"Almanya ve Fransa Türkiye'yi İstemiyor"

ORHAN ÇİÇEK - Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahattin Bekmez,  "Avrupa Birliğinin (AB) lokomotifi konumunda olan Almanya ve Fransa, güçlü ekonomisiyle birlik içerisinde söz sahibi olacak olan Türkiye'yi bünyelerinde istemiyor" dedi.

Bekmez, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iç ve dış siyasetteki yoğun gündemden dolayı "küllenmiş" gibi görünen Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecinin, Almanya'nın tutumuyla yeniden alevlendiğini belirtti.

Fasılların açılmasının Gezi Parkı olaylarıyla ilişkilendirilmesinin çok yanlış olduğunu ifade eden Bekmez, şunları söyledi:

"Sanırım, müzakere sürecinin verimsizliğinden bıkmış olan Türkiye'nin artık ipleri koparması bekleniyor. AB'nin lokomotifi konumunda olan Almanya ve Fransa, güçlü ekonomisiyle birlik içerisinde söz sahibi olacak Türkiye'yi bünyelerinde istemiyor. Çünkü tarafsız raporlarıyla bilinen Londra merkezli araştırma kurumu 'Economic and Business Research Center' ülkelerin geleceğini tahmin eden bir rapor açıkladı. Bu rapor, Türkiye'nin 2060 yılına kadar ortalama yüzde 2,9 büyüme göstereceğini vurguluyor."

Raporda Türkiye'nin aynı dönemde Brezilya, Arjantin, ABD, İngiltere, Rusya, Japonya ve Fransa'dan daha fazla büyüyeceğinin öngörüldüğünü aktaran Bekmez, ABD'li bazı ekonomistlerin de AB'nin en kötü zamanını yaşadığını, dolayısıyla Türkiye'nin üyelik ısrarının 'kendi ayağına sıkmak' olacağını savunduklarını kaydetti.

Kendi darboğazından kurtulmaya çalışan, işsizliğin artmaya devam ettiği, sanayide kapasite kullanım oranlarının gerilediği ve nüfusun giderek yaşlandığı AB'nin, geleceğin Türkiye'sine pastasından pay kaptırmamak için yıldırma politikası izlemeyi tercih ettiğini savunan Bekmez, şöyle devam etti:

"Türkiye toplam ihracatının yaklaşık yüzde 50'sini Avrupa'ya yapmaktadır. Türkiye'ye gelen toplam yabancı sermayenin yüzde 80'i yine Avrupa'dan gelmektedir. Dolayısıyla, AB-Türkiye ilişkileri karşılıklı olarak iyi olmak zorundadır. Türkiye, IMF kıskacından kurtulmuş, sosyal ve ekonomik reformları büyük ölçüde başarmış bir ülke olarak, dünyada yerini sağlamlaştırmış durumdadır. Kredi derecelendirme kuruluşlarından art arda 'yatırım yapılabilir' notları geliyor ve işsizlik rakamları düşme eğiliminde. Fasıllarla ilgili ekonomik ve siyasi koşullar tarafsız bir gözle ve ayrıntılı bir şekilde incelendiğinde, şu anda Türkiye'nin 12 ayda 10 fasıl, 18 ayda ise 15 fasıl açabilecek konumda olduğu zaten görülecektir. AB bunu iyi irdelemeli ve bu manada bir politika revizyonu yapmalıdır." - Gaziantep