Akademisyenlerin Bildirisiyle İlgili Soruşturma

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :

-Grubun yürüyüşü

- Mersin Üniversitesi Rektörlüğü yazısı

Yrd. Doç. Dr. Selim Çakmaklı'nın açıklamaları

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Şener'in açıklamaları Akademisyenlerin bildirisiyle ilgili soruşturma

Mersin Üniversitesinde haklarında idari soruşturma açılan 21 akademisyen yazılı savunmalarını rektörlüğe sundu

Mersin Üniversitesinde (MEÜ) haklarında idari soruşturma açılan "Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin bildirisinde imzası bulunan 21 akademisyen, yazılı savunmalarını rektörlüğe iletti.

Çiftlikköy Yerleşkesi Cumhuriyet Meydanı'nda bir araya gelen akademisyenler adına açıklama yapan Yrd. Doç. Dr. Selim Çakmaklı, MEÜ'de 21 kişi hakkında idari soruşturma başlatıldığını anımsattı.

Çakmaklı, idari soruşturmalar başlamadan 2 öğretim üyesinin 3 yılda bir yapılan görev uzatma işlemlerinin reddedildiğini ve buna bağlı işten atıldıklarını savundu.

Bazı akademisyenlere de sosyal medyadaki paylaşımlarından dolayı idari soruşturma açıldığını iddia eden Çakmaklı, şöyle konuştu:

"Rektörlükle yapılan görüşmelerde, diğer imzacıların da görevlerinin uzatılmayacağı net bir şekilde ifade edilmiştir. İmzacılardan 4'ü hakkında sosyal paylaşım sitelerindeki paylaşımlarından dolayı adli soruşturmalar başlatılmıştır. İmzacılardan en güvencesiz durumda olan uzman ve araştırma görevlisi 3 arkadaşımız hakkında başlatılan idari ve adli soruşturma gerekçe gösterilerek görev uzatma dosyaları geri gönderilmiştir. Mersin Üniversitesinin yürüttüğü gayri hukuki ve anti demokratik uygulamalara, hukukun bize tanıdığı tüm hakları kullanarak sonuna kadar karşı duracağız."

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Şener ise çok kısa süre önce sözleşmesinin yenilenmediğini ileri sürerek, yürütmenin durdurulması için mahkemeye başvuracağını bildirdi.

Konuşmaların ardından haklarında idari soruşturma açılan akademisyenler, yazılı savunmalarını rektörlüğe sundu.

"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adıyla bin 128 akademisyenin imzaladığı bildiride, güvenlik güçlerinin terörle mücadele çalışmaları ve sokağa çıkma yasakları bahane edilerek "kasıtlı ve planlı kıyım yapıldığı" öne sürülmüştü.