım' diyor. 'İlber Ortaylı mı olmayı düşünüyorsun' diyorum. 'Evet, hocam' diyor. Ama ondan bir tane var. Onun düşüncesi de öyle. Mesela çocukta saplantı olabiliyor. 'Şu üniversitede okumam lazım. Hangi bölüm olursa olsun, fark etmez' düşüncesi de var. Biz, yönlendiririz, tercihi de en son kendisine bırakırız. Çünkü mesleği yapacak kişi sonuç itibariyle o. Özel üniversitelerin imkanları çok fazla. Devlet üniversitesine gidebilecekken yüzde 100 burslu üniversiteye de gidebilirler. İmkanları fazla olduğu için ondan faydalanabilirler ama özel üniversitede de şuna dikkat etmeleri gerekiyor yüzde 100 burslu giden öğrencilerin. Malum bunlar para kazanmak amacıyla açılmış özel üniversitelerin çoğu. Bu yüzden burslu giden öğrenciler biraz sıkıntı çekebiliyor. Belli başlı ve tavsiye edilen üniversitelerin göz önünde bulundurulması lazım. Tercih kılavuzunda da özel koşullar içerisinde hepsi var. Onları dikkatlice okumak gerekiyor. Çevremizde birkaç tane özel üniversite var. Ben, onları inceledim. Zirve Üniversitesi var, Melik Şah var, Konya Mevlana, Ankara Turgut Özal var. Bunların hepsinin özel koşullarının içerisinde belirtiliyor. '2 yıl üniversite okuyan öğrencilerin bursları 4 yıl boyunca kesilmez, 4 yıl okuyan öğrenciler 6 yıl, 6 yıl okuyanların bursu ise 9 yıl boyunca bursu kesilmez' şeklinde ifade var. Diğer üniversitelerin çoğunda şu var. 'Belli bir başarının altında olursa burs kesilir, disiplin cezası alırsa bursu kesilir, şu not ortalamasının altında olursa kesilir' gibi ibareler var. Onlara dikkat etmek lazım.

Birçoğumuzun hayatını etkileyen bir sınav... Hem öğrenciyi hem aileyi ilgilendiren bir sınav… Hem stresi hem de maddi külfeti olan bir sınav. Bu seneki sınavda iyi bir başarı yakalayamayan öğrencilere neler tavsiye edersiniz? Bu öğrenciler nasıl bir yol izlemeliler?

Öğrencilerin açıkçası şu anda çok büyük bir alternatifi yok. Biliyorsunuz dershanelerin kapatılmasından dolayı. Yasalaştı, Anayasa Mahkemesinde. Özellikle bölge insanımızın maddi seviyesi düşük olan öğrenciler için dershane ciddi bir imkandı. Gelecek sene görünen o ki, dershaneler yok. Mezunlarla alakalı hiçbir hazırlanma yok. Devlet 'halk eğitimde bu kursları açacağız' diyor ama şu anda orada da bir çalışma yok. Halk eğitime gidiliyor, kayıt yapılamıyor. Alt yapı yok, öğretmeni yok, vs. Eğer maddi imkanı varsa özel ders alacak veya kariyer merkezlerinde devam edecek. Onun dışında bir hazırlık kursu gözükmüyor. Aile de ne olursa olsun çocuğu desteklemeli. Sahiplenildiğini, aileden birisi olduğunu ailenin de bunu göstermesi lazım. Her şeye rağmen bir sene daha desteklemesi gerekiyor maddi olarak biraz zorlanılsa da.

(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci

Son Dakika Güncel Yanlış Tercih Kurbanı Olmayın! - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    Yorumlar (2)

  • ayse: Madem kibris hukuk desteklenmiyor neden osym klavuzunda ismi geciyor neden denklik var . 0 0 Yanıtla
  • Deniz: Hocam diş hekimliği sıralamaları nasıl olur 0 0 Yanıtla

Advertisement