Berkin Elvan'ın ölümüne ilişkin yeni bilirkişi raporunda sanık asli kusurlu sayıldı

Berkin Elvan'ın ölümüne ilişkin polis memuru F.D'nin tutuksuz yargılandığı dava dosyasına jandarma uzmanları tarafından sunulan yeni bilirkişi raporunda, "olay yeri görüntülerine göre zet tüfeği kullanan sanığın asli kusurlu, maktul Berkin Elvan'ın ise kendi güvenliğiyle ilgili gerekli özeni göstermediği gerekçesiyle tali kusurlu olduğu" bildirildi.

İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada, dosyaya daha önce alınan, "Sanığın zet tüfeği (gaz tüfeği) kullanması sırasında talimatlara aykırı hareket edip etmediği, olayda kusuru olup olmadığı hususunun, dosyadaki Adli Tıp Kurumu, Jandarma Kriminal Laboratuvarları ve diğer bilirkişi raporları, zet tüfeği ve kapsülünün özellikleri, olay anına ilişkin görüntülerle diğer deliller göz önüne alınarak yeni rapor düzenlenmesi" ile İzmir Foça Jandarma Okul Komutanlığında görevli iki gaz tüfeği eğitmeninden ve bir olay yeri inceleme uzmanından oluşturulan 3 kişilik bilirkişi heyeti oluşturulması, rapor yazılması" ara kararları doğrultusunda yeni bilirkişi raporu sunuldu.

Jandarma Genel Komutanlığı Foça Jandarma Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı ek bilirkişi raporunda, olayla ilgili hukuki, bilimsel ve teknik dayanaklar ile incelenmesi istenilen hususlarla ilgili yapılan çalışma aktarıldı, davaya konu 3 çuval içinde 16 klasör ve muhteviyatı ile hafıza bellekler, CD, DVD'ler ve bilirkişi raporlarının incelendiği bildirildi.

"Gaz tüfeğiyle yapılan müdahale yasal mevzuata uygun"

Kolluk görevlilerinin Gezi olaylarında, Şubat 2008 tarihli Gözyaşartıcı Gaz Silahları ve Mühimmatları Kullanım Talimatında yer alan hükümlere göre gaz tüfeğiyle yaptıkları müdahalelerin yasal mevzuata uygun olduğunun değerlendirildiği belirtilen raporda, "Kolu dirseğinden beyaz sargıyla sarılı sanık olduğu iddia edilen, zet tüfeği kullanan kolluk görevlisinin, 'göz yaşartıcı gazlar ve gaz maskelerinin kullanımı' kursu eğitimi aldığı, toplumsal olayda gaz kullanımıyla ilgili kanuni sınırların bilincinde ve uygulamadan doğacak hukuki boyutları yorumlayabilecek seviyede personel olduğu anlaşılmaktadır." ifadesi kullanıldı.

Kolluk görevlisinin maktulün vurulma anı olarak kabul edilen zamanda yaptığı gazla müdahalenin görüntülerinin incelendiği de belirtilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Kolluk görevlisinin gaz atışını bölgesel olarak gösterici grubun bulunduğu alana doğru yaptığı, kolluk görevlisinin atışının Gaziler Sokağı'nın Mithatpaşa Caddesi kesişiminde bulunan 2-3 katlı binanın duvarı istikametine doğru olduğu, gösterici grubun sabit bir noktada durmayarak hareketli olduğu, cadde ve sokakta düzensizce hareket ettikleri, gaz tüfeğinin ateşlendiği zamana müteakip Mithatpaşa Caddesi üzerinden Gaziler Sokağı istikametine doğru bir insan silüetinin hızlıca hareketinin görüldüğü, ateşleme sonrası yere doğru sendeleme, eğilme ve düşme tarzında bir hareketinin olduğu, gaz tüfeğinin ateşlenmesiyle maktulün hızlıca Gaziler Sokağı istikametine doğru hareketlendiği anda yaralanmasının eş zamanlı olarak aniden gelişerek gerçekleşmiş olabileceği değerlendirilmektedir."

"Olayın istem dışı ve anlık gerçekleştiği kabul edilmiştir"

Raporda, "Gaz tüfeği ile gaz fişeklerinin kullanımında bölgesel olarak atış yapılması, noktasal olarak bir hedefi vurmaya yönelik kullanımının olmaması, gaz fişeğinin namlu çıkış ilk hızının ortalama 75 metre saniye olması sebepleriyle meydana gelen olayın istem dışı ve anlık olarak gerçekleştiği kuvvetle muhtemel olarak kabul edilmiştir." şeklinde değerlendirme yapıldı.

Maktulün barışçıl gösteri yapmayan grubun bulunduğu alanda yaralandığının anlaşıldığı bildirilen raporda, "Maktulün yaralandıktan sonra Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde üzerinde 4 adede bir, 3 adedi bir, birbirlerine bantlanmış olarak ve bir adedi tek olmak üzere toplam 11 adet torpilin çıktığı, bu torpillerin daha fazla ses, gürültü ve basınç oluşturmak maksadıyla birbirlerine bantla sarılı olduğu ve torpillerin bu şekilde maktulün üzerinden çıkmasının, gösterici grupla hareket ettiği kuvvetle muhtemel olarak değerlendirilmiştir." denildi.

Sanık asli kusurlu, Elvan tali kusurlu

Raporun sonuç kısmında da, gerçekleşen olayın istem dışı meydana gelmiş olabileceğinin muhtemel olduğu ve kolluk görevlisinin olayın meydana gelmesinde hangi iradeyle hareket ettiğine yönelik dosya kapsamında bir beyan veya belge olmadığına dikkat çekilerek, şu değerlendirme yapıldı:

"Ortaya çıkan sonuç itibarıyla (Berkin Elvan'ın yaralanması, sonrasında vefat etmesi) kolu dirseğinden beyaz sargıyla sarılı sanık olduğu iddia edilen, zet tüfeğini kullanan kolluk görevlisinin olayın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu kanaatindeyiz.

Maktul Berkin Elvan'ın gerçekleşen olayda mevcut görüntülerin net olmamasından, gösterici grubun eylemlerine katılıp katılmadığının tespit edilmemekle birlikte, barışçıl gösteri yapmayan grubun bulunduğu alanda yaralandığı, yaralandıktan sonra hastanede üzerinde 11 torpilin gruplar halinde birbirlerine bantlı vaziyette çıkması sebebiyle gösterici grupla hareket ettiği kuvvetle muhtemel olarak değerlendirilmesi ve yasa dışı eylemlerde bulunan gösterici grubun olduğu alanda bulunarak kendi güvenliğiyle ilgili gerekli özeni göstermediğinden olayın meydana gelmesinde tali kusurlu olduğuna dair kanaatimizi belirtir raporu mahkemenizin taktirine arz ederiz."

İddianameden

İddianamede, Gezi Parkı odaklı olaylara katılanların olay günü otoyolu kapattığı, bunun üzerine bölgeye giden polislerin gruptakileri dağıtarak yolu trafiğe tekrar açtığı hatırlatılarak, dağıtılan eylemcilerin tekrar ara sokaklarda toplandığı ve polise mukavemette bulunduğu anlatılıyor.

Bunun üzerine polislerin tekrar eylemcilere müdahale ettiği, bu sırada kafasına gaz fişeği isabet eden Berkin Elvan'ın yaralanarak hastaneye kaldırıldığı ve tedavi gördüğü sırada hayatını kaybettiği aktarılan iddianamede, raporlar ışığındaki delillere göre Elvan'ın başına gaz fişeği atan kişinin sanık polis memuru F.D. olduğunun tespit edildiği bilgisi yer alıyor.

İddianamede, sanık F.D'nin "olası kastla öldürme" suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

Davanın görüldüğü İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Kasım 2019 tarihli 15. duruşmada, Adli Tıp Kurumundan bilirkişi raporunun gelmesi ve tarafların beyanlarını dosyaya sunmasının ardından dosyanın mütalaasını hazırlaması için duruşma savcısına gönderilmesine karar vermişti.