32. İl Müftüleri İstişare Toplantısı - Son Dakika
Güncel

32. İl Müftüleri İstişare Toplantısı

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "Biz mihraplarımızda ve minberlerimizde Allah'ın lanetlediği bir ideolojinin, ayrılıkçı düşüncelerin bir kelimesini dahi taşıdığımızda o emanete ihanet etmiş olacağımızı bilmeliyiz" dedi.

19.02.2016 15:29
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, "Biz mihraplarımızda ve minberlerimizde Allah'ın lanetlediği bir ideolojinin, ayrılıkçı düşüncelerin bir kelimesini dahi taşıdığımızda o emanete ihanet etmiş olacağımızı bilmeliyiz" dedi.

Görmez, Van'ın Edremit ilçesinde il müftülerinin katılımıyla bir otelde düzenlenen "32. İl Müftüleri İstişare Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Ankara ve Diyarbakır'daki terör saldırısında şehit olan güvenlik güçlerine rahmet diledi.

Şehitlerin uğruna canlarını verdikleri birlik beraberlik ve kardeşlikte ısrar etmek gibi bir görevlerinin olduğunu vurgulayan Görmez, milletin kardeşliğinin her türlü ihanetten uzak hale gelmesi için çalışmaları gerektiğini aktardı.

Toplantıda "bölgedeki yaraları sarma" konusunu ana gündem maddesi haline getireceklerini belirten Görmez, şunları söyledi:

"İnsanların zor zamanları vardır. İnsanlar, azimle mücadele ederek bu zorlukları aşarlar. Her insanın zorluklardan geçtiği dönemde yaşıyoruz. Her insan kalbi selimle, imanla, direnişle bu zorlukları aşacaktır. Milletlerin de zor zamanları vardır. Milletimiz de zor zamanlardan geçiyor. Bu zor zamanlarda milletler, onları millet kılan yüce değerleri ayakta tutarak zorlukları aşabilirler. Daima iyilikte, takvada yarışarak, dayanışmayı iyilik üzerine kurarak zorlukları aşabilirler. Milletler bütün kötülükleri, birlikte ortaya koyacakları iyiliklerle defedebilirler. Birlikte yeryüzünün kentlerini imar ederek aşabilirler. Çocuklarını ve gençlerini ateş dolu çukurlardan kurtararak, milletler zorluklarını aşabilirler."

İslam ümmetinin de tarihte olduğu gibi zor zamanlar yaşadığını anımsatan Görmez, "İslam medeniyeti zorlukları eman ile iman arasındaki ilişkiyi yakalayarak aşabilmişler. Bugün de eman ile iman arasındaki ilişkiyi yakalayacak, güvenini kaybeden insanlara eman taşımaya devam edecektir. Buna imanımız sonsuzdur, çünkü bu Rabbimizin bize vaadidir" diye konuştu.

Görmez, giderek söz söylemenin zorlaştığı bir dönemde bulunduklarını, her gün haberlerle ürperdiklerini dile getirerek, şöyle dedi:

"Bir genç kız ailesiyle düğün alışverişini yapmak üzere bir yere gidiyor, bir bombanın patlamasıyla bütün hayaller yıkılıyor. Müminler topluluğu bir yerde cuma günü rahmana secde etmek, kalplerini birleştirmek istiyor. Orada insanlık tarihinin hiç görmediği yöntemlerle, bir başka insan, sırtına yüklediği bombaları patlatarak secde için gelen insanları yok edebiliyor. Bu bazen başka bir dünyada kilise, havra, çarşı, pazar bazen de başkentin meydanı olabiliyor. Hanelerimizin önünde açılan çukurlarla, kazılan hendeklerle kentler beldeler tahrip edilip, harabeye dönüştürülebilir."

- "Bizim görevimiz ıslah hareketidir"

Kur'an-ı Kerim'de, "Yeryüzü ıslah olduktan sonra sakın orayı bozmayın" diye buyurulduğunu ifade eden Görmez, karada ve denizde fesadın ortaya çıkmasının, yeryüzünün bozulmasının, insanların yapıp ettiklerinden kaynaklandığını ifade etti.

Görmez, Kur'anda "Yeryüzünden korku ve hüznü gidermenin yolunun iman, selah, güven ve barıştır" dendiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Asıl en büyük tehlike İslam dünyası için İslam'ın kendisinin her türlü mefsedet için istismar edilmesi, aracı kılınması ve yanlış yorumlarla İslam'ın bütün yapılan şiddet eylemlerine mesnet olarak gösterilmesidir. Din hizmeti aynı zamanda bir ıslah hareketidir. Aslında ıslah, bütün peygamberlerin vazifesi olmuştur. Bir taraftan insanları katledecekler, öldürecekler, haneleri, beldeleri tahrip edecekler, camileri yıkacaklar ama biz de ıslah etmekle mükellefiz. İslam dininin bu amaçlarla kullanılmasını engellemek için ayrıca vazifelerimiz var. Son yıllarda çeşitli dünyalarda İslam alimlerinin verdiği bir fetva vardır. İslam'ın fıkıh tarihine kara leke olarak girecektir. Bu da intihar saldırılarına 'istişhat' adının verilmesidir. Hangi savaşta olursa olsun, adı 'cihat' olan hangi mücadelede dahi olursa olsun, masum insanların, çocukların, kadınların katline, medeniyetin tahribine yol olmasına yol açan bir fetvanın verilmesi İslam fıkıh tarihine kara leke olarak geçecektir. Bu yönde görüş bildiren bütün insanların daha önce verdikleri yanlış fetvadan dolayı Allah'tan istiğfar dilemeye davet ediyorum."

Hz. Muhammed'in bütün insanlığa öğrettiği en önemli prensiplerden birinin de savaşta bile ahlak ve hukuk olduğuna dikkati çeken Görmez, Müslümanların tarih boyunca en zor savaşlarında dahi bundan taviz vermemek için gösterdikleri çabanın herkes tarafından bilindiğini anlattı.

Hz. Peygamberin komutanlarından biri olarak adlandırılabilecek Aliya İzzet Begoviç'in askerlerini toplayarak, "Ey askerlerim insanlarımızı boğazlıyorlar ama siz kimseye işkence yapmayacaksınız, kadınlarımıza tecavüz ediyorlar ama siz kadınlara elinizi uzatmayacaksınız, çocuklarımızı öldürüyorlar ama siz hiçbir çocuğu öldürmeyeceksiniz, camilerimizi yıkıyorlar ama siz hiçbir mabetlerine saldırmayacaksınız" dediğini anımsatan Görmez, Hz. Muhammed'in Medine'ye hicret ettiği günden itibaren ümmetine miras bıraktığı ahlak ve hukukun böyle olduğunu vurguladı.

"Bugün çevremize baktığımızda din hizmetleri bir güvenlik sorununa dönüşmüştür" değerlendirmesinde bulunan Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çalışmalarımızı yürütürken, camilerimizi mihraplarımızı, minberlerimizi tehlikelerden korumamız gerekiyor. Diyanet olarak bu gibi zor zamanlarda çok fazla bir araya gelerek tarih boyunca milletimize bu hizmeti en iyi şekilde ifa ettiğimiz gibi bundan sonra coğrafyamızda yaşanan yanlışlıkların camilerimize mihraplarımıza, minberlerimize yakınlaşmaması için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz. Hiçbir siyaseti, politikayı, gündelik hayat içinde aramızda ihtilaf konusu olabilecek hiçbir şeyi, kalpler arasında ayrımcılığa yol açacak bir tek kelimeyi hutbelerimize, camilerimize, minberlerimize, mihrabımıza asla taşımamalıyız. Oralar tevhit merkezi olmalı. Ülkemizi bölmeyi, parçalamayı amaçlayan ayrılıkçı düşüncelerin, ideolojilerin bir kelimesini bile camilerimizin minberlerine, mihraplarına yanaştırmamak gibi bir vazifemiz var. Biz mihraplarımızda ve minberlerimizde Allah'ın lanetlediği bir ideolojinin, ayrılıkçı düşüncelerin bir kelimesini dahi taşıdığımızda o emanete ihanet etmiş olacağımızı bilmeliyiz."

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak başlattıkları "Şimdi yaraları sarma zamanıdır" kampanyasının maddi yardımları götürme anlamına gelmediğini aktaran Görmez, "Zor zamanlarda görev yapan din gönüllülerini dinledim. Onlar bizlere, halkımızın çektiği çileleri, bu toprağın eli kalem tutacak çocuklarının nasıl kandırılarak dağlara çıkarıldığını ve nasıl katiller grubu olarak yetiştirildiklerini, kendi kentlerini nasıl harabeye dönüştürdüklerini anlattılar. Açılan çukurlar kapatılır ama mühim olan gönüllerde açılan hendekleri kapatmak. Bunları ancak rahmetle, ilimle, hikmetle kapatabiliriz. Bunları hep birlikte seferber olarak gidermemiz lazım. Müftülerimizin, Diyarbakır'a, Silvan'a, Cizre'ye, Silopi'ye gitmesi lazım. Hep birlikte yaraları saracağız" sözlerine yer verdi.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel 32. İl Müftüleri İstişare Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement