BDP'ye Dokunulmazlık Resti - Son Dakika
Politika

BDP'ye Dokunulmazlık Resti

BDP\'ye Dokunulmazlık Resti

Başbakan Erdoğan, BDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda sert açıklamalarda bulundu.

04.12.2012 14:05  Güncelleme: 14:19
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, BDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konusunda, "Biz varsın yapsınlar diyemeyiz, Meclis'ten böyle bir karar çıkarsa bu ayrımcılığa gider. Böyle bir şey olmaz. Yeri geldiği zaman parlamento herkese haddini bildirmeli. Birileri çıkmış bize 1992-1994'leri anlatıyor. 2012'deyiz. Bugünün şartları o günün şartları aynı değil, kimse kusura bakmasın" dedi. Erdoğan ayrıca "Bir genel başkan karşısındaki kitleye nasıl silahlanın diyebilir? Bir genel başkan bunu dediği zaman, onun mensupları nasıl hareket ederler. Bunlar bunun karşılığını ödemeyecekler mi?" dedi.

Başbakan Erdoğan Partisi'nin Genel Merkezi'nde milletvekilleri ile değerlendirme ve istişare toplantısında konuşuyor. Erdoğan toplantıda yaptığı konuşmasında Van Bağımsız Milletvekili Aysel Tuğluk ve BDP'li 9 milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılaması konusunda sert açıklamalarda bulunarak şunları kaydetti:

"Biz varsın yapsınlar diyemeyiz, Meclis'ten böyle bir karar çıkarsa bu ayrımcılığa gider. Böyle bir şey olmaz. Yeri geldiği zaman parlamento herkese haddini bildirmeli. Birileri çıkmış bize 1992-1994'leri anlatıyor. 2012'deyiz. Bugünün şartları o günün şartları değil, kimse kusura bakmasın. Rahatlıkla istedikleri gibi at oynatmalarına müsade etmeyiz. Bir genel başkan karşısındaki kitleye nasıl silahlanın diyebilir? Bir genel başkan bunu dediği zaman, onun mensupları nasıl hareket ederler. Bunlar bunun karşılığını ödemeyecekler mi? Milletvekili olmadan bunu söyleseydin ya. Şimdi milletvekili oldu kalkıp bunu söylüyorsun. Bunun rahatlığı içinde bunu söylüyorsun. Milletvekilliği bunun için zırh olamaz. Biz bunu sessiz kalacak olursak, bu halk bizi affetmez, Allah da bizi affetmez. BDP şımardıkça şımarıyor, gerilimi daha fazla tırmandırıyor. Açıkça demokrasiyi zehirliyor. Açıkça hukuk sistemine meydan okuyor. Dokunulmazlık zırhı altında, her gün gerilim, her gün tahrik üreterek sokakları çatışma alanına çevirerek siyaset üretilebilir mi? Ufacık çocuğun eline ver molotof kokteyli, insaların üzerine atsınlar, otobüslerin üzerine atsınlar, dükkanlara atsınlar, her tarafı yakıp yıksınlar.

Demokratik bir rejimde buna daha ne kadar tahammül edilebilir? Biz daha fazla seyirci kalamayız. BDP'nin, BDP'li milletvekillerinin terörle bağlantılarını keseceklerine içinizde inanan var mı? İradelerini terör örgütüne kaptırmışlardır. Bunlar emirleri dağdan alıyor, talimatları dağdan alıyor. Meclis gereken neyse onu yapar. Hukuk devletinde kurallar bellidir. Dokunulmazlık fezlekeleri önümüze geldiğinde vicdanımızla hareket edeceğiz."

BDP DOKUNULMAZLIK

"Biz birilerinin elinde silah var diye onaların dilinden konuşamayız" diyen Erdoğan, halkın dilinden konuşmak zorunda olduklarını belirterek şunları kaydetti:

"Biz haklının ve hakkın dilinden konuşmak zorundayız. Demokrasilerde ülkeyi ve milleti ilgilendiren sorunların yegane çözüm merkezi meclistir. Milletvekili sorun çıktığında yok sayılacak değil, soruna çözüm üretecek kişidir. Milletvekillerin sorun çözme iradesini çok önemli gördük. Kendisini milli iradenin üstünde gören kurumların yapılarına karşı Meclis'i güçlendirdik. Dokunulmazlık milletvekiline bir üstünlük, bir ayrıcalık, bir istisnai durum sağlamak için değil, milletvekilini güçlendirmek, milli iaradeyi güçlendirmek için vardır. Yasama dokunulmazlığı milletvekillerine keyfi soruşturmaları önlemek için var. BDP çözümün parçası olmak yerine terörün parçası oldu. BDP bugüne kadar çözüm için, kanın durması için ne yaptı? Hangi makul öneriyi getirdi. BDP annelerin gözyaşını dindirmek için hangi samimi çabanın içine girmiştir? BDP, yaşatmayı değil ölmeyi ve öldürmeyi ön planda olmuştur. BDP 'Kürt meselesi' adıyla ortaya bir başlık atmış ve bunu çözmek için değil, bir Türk meselesi çıkarmak için böyle bir fitneyi, böyle bir nifak girişimini alevlendirmek için çok güçlü bir tahrik içinde, güçlü bir provokasyon içinde olmuştur."

"DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE TERÖRÜ DESTEKLEYEN BİR PARTİ KABUL GÖRMEZ"

Etnik milliyetçiliği kabul etmediklerini belirten Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz Türk milliyetçiliğininin de Kürt milliyetçiliğinin karşısındayız. Terör örgütü çocukları ikna ederek değil kaçırarak dağa götürüyor. O inlerde, o mağaralarda o çocuklara neler yapılıyor. Kızlar ne hale getiriliyor. Artık bunlar gizli saklı değil. Bütün bunların benim Kürt kardeşlerim tarafından çok iyi bilinmesi lazım. Bütün bu olanlar karşısında BDP ne yaptı? Ne yapıyor. BDP aleni biçimde bu alçakça kısır döngünün değirmenine su taşıyorlar. Dağı kutsal hale getiriyor. Dağda ölen gençlerin cenazelerinde istismar yapacak kadar alçalıyorlar. O gençlere hayatı zehir ettiler. Yetmedi, cesetlerini bile istismar edecek kadar insanlıktan çıktılar. Kameraların önünde eli kanlı teröristlerle kucaklaşmak, öpüşmek gibi bir densizlik yaptılar. BDP'lilerin yolu siyasetin yolu mudur? Dünyanın hiçbir yerinde terörü destekleyen bir parti kabul görmez. Tam tersine böyle partiler, demokrasi için tehlike olarak kabul edilir. Nitekim AİHM'in bu yönde vermiş olduğu kararlar var. BDP'ye oy vermiş kardeşlerime de soruyorum. Bugüne kadar BDP'li milletvekilleri sizi mi temsil ettiler, sizin haklarınızı mı savundular. Yoksa terör örgütünü mü temsil ettiler, onun haklarını mı savundular. Hiç kimse kusura bakmasın eğer Meclis'te olacaklarsa önce terörü desteklemediklerini göstersinler. Terör örgütüyle organik bağlarını kessinler. Terörü kınasınlar. Yoksa terör örgütünün bir uzantısı olarak TBMM'nin çatısı altında olmayı biz kabul etmiyoruz, böyle bir şeyi kabullenmiyoruz. Hem silahı öveceksin, hem bu Meclis'in çatısı altında duracak, dokunulmazlık zırhının altına gireceksin. Bu dürüstlük değildir. Biz, en başından beri siyaset yolunun açık olması için mücadeleveriyoruz. Biz siyaset yolunu açık tuttukça BDP bunu bir sistem açığı gibi gördü. Bunu istismar etmenin, bundan istifade etmenin kolaycılığına kaçtı."

"BU DENSİZLİKTİR"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçen hafta grup toplantısındaki konuşmasında Dışişleri Bakanı hakkında ki açıklamalarına değinen Erdoğan şunları kaydetti:

"Dışişleri Bakanımız Gazze'deki trajediyi yerinde gördü. Hastanede şehide kızın babası bakanımızın boynuna sarılıyor odadaki herkes orada göz yaşı döküyor. Son derece hazindir ki CHP lideri çıkıyor o fotoğraf yapmacık diyor. Bu densizliktir. 'Burada binlerce şehid anası onlara sarılıp ağlasaydın' diyor. CHP Genel Başkanı vicdansızlıkta, densizlikte İsrail ile yarışıyor. İsraille yatililer CHP Genel Başkanı'nı arayıp, 'bzim yapamadığımız siz yapıyorsunuz' des hiç şarşırmayın. Bu ara Beşar Kılıçdaroğlu'dan çok memnun, İsrail de çok memnun. Böyle bir şey siyasete alet edilebilir mi? 15 yaşındaki genç kız şehid edilmiş, böyle bir tablo karşısında gözyaşı dökeni eleştirmek, bu yapan kadar taş kalplidir. CHP'nin başına genel başkan olmuş ama şehidliğin nasıl bir mertebe olduğunu öğrenememiş. CHP'nin bu gelen başkanı kendi tarihinden bile bihaber. Kendi öz tarihine bile yabancı.

Bizim şehitlerimizin listesine baksınlar neden Suriye ve Filistin ile ilgilendiğimizi anlayacaklar. Çanakkale savaşlarında Suriyeli ve Filsitinli çocuklar da şehit düştü. Şehidi Türk-Arap diye ayırmak bırakın ırkçılığı, Çanakkale'de yatanlara saygısızlıktır.

Kendi ülkesinin dışişleri bakanına dünyanın gözü önünde en amiyane küfürleri eden genel başkan Türkiye demokrasisi için talihsizliktir. Her şehit bizim ortak şehidimizdir. Kılıçdaroğlu'na rağmen. CHP hiç bir zaman tarihinde büyük vizyonu olmadı. Bunların vizyonu bırakın Gazze'yi Edirne'ye bile ulaşamadı.

Dersim'de katledilen Seyit Rıza'nın üzerini örtenler, elbette Suriye'yi elbette Filistin'i elbette Gazze'de niye gözyaşı döktüğümüzü anlayamazlar. Kendi ülkesinin Dışişleri Bakanı'na dünyanın gözü önünde en amiyane küfürleri eden bir genel başkan elbette Türkiye'nin dış politikasını anlayamaz. Böyle bir genel başkan, demokrasimiz için çok büyük bir talihsizliktir. Allah, CHP seçmenine, CHP'ye gönül vermiş tüm vatandaşlarıma sabır versin."

"ÖNLÜK, HİÇBİR ZAMAN GELİR FARKLILIĞINI ÖRTMÜYOR, ÖRTEMEZ"

İlk ve orta öğretim kurumlarında kıyafet zorununluluğun kaldırılması konusunda CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Milli Eğitim'ni kıyafet yönetmeliğine kafayı taktı. Neymiş, 'laiklik elden gidiyormuş'. Sen git bir tarihçiyle konuş. Okullarda üniformayı araştırırsaniz Cizvit papazlarını, Mussolini'yi, Hitler'i, görürsün, bir de tabii İsmet Paşa'yı göreceksin. Biz faşizan uygulamaları tek tek kaldırıyoruz. Dün ikna odalarında çocuklarımızın kıyafetine müdahale edenler serbest kıyafete karşı çıkıyor. Zahmet edip yönetmeliği bile okumamışlar. Çocuk, parkta, bahçede giydiği kiyafeti okulda da gelecek. Önlük gelir farkını hiçbir zaman örtemez. Normal günlük kıyafetin üzerine veliler bir de önlük, forma almak zorunda kalıyordu. Buna artık son veriyoruz. Kimse kusura bakmasın, o ilkokullarda bizler de okuduk. O önlükleri bizler de giydik. Önlük, hiçbir zaman gelir farklılığını örtmüyor, örtemez. Önlük bile giyse, önlüğün renginde, kumaşından, ayakkabısında, kırtasiye malzemesinden, anında ortaya çıkıyordu. Kimse kimseyi aldatmasın. Biz buralardan geldik."

"İSRAİL'İN HUKUKSUZ GİRİŞİMLERİ ARTIK GINA GETİRMİŞTİR"

Filistin'in BM'de gözlemci devlet olması ile ilgili, "Filistin tarihinin dönüm noktası" diyen Başbakan Erdoğan bu konuyla ilgili olarakda şunları kaydetti:

"29 Kasım 2012 tarihi, Filistin tarihinde dönüm noktası olarak kayıtlara geçti. Filistin, BM'de gözlemci devlet oldu. Bu kararın hemen ardından Mahmud Abbas'ı arayarak kutladım. Sayın Mahmud Abbas'ın bu gelişmeyi kutlamak için kendisini Türkiye'nin BM daimi temsilciliğine davet ettik. Dışişleri bakanımızın yaptığı güzel konuşma ile bu oylama orada kutlanmış oldu. Filistin halkını bir kez daha tebrik ediyorum. Filistin tarih sahnesinde yeniden yer aldı. Bu karardan sonra İsrail, yeni yerleşim yerleri inşa etme provokasyonların derhal vazgeçmelidir. İsrail de artık sorumlu davranmak zorundadır. Bu bölge artık eskisi gibi değildir. Bu bölgenin idarecileri artık eskisi gibi değildir. İsrail'in hukuksuz girişimleri artık gına getirmiştir. Bölge ülkeleri seslerini yükseltmiştir. Siyasi haleti ruhiye dünden artık çok ama çok farklıdır. Kendi halkını kandırmaktan, zulmetmekten kaçınmak zorundadır. İsrail artık kandan ve gözyaşından beslenmekten vazgeçmelidir. İsrail bölge barışına zarar verdiği kadar kendi halkına da zarar veriyor. Filistin için başlayan yeni sürecin İsrail için de başlamasını diliyorum. İsrail bilmelidir ki bölgede bugünün siyasi ve toplumsal haleti ruhiyesi dünden çok ama çok farklıdır. Bunu dikkate alarak İsrail, artık kandan ve gözyaşından beslenmeyi terk etmek mecburiyetindedir. Filistin için başlayan sürecin İsrail için de başlamasını, İsrail'in artık aklına başını almasını samimi şekilde temenni ediyoruz. Filistinli kardeşlerime çağrım var: Biz Filistin'de, bölünmüşlük görmek istemiyoruz, parçalanmışlık yaşanmasını istemiyoruz. Biz kardeşin kardeşe küslüğüne hatta çatışmasına şahit olmak istemiyoruz. Filistin'de birliğin sağlanması için çalışmaya devam edeceğiz."

"IMF'YE OLAN BORCU 900 MİLYON DOLAR"

Türkiye'nin 2013 yılı bütçesinin aslında Türkiye'nin küresel finans krizi karşısında, özellikle bu krizin yürürlükte olduğu dönemde net duruşunu, dik duruşunu da ispat eden bir anlayışla hazırlandığına dikkat çeken Başbakan Erdoğan, "Önümüzdeki hafta bütçe tasarısı Genel Kurul'a gelecek. 2013 bütçemiz ülkemizin küresel finans karşısında dik duruşunu ortaya koydu. Küresel kriz öncesinden daha iyi hedefleri bütçemize koyduk. Kasım ayında ihracatımız yüzde 20 arttı. Borsa tüm zamanların rekorunu dün kırdı. IMF'ye olan borcumuz 1 milyar doların altına indi. Biz daha önceki iktidarların borçlarını ödedik. 14 Kasım'da IMF'ye bir bölüm daha borç ödedik. Yıllar sonra IMF'ye olan borcumuz 1 milyar doların altına indirdik ve şu anda ülkemizin IMF'ye olan borcu 900 milyon dolar" dedi.

"HEDEF 100 MİLYAR DOLAR"

Dün İstanbul'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapılan görüşmeler hakkında da açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan, "Sayın Vladimir Putin ile İstanbul'da bakanlarımızında katılımıyla üst düzey işbirliği toplantılarımızın üçüncüsünü gerçekleştirdik. Sayın Putin ile gerek bölgesel meseleleri gerekse ülkelerimizin arasındaki meseleleri değerlendirme fırsatımız oldu. 2011 yılı itibari ile ticaret hacmimzin 30 milyar dolar olduğu Rusya ile şu anda 35 milyar dolara yürüdüğümüz bir yol üzerindeyiz ve önümüze koyduğumuz hedef 100 milyar dolar. Bildiğiniz gibi şu anda nükleer enerji santralini Akkuyu'da yapıyoruz. Bunun bedeli 20-22 milyar dolar. 7 yıl içerisinde bitirilecek olan bu santral ile ilgili şu anda bir yıl içerisinde 2 milyar doları oranında yatırım gerçekleştirmiş olacaklar" diye konuştu.

(GÖK) - Ankara

Kaynak: DHA

Son Dakika Politika BDP'ye Dokunulmazlık Resti - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement