Bakan Şimşek: Milli Piyango Özelleştirme Süreci En Geç Ocakta Tamamlanır

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Piyonga İdaresi özelleştirme sürecininin en geç Ocak ayında tamamlanacağını açıkladı. Kasım ayında ihaleye çıkılacağını belirten Bakan Şimşek, "Şu anda bir değerlendirme çalışması yapılıyor, Bakanlar Kurulu'na sunulacak. Hala ümitliyim, yıl sonuna kadar ihaleyi yapacağımızı düşünüyorum. Yıl sonunda olmazsa en geç ocak ayında bu süreci Özelleştirme İdaresi olarak tamamlarız" dedi.

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, NTV ve CNBC-E ortak yayınına katılarak, soruları yanıtladı. Varlık Barışı'ndan 5 Kasım'a kadar Türkiye'ye getirilmek üzere beyan edilen toplam matrahın 67 milyar 422 milyon TL olduğunu belirten Şimşek, bunun için tahakkuk eden vergi miktarının 1 milyar 348 milyon TL olduğunu, şu ana kadar 121.2 milyon TL ödendiğini kaydetti. Beyan edilip, Türkiye'ye şu ana kadar getirilip, vergisi ödenen miktarın 6 milyar 62 milyon TL olduğuna dikkat çeken Bakan Şimşek, "Daha 61.4 milyar TL'lik beyanın vergisinin ödenmesi için ay sonuna kadar vakit bulunuyor. Beyan üzerine bir sınırlamamız söz konusu değil. Beyan edilip, o yükümlülüğü getirmeyenleri biz takibe alıyoruz. Dolayısıyla o süreç devam ediyor. Eğer bu süreç yüzde 100 tamamlanırsa, Türkiye bu Varlık Barışı sayesinde 67.4 milyar TL'lik bir kaynak girişi yapılmış olacak" diye konuştu.

-"BİZ 67 MİLYAR TL BEYAN BEKLEMİYORDUK"-

Varlık Barışı gerçekleşmelerinin beklentilerini karşılayıp karşılamadığının sorulması üzerine Bakan Şimşek, "parayı batıda, vergi cennetlerinde" tutmak için avantaj kalmadığına dikkat çekti. Bu nedenle Varlık Barışı uygulamasını yenileme ihtiyacı duyduklarını belirten Bakan Şimşek, beklentilerinin ilkinden daha yüksek olacağı yönünde olduğunun ifade etti. Bakan Şimşek, "Biz 67 milyar TL beyan beklemiyorduk. Bunu tahmin etmek çok zor. Dışarıda Türkler üzerine kayıtlı 130 milyar dolarlık bir rakam var. Değişik sebeplerden dolayı para dışarıda. Bu rakam, küçümsenecek bir rakam değil. Bu rakam beyan edildi, umarım bu beyanız taahhütleri yerine getirilir" dedi.

Af niteliğindeki alacak yapılandırmalarına karşı durduğunu vurgulayan Bakan Şimşek, yurtdışındaki paraya yönelik aflara neden karşı olmadığını şöyle anlattı:

"Zaten para dışarıda. Bizim derdimiz onu Türkiye'ye kazandırmak. Çünkü bu yolla, Türkiye'nin imkanlarını artırmış oluyoruz. Bizim dış kaynak ihtiyacımız varken, Türkiye'nin büyümek için bu kadar kaynağa ihtiyaç varken, paranın yurtdışında kalmasına razı olmuyoruz. İçeriye yönelik matrah artırma ve alacakların yapılandırması çalışmamız yok. Ama ben ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile birlikte karşı çıktık."

-"MİLLİ PİYANGO İDARESİ İHALE İLANINA KASIM AYINDA ÇIKILACAK"-

Bakan Şimşek, Milli Piyango İdaresi özelleştirmesini yıl sonundan önce tamamlamayı planladıklarını söyledi. Kasım ayında ihale ilanına çıkılacağını vurgulayan Bakan Şimşek, şu anda bir değerlendirme çalışması yapıldığını, çalışmanın Bakanlar Kurulu'na sunulacağını kaydetti. Bakan Şimşek, "Hala ümitliyim, yıl sonuna kadar ihaleyi yapacağımızı düşünüyorum. Yıl sonunda olmazsa en geç ocak ayında bu süreci Özelleştirme İdaresi olarak tamamlarız. Bir yönetmelik sorunu vardı onu da aştık. İhale ilanının Kasım ayında, sürecin tamamının da Aralık veya en geç Ocak'ta tamamlanması planlanıyor" dedi.

-"GÖNÜL İSTERDİ Kİ ENFLASYON HEDEFE DAHA YAKIN OLSUN"-

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon konusunda da açıklamalarda bulundu. Enflasyona bu yıl gereken desteği verdiklerini söyleyen Bakan Şimşek, "Kolay bir dönemden geçmiyoruz. Kurda ve lirada bir miktar değer kaybı oldu. Bunun yansıması var. Bazı sektörlerde katılıklar var. Verim düşüklüğünden kaynaklanan sorunlar var. Gıda mesela... Avrupa'daki gıda fiyatları Türkiye'deki gibi inişli çıkışlı değil. Çekirdek enflasyon yüksek seyrediyor. Yüzde 7'nin üzerine çıktı. Çok uzun yıllar, çift haneli, zaman zaman 3 haneli enflasyon yaşandı. Türkiye şu anda tek haneli bir enflasyonla yoluna devam ediyor. Yüzde 3-5 civarı bir enflasyon. Yüzde 5-7, yüzde 5-8 aralığında gidiliyor. Tabi bunun için demek ki daha ilave yapısal reformlara ihtiyaç var. Rekabet ortamını artırmamız lazım. Verimliliği arttırmamız lazım. Merkez Bankası'nın tabi ki yapacakları var. Biz Maliye politikası aracılığıyla destek olmaya çalışıyoruz. Enflasyon seviyesini makul görüyorum anlaşılmasın. Ben düşük enflasyonun Türkiye'de potansiyel büyümeyi yukarı çekeceğine inanıyorum. Gönül isterdi ki enflasyon hedefe daha yakın olsun. Öyle görünüyor ki, bazı iç ve dış faktörlerden dolayı enflasyon hedeflerin biraz üzerinde seyredecek. Önemli olan orta vadede beklentilerin bozulmasını önlemektir. Bugünkü enflasyonist süreç, geleceğe, orta vadeli beklentileri bozmasın. Onun için Merkez Bankası'nın duruşu, yapısal reform gündemi ve bizim mali disiplin politikamız çok önemlidir. Bu üç ayak ile inşallah bu işi götüreceğiz."

-"BENİM KUR TAHMİNİM OLMAZ"-

Bir soru üzerine Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kur tahmininin olamayacağını söyledi. Eskiden olsa devletin net dış borcunun yüksekliği nedeniyle kurdaki artışın bütçeye büyük yük getireceğini dile getiren Bakan Şimşek, son dönemde devletin net dış borcunun düştüğünü kaydetti. Hatta kamunun tamamına bakıldığı zaman devletin dünyadan net alacaklı duruma geldiğini söyleyen Bakan Şimşek, Türkiye'nin milli gelirinin yüzde 3-4'üne yaklaşık net dış kreditör durumuna geldiğini ifade etti. Bakan Şimşek şunları kaydetti:

"Bu açıdan bakıldığında, borç kanalıyla bütçe etkisi stok üzerinden zaten olmaz olumlu etki ama borç faizi anlamında baktığınız zaman da sınırlıdır. İkincisi, bizim ithalattan aldığımız KDV var. Tabi ki kur yükselince ithalat etkilenmediyse, ithalat artmaya devam ettiyse bizim vergi gelirlerimiz artıyor. Dolayısıyla o anlamda olumlu bir yansıması da var. İşin özü, çok da büyük orta vadede bir farklılık yaratmaz. Bunların etkisi tedricidir."

-"İKİZ AÇIK ÇOK TEHLİKELİ KOKTEYL OLUR"-

FED'in tahvil alımlarını azaltmasıyla ilgili beklentilerin Mart ayına kaydığının hatırlatılarak, bu konudaki görüşmelerin sorulması üzerine Bakan Şimşek, şu açıklamalarda bulundu:

"Kısa vadede tabii bir rahatlama sağladı. Biz buna sırtımızı hiçbir zaman dayamadık. Eninde sonunda bu parasal genişleme bir yerde yavaşlayacak, belki bir yerde duracak, hatta belki eğer dünya şartları çok olumlu yönde gelişirse tersine bile dönebilir. Bu gerçeği bilmemiz lazım. Bizim politika çerçevemizde üç aşağı beş yukarı bunu baz alarak şekillendiriliyor. Diyeceksiniz ki ne yapıyorsunuz? Bir kere her şeyden önce mali disiplin önemlidir. Çünkü ikiz açık çok kötü olur. Çok tehlikeli bir kokteyl olur. Bizde önemli dış açık var, cari açık var. Onu dengeleyecek bütçede biz işi sıkı götürüyoruz. IMF tanımıyla söylüyorum; geçen sene bizim bütçe açığımız yüzde 0.3'tü. Şimdi bu duruşu devam ettiriyoruz. Bu birincisi. İkincisi bankacılık sektörü çok önemli. Bankacılık sektöründe sektörü etkileyecek bir açık pozisyonun olmaması çok önemli. O konuda da resimde bir sorun yok. Hanehalkı çok önemli. Hanehalkının döviz veya dövize endeksli borçlanmasını yasakladık. Niye? Çünkü 94'ten ders aldık. Ortadoğu Avrupa'daki krizden ders aldık. Şu anda hane halkının çok büyük bir döviz mevduatı var. Ama döviz borcu yok. Bankaların sağlığı ekonomik büyüme için önemlidir. Maliye politikasının duruşu risk algısı açısından önemlidir. Hane halkının döviz borcu olmaması, tabi ki özel tüketim açısından çok önemlidir. Bu çerçeveden bakılınca sorun yok. Sorun genelde şirketlerin döviz borcu üzerinde odaklanıyor. Türkiye'de bankacılık dışındaki reel kesimin toplam borcunun iç ve dış borcunun milli gelire oranı yüzde 43 civarı. Avrupa ortalaması yaklaşık yüzde 47. Şimdi şunu diyebilirsiniz: "Avrupa'da büyük oranda kendi para cinsinden borçlanıyor'. Türkiye'de de aslında bu borcun önemli bir kısmı uzun vadeli. Birçok proje özel sektör eliyle yapıyor. Tüp geçidi eskiden devlet yapardı şimdi özel sektör yapıyor. O nedenle hükümet olarak orta vadeli programla, bundan sonra tüketici borçlanmalarına ilişkin yeni frenler devreye soktuk. Biz 2014 bütçesini, orta vadeli mali planı şekillendirirken, inanın bütün bu mali çerçeveleri düşündük."