Başbakan Erdoğan(2): "Ateist Gençlik Yetiştirmemizi mi Bekliyorsun?"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Din tüccarlığı" iddialarına muhafazakar demokrat bir gençlik yetiştireceklerini söyleyerek yanıt verdi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Din tüccarlığı" iddialarına muhafazakar demokrat bir gençlik yetiştireceklerini söyleyerek yanıt verdi. Erdoğan, "Sen bizden muhafazakar demokrat partisi kimliğine sahip bir partiden ateist bir gençlik yetiştirmemizi mi bekliyorsun? Senin öyle bir amacın olabilir ama bizim böyle bir amacımız yok" dedi.Erdoğan yargı konusundaki muhalefetin eleştirilerine de "Yargı sizin militan zihniyetinizden arınıyor" sözleriyle yanıt verdi.

Erdoğan partisinin Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında anamuhalefet partisi lideri Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında yaptığı konuşmaya yanıt verdi. Kılıçdaroğlu'nun "Din tüccarlığı" iddialarına sert çıkan Erdoğan "Önce şu kulakların duymaya alışsın. Benim ifademde dindarlar dinsizler diye bir ifade yok. Dindar bir gençlik yetiştirme var. Bunu yine söylüyorum, bunun arkasındayım" dedi. Erdoğan şöyle devam etti:

"Sayın Kılıçdaroğlu sen bizden muhafazakar demokrat partisi kimliği sahibi AK Partiden ateist bir gençlik yetiştirmemizi mi bekliyorsun? Senin öyle bir amacın olabilir ama bizim böyle bir amacımız yok. Biz muhafazakar ve demokrat, milletinin vatanını değerlerine, ilkelerine tarihten gelen ilkelerine sahip çıkan bir nesil yetiştireceğiz. Bunun için varız."

-"SİRK CAMBAZI BUNLAR"-

Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun son dönemde yargıya, yargı mensuplarına yönelik hakarete varan ağır ithamlarda bulunduğunu da sözlerine ekledi. Silivri'deki mahkemeye tiyatro diyen CHP genel başkanının HSYK'ya, Yargıtay'a Danıştay'a ateş püskürdüğünü iddia eden Erdoğan, "Daha birkaç yıl öncesine kadar CHP yargı kararlarının ardından "şeriatın kestiği parmak acımaz' diyordu ve bize de parmak sallıyordu. AK Parti'nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi'nde gündem oluşunca "Ankara'da yargıçlar varmış' diyordu. Bugün her yargı kararına, tasarrufuna karşı çıkıyorlar neden, nedeni çok açık. Bu ülkede 12 Eylül 2010'da millet idareye, millet yargıya el koymuştur. Fark budur. Eğer 15 gün gece gündüz demeden parlamentoda çalıştıysak, yüzde 58'le benim milletim bu değişikliğe evet dediyse burada bir gerçek var. Bunlar egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu da hazmedemiyorlar. Hani Atatürkçüydünüz. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir ifadesi Atatürk'ün değil mi? Gazi Mustafa Kemal'in değil mi niye saygı duymuyorsunuz? Gece başka gündüz başka. Bunlar sirk cambazı sirk" diye konuştu.

-"YARGI SİZİN MİLİTAN ZİHNİYETİNİZDEN TEMİZLENİYOR"-

İstiklal Mahkemesi'nin zihniyetini taşıyanların, vicdansız hakimleri kahraman ilan edenlerin bugün çıkıp da bağımlı yargıdan bahsedemeyeceklerini kaydederek CHP'ye yüklenen Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yassıada'nın yargılamalarıyla yüzleşemeyenler bugün kalkıp da yargıyı eleştiremezler. İzmir suikastinin, Menemen Davasının peşine düşemeyenler bugün Danıştay davasını, Ergenekon davasını anlayamazlar. Danıştay davası patlak verdiğinde yandaş basınlarıyla beraber bize, bu ülkenin muhafazakar, dindar insanlarına saldırdılar. İrtica var dediler. İrtica bu işi yaptı dediler. Arkadan ne çıktı. İttihat terakkinin devamı olan zihniyet çıktı. Kendi gazetelerini bombalayanları kalkıp bize fatura etmeye çalıştılar. Arkasından yine o zihniyetin devamı çıktı. 27 Mayıs'ı 28 Şubat'ı unutanlar bu ülkede parti kapatmanın ne anlama geldiğini idrak edemezler. Hiç kusura bakmayın sayın Kılıçdaroğlu. Yargının hükümetin emrine filan girdiği yok. Tam tersine yargı sizin militanlarınızdan, sizin militan tavrınızdan, sizin militan zihniyetinizden arınıyor, temizleniyor. Eğer 1994 yılında arkadaşınız Mehmet Moğultay'ın "Yargıya kendi yandaşlarımı değil de MHP'lileri mi alacaktım' sözünü hatırlamıyorsanız bari yanı başınızdaki hanımefendinin Yarsav militanlarını yargıya yerleştirmek için nasıl gayret gösterdiğini hatırlayın. Şu anda CHP'nin Grup Başkanvekili olan hanımefendi HSYK konusunda aynen şu ifadeleri kullanıyor: "Yarsav'ın militanı olacak adam lazım bize'. Sayın Kılıçdaroğlu geç bu işleri geç. Artık mercek altındasın. Adım adım aldığın nefes bile bu ülkede benim milletim tarafından takip ediliyor. CHP"li eski bir adalet bakanının yargıda nasıl kadrolaştığı nasıl işler haletliği bütün boyutlarıyla ortaya çıktı. Sayın Kılıçdaroğlu ile gayet güzel ortak yanları var zaten. Bunları görmezden duymazdan geliyor. Yargı 10 yıllardır dokunulmaz olanlara dokunduğu için Anamuhalefet partisi rahatsız oluyor. 12 Eylül 2010'da millet bu çarkı kıstırdı. 12 Eylül 2010'da militan yargı dönemi sona ermiştir. Yüksek yargıyı baskı altında tutup bütün hükümetlerin elini kolunu bağlayan anlayış 12 eylül 2010'da millet tarafından tedavülden kaldırılmıştır."

-TUTUKLU GAZETECİLER

Erdoğan tutuklu gazeteciler konusunda da yapılan değerlendirmelere sert çıkarak tutuklu olanların bir çoğunun gazetecilik faaliyetinden dolayı değil, diğer bazı suç isnatlarıyla tutuldukları yönündeki açıklamalarını tekrarlayan Erdoğan "Öyle zanlılar var ki bizzat terör eyleminin içinde bulunmuşlar, silahlı saldırıda bulunmuşlar. Polis katletmişler, ateşli silah bulundurmaktan tutuklanmışlar. Bunların ceplerinden terör örgütünün yaygın kuruluşlarının kimlik kartları çıkıyor. Bu kişiler tutuklanınca terör örgütü de "gazeteci tutuklandı' diyerek Türkiye aleyhine kampanya başlatıyor. Maalesef Türkiye'nin Anamuhalefet Partisinin Genel Başkanı da bu kampanyanın bir parçası, bu kampanyanın bir aracı haline geliyor" diye konuştu.

-AMERİKALI YAZAR AUSTER'E "GELMEZSEN GELME" TEPKİSİ-

Erdoğan, bir Türk gazetesine verdiği röportajda "Hapiste yatan gazeteciler ve yazarlar yüzünden Türkiye'ye gelmeyi reddediyorum" ifadelerini kullanan Amerikalı yazar Paul Auster'e de tepki gösterdi. "Ah biz sana çok muhtaçtık niye gelmedin? Aman gel. Gelsen ne olur, gelmesen ne olur yahu. Türkiye itibar mı kaybeder" diyen Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun da Türkiye'ye Fransız bu gazeteciye sahip çıktığını söyledi. Erdoğan şöyle konuştu:

"Tam anlamıyla tencere yuvarlarmış, kapağını bulmuş. Güya kendince Türk hükümetini protesto eden bu yazar en son 2010 yılında İsrail'e gitmiş. Güya İsrail demokrat bir ülke, laik bir ülke. İfade özgürlüğünün insan hak ve hürriyetlerinin sınırsız olduğu bir ülke. Sen ne cahil adamsın ben. İsrail'e sen nasıl laik bir ülke dersin. İsrail tam bir din devletidir. Daha bunu öğrenememiş bu adam. ve nasıl demokrat bir ülke dersin. Gazze'de bombaları yağdıranlar bunlar değil mi?. Fosfor bombaları, kimyasal silah kullananlar bunlar değil mi? Bunları sen nasıl görmezden gelirsin. Bizdeki Kılıçdaroğlu görmezse bunlar da görmez. Ortak yanları var. Türkiye'yi protesto eden beyefendi,Türkiye'de bazılarının görmediği gören bu beyefendi İsrail'deki zulmü baskıyı hak ihlallerini görmüyor, göremiyor. Bu yapılan Türkiye'ye ciddi bir saygısızlıktır. Bu saygısız ithamların bizzat anamuhalefet partisi tarafından paylaşılmış olması tabii ki enteresandır. Bizzat Türkiye'nin bazı gazeteleri tarafından yapılıyor olması ayrıca vahimdir. Karalama kampanyalarına alet olmak, çanak olmak bir genel başkana yakışmaz. Ben bizzat gazeteci kuruluşlarına gazeteci sendikaları dernekleri şunlar bunlar. çeride olan bu gazeteci dediklerinizin hangi gazete ve ajans tarafından kart sahibi olduklarını lütfen bir araştırır mısınız? Kim adına faaliyetler yürütüyor bunları bir araştırın. Araştırın da bunların arkasında ne olduğunu görün."

-YASAKLANAN YAYINLARIN BELGELERİ-

Erdoğan, bu ülkede basın özgürlüğü noktasında söz söyleyecek en son kurumun CHP olduğuna da vurgu yaptığı konuşmasında 1940'lı yıllara ait bazı belgeleri de açıkladı. CHP'nin tek parti iktidarı olduğu dönemde imzalanan 16 belgeyi elindeki dosya ile açıklayan Erdoğan "Bunların çoğunda Cumhurbaşkanı olarak İsmet İnönü'nün imzası var. O dönemin başbakanlarının ve bakanlarının imzaları var. Kim bunlar hep CHP. Düşünebiliyor musunuz? Elif-ba kitabını yasaklamışlar. Elif-ba kitabını yasaklayan zihniyete ne denirse CHP zihniyeti odur" dedi. Erdoğan belgelere ilişkin açıklamalarına şöyle devam etti:

"Hz. Ali'nin cenklerini yasaklamışlar. Sen bu işleri iyi bilmen lazım sayın Kılıçdaroğlu, cenklerle ilgilenmen lazım. Acaba CHP'liler bunları niye yasaklamış. Yeri geldiği zaman bazı toplantılarda bunları gayet güzel dile getiriyorsun. Arapça levhaları yasaklamışlar. Arapça levhadan ne olur, onu yasaklamışlar. Cumhuriyet Gazetesi başta olmak üzere birçok gazeteyi kapatmışlar, yayınlarını da durdurmuşlar. Beraber düşünce dünyasını paylaştıkları Aziz Nesin'in, Sabahattin Ali'nin, Rifat Ilgaz'ların kitaplarını yasaklamışlar. Rıfat Ilgaz'ın Yaşadıkça kitabının toplanmasına dair 10 Temmuz 1948 tarihli Bakanlar Kurulu kararı. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü altta bakanlar Kurulu'nun imzası. Bekir Bey'in dediği gibi, adeta mahkeme kararı. Bakanlar kurulu adeta mahkeme olmuş. Yine yanı başında Aziz Nesin'in Azizname adlı kitabının yasaklanması ve toplatılmasına dair 27 Aralık 1948 tarihli Bakanlar Kurulu kararı. Bu kadar açık ve net ortada. Bak ben belgeyle konuşuyorum. Toplatmışlar, Ahmet Hani'yi daha önce söylemiştim. Sabahattin Ali'nin kitabı 15 Temmuz 1944. altında İsmet İnönü ve Bakanlar Kurulu imzaları. İşte CHP'nin tarihi bu. Sadece tarihi değil, bugün taşıdığı zihniyet de aynen bu."

-"METAL YORGUNLUĞU BEKLEYENLER BEYHUDE BEKLEDİLER"-

Erdoğan Kılıçdaroğlu'nun Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki ile ilgili daha önce gündeme getirdiği iddiaları da hatırlatırken, mahkeme kararlarına vurgu yaparak "Peki benim belediye başkanımdan özür diledin mi? Sen neye inanacaksın, neyle tatmin olacaksın" dedi.

AK Parti'nin Türkiye'de on yıllardır devam eden kısır döngüye girmeyeceğini de sözlerine ekleyen Erdoğan "Bu ülkenin aydınlık yarınları için emek sarf etmeye, ter dökmeye devam edeceğiz. Biz başkalarına benzemeyiz. Bizden 9 yıl boyunca iktidar yorgunluğu, metal yorgunluğu bekleyenler beyhude beklediler. AK Parti'nin erimesini, tükenmesini, yorulmasını bekleyenler kendileri eridiler, kendileri tükendiler, kendileri yoruldular. Biz ise Türkiye ile büyüyerek bugünlere geldik. Bu teşkilat, yoruldukça koşan, koştukça açılan yağız atlar gibidir" dedi.(ANKA/SON)

(ZHR/ÖMR) - Ankara