Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş Canlı Yayında: (3)

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Bu süreci bozan terör örgütüdür. Türkiye'yi 1990'lara geri döndürmeye çalışan terör örgütüdür. Biz her hal ve şart altında terörün sona erdirilmesini, silahların gömülmesini talep ediyoruz, istiyoruz. Bu ayrı bir iştir ama biz her hal ve şart altında da bu ülkede yaşayan Kürt kardeşlerimizin hakkını hukukunu, onurunu korumak için de tüm gücümüzle mücadele edeceğiz" dedi.

Kurtulmuş, TGRT Haber'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Rusya ile yaşanan gelişmelerin Türkiye'de bir doğalgaz krizine yol açıp açmayacağının sorulması üzerine Kurtulmuş, Türkiye'nin doğalgaz ve petrol bakımından dışa bağımlı bir ülke olduğunu söyledi.

"İnşallah ben doğalgaz üzerinden önemli bir problemin, krizin çıkmayacağını ümit ediyorum. Bunun için de işte bugün Sayın Cumhurbaşkanımız Katar'da sıvılaştırılmış gaz ithalatıyla ilgili yeni bir anlaşma imzaladı. İnşallah Azerbaycan ve Türkmenistan doğalgaz ve petrolleriyle ilgili de bir takım anlaşmalar olabilir" diyen Kurtulmuş, Türkiye'nin konumunun da bu açıdan bir avantaj olduğunu belirtti.

Türkiye'nin bir enerji dağıtım merkezi olma potansiyeline sahip bulunduğunu aktaran Kurtulmuş, en zor şartlarda bile hiçbir ülkenin bu durumu gözardı edemeyeceğini bildirdi.  Bu durumu gözardı edenlerin bunun maliyetini de hesap edeceğini dile getiren Kurtulmuş, bir vatandaşın, "Tezek yakarız" sözlerinin hatırlatılması üzerine, şöyle devam etti:

"Bu millet öyle sıradan bir millet değil, kimse kusura bakmasın. Kurtuluş Harbi'ni öyle tesadüfen, falanca ülke destek olduğu için bu millet kazanmadı. Bırakın silahı, kazması, küreği dahi olmayan bir millet, ordusu dağılmış, şehirleri işgal edilmiş bu millet, 72 düvelin tepesine binmiş olduğu bu millet, 'Ya Allah' diyerek ayağa kalktı, evet yeri geldiği zaman tezek yaktı, yeri geldiği zaman ot yedi, dedelerimizden duyduk bunu ve bu millet bir istiklal mücadelesi verdi. Bu aziz millet sıradan bir millet değil, büyük bir tarihi birikimi var. Erzurum'daki vatandaşımız tezek derken şaka olsun diye bunu söylemiyor. İçindeki bu duygularla, bu birikimle konuşuyor. İnşallah böyle bir şeye ihtiyaç olmayacak. İnşallah Türkiye bu süreci atlatacak ama milletimizin dayanma gücünü göstermesi açısından önemli bir örnek."

- Yargı reform

Kurtulmuş, yargı reformlarına yönelik çalışmalara ilişkin soru üzerine, Türk yargısında iki temel problem bulunduğunu belirtti. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunlardan biri bizim yıllardır eleştirdiğimiz bürokratik oligarşinin bir takım kurumlarının da yargı kurulları olması. İşte yüksek yargının zaman zaman siyasetin üstüne çıkması, parlamentoda çıkan bir yasaya rağmen onu iptal eden kararlar verebilmesi ya da yıllarca uygulanan başörtüsü yasağının dayanağını teşkil eden Anayasa Mahkemesi yorumlarında olduğu gibi, Türkiye'de üst yargı kurumlarının hem hükümetin hem de siyasetin üstünde zaman zaman nasıl bir vesayet müessesesi oluşturduğunu gördük, bunu tecrübe ettik. Şu anda devir değiştiği için bunlar olmuyor. Anayasa hala buna müsait. Bu şekilde dizayn edilmiş. Türkiye'nin bunlardan kurtulması lazım.

İkincisi ise yargının süratli ve adil işleyişi bakımından yapılması gerekenler. Mesela HSYK'nın yapısıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Yapısal olarak hızlı ve adil olması bakımından ayrılabilir, mahkeme sayıları arttırılabilir. Diğer bir konu da yargıda adaletin sağlanmasıdır. Bunlar bir siyasi iktidarın Türkiye'ye yapabileceği en önemli hizmetlerdir. Bunların olması lazım. Türkiye'de zaman zaman devleti, yargıyı, polisi ele geçirme, devletin kadrolarını ele geçirme meselesi niye oluyor? Türkiye'de maalesef siyasi kararlar da ekonomik kararlar da bir çok iyileştirmeye rağmen merkezde alınıyor. Siz siyasi ve ekonomik kararları merkezde toplarsanız bunları gelir birileri ele geçirmeye çalışır. Hiç kimsenin ele geçiremeyeceği kadar demokratik, şeffaf bir devlet yapısının oluşması gerekiyor. Anayasa konusunda ısrar etmemizin temel nedeni budur."

Yargı reform paketlerinin devam edeceğini belirten Kurtulmuş, devletin ele geçirilecek bir yer olmaktan çıkarılması gerektiğini söyledi.

-Paralel yapıyla mücadele

Paralel yapıyla mücadeleye ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, "Bir günde oluşmuş bir yapıdan bahsetmiyoruz. Dolayısıyla bununla mücadele de bir günde bitecek değil. Bu artık sadece 64. Hükümet'in meselesi de değildir. Bu devletin bir kararlılığıdır. Milli Güvenlik Kurulunun takip ettiği bir meseledir" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bir genel başkan adayı için "Paralel yapının adamı" sözleri hatırlatılarak, "Bir siyasi partinin genel başkanlık yarışında bu konunun gündeme gelmesi size de ilginç gelmedi mi?" sorusu üzerine,  paralel yapıyla mücadele ederken bunun sadece AK Parti'nin meselesi olmadığını söylediklerini belirtti. Numan Kurtulmuş, "Bu CHP'nin de MHP'nin de meselesidir. Bir gün gelir diğer partiler de bu meselelerle uğraşmak durumunda kalırlar. Dolaysıyla burada ilke üzerinde durmak lazım. Bugün böyle bir yapıdan bahsediyoruz, yarın başka bir yapı ortaya çıkar. Siz devletin çatısını demokratikleştirmediğiniz sürece ve devlet tüm kararların merkezi olduğu sürece birileri gelir, bugün bu yapı gider yarın başka bir yapı buraya gelir. Dolayısıyla burada Sayın Bahçeli'nin de diğer tüm siyasi liderlerin de bu meseleyi bu çerçevede görmesinin daha sağlıklı olacağı kanaatindeyim. Bu milli meseledir" diye konuştu. Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Siyasi farklılıklarımız olur, AK Parti, MHP, CHP, HDP, her birimiz farklı taraflarda olabiliriz, başka siyasi kanaatler olur. Zaman zaman ortaklaştığımız, zaman zaman taban tabana zıt geldiğimiz noktalar olabilir. Paralel yapının en çok engellediği şey ne? Birincisi devletin yapısını bozuyor. İkincisi milletin iradesini bozuyor. Esas önemlisi burası. Millet derse ki 'Ben DHP'yi iktidara getiriyorum' başımızın üstüne. Ama millet bir partiyi iktidara getirirken, milletten oy almamış, sınava girmemiş olan biri kalkıp der ki ben bu partiyi ele geçireyim, toplasan sayısı birkaç bin kişi, ben bu parti marifetiyle devleti ele geçireyim derse kabul edilmeyecek olan şey budur. Bu parti ister iktidarda ister muhalefette olsun. Dolayısıyla burada hepimizin ortak noktada durması lazım. Türkiye'de siyasetin kapıları herkese açık. Kim istiyorsa gelsin siyaset yapsın, milletten destek alsın, parlamentoya gelsin, Türkiye'yi yönetsin. Ama milletten oy istemeyeceksiniz, millet yönetmek gibi bir talebiniz olmayacak, milleti yönetmek için ortaya çıkan insanların sırtına binerek millet yönetmeye kalkacaksınız, devleti ele geçirmeye çalışacaksınız. Bu kabul edilebilir bir şey değil."

RTÜK'ün uygulamaları eleştirilerek bu konuda bir düzenleme yapılıp yapılmayacağının sorulduğu Kurtulmuş, kendisinin kurumdan sorumlu başbakan yardımcısı olduğunu ancak RTÜK'ün yapısı itibarıyla başbakan yardımcısı ya da hükümete karşı bir sorumluluğu bulunmadığını aktardı.

Kurtulmuş, "Biz tabii ki siyaseten neler yapılabilir, RTÜK'ün eksikleri nelerdir, bunlar nasıl tamamlanabilir? Bunları çalışacağız. Herkesi dinleyeceğiz. RTÜK'ün esas denetleyeceği şey, toplumun genel olarak kültürü, ahlakı, genel anlayışıyla yapılan yayınların tezat teşkil edip etmediği, insanların onurlarının zedelenip zedelenmediği, haksızlık yapılıp yapılmadığıdır. Yoksa tabii ki yayın kuruluşlarının hepsi ayrı bir siyasi kanaati destekleyebilir. Bu son derece normaldir" diye konuştu.

"Bu süreci bozan terör örgütüdür"

Numan Kurtulmuş, Milli Birlik ve Kardeşlik sürecinin akıbetine ilişkin soru üzerine, bu projenin Türkiye için hayati olduğunu belirtti. Türkiye'nin yaklaşık 37 yıl terörle mücadele ettiğini, 40 bine yakın insanını kaybettiğini, 8 bin insanının şehit olduğunu ve ülkenin ağır bir fatura ödediğini ifade eden Kurtulmuş, artık terörün bitmesi gerektiğini, bunun için siyasi iradenin ortaya çıktığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, o dönemde siyasi sorumluluğu da üstüne alarak bu süreci başlattığını söyledi.

AK Parti hükümetlerinin bunu yasal bir süreç haline getirdiğini belirten Kurtulmuş,, şunları kaydetti:

"Bu sürecin olmasını isteyen siyasi irade var, millet iradesi var. Barışın sağlanmasını, ülkede silahların susmasını, bombaların patlamamasını isteyen büyük bir irade var ama buna mukabil savaş devam etsin, insanlar ölmeye devam etsin isteyen bir takım karanlık odaklar da var. Bunların bir kısmı terör örgütü, bir kısmı da terör örgütünün ekmeğine yağ süren siyasi çevreler. Oslo görüşmelerini kim niçin deşifre etti? Oslo görüşmelerini deşifre edenlerle Nusaybin'de hendek kazarak terör estirenler arasında mantık itibarıyla bir fark yoktur. Arkasından Habur'dan sonra çıkan görüntüler, oradaki provokasyonlar, arkasından 6-8 Ekim olayları ve arkasından 20 Temmuz'dan sonra ortaya çıkan terör görüntüsü. Tüm bunlara baktığınız zaman buraların hepsinde hain bir takım çevreler var. Biz yolumuza devam ederken terör örgütü tekrar silahları ateşlemeye başladı. Önce bu sürecin, çok net söylüyorum, bizim söylediğimiz şudur, bu süreci bozan terör örgütüdür. Türkiye'yi 1990'lara geri döndürmeye çalışan terör örgütüdür. Biz her hal ve şart altında terörün sona erdirilmesini, silahların gömülmesini talep ediyoruz, istiyoruz. Bu ayrı bir iştir ama biz her hal ve şart altında da bu ülkede yaşayan Kürt kardeşlerimizin hakkını hukukunu, onurunu korumak için de tüm gücümüzle mücadele edeceğiz. Teröre de bu vatandaşlarımızın, Kürt kardeşlerimizin onurlarını, terör örgütlerinin eylemleri altında ezdirmeyeceğiz. Önce terör bitsin. 'Biz Kürtlerin hakkını korumak için bunu şart koşuyoruz' derlerse bu insafsızlıktır, vicdansızlıktır."

TRT World kanalına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, her türlü desteği vereceklerini, kanalın uluslararası dünya ölçeğinde bir kanal olacağını belirtti. Kurtulmuş, "Türkiye'ye bu yakışır. İnşallah TRT World dünyanın önemli yayın kuruluşlarından biri haline gelir" ifadesini kullandı.

(Bitti)