Bir nimet her kadın... - Son Dakika
Güncel

Bir nimet her kadın...

Bir nimet her kadın...

Ne yazıktır ki, günümüzde aşkın ahvâlminede içimizi ısıtan bir odun parçası kadar sıcak olamıyor hemcinslerim. Gönül isterdi ki, bizden taraf yazalım; fakat bugün 8 Mart ve haberler.com sahasında biz erkeklerin taraftarı olamazdım.

09.03.2020 14:09
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Üstelik tabloya bakınca gönlümde kadınlardan yana, onların dilinden anlamayan tüm adamlar adına, kadın dilinden anlayan deneyimlerim ile edindiğim tecrübelerim üzerinden bir nevi tercümanlık yapacağım.

Aslında kadın ve erkeğin ortak paydası olan; daha doğrusu erkeklerin, kadınları bir türlü anlamadıkları iddia edilen söylentiler yıllardır hakkımızda yakıştırılmış birer yaftadır. Bizler, ne kadar kabul etmesek dahi gerçeğin rengi gri olmayacak kadar beyazdır.

Bizler ise; bunu kabullenmeyecek kadar siyah inkârcılar olarak, beyazın üzerini kapatıp kadınlarımızı değişemez olduğumuza bıkkınlık politikası ile gönül rızaları olmadan istemsiz bir razı oluşa mahkûm etmişiz. Unutmayın, gri olmak, siyahın en güzel vasiyetidir beyaza; siyahsanız beyazınızı, beyaz iseniz siyahınızı bulun ve birlikte size en uygun grinin tonunda yaşayın aşkınızı.

Nedir peki gerçekten anlayamadığımız merkezde olan bu kanserli düşünce? Neyi anlayamadığımız iddia ediliyor gerçekten? Anlayabildiğimizi düşünüyor fakat yine de anlamadığımız söyleniyorsa; emin olun anlamıyoruzdur. Çünkü bir kadın onu anlayabilen erkeğe denk gelirse şayet, bunu anlamamazlıktan gelemeyecek kadar anlaşılmaya hasret, hatta yanlış bile anlasa, doğru anlamak istediği gibi anlamaya hazır bir şekilde şefkatli kollarını açmış bekliyor olacaktır.

Durumun özeti, "Derinlik" ve "İçsel" uzaklıktır.

Derine inmeden kadınlara ne elimizi uzatabilir ne de onların çığlıklarını yanı başlarında duyabiliriz. Bir kadına çiçek alabilecek kadar centilmen olduğun ile övünüyorsan, onların gözünde bunun inek otlatan çobanın, arada saman yerine gonca yaprağı uzatması kadar vahim bir durumda olduğunu bilmiyorsundur kanımca. Kadınlar, sunumlara bakarlar, detaylarda kendilerine dair özel kılınmış sürprizlerde kaybolmayı umarlar.

Jestleri severler; özellikle girift olan, bilmeceleri hatta senaryosu olan sahne arkası ekip desteği gerektiren türden jestleri severler. Ekibin yoksa beynine kocaman bir ekibin yaratacağı etkiye sahip minik ama düşünceli görünmek adına incelik içeren, ince mi ince fikirler edinmelisin.

Yeni başlayanlardan isen mesela aşka, sevdiğin kadının dokunduğu eşyaları biriktirmekle başla. Gittiğiniz restorandan şarap kadehini, sevgililer günü için gittiğiniz tatilden kalan güllerden bir kaçını kurut mesela. Doğum gününde ona ellerinle yedirdiğin dilim için kullandığın çatalı sakla ama sakın ola o çatalı yıkama. İşte bir kadını anlayamadığın nokta tamda burasıdır. Eğer o çatalın üzerinde pastaya dair kurumuş pasta ve çikolata parçaları var ise bu ona dokunabilecek kadar derinde bir nüans, fakat kalkıp çatalı yıkar aylar sonra çıkarıp gösterirsen; "yere mi düşürdün aşkım, garsona söyleyelim hemen yenisini getirsin" demesi tabi ki muhtemel bir etkidir. Temiz bir çatalı aylarca saklamak, zaten sence de saçma olmaz mıydı? Böyle bir şey yapacağına, zamanı gelince git mutfaktaki çekmeceden herhangi bir çatalı al ve dene; bahsi geçen jest ile aynı şey. En azından kendini çatalı kaybetmek gibi sorumluluk altına sokmuş olmazsın; üzerinde böyle ciddi bir sorumluluk ile stresli haftalar geçirmezsin. Hatta bir kadını, belki de genç kızları, ama eminim ki 30'un üzerinde tüm kadınlarımız bu fikre bayılır hatta seni yılın eş adayı diye feminist bir derneğin onursal başkanlığına dahi çıkarmalarına neden olabilir. Unutma; kadınların derinliği hiçbir zaman öteki ile aynı değildir, kimi kadın yerin dibinde bir derinlikte kimi ise ayağının yere değdiği kadar boy verebilmekte; bizler ise nefsimizi tutabildiğimiz kadar inebiliriz derine ve buna paralel kıyıda deniz taşı da toplayabilir, en derinden denizyıldızını da alabiliriz. Neyse, metafor ile kadınların gönlünü kazanmak adına bir diğer jesti yazmayı unuttum mu sandın? Tabi ki hayır, özel günler hiç unutulur mu? Evet, doğum günlerinden söz ediyorum. Kadınlar, doğum günlerinde onlara yapmak için yaptığınız her şeyi hemen anlar. Sürpriz pasta üfleme, buket çiçek böcek; bunlar iş görmeyecek her sene. Bunu zaten yapmak zorundasın; bu, zaten o günün demirbaşları. Her sene törene katılmadan önce prosedür gereği olması gereken hazırlık paketi. Senin fark yaratman gerek; biraz ironi, biraz gerçeklik ve geleceğe dair bir derinlik, hatta en derine inmen lazım. Belki de ikinize bir mezar kazman gerek.

Bu, eğer yaş takıntısı olmayan bir kadınsa ve kesinlikle güzel bir organizasyon eşliğinde yapılırsa; "Sen nasıl bir adamsın!" övgüsü, hatta uzun bir süre arkandan konuştuğu arkadaşlarına, senin için kullandığı öküz kelimesini bir daha kullanmaz demiyorum, ama en azından bir daha ki öküzlüğüne kadar demeyeceğini umuyorum.

Birlikte yaşlanmaktan söz etmiyorum; bak, işte yine hata yapıyorsun. Bu lafı duymayan kadın mı kaldı diyorum, farklılık diyorum. Sana özgü, size dair fikir diyorum; ben, burada sabahtan beri ne anlatıyorum? Vallahi haklısınız kızlar, bunların derinliği şnorkel ile inebilecek kadar bilederin değil; bunlar, bildiğin yengeçler.

Tamam, yine beraber yaşlanmak istediğini dile getir ama bunu kuru kuruya lafta değil de, niyetinin ne kadar gerçek ve onunla son bulmasını istediğin yaşamını, iki adet yan yana mezar satın alarak ve isimlerinizin yazılı olduğu mezar tapusunu ona uzatarak deki;

"Sende kalsın, evlilik cüzdanımıza koyarsın" evliysen şayet, "kasaya at hanım, bir gün lazım olur" deme sakın. Çocuklara niye almadın diye dü-şüncesiz bir baba olmak ile hiç ummadığın bir finalin ebeveynlik sınavını ağır bir şekilde ödeyebilirsin… Çarpıl Mac diyorsan, tutucu çiftler değilseniz ikiniz de; eğer yanında hasır sepet ve içinde kendi ellerin ile öncesinde hazırladığın avokado sürülü dil füme ve ince dilimlenmiş bir gravyer ile döşenmiş sandviçlerin yanına, tabi bir şişe de "Urla Nexus" almayı unutmadıysan; ve sonra kim bilir hak ettiğin bir öpücük ile bu an ölümsüzleşebilirsin. Sakın, "ölmüşlerimizin ruhuna!" gibi iğrenç bir espri ile kadehini kaldırıp tokuşturmaya çalışma; inan, orada kendi mezarını kendin kazmak zorunda kalırsın. Sonuna kadar tinsel gücünü ve tılsımlı bakışlarını koruyabilirsen, inan tüm kızlar odunlarına seni parmak ile gösterip "bakın, enişteniz nasıl da yanıyor" diye övgüler toplayabilirsin. Hatta bunu bence şömine başında, marshmallow kızartırken tartışabilirsiniz bile.

Kadınları bilmem ne kadar severler mezarlıkta geçen bir aşk hikâyesini. Fakat annem, bana getirdiğinde tamda böyle bir hediye, şok olmuştum ama çok da mutlu olmuştum. Çünkü ilk defa biri bana mutluluğu vadetmiyor, gerçek bir sona davet ediyordu. Beni, sevdiğim kişi ile birlikte son bulan iki mezar mutlu eder. Ama birlikte başlayan beraber son bulmayan, sonu gelmeden ayrılan tüm o yollara gelince; yere düşen sözler, bir de tövbesi geçen yeminler kahreder. Ve her kadın, avucunun içini öpen bir adamı hak eder.

Son Dakika Güncel Bir nimet her kadın... - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement