Ariflerin Hazinesi Sanata Referans Olmalı" - Son Dakika
Kültür Sanat

Ariflerin Hazinesi Sanata Referans Olmalı"

Yönetmen Semih Kaplanoğlu, Anadolu'da büyük bir arifler hazinesi olduğunu ve Anadolu medeniyetinin o ariflerle canlandığını belirterek, "Tabii ki biz film yaparken, dünyaya seslenirken, kendimizi anlatmaya çalışırken sırtımızı dayadığımız yer orası olmalı. Orada keşfedilmemiş bir hazine var.

15.08.2017 11:02
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

MUSA ALCAN - Yönetmen Semih Kaplanoğlu, Anadolu'da büyük bir arifler hazinesi olduğunu ve Anadolu medeniyetinin o ariflerle canlandığını belirterek, "Tabii ki biz film yaparken, dünyaya seslenirken, kendimizi anlatmaya çalışırken sırtımızı dayadığımız yer orası olmalı. Orada keşfedilmemiş bir hazine var. Onu bizim bütün sanat eserlerinde, yaptığımız her şeyde bir tür referans noktası olarak görmeye yeniden başlamamız lazım. Türkiye'nin birliğinin harcında o var, o nefes var. O nefesi biz tekrardan 15 Temmuz'da hep beraber yaşadık." dedi.

"Bal", "Süt" ve "Yumurta" üçlemesiyle bilinen Kaplanoğlu, yeni filmi "Buğday"ın dünya prömiyerini, 23 Saraybosna Film Festivali'nde yaptı.

Birçok sembol ve metaforla zenginleşen, orijinal dili İngilizce olan filmin çekimleri, Türkiye, ABD ve Almanya'nın farklı şehirlerinde siyah beyaz olarak gerçekleştirildi.

Filmi yaklaşık 5 yılda tamamlayan yönetmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Saadet Işıl Aksoy'a "Yumurta" filmindeki rolüyle 2007'deki festivalden "En iyi Kadın Oyuncu" ödülü verildiğini hatırlattı ve Saraybosna'nın kendisine çok güzel anılar bıraktığını söyledi.

Kaplanoğlu, festivaldeki etkinliklere dikkati çekerek, "Buradaki tarih, yaşanmış olan olaylar, Saraybosna'nın direnişi, bu direnişin sanat yoluyla da devam ettirilmesi, kendi kültürlerine sahip çıkmaları, Osmanlı mirası gibi yönlerinden dolayı her zaman benim için Saraybosna çok önemliydi. Bu filmin dünya prömiyerini yaparken çeşitli alternatifler ve davetler vardı. Ben bunların içerisinden Saraybosna'yı özellikle istedim. Çünkü 'Buğday'ın gövermesi ve hasadı için Saraybosna'nın en hayırlı yer olduğunu düşündüm." diye konuştu.

"Bu film sinemada bir ilk"

Filmdeki dünyayı oluşturmak için birçok ülke ve şehir dolaştığını aktaran Kaplanoğlu, aradığı yıkılmış medeniyet görüntüsünü ABD'nin Detroit ve Almanya'nın Ruhr bölgesinde bulduğunu dile getirdi.

Kaplanoğlu, Türkiye'de de Kayseri civarında çekimler yaptığını anlatarak, gelecekte yaşanacak sorunların temelinin bugünden atıldığını ve filmde göçmenlerin yaşadığı ayrımcılık, insanların genetik kodlara göre ayrılması, iklim meselesi, GDO'lu tarım gibi konulara odaklandıklarını ifade etti.

Birçok ödüllü oyuncunun filmde rol aldığını vurgulayan Kaplanoğlu, şöyle devam etti:

"Çekim ekibimizde de yabancı insanlar var. Dünyanın önemli filmlerinde çalışmış ekiplerle çalışma imkanımız oldu. Çok uluslu bir yapı kurduk ama buradaki mesele 'kesretten vahdete ulaşmak' aslında. Filmin yapım aşaması da böyle bir süreç izledi. Bütün bu kaos, bütün bu karmaşa içersinde insan kendisini değiştirmediği sürece dünya değişmeyecek. Bizim içimizde ne oluyorsa dışımızda da o oluyor. Film de aslında Kuran-ı Kerim'deki Kehf suresinin Hz. Musa - Hızır Aleyhisselam kıssasındaki yolculuğu gerçekleştiriyor bir anlamıyla. O kıssaya olabildiği kadar sadık kalarak İbn-i Arabi hazretlerinin yorumları üzerinden tefekkür ederek hikayemizi sinemaya geçirmeye çalıştık. Bu anlamda bence bir ilkti. Benim için de bir ilkti, bizim sinemamız için de ilk olduğunu düşünüyorum. O anlamda da biraz uzun sürdü meydana gelişi."

"Gönül dili eksikliğimiz var"

Semih Kaplanoğlu, seyircinin soru sormasını sağlamaya çalıştıklarına işaret ederek, "Bizde büyük bir hazine var, ariflerin hazinesi, ariflerin nefesi. Bütün Anadolu ve bizim kültürümüz, medeniyetimiz o ariflerle canlandı, ayaklandı ve bir medeniyet oldu. Şimdi tabii ki biz film yaparken, dünyaya seslenirken, kendimizi anlatmaya çalışırken sırtımızı dayadığımız yer orası olmalı. Orada keşfedilmemiş bir hazine var. Onu bizim bütün sanat eserlerinde, yaptığımız her şeyde bir tür referans noktası olarak görmeye yeniden başlamamız lazım. Yani o nefesi tekrar hayata geçirmemiz, hissettirmemiz lazım. Bizim birliğimiz beraberliğimizin altında aslında o yatıyor. Türkiye'nin birliğinin harcında o var, o nefes var. O nefesi biz tekrardan 15 Temmuz'da hep beraber yaşadık. Şimdi tekrar o nefesle yenilenip, hayata yeniden bakıp yeni filmler, yeni düşüncelerle insanlığa bunu tekrardan hissettirmemiz lazım, bizim insanlığa borcumuz bu, bize verilmiş bir emanet, o emaneti bütün insanlıkla paylaşmamız lazım." değerlendirmesini yaptı.

Sinemada tek bir dil olmadığını, farklı bakış açılarının bulunduğunu belirten Kaplanoğlu, şunları aktardı:

"Şimdi neredeyse bütün insanlar İngilizce konuşuyorlar ya da bir dil konuşuyorlar, İngilizce demeyelim bir dil konuşuyorlar. Peki anlaşabiliyor muyuz? Eskisinden daha mı iyi anlaşıyoruz? Demek ki konuştuğumuz dil anlaşmamız için yeterli bir argüman değil. Gönül dili eksikliğimiz var aslında yani sevgisizlik. Bütün bunlar ortadan kalkmadığı sürece istersek hep aynı dili konuşalım, aynı hikayeleri dinleyelim, seyredelim bizi birleştirmiyor. Onun için bizim aslında daha üst bir dilin olduğunu, beşer dilinin de üstünde bir dil olduğunu hatırlamamız ve hayatımızda ispat etmemiz, göstermemiz, o dille konuşmamız lazım. İşte sanat da aslında bir anlamda o dilin kurulabileceği yerlerden bir tanesi bence."

"Buğday'ın getirisi uzun vadede olacak"

Kaplanoğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Başbakanlık Tanıtma Fonu, Avrupa'dan ZDF, Arte televizyonu, NRW Fonu, Fransız Sinema Fonu gibi yerlerden filme katkı yapıldığının altını çizerek, "'Bal' filmini örnek olarak verirsem, hala bazı sinemalarda, dünyanın bazı yerlerinde televizyonlarda gösterilmeye devam ediyor. Bazı filmler uzun soluklu oluyorlar, gelirini ya da getireceği şeyi yavaş yavaş, uzun vadede getiriyor. Ben 'Buğday'ın da öyle bir niteliği olduğunu düşünüyorum. Şu anda dünyadan filmi satın almak isteyen birçok ülke var. 'Bal'ın 40'dan fazla ülkeye satıldığını düşünürseniz, 'Buğday'ın da inşallah öyle bir geleceği olur. Maliyetten çok filmin getirisinin uzun zamana yayılmasını önemli buluyorum. Çünkü sonuçta bazen de harcadığımız şeyin karşılığını bu dünyada alamayabiliriz." şeklinde konuştu.

Türkiye, Almanya, Fransa, İsveç ve Katar ortak yapımı 'Buğday'ın başrollerini Jean-Marc Barr, Ermin Bravo, Grigory Dobrygin ve Cristina Flutur paylaşıyor.

Saraybosna'nın ardından farklı festivallerde yer alacak film, parlak bir kariyeri ve bildiği her şeyi terk eden bilim insanı Cemil Akman ile tohum genetiği uzmanı Prof. Dr. Suat Erin'in yolculuğunu konu ediniyor.

TRT ve Galata Film ortaklığıyla çekilen "Buğday", yine TRT'nin partnerliğini üstlendiği 23. Saraybosna Film Festivali'nin uzun metraj kategorisinde farklı ülkelerden 6 filmle yarışacak.

Kaynak: AA

Son Dakika Kültür Sanat Ariflerin Hazinesi Sanata Referans Olmalı' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

  • Beşiktaş Kültür Merkezi'nden 'Dragons and Mythical Beasts' kukla gösterisi
    22:54 Beşiktaş Kültür Merkezi'nden 'Dragons and Mythical Beasts' kukla gösterisi

    Beşiktaş Kültür Merkezi (BKM) tarafından düzenlenen 'Dragons and Mythical Beasts' kukla gösterisi, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında Maximum Uniq Hall'de seyirciyle buluştu. Yazar ve yönetmen Derek Bond'un mitolojik hikayelere yer verdiği gösteri, çocukların zihnindeki canavar algısını değiştirmeyi hedefliyor. Seyirciler arasından seçilen çocuklarla interaktif bir oyun oynanan gösteride, oyuncu Ata Dirilgen çocuklara hem hikaye anlatıcısı hem de kahraman yetiştiricisi olarak eşlik ediyor. Gösterinin amacı, çocukların hayal güçlerini geliştirmek ve onlara cesaret vermek. İngiltere tiyatrosunun önemli ödüllerinden Olivier Ödülü'ne aday olan kukla şovu, devasa taş trol, gizemli Indrik, görkemli Griffin, tek boynuzlu at, diş perisi ve ejderha gibi birçok kukla ile çocukları fantastik hikayelerle tanıştırıyor. Gösteri, 20-23 Nisan tarihleri arasında sahnelenmeye devam edecek.

  • Ankara'da Cumhuriyet Korosu Türk Halk Müziği Konseri Verdi
    22:49 Ankara'da Cumhuriyet Korosu Türk Halk Müziği Konseri Verdi

    Başkentte çeşitli meslek gruplarından gönüllülerin oluşturduğu Cumhuriyet Korosu, 'Yüzyılın Başkenti Ankara' adlı Türk halk müziği konseri verdi. Yenimahalle ilçesindeki Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde düzenlenen etkinlikte, Ankara'nın türkülerinin yanı sıra Rumeli, Kütahya, Burdur, Kırıkkale, Sivas, Erzincan, Artvin yöreleri ile Kıbrıs ve Azerbaycan'dan ezgiler dinleyicilerle buluştu. Başkentteki, Ulusal Mimarlık akımlarına örnek teşkil eden tarihi yapı ve binaların da tanıtıldığı konserde, çeşitli halk oyunu gösterileri yapıldı. Şef Serdar Yasun yönetiminde 30 eserin seslendirildiği konsere Ankaralılar yoğun ilgi gösterdi.

  • Adana'da Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı'nda Tuğba Yurt konser verdi
    22:38 Adana'da Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı'nda Tuğba Yurt konser verdi

    Adana'da düzenlenen Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı kapsamında şarkıcı Tuğba Yurt, Seyhan Nehri kıyısındaki Merkez Park'ta konser verdi. Konserde çok sayıda kişi şarkılara eşlik etti ve Yurt'un performansı büyük alkış aldı.

  • Güroymak'ta Çocuklar İçin Sinema Etkinliği Düzenlendi
    21:54 Güroymak'ta Çocuklar İçin Sinema Etkinliği Düzenlendi

    Bitlis'in Güroymak ilçesinde, Kaymakamlık tarafından başlatılan proje kapsamında Kaleli Köyü ve Köşk mezrasında yaşayan çocuklar için sinema etkinliği düzenlendi. Ahmet Mücteba Albayrak Bilgi Evi'ne getirilen çocuklar, yeni açılan sinema salonunda film izledi. Etkinlikle çocukların kültür ve sanatla buluşması hedeflendi.

  • Bingöl'de Hesarek Kayak Merkezi, turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan edildi
    21:47 Bingöl'de Hesarek Kayak Merkezi, turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan edildi

    Bingöl'de kış turizminin gözde tesislerinden biri olan Hesarek Kayak Merkezi, Cumhurbaşkanı kararı ile Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan edildi. Bingöl Valisi Ahmet Hamdi Usta, bu kararın Bingöl'ün cazibe merkezi haline gelmesini sağlayacağını belirtti.

  • Van Kalesi'ndeki Süleyman Han Camisi restorasyon sonrası ibadete açıldı
    21:19 Van Kalesi'ndeki Süleyman Han Camisi restorasyon sonrası ibadete açıldı

    Van Kalesi'nin zirvesinde bulunan Süleyman Han Camisi, restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından ibadete açıldı. Van Valisi Ozan Balcı, caminin açılışında yaptığı konuşmada, Van'ın imarı ve inşası konusunda önemli çalışmalar yaptıklarını belirtti ve Van Kalesi'nin restorasyonunun tamamlanmasıyla birlikte Van'ın kültür, turizm ve ekonomisine büyük katkı sağlanacağını ifade etti.

  • Devrim Erbil'in Inspirations adlı sergisi sanatseverlerle buluştu
    21:18 Devrim Erbil'in Inspirations adlı sergisi sanatseverlerle buluştu

    Devlet sanatçısı Devrim Erbil'in 60. yılını kutlamak amacıyla düzenlenen Inspirations adlı karma sergi, İstanbul Sinema Müzesi'nde açıldı. Sergide, Erbil'in daha önce sergilenmemiş eserlerinin yanı sıra farklı sanatçıların da eserleri yer alıyor. Erbil, sergiyle birlikte sanat hayatının 60. yılını geride bıraktığını belirterek, sanata ve sanatın içinde olmaya doyamadığını ifade etti. Sergi, 30 Haziran'a kadar ziyaret edilebilecek.

  • Müjde Ar'a Münih Türk Film Günlerinde 'Yaşam Boyu Başarı Ödülü'
    21:10 Müjde Ar'a Münih Türk Film Günlerinde 'Yaşam Boyu Başarı Ödülü'

    Münih'te düzenlenen 35. Münih Türk Film Günlerinde Yeşilçam'ın usta oyuncusu Müjde Ar'a 50. Sanat Yılı dolayısıyla 'Yaşam Boyu Başarı Ödülü' verildi. Müjde Ar ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmada kadınları desteklemeye adadığı hayatını anlattı ve kendisine verilen ödülün iki sahibi olduğunu belirtti. Ayrıca, Müjde Ar'ın Şener Şen ile başrolleri paylaştığı 'Şalvar Davası' adlı film restore edilerek festivalde gösterildi.


Advertisement