CHP'nin Çanakkale Mitingi - Son Dakika
Yerel

CHP'nin Çanakkale Mitingi

CHP\'nin Çanakkale Mitingi

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, "Bütün medya patronlarına çağrı yapıyorum; ya adam gibi yayın yaparsınız ya gün gelir biz hesabını sorarız" dedi.

28.02.2014 18:00  Güncelleme: 14:09
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bütün medya patronlarına çağrı yapıyorum; ya adam gibi yayın yaparsınız ya gün gelir biz hesabını sorarız" dedi.

Partisinin Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinginde konuşan Kılıçdaroğlu, diktatörlerin özelliklerinden birinin, halkın doğru haber almasının kanallarını tıkaması, medyaya, televizyonlara müdahale etmesi olduğunu söyledi.

"Şimdi ne dönemi başladı? Alo Fatih dönemi başladı" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ne diyor? 'Hemen bu yayını kesin' diyor. Yaşar Nuri hoca konuşuyor, 'Ya bu niye konuşuyor, hemen kesin' diyor. Alo Fatih ne diyor? 'Emredersin efendim, derhal, hemen keseceğiz' diyor ve kesiyor. 630 milyon dolarlık medya havuzu oluşturdular. Gazeteleri birilerine peşkeş çekiyorlar. Birileri alacak, haber yapacak, halkı kandıracaklar. O gazetelerin adı 'havuz gazetesi'. O gazeteleri almayacağız. Gazetelerin arkasında baş çalan var nasıl olsa. O, önce müteahhitlere ihale veriyor, sonra salma salıyor, paraları alıyor, medya patronlarına veriyor. Geldiğimiz noktaya bakın. Bu gazetelerden birinin genel yayın yönetmeni açıyor telefonu, bankanın genel müdürüne, 'Süleyman, 2 milyon liraya, eski parayla 2 trilyon lira, ihtiyacım var. Gönder, çalışanların maaşlarını ödeyeceğim' diyor. Sen kimin bankasına telefon ediyorsun? O banka bir kamu bankası. Orada bu ülkenin insanlarının alın teri var. O bankanın tüm mülkiyeti kamuya ait. Sen kendi bankanın genel müdürüne mi telefon ediyorsun? Ona telefon edemez. Gerçeği, doğruları görmeniz için söylüyorum. Şimdi onlar, kamu bankalarından besleniyor."

Medya patronlarına çağrı

Genel Başkan Kılıçdaroğlu, medya üzerinde baskı kurulduğunu savundu.

Medya patronlarına seslenen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Buradan bütün medya patronlarına çağrı yapıyorum; ya adam gibi yayın yaparsınız ya gün gelir biz hesabını sorarız. Sizin göreviniz halka doğruları anlatmaktır. TBMM'de konuşuyoruz, Başbakan'ın 'Trilyonları sıfırlayın' diye oğluyla yaptığı konuşmaları veriyoruz. Korkudan yayınlarını kesiyorlar. Korkmayacaksınız, yürekli olacaksınız. Unutmayın, bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisi var. Diktatörlerin bir özelliği daha var; yalan söylerler halkı kandırmak için. Bakın Hitler'e, dünyanın yalanını söylemiştir. Bir de bakın baş çalana, o da dünyanın yalanını söylüyor. Ne söyledi? 'Camide içki içildi' dedi, yalan çıktı. Caminin imamı diyor ki; 'Ya yok böyle bir şey.' 'Hayır var' diyor. ya imam söylüyor kardeşim, bütün hayatını dine adamış bir insan söylüyor. 'Bu camide içki içilmedi' diyor ama o yalan söylüyor. Kabataş'ta başı örtülü bir kadıncağıza sözde 100-150 kişi saldırmış, gövdelerinin üst tarafı çıplak, dövmüşler, 6 aylık çocuk, o da yalan çıktı. Görüntüler çıktı, 'hayır' diyor. 'Rapor var' diyor. ya görüntü kardeşim, gözüme mi inanayım sana mı inanayım? Sen zaten yalancısın, zaten yalan söylüyorsun. O da yalan çıktı."

Kılıçdaroğlu, Urla'daki villa iddialarına da değindi.

Bu iddialar üzerine internette araştırma yaptıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Urla'da villalar. Hani villa uğruna devletin valisini satan adam. 'Efendim o villalar 35 yıldır orada var' diyor. Google'a baktık, 2 yıl önce bile o villa orada yok. Bırakın 35 yılı, yeni yapılmış. Peki niye yalan söylüyor? Halkı kandırmak için. En son yalanı ne? Oğlu Bilal ile konuşuyor. 5 ayrı konuşma. Bakın bugüne kadar yayınlanan konuşmalardan hiçbirine kimse 'Bu sahtedir, bu montajdır' demedi. Herkes dinledi, konuşanlar bile seslerini bile çıkarmadı. İlk kez bu baş çalanın telefon konuşmaları çıkınca önce bir sessizlik, herkes bir şok yaşadı. ya bir ülkenin başbakanı bunu yapabilir mi? Kimse kulaklarına bile inanamadı. Düşünün yani. ya hırsızlık var da boyutu bu kadar olmaz. Resmen devlet soyuluyor. Çıktı ertesi gün, 'Bu montajdır' dedi ve yalan söyledi. Ben çıktım şunu söyledim; 'Ağrı Dağı ne kadar gerçekse bu konuşmalar da o kadar gerçektir.' Neden? Sen zaten hırsızlık yapıyorsun, bilmeyen mi var bu ülkede, herkes biliyor bunu. Sonra ne oldu? O havuz medyası, 'Efendim Amerika'dan şu firma, şu firma açıklama yaptı, bunlar montajdır diye.' En son Amerikalılar da dayanamadılar, 'pes' dediler ya, 'Biz hiçbir açıklama yapmadık kardeşim, bunun montaj olduğunu kim söylüyor, bunlar gerçek gerçek' diyor. Amerikalı söylüyor bunu, ne söyleyeyim ben şimdi buna?"

Uluslararası medya kuruluşları

Yolsuzluk iddialarının üzerinin örtülemeyeceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları dile getirdi:

" Manisa'da genç bir arkadaşımız, üniversite öğrencisi herhalde bilmiyorum, çantasında bir bez var, üstünde 'Hırsız var' yazıyor. Savcı yakalamış hemen, 'Sen Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ediyorsun' diye. ya üzerinde ismi yok. Bir yerde 'hırsız' sözcüğü geçtiği zaman akla kimin geldiğini siz de biliyorsunuz ben de biliyorum artık. Şimdi Allah aşkına bu ülkenin en azından nüfusunun yarısı, adamın hırsız olduğuna inanıyor. Eğer bir ülkenin nüfusunun yarısı, eğer bir başbakanın adı yolsuzluklara ve rüşvete bulaştığına inanıyorsa o kişinin orada kalmaması lazım. O kişinin izzeti ikbal ile görevinden ayrılması lazım. 'Ben yargıya gideceğim, yargıda aklanacağım, hesabını vereceğim çünkü ben hiçbir şey çalmadım' demesi lazım. Diyor mu? Demiyor. Savcıları, polisleri, emniyet müdürlerini, valileri değiştirdi. Ne yaparsan yap ne söylersen söyle artık bu yolsuzluğun üstü örtülemez, mesele budur artık."

Uluslararası medya kuruluşlarının da bu konuya ilgi gösterdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Sadece bu, Türkiye'de rezil olmadı tabii. Bütün dünya medyasının konusu, bütün dünya bundan bahsediyor, yolsuzluk yapan bir başbakandan bahsediyor, adı yolsuzluğa bulaşmış bir başbakandan bahsediyor. Dün Fransız gazeteci geldi yanıma, baş çalan diye kullanıyor deyimi. Artık herkes bunu biliyor, bütün dünya literatürüne baş çalan olarak geçti. Benim merak ettiğim şu değerli yurttaşlarım, gerçekten merak ettiğim şu; bir insan şu veya bu şekilde bir töhmet altında kalırsa başkasını suçlamaz. Mahkemeye başvurur, aklanmak ister. Geçmişte olmuştur bu. Bakanlar olmuştur, hemen istifa etmişlerdir, 'Beni Yüce Divana gönderin, ben gidip aklanmak istiyorum' demişlerdir ve gitmişlerdir, aklanmışlardır. Hiç kimse de onlara bir şey söylememiştir ama bunlar tam tersini yapıyor. Telefon ediyor, 'Belgeleri yok edin.' Öğütücü getiriyorlar, belgeleri yok etmek üzere. 'Paraları sıfırlayın.' Neyin parasını sıfırlıyorsun sen baş çalan? Bir başbakan evinde, miktarını tam bilemiyoruz ama 1 milyar dolar civarında bir para olduğu söyleniyor, en son Bilal oğlanın ifadesiyle '30 milyon avro kaldı, hepsini tüketemedik, sıfırlayamadık' diyor. Bir başbakanın evinde bu para ne gezer arkadaşlar, nasıl olur bu para?"

Yerel seçimler için partisine destek isteyen Kılıçdaroğlu, herkesin, çocuğunu, Türkiye'yi, temiz siyaseti düşünüp elini vicdanına koyarak sandığa gitmesi gerektiğini belirtti.

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement