1. Antalya Kadın Zirvesi - Son Dakika
Güncel

1. Antalya Kadın Zirvesi

AK Parti Kadın Kolları Genel Başkanı Güldal Akşit, mevzuat düzenlemelerine rağmen kadına yönelik şiddette artış olduğunu belirterek, "Uluslararası kabul görmüş bu tanım bile günümüzdeki şiddeti anlatmaya yetmiyor." dedi.

13.10.2011 16:41
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti Kadın Kolları Genel Başkanı Güldal Akşit, mevzuat düzenlemelerine rağmen kadına yönelik şiddette artış olduğunu belirterek, "Uluslararası kabul görmüş bu tanım bile günümüzdeki şiddeti anlatmaya yetmiyor. Yaşam hakkını tehdit eden bir boyutta kadın ve çocuklar, şiddetin tanımını yaparken kullandığımız kelimelerin çok ötesinde bir durum yaşamaktadırlar." dedi.

48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında bu yıl ilki düzenlenen Antalya Kadın Zirvesi sürüyor. Sivil toplum kuruluşları, siyasetçiler, gazeteciler ve hukukçuların kadın sorunlarıyla ilgili görüşlerini paylaştığı zirvede konuşan AK Parti Kadın Kolları Genel Başkanı Güldal Akşit, kadına yönelik şiddetin partiler üstü, siyasetin dışında tutulması gereken bir konu olduğunu belirterek, "Siyasi kimlikler ne olursa olsun odaklanılması gereken nokta kadın, kadına yönelik şiddet, artış ve önlemleri olmalıdır." dedi.

Şiddetin farkına varılan bir konu olmaya başladığını belirten Güldal Akşit, yakın zamana kadar şiddetin dile getirilmeyen, bilinen ama konuşulmayan, utanılan ve korkulan bir konu olduğuna dikkati çekti. Kadının son dönemde şiddet olgusuyla gündeme geldiğine değinen Akşit, şöyle konuştu:

"Televizyonları açıyorsunuz, dövülen, bıçaklanan bir kadın. Gazeteleri açıyorsunuz sırtının ortasında koca bir kasap bıçağıyla yatan, cansız cesedinin yarı açık gözleriyle bizlere bakan bir resim. Maalesef kadın bu şekilde medyada yer alıyor. Bunlar kadına şiddetin magazin boyutunu gösteriyor. En acı olanı da budur. Sorunlarını tartışmamız gerekirken biz işe magazin boyutuyla yaklaşır olduk. Bu şekilde yer almak yerine basında şiddet konusunun sebep ve sonuçlarıyla ele alınmasını arzu ederdim."

Kadına yönelik şiddetin kamusal ya da özel alanda gerçekleşen, fiziksel, cinsel, duygusal zarar görmesiyle sonuçlanan her türlü cinsiyet temelli eylem olduğunu belirten Akşit, son dönemde şiddetin daha görünür hale geldiğini ifade etti. Akşit, "Uluslararası kabul görmüş bu tanım bile günümüzdeki şiddeti anlatmaya yetmiyor. Yaşam hakkını tehdit eden bir boyutta kadın ve çocuklar, şiddetin tanımını yaparken kullandığımız kelimelerin çok ötesinde bir durum yaşamaktadırlar." diye konuştu.

-"Attığımız taşın sesi gelmiştir"-

Geçen dönem TBMM'de Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Başkanı olduğunu hatırlatan Güldal Akşit, şiddet konusunu Meclis çatısı altında incelediklerini, konuyla ilgili mevzuatta düzenleme yaptıklarını, ancak şiddetin devam ettiğini vurguladı. Akşit, "Şiddet devam ediyorsa ve artışından bahsediliyorsa ya uygulamada bazı eksiklikler ya da mevzuatta bazı yanlışlıklar var. Bunları tespit etmek gerekiyor." dedi.

Komisyon raporunu resmi kurumlara ve bakanlıklara ulaştırdıklarını anlatan Akşit, raporda 4320 sayılı yasada olan evli çiftlerin korunmasına ilişkin düzenlemeyi resmi evliliği olmayan kadınlar için de genişletilmesini önerdiklerini, ancak tepki aldıklarını hatırlattı. Akşit, "Ama bugün sevindirici olan şudur ki yapılan yasa çalışmalarında 4320 sayılı yasanın genişletilmesi gerektiği, 'Resmi nikahı olsun olmasın kadının korunması gerekir' şeklinde düzenleme vardır. Bu bizi mutlu etmiştir. Attığımız taşın sesi gelmiştir." dedi.

Eşlerin erken yaşta evlenmeleri, depresyon ya da kişilik bozuklukları, çocuklukta şiddete maruz kalma ya da tanık olma, korku, alkol kullanımının şiddete temel oluşturan bireysel sebepler olduğuna dikkati çeken Akşit, şunları söyledi:

"Çocukluktaki etki çok önemli. Onun için temel eğitimden başlayarak çocuklara şiddetin kötü bir şey olduğu, yapılmaması gerektiği anlatılmalıdır. Şiddet dolu bir ortamda yetişen çocuk ileride şiddet uygulayan bir ferde dönüşecektir. Eğitimden bahsederken sadece yetişkinlerin değil, çocukların okul hayatından itibaren şiddetle mücadele konusunda şiddetin kötülüğü konusunda eğitime tabi tutulması gerekmektedir."

Yakın çevrenin şiddeti olağan durum olarak algılanması, kadına yönelik gösterilen şiddetin "Eşindir döver de sever de yaklaşımı" ile bakılmasının şiddeti körükleyen unsurlardan olduğunu ifade eden Akşit, şiddete sessiz kalınmasının bile şiddeti körükleyen temel etmenlerden olduğunu söyledi. Akşit, hızlı kentleşme, göç, kültürel değişimler, yoksulluk, yoğun iş stresi ve kısıtlı kaynakların da şiddeti artırdığını vurguladı.

Yazılı ve görsel basında şiddetin ele alınış biçimi ve yanlış yaklaşımlar bulunduğunu ifade eden Güldal Akşit, şöyle devam etti:

"Şiddet olayı o kadar farklı şekilde ve döne döne gözlerimiz önünde sergileniyor ki, bir çoğumuz buna tepki gösteriyoruz ama büyük bir toplumuz ve içimizde eğitim seviyesi, yetişme tarzında ve ruhsal yapısıyla farklı kişiler de var. Gördükleri karşısında farklı etkilenenler de var. (Helal olsun bak karısını dövdü adam televizyona çıktı, ben de yapar mıyım? Yaparım), (Adam namusunu korudu) diye yaklaşan insanların olduğunu düşünerek medyanın çok duyarlı hareket etmesi gerek. Sadece magazin boyutuyla değil, bu konuları da düşünerek daha az görsel hale getirmesi gerekir, şöhrete özendirmemesi gerekir."

Dizileri de eleştiren Güldal Akşit, dizi filmleri yaparken daha yapıcı yaklaşılması gerektiğini ifade etti.

-Ceza indirimleri-

Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ da zirvede yaptığı konuşmada, kadına önem verilmediği için şiddet olaylarının yaşandığını belirterek, 80 yıl önce kadınların bu kadar çok şiddete maruz kalmadıklarını savundu.

Cumhuriyet'in kurulmasıyla büyük bir devrim yapıldığını kaydeden Çığ, yapılan devrimlerin hiçbirinin zorla yapılmadığını, toplum tarafından da benimsediğini söyledi.

Çığ, "Devleti idare edenlerin kafalarında örümcek olmaması lazım. 80 yıl önce böyle bir sorun yoktu. Kadına eziyet yoktu. Biz bir karşı devrimdeyiz. Bu karşı devrimin son safhası değil, daha geleceği var." diye konuştu.

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'ndan Canan Arın, kadına yönelik şiddeti bitirmek için hiçbir hükümetin siyasi irade ortaya koyamadığını ileri sürdü. Arın, kadına şiddet uygulayan erkeğin en ağır biçimde cezalandırılmasını istedi. Kadın bedeninin hala "mal" kabul edildiğini, namus cinayetlerinin ardındaki nedenin de bu olduğunu ifade eden Arın, 13-14 yaşındaki kız çocuklarına toplu tecavüz davalarına da hala iyi halden indirim uygulandığını vurguladı.

Antalya Kent Konseyi Kadın Meclisi Temsilcisi Prof. Dr. Gülser Öztunalı Kayır, kadına yönelik şiddetin gizlendiğini, şiddetin önlenmesi için bütçeye ihtiyaç olduğunu ifade etti. Kayır, "Savaşa, korumalara, köprülere ayrılan paranın çok az bir bölümünü kadına yönelik şiddetle ilgili bütçeye koymak, şiddetle mücadelenin önemli bir aşamasını kaydedecektir." dedi.

Öldürülen, istihdamdan uzaklaştırılan, erken evlendirilen, yasal engeli olmayan ensest ilişkiye maruz bırakılan kadın ve çocukların ülke nüfusunun yüzde 51, 6'sını oluşturduğunu belirten Güllü, "Bu konuya duyarlılık göstermediğimiz sürece alınacak yasal önlemlerin bir işe yaramayacağını bilelim. 2011 yılının 6 ayında karakollara yansıyan 26 bin aile içi şiddet vakası oldu. Bizim rakamlarımıza göre bu daha fazla" diye konuştu.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, Antalya'da yapılması planlanan "Al Yazma Anıtı" için katılımcılardan destek istedi.

- ANTALYA

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel 1. Antalya Kadın Zirvesi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement