ABD'li senatör Murphy'den Tunus'taki darbe girişiminde "olası Suudi Arabistan ve BAE rolü"nü araştırma çağrısı

ABD'li senatör Chris Murphy, ABD Başkanı Joe Biden yönetimine, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Tunus'ta patlak veren siyasi kargaşada rol oynayıp oynamadığını "ivedilikle belirleme" çağrısında bulundu.

Middle East Eye internet sitesinin haberine göre, Senatör Murphy, ABD Başkanı Biden'ı Tunus'ta "anayasal darbe" olarak tanımlanan olayda Suudi Arabistan ve BAE'nin muhtemel rolünü araştırmaya çağırdı.

Twitter hesabında konuya ilişkin paylaşımda bulunan Murphy, "Suudi Arabistan ve BAE, Tunus krizinde nasıl bir rol oynuyor? Biden yönetimi bu sorunun cevabını ivedilikle aramalı." dedi.

Murphy ayrıca, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in 25 Temmuz'da aldığı "Başbakanı azletme ve Meclisin tüm yetkilerini dondurma" kararının, Suudi Arabistan ve BAE'deki medya tarafından olumlu ele alındığına dikkati çeken Orta Doğu siyasi analisti ve araştırmacısı Elham Fakhro tarafından paylaşılan ekran görüntülerine de atıfta bulundu.

Chris Murphy ayrıca Tunus'ta patlak veren "siyasi kargaşa" konusundaki derin endişesini dile getirerek ülkenin "en kısa sürede normal siyasi düzene dönmesi" çağrısında bulundu.

Murphy, "Bu krizi çözmek için yardımlarımızı ve diğer diplomatik araçlarımızı nasıl kullanacağımıza bakmalıyız." ifadesini kullandı.

Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham da Washington Post'a, Biden yönetiminin hızlı harekete geçmemesinin yıkıcı bir sonucu olacağını söyleyerek "askeri müdahale" çağrısı yaptı.

Graham, "Arap dünyasının temsili hükümet ve demokrasi hareketinin başladığı yer burası ve bana göre saldırganlık karşısındaki kararsızlık, bu hareketi yok edecek. ABD ve batı demokrasileri, kontrolden çıkmadan önce Tunus'ta bunu durdurmalı." diye konuştu.

ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Gregory Meeks ve Meclis Orta Doğu Alt Komitesi Başkanı Ted Deutch da yaptıkları ortak açıklamada, Tunus liderlerini hukukun üstünlüğüne saygı göstermeye davet etti.

İkili, Tunus'ta hafta sonu yaşanan ve Tunus'un önemli demokratik geçişini ve anayasal reform sürecini tehlikeye atma tehdidinde bulunan olaylardan ciddi endişe duyduklarını belirterek "Tüm tarafları hukukun üstünlüğüne saygı duymaya ve bağlı kalmaya, yerleşik kurumlar içinde çalışmaya ve farklılıkları gidermek için yapıcı diyaloga girmeye çağırıyoruz. Tüm tarafları şiddetten kaçınmaya ve siyasi gerilimlere kalıcı çözüm üretmek için çalışmaya davet ediyoruz." açıklamasında bulundu.

Meeks ve Deutch ayrıca komitelerinin Tunus'un "demokratik bir yola geri dönmesini" teşvik etmeye yardımcı olmak için Başkan Joe Biden ile birlikte çalışacağını aktardı.

Beyaz Saray sözcüsü Jen Psaki düzenlediği basın toplantısında, "Tunus'taki gelişmelerden dolayı endişeliyiz." demişti. Ülkede yaşananlar hakkında Beyaz Saray'ın darbe olup olmadığı konusunda henüz bir tespitte bulunmadığını belirten Psaki, karar vermeden önce Dışişleri Bakanlığının hukuki inceleme yapmasının beklendiğini kaydetmişti.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da Tunus Cumhurbaşkanı Said'le "iyi bir telefon görüşmesi" yaptıklarını söylemiş ve "Said'i Tunus'ta yönetimin temeli olan insan hakları ve demokratik teamüllere bağlı kalması konusunda teşvik ettim. Tüm siyasi aktörler ve Tunus halkı ile açık diyaloğu sürdürmesi çağrısında bulundum." ifadelerini kullanmıştı.

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan merkezli Twitter hesaplarından, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in 25 Temmuz'da aldığı "Başbakanı azletme ve Meclisin tüm yetkilerini dondurma" kararı üzerinden Müslüman Kardeşler Teşkilatının (İhvan) hedef alındığı tespit edilmişti.

Katar merkezli Al Jazeera televizyonunun İngilizce haber sitesi, Tunus Cumhurbaşkanı Said'in, 25 Temmuz'daki kararları sonrası Twitter üzerinden yapılan paylaşımlara yönelik bir analiz hazırlamış, analizde, BAE ve Suudi Arabistan'dan yönetilen birçok sosyal medya hesabından, Said'in kararlarını destekleyen paylaşımlar yapılmaya başlandığı ifade edilmişti.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan da Tunuslu mevkidaşı Osman el-Cerendi ile 27 Temmuz'da telefon görüşmesi gerçekleştirmiş, ülkesinin "Tunus'un güvenliği, istikrarı ve refahını istediğini, bunu gerçekleştirmek konusunda her türlü desteği verdiğini" ifade etmişti.

Tunus'ta yaşananlar

Tunus'ta 25 Temmuz'da hükümet ve muhalefet partilerine yönelik yüzlerce kişinin katılımıyla protestolar gerçekleştirilmiş, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti.

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said de Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyurmuştu.

Said, kendisini Başsavcı ilan ederek yargının alanına da müdahale etmişti.

Hükümete yönelik bu darbe girişiminin ardından askerler Tunus Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi lideri Raşid el-Gannuşi ile beraberindeki milletvekillerini meclise almamıştı.

Cumhurbaşkanı Kays Said'in kararları üzerine halkı barışçıl mücadeleye çağıran Gannuşi, yasal bir dayanağı bulunmayan bu adımın bir "darbe" olduğunu vurgulamıştı.

Kays Said ise tarihi bir sorumluluk üstlendiğini, aldığı kararların anayasaya uygun olduğunu ve bunu "darbe" olarak nitelendirenlerden "hukuk derslerini gözden geçirmelerini" istemişti.