80 Dakikalık Dizi Yazsam Uyuyamam! - Son Dakika
Magazin

80 Dakikalık Dizi Yazsam Uyuyamam!

80 Dakikalık Dizi Yazsam Uyuyamam!

'80 Dakkada Cümle Alem' adlı gösterisiyle siyasi gündemden dizilere kadar birçok farklı konuyu ele alan Vedat Özdemiroğlu: İşime çok titizleniyorum.

29.01.2013 06:03
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Mizah dergisi Uykusuz'un yazarı Vedat Özdemiroğlu; '80 Dakkada Cümle Alem' isimli gösterisiyle, Sahne Beşiktaş'ta izleyiciyle buluşuyor. Özdemiroğlu, her cumartesi akşamı sahnelediği gösterisinde; gündemdeki konuları mizahi bir dille mercek altına alıyor. Özdemiroğlu ile yeni projesini konuştuk.

Sahne Beşiktaş'taki '80 Dakkada Cümle Alem' gösteriniz, daha önce Lush Kabare'deki gösterinizin güncellenmiş bir versiyonu. Neler değişti?

Oyunun özelliği; her hafta yeni espriler eklenmesi... Gündemdeki gelişmeleri ve benim daha önce evde deneyip de sahneye taşımadığım bazı bölümleri ekliyorum. Hiçbir gösteri, bir öncekine benzemiyor. Sadece omurga niteliğindeki espriler kalıyor. Rönesans resimleri üzerine de konuşuyorum, ailemden hatırladığım komik olayları da anlatıyorum. 'Muhteşem Yüzyıl'dan veya diğer dizilerden de bahsediyorum. Çok gerekli görürsem, bir-iki siyasi espri ekliyorum ama bu tarz esprilere biraz dikkat ediyorum.

Siyasi espri yapmaktan korkuyor veya çekiniyor musunuz?

Korkudan değil... Esprinin kaliteli olması lazım. Hiçbir zaman bir insanın şahsiyetine yönelik espri yapmam; onun temsil ettiği kurumla, makamıyla ilgili espriler yaparım. Sonuçta kimseye garezim ya da düşmanlığım yok! Vatandaş olarak, Başbakan ve ana muhalefet lideri de dahil herkesi eleştiriyorum. Her tarafa eşit mesafede olmak gibi bir anlayışım var mizahta.

İYİ BİR YAZARIM

Sahneye çıktığınızda, "Ya kimse gülmezse?" diye kaygılandığınız oluyor mu?

O endişe hep var; sonuçta bu bir tiyatro oyunu değil! Sessizlik içinde seyredilmez çünkü bu güldürmeye yönelik bir şey. Çok şükür, şimdiye kadar başıma öyle uzun duraklamalar gelmedi.

Gelse ne yaparsınız peki?

Devam ederim. Benim de bir espriyi beğensem de kahkaha atmadığım zamanlar oluyor. Ben zekice yapılmış esprilerden çok, sinir bozucu durumlara gülerim. Esprilerimden şüpheye düşmem. Bu kadar yıldır espri yazıyorum ve iyi bir espri yazarı olduğuma inanıyorum.

Siz en çok kime gülüyorsunuz?

Peter Sellers'a çok gülerim; onun garip bir elektriği var, büyük bir oyuncu. Charlie Chaplin'e ve Buston Keaton'a gülerim. Bizden de Kemal Sunal'a ve Cem Yılmaz'a çok gülerim. Cem Yılmaz'ı çok beğenirim ve tüm gösterilerine giderim. Ata ile (Demirer) de çok çalıştım; Korsan TV'nin yazarıydım ben. 'Niyazi Gül' tiplemesi en severek yazdığım işti. Ata da, Cem de beni çok güldürür.

Peki Şahan Gökbakar?

'Recep İvedik' serisini hiç izlemedim. Televizyonda 30-40 saniye denk geldim; dayanamadım. Kendimde onu izleyecek gücü bulamadım. Komedyen deyince benim aklıma Peter Sellers geliyor. Bağırarak yapılan komediye inanmıyorum.

'Yalan Dünya'yı beğeniyor musunuz?

Çok yetenekli oyuncular var ama komediden çok davranış bozuklukları üzerine kurulu bir dizi. Oysaki 'Seinfeld'e baktığınızda konu başroldedir; hayatın saçmalığı, insanların farklılığı üzerine kurulu bir insan belgeseli gibidir. Bizde ise komedi, zeka transferinden çok, kişilik deformasyonları üzerine kuruluyor. Benim bir diziyi izlemem için konunun sağlam olması gerekiyor. 'İşler Güçler'i daha çok beğeniyor, daha bizden buluyorum.

RASTGELE YAPILMIŞ İŞLER VAR

Kendiniz dizi yazmayı düşünüyor musunuz peki?

Ben tiyatro oyunu ya da sinema filmi yazmak istiyorum. Eğer çok çalışıp çok para kazanmak istersem, her hafta 70-80 dakika dizi yazarım. Fakat ben o sıkıntıya katlanırsam, iki ayda uzun metraj film yazarım! 1.5 sayfalık aforizma yazmak için altı gün uğraşıyorum. Aynı titizliği dizi yazmaya verirsem, uyuyamam. Rastgele yazılmış işler görüyorum ve onların seyircisi bile olamıyorum. Nasıl yazarı olabilirim? ya Amerikalı yazarlar gibi haftada 25 dakikalık dizi yazacağım, ya da bu işi yapmayacağım!

TWITTER'A BİR SATE 25 ESPRİ YAZIYORUM BİN TAKİPÇİM OLUYOR

"Twitter sayesinde tüm dünya benim mesleğimi yapıyor" demiştiniz...

Ben 1988 yılından beri kısa cümleler yazıyorum. Ben bunlarla köşe yazdım, Oğuz (Aral) beni böyle işe aldı. Twitter dediğiniz şey, 140 karakterlik cümleleri tüm dünya için cazip kıldı. Benim ömrüm o 140 karakterle geçti. Şimdi milyonlarca insan bu işi yapıyor ve onlar benim rakibim. Güzel bir espri gördüğümde "Neden ben yazmadım bunu?" diyorum.

Peki Twitter yazarlarını kıskanıyor musunuz?

Kıskanmıyorum, beğeniyorum. Zeka dolu her şeyi beğenirim. Bir yandan Twitter tam benim işim. Twitter'a girdiğimde espri düşünmüyorum; eskilerden yazıyorum. Bir saat içinde 25 espri yazıyorum; bir anda bin takipçim daha oluyor!

SERGİ AÇACAĞIM

Esprilerinizi not eder misiniz?

Tabii ki. ya yayınlandıkları dergiler duruyordur ya da deftere not almışımdır. Benim odamı görseniz şizofren dersiniz! Defterler, küçük not kağıtları... Hepsini arşivime koyuyorum. Üç aydır, 22 yıllık arşivimi düzenlemekle uğraşıyorum. Önümde bir ay daha var; bir ay içinde ölürsem bana "Sağlam bir şizofren" derler, sonra ise "Çok iyi bir arşivci" diyecekler. Bu yıl, müsvedde yazılarımdan oluşan bir sergi açmak istiyorum. Böyle şeyler ölürken yapılır ama banane? Ben birlikte gezelim, paylaşalım istiyorum.

MİZAH DERGİLERİ BENİM KÖYÜM

Stand-up gösteriler yazıyor, kimi zaman köşe yazarlığı yapıyorsunuz. Siz işinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Benim köyüm mizah dergileri... Orada çok geniş bir arkadaş çevrem var. Ben köyümden memnunum ama arada başka köylere gidip başka işler yapıp geri dönüyorum.

İNSAN SİYASAL HAYVANDIR!

Ölene kadar mizahla mı ilgilenmeyi düşünüyorsunuz?

Tabii ki... Bilincim bulanmadığı sürece mizaha devam ederim. Baktım, kafamı kalasa çarptım falan o zaman bilemem tabii. O zaman politikaya girerim herhalde!

Siyasete atılmanız için bir teklif var mı?

Yok, hayır. Zaten öyle bir şey düşünemem. Politikayı ben çok seviyorum. İnsan siyasal hayvandır. Kendi işinde iyi olursan, tüm dünyaya yardım edersin. Tutup da kafamın basmadığı, vasat olacağım bir işi neden yapayım ki?

RUHSAL OLARAK KIRILGAN BİRİYİM

Yazar olmanızda sizi etkileyen şey neydi?

Yazar aslında radardır; algıları çok açıktır. Sanatçı toplum adına üzülen, kaygılanan insandır. Acıları da, sevinçleri de, umutları da daha yoğundur. Kişilik olarak hassas biri değilseniz, yazar olamazsınız. Acıya ve neşeye tutkulu bir ruh yazar olabilir...

Bu kadar çok düşünen bir insan hastalanmaz mı?

Teknik olarak sağlam biriyim ama ruhsal olarak kırılganım. Melankoli vardır bende, bazen içime kapanırım. Bana öyle manik depresif haller gelir ve gider. Neşeli olduğumda da, hüzünlü olduğumda da normal değilimdir ama ben bunlarla yaşamayı öğrendim. Defolu da olsa, yeter ki bir ruh olsun! Ruh doktoruna gidenlerin çoğu ruha inanmıyor. İnansalar, belki o doktora gitmezler.

Sabah : http://www.sabah.com.tr

Kaynak: Sabah.com.tr

Son Dakika Magazin 80 Dakikalık Dizi Yazsam Uyuyamam! - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement