Antalya Diplomasi Forumu

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri (BMMYK) Filippo Grandi, mültecilerin yüzde 90'ının kırılgan ekonomi ve sağlık koşulları altında bulunduğunu belirterek, "Henüz Kovid-19 ve mülteciler kaynaklı olağanüstü bir durum söz konusu olmasa da geçim sıkıntısı krizi ile karşı karşıyayız." dedi.

"Dijital Diplomasi" temasıyla düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu kapsamında, Uluslararası Göç Politikaları Geliştirme Merkezi (ICMPD) iş birliğinde "Salgın Sırasında Mültecilerin ve Yerlerinden Edilen Diğer İnsanların Durumu: Uluslararası İşbirliği İhtiyacı" konulu video konferans yapıldı.

Konferansa Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, Lübnan Dışişleri Bakanı Nasif Hitti, Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, Avrupa Birliği (AB) Komisyonun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Ylva Johansson, BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, Avusturya'nın eski Dışişleri Bakanı Karin Kneissl ile Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Direktör Yardımcısı Zsuzsanna Jakab katıldı.

Konferansta konuşan Grandi, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele konusunda birçok önceliğin gündemde olduğu bir dönemde, bu konferansın zamanlamasının çok doğru olduğuna işaret etti.

Grandi, "Mülteciler, yerinden edilen insanlar ve bu insanları ağırlayan toplulukların durumunu hatırlamak çok önemli ve gözden kaçmamalı. Bu konferans mültecilere ev sahipliği yapan ülkelerin temsilcilerine teşekkür etmek için iyi bir fırsat. Hepiniz mülteciler konusunda küresel olarak muazzam bir yardımda bulunan ve başlıca ev sahibi ülkelersiniz." diye konuştu.

Dünya çapında 80 milyonun üzerinde mülteci ve ülke içinde yerinden edilmiş insanın olduğunu hatırlatan Grandi, geçen yılın rakamlarına göre mülteci sayısında yüksek bir artış olacağı değerlendirmesinde bulundu.

"Geçim sıkıntısı krizi ile karşı karşıyayız"

Grandi, "Şu ana kadar mülteciler arasında yıkıcı bir salgın yayılımı görmedik. Ancak hem kamplarda hem de toplum içinde yaşayan mülteciler için ihtiyatımızı çok yüksekte ve güçlü tutmalıyız." ifadelerini kullandı.

Mültecileri ağırlayan ülkelerin, bu kişileri salgın konusunda sağlık önlemlerine dahil ettiğine ve bunun desteklenmesi gerektiğine değinen Grandi, mültecilerin yüzde 90'ının düşük ya da orta gelirli ülkelerde, genellikle kırılgan ekonomi ve sağlık koşulları altında bulunduğuna dikkati çekti.

Grandi, "Henüz Kovid-19 ve mülteciler kaynaklı olağanüstü bir durum söz konusu olmasa da geçim sıkıntısı krizi ile karşı karşıyayız. Mülteciler ve yerlerinden edilen insanlar, ihtiyaçlarını büyük oranda çok kırılgan ve kayıt dışı işlerden kazandıkları günlük gelirle sağlıyor." şeklinde konuştu.

Kayıt dışı ekonominin karantinadan çok sert şekilde etkilendiğini belirten Grandi, Suriyeliler, Afganlar ve yerlerinden edilen Iraklılar arasında karantina nedeniyle fakirleşmede artış görüldüğünün altını çizdi.

Mültecilerin ülkelerine geri dönüşüyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Grandi, şunları kaydetti:

"Aynı zamanda Afgan ve Suriyelilerin durumunun çözümüne odaklanmaya devam etmemiz gerekiyor. En iyi çözüm de gönüllü, güvenli ve temkinli bir şekilde ülkelerine dönmeleridir. Bu nedenle, mültecilere ev sahipliği yapan ülkelere yardım ettiğimiz gibi Suriye ve Afganistan'da geri dönüşlere uygun koşulları oluşturmak için de siyasi ve insani açıdan çalışmalıyız."

Mülteci çocuklar doktor, pilot ve öğretmen olmak istiyor

Eski Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun mültecilere uzaktan eğitim verilmesine ilişkin sözlerine değinerek, son 20 yıldır mülteci kamplarında yaptığı temaslarda hayalindeki mesleği sorduğu çocukların büyük çoğunluğunun doktor, pilot ve öğretmen olmak istediklerini belirttiklerini söyledi.

Kneissl, mültecilerin bulundukları ülkede uzaktan eğitimle gerekli meslekleri öğrenebileceğine işaret ederek, "Uzaktan eğitim insanlara perspektif kazandıran bir teknik. Bu nedenle öğretmen ya da doktor olmak isteyen çocuklar için bunu sağlamalıyız. Ancak uzaktan eğitimi sağlamak için iki şey gerekli. İyi çalışan bir internet ve kesilmeyen bir elektrik. Orta Doğu ve Doğu Avrupa'da bazı ülkelerde günlük kesintiler oluyor. O zaman neden uluslararası enerji şirketlerini kesintisiz elektrik sağlamaları için göreve çağırmıyoruz?" ifadelerini kullandı.

Enerji kesintilerinin mültecileri ağırlayan ülkeler için de bir sorun olduğunu ifade eden Kneissl, ev sahibi ülkelerde çalışarak para kazanan göçmen işçilerin ülkelerine gönderdiği paralardaki azalış ve bunun sonucu olarak oluşan fakirliğe dikkati çekti.

Kneissl, çalışan göçmenlerin, salgın nedeniyle ticaretin durması, hizmet sektörünün çalışmalara ara vermesi ve petrol fiyatlarının düşmesi neticesinde para kazanamadığını ve ülkelerine para gönderemediğini söyledi.

Bu soruna uluslararası alanda bir çözüm bulunması gerektiğini belirten Kneissl, gurbette çalışanların yolladığı paraların özellikle göçmenlerin memleketlerinde fakirliği azalttığını kaydetti.

"Antibiyotiğe dayanıklı bakteriler yeni bir salgın riski oluşturuyor"

Kneissl, göç veren ülkelerde istikrar ve ateşkesin önemine dikkati çekerek, Kovid-19 salgını öncesinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in küresel ateşkes çağrısı yaptığını ancak bunun uygulanmadığını hatırlattı.

Dünya için ateşkesin sağlanması kadar yeni salgınlara karşı hazırlıklı olunmasının önemini vurgulayan Kneissl, "Bana göre yeni bir pandemi kapıda. Dünya Bankası yıllardır küresel tehditlere karşı uyarıda bulunuyor ve pandemi her zaman bir tehdit. Şimdi karşımızda antibiyotiğe dayanıklı bakterilerin oluşturacağı yeni bir pandemi riski bulunuyor. Bu pandemi Kovid-19'dan ve yaşadığımız ilaç krizlerinden daha tehlikeli olabilir." diye konuştu.

Kneissl, ekonomik krizlerde Avrupa Birliği (AB), Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu tarafından hazırlanan kemer sıkma politikalarının sağlık yatırımlarını olumsuz yönde etkilediğini ifade ederek, İtalya ve İspanya'da Kovid-19 kaynaklı ölüm ve vaka sayılarının yüksek olmasında bunun etkisinin olduğunu da sözlerine ekledi.