Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Alman Medyasına Konuştu - Son Dakika
Güncel

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Alman Medyasına Konuştu

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Alman Medyasına Konuştu

Diyanet'in görevlilerinin casusluk yaptığı' iddialarına Mehmet Görmez: ''Bu suçlamaları kabul etmek mümkün değildir, dedi.''

20.01.2017 11:52  Güncelleme: 11:59
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Alman medyasına konuştu

'Diyanet'in görevlilerinin casusluk yaptığı' iddialarına Mehmet Görmez : Bu suçlamaları kabul etmek mümkün değildir

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Alman gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Almanya'da Diyanet İşleri Türk İslam Birliği'ne (DİTİB) bağlı camilerde görev yapan bazı imamların casusluk yaptığı iddialarıyla ilgili olarak "Din görevlilerinin yahut DİTİB'in kendi vatandaşlarımızı, Müslümanları FETÖ ve DEAŞ gibi örgütlerin yanlış düşüncelerinden koruma reflekslerini, çabalarını ve gayretlerini casusluk olarak adlandırmak, akıldan uzak bir şeydir" dedi. Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı ve DİTİB'in en önemli ilkelerden bir tanesinin, hizmet götürdükleri insanları her türlü aşırıcılıktan, yanlış düşünceden, yanlış dini anlayışlardan korumak ve doğru bilgilendirmek olduğunu belirtti. Almanya ve Avrupa'da, FETÖ'nün zararlarından, oradaki insanları korumak için gösterilen çabayı 'Diyanet'in görevlilerinin casusluk yaptığı' şeklinde takdim edilmesinin son derece üzüntü verici olduğu söyleyen Görmez, "Hiçbir din görevlisi, kendi cemaatinden herhangi birisinin mahrem hayatıyla ilgili hiçbir bilgiyi paylaşmaz, paylaşamaz. Bu suçlamaları kabul etmek mümkün değildir" diye konuştu.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın ortaya çıkan her türlü iddiayı araştıracağını ve gereğini yapacağını vurgulayan Görmez'in konuşmasından bazı başlıklar şöyle;

"TÜRKİYE İLE ALMANYA'NIN İLİŞKİSİ; DOĞU İLE BATININ, BATI İLE İSLAM DÜNYASININ İLİŞKİSİ DEMEKTİR"

"Türkiye ile Almanya'nın derin ve köklü tarihsel ilişkileri vardır. Ayrıca günümüzde, ortak akrabaları ve vatandaşları olan, birbirine çok yakın, birbirine sırt çeviremeyecek iki önemli ülkedir. Almanya ile Türkiye'nin ilişkileri sadece iki ülkenin ilişkisi değildir; çünkü Almanya Avrupa'nın en önemli ülkesi, Türkiye de İslam dünyasının en önemli ülkesidir. Bu iki ülkenin ilişkisi aynı zamanda doğu ile batının, batı ile İslam dünyasının ilişkisi demektir. Son yüzyılda üretilen düşünce ve felsefeyle kültürel yakınlıklar kuran bu iki ülkenin, küresel dünyanın bu zor döneminde ilişkilerini sürekli geliştirerek dünyanın, barışa doğru yürümesine katkıda bulunmaları gerekir."

"DİTİB HUKUKA SAYGILI BİR KURULUŞ OLARAK VARLIĞINI SÜRDÜRMÜŞTÜR"

"DİTİB, Almanya'da kurulmuş en önemli din hizmeti yürüten, sosyal ve kültürel hizmetleri yapan çok önemli bir kuruluştur. Barışı önceleyen, her türlü dini ve kültürel aşırılıktan uzak, birlikte yaşamaya çok önem veren, hukuka saygılı bir Alman sivil toplum örgütü olarak hep varlığını sürdürmüştür. Avrupa'daki Müslüman topluluklara örnek bir kuruluş olmuş ve entegrasyona çok önemli katkılarda bulunmuştur. 35-40 yıllık geçmişinde, bir tek camisinde bile bir sorunun yaşanmamış olması, DİTİB'in tarihine kaydedilecek çok önemli bir değerdir."

"DİTİB, DİYANET'LE İLİŞKİLERİNİ ULUSLARARASI HUKUK VE HER İKİ ÜLKENİN HUKUK SİSTEMLERİNİ DİKKATE ALARAK GELİŞTİRMİŞTİR"

"DİTİB kuruluşundan itibaren, Diyanet'in manevi otoritesini kabul etmiş, din hizmetleri ve din eğitimi alanında Diyanet'in tecrübesinden istifade eden bir kuruluş olmuştur. DİTİB, Diyanet'le ilişkilerini uluslararası hukuk ve her iki ülkenin hukuk sistemlerini dikkate alarak geliştirmiştir. Bu ilişkide, Almanya'nın bilgisi dışında hiçbir unsur söz konusu değildir. Zaten her din görevlisinin gönderilmesi dahi Alman Büyükelçiliğine müracaat ederek, bu şartları yerine getirerek, hukuk göz önünde bulundurularak gerçekleştirilmiştir. Bu ilişki hem DİTİB'e, hem Diyanet'e, hem Almanya'ya, hem Türkiye'ye çok şey kazandırmıştır. Çünkü göç başladığında hem gönderen ülke olarak Türkiye'nin, hem de kabul eden ülke olarak Almanya'nın bu topluluğun din hizmetini, dini rehberliğini nasıl yapacağına dair hiçbir öngörüleri olmamıştı. DİTİB'in bütün camileri, dernekleri ve lokalleri Almanya'da yaşayan ve sonra Alman vatandaşı olan Müslüman Türk vatandaşlarının kendi emeklerinin ürünüdür. Onlar, kendi çocukları için zor şartlarda kazandıkları paralardan biriktirerek bu camileri, dernekleri ve lokalleri yaptılar. Bu büyük merkezlerin ortaya çıkmasında devletler olarak ne Türkiye'nin, ne de Almanya'nın hiçbir katkısı yoktur. Bu çok saygın bir şeydir. Ancak kendi cami içinde yürüteceği din hizmeti noktasında, din eğitimi noktasında Diyanet'in rehberliğine ihtiyaç duyduğu için başlangıçtan itibaren böyle bir işbirliği oluşmuştur."

"DİTİB-DİYANET İLİŞKİLERİ MEDYATİK ALGILARA FEDA EDİLEMEYECEK KADAR ÖNEMLİDİR"

Gerek Türkiye-Almanya ilişkileri, gerekse DİTİB-Diyanet ilişkileri medyatik algılara feda edilemeyecek kadar önemlidir. Son zamanlarda yaşanan tartışmalardan çok büyük üzüntü duyduğumu ifade etmek istiyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı ve DİTİB'in en önemli ilkelerden bir tanesi; hizmet götürdüğümüz insanları her türlü aşırıcılıktan, her türlü yanlış düşünceden, yanlış dini anlayışlardan korumak ve doğru bilgilendirmektir."

"BU ÇABAYI GÖSTERİRKEN ELBETTE AYRIM YAPAMAYIZ"

"Coğrafyamız ve dünyamız çok zor zamanlardan geçiyor. Coğrafyada meydana gelen DEAŞ ve benzeri örgütlerin ideolojilerinin Avrupa'daki çocuklarımıza bulaşmaması için başladığı günden itibaren DİTİB'le birlikte çırpındığımızı bütün Alman dostlarımızın bilmesini isterim. Bu çabayı gösterirken elbette ayrım yapamayız. Her türlü aşırı, her türlü yanlış din yorumlarından oradaki vatandaşlarımızı korumak, hem Avrupa'nın hem de Türkiye'nin, hem bölgenin barışına önemli bir katkı olacaktır."

"DİYANET'İN İMAMLARININ CASUSLUK YAPTIĞI' ŞEKLİNDE TAKDİM EDİLMESİ SON DERECE YANLIŞ VE ÜZÜNTÜ VERİCİDİR"

"Ortaya çıkmıştır ki Türkiye'de neşvünema bulan FETÖ örgütü de tıpkı DEAŞ gibi bir şahıs kültü etrafında, dine dayanarak geliştiğini söylemiş ve sonra devlete sızarak bu milletin tanklarını, silahlarını, uçaklarını bu millete yöneltecek kadar ileri gitmiştir. Açıkça bir küresel dini istismar hareketi olduğunu ve 15 Temmuz'da da şiddete başvurduğunu bütün dünya görmüştür. Almanya ve Avrupa'da, FETÖ denilen örgütün zararlarından, oradaki insanları korumak için gösterdiğimiz çabayı "Diyanet'in görevlilerinin casusluk yaptığıö şeklinde takdim edilmesi son derece yanlış ve üzüntü vericidir."

"HİÇBİR DİN GÖREVLİSİ, KENDİ CEMAATİNDEN HERHANGİ BİRİSİNİN MAHREM HAYATIYLA İLGİLİ HİÇBİR BİLGİYİ PAYLAŞMAZ"

"Hiçbir din görevlisi, kendi cemaatinden herhangi birisinin mahrem hayatıyla ilgili hiçbir bilgiyi paylaşmaz, paylaşamaz. Din görevlilerinin yahut DİTİB'in kendi vatandaşlarımızı, Müslümanları, ortak vatandaşlarımızı bu tür örgütlerin yanlış düşüncelerinden koruma reflekslerini, çabalarını ve gayretlerini casusluk olarak adlandırmak, akıldan uzak bir şeydir. Bu görevliler 1 sene önce gitmediler. Bu hizmeti, Diyanet ve DİTİB, 3 senedir, 5 senedir değil 35 senedir yürütüyor. Bu ilişki 35 senedir ahlak ve hukuk temelinde yürümektedir. Bu ilişki gelişerek devam etmektedir. Bu suçlamaları kabul etmek mümkün değildir."

"DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI, ORTAYA ÇIKAN HER TÜRLÜ İDDİAYI ARAŞTIRIR VE GEREĞİNİ YAPAR"

"Diyanet İşleri Başkanlığı, denetim kurumları olan son derece ciddi bir kuruluştur. Ortaya çıkan her türlü iddiayı araştırır ve gereğini yapar. Ahlak ve hukuktan taviz vermemiz mümkün değildir. Küresel dünyada dinler ve kültürler iç-içe geçti. Çok kültürlülüğü, çok dinli, çok inançlı hayatı yönetmek zorlaştı. Bu zorluk beraberinde nefretleri, düşmanlıkları doğurdu. Avrupa'nın ufkuna yakışmayan yabancı düşmanlığı, ırkçılık, aşırı sağcılık gibi hareketler ilerlemeye başladı. Her gün birkaç cami saldırıya uğramaya başladı. Bütün bunları konuşmamak, bütün bunları göz ardı etmek için, bazen yanlış bilgilerin peşinde koştuğumuzu ifade etmek isterim. Halbuki eğer dünyanın barışını birlikte kuracaksak bunları konuşmalıyız."

"SÖZ KONUSU YAZIŞMA ŞAHISLARLA İLGİLİ DEĞİL, YANLIŞ DİNİ DÜŞÜNCELERLE İLGİLİDİR"

"Medyaya yansıyan söz konusu yazışma şahıslarla ilgili değil, yanlış dini düşüncelerle ilgilidir. Bu yazışma ne camilerle, ne de din görevlileriyle ilgilidir. Sadece Büyükelçilikte, Diyanet'i temsil eden görevlilerle yapılmış ortak bir yazışmadır. Yazışmanın amacı; asla şahısların özeli, şahısların mahremiyetiyle ilgili değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı ve DİTİB'in ortak gayelerinden bir tanesi; Avrupa'da ve Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızın yanlış din anlayışlarından, din istismarından ve şiddet içeren dini yorumlardan uzak tutulmasıdır. Biz, cami cemaatimizi DEAŞ ve El Kaide'nin yanlış, sapkın düşüncelerinden korumakla mükellef olduğumuz gibi, küresel çapta bir kötülük hareketi olduğu ortaya çıkan, aynı zamanda şiddet içeren, 15 Temmuz darbesiyle de kendi ülkesine, kendi insanlarına bu ülkenin tanklarını, uçaklarını, silahlarını yönelten bir hareketin de kötülüklerinden korumakla mükellefiz."

"HERKES TÜRKİYE İLE EMPATİ YAPSIN"

"Benim bu iddiada bulunanlara şöyle bir sorum olacak: Eğer bu yazışma FETÖ ile ilgili değil de DEAŞ'la ilgili olsaydı, acaba aynı eleştiriler olacak mıydı? Eğer bu yazışma El Kaide'yle ilgili olsaydı yahut Boko Haram'la ilgili olsaydı acaba aynı tepkiler olacak mıydı? Sayın Merkel'in bir çağrısını hatırlatmak isterim, dedi ki; 'Herkes Türkiye ile empati yapsın. Bizim ordumuz, bizim meclisimizi bombalasaydı biz ne yapardık?' Bu kurumun çok güçlü denetim mekanizmaları var, bunların tamamı incelenir, en küçük bir bireysel hata söz konusuysa bunun gereği yapılır.

"SUÇSUZ, ŞİDDETE VE KÖTÜLÜĞE BULAŞMAMIŞ BİR TEK KARDEŞİMİZİN DAHİ SUÇLANMASI BİZİ DE YARALAR"

(FETÖ mensuplarının, baskılar nedeniyle DİTİB'in camilerine gitmediği ile ilgili soru) "Adaletin en temel ilkesi, suçun şahsiliği ilkesidir. Suça ve şiddete bulaşmış insanla, bulaşmamış insanı birbirinden ayırt etmek, adaletin en temel görevidir. Bazı vatandaşlarımız oradaki dini söyleme aldanmış olabilirler, yanılmış olabilir, onları düzeltmek ve kazanmak da her din görevlisinin en temel vazifesidir. Hem DİTİB'in felsefesi, hem Diyanet'in felsefesi, hem ikisinin birlikte geliştirdiği işbirliğinin felsefesi, suçluyla suçsuzu, hainle masumu birbirinden ayırmaktır. Suçsuz, şiddete ve kötülüğe bulaşmamış bir tek kardeşimizin dahi bu şekilde suçlanması bizi de yaralar, bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Eğer böyle bir tehlike söz konusuysa, bu iki kurum işbirliği yaparak bunun üstesinden gelecektir."

"EN BÜYÜK KÖTÜLÜK; BARIŞ, SEVGİ, HOŞGÖRÜ VE DİYALOG KILIĞINA BÜRÜNEREK TOPLUMLARA SİRAYET EDEN KÖTÜLÜKTÜR"

"Ancak şu tehlikeyi de göz ardı etmemeliyiz: FETÖ'nün bunu bahane ederek alternatif camiler kurmaya başladıklarını, çalıştıklarını biliyorum. Alman dostlarımız şunu unutmasın: En büyük kötülük; barış, sevgi, hoşgörü ve diyalog kılığına bürünerek toplumlara sirayet eden kötülüktür. Biz bunu tecrübe ederek öğrendik ve yaşadık.

İmam-hatiplerin Almanya'da yetiştirilmesi konusu…Bu konu, 11 Eylül olaylarıyla birlikte yeniden konuşulmaya başlandı. Biz, Alman dostlarımızı bu konuda ikna etmeye çalıştık, fakat müspet adım atılmadı. İlk adımı biz atmak durumunda kaldık ve Frankfurt Üniversitesinde Goethe Enstitüsü bünyesinde bir İslam İlahiyatı Kürsüsünün açılması çalışmalarını birlikte başlattık. Biz, bu konuda Alman dostlarımıza her türlü bilimsel desteği vereceğimizi ifade ettik. Bunun içindir ki, hem Osnabrück Üniversitesinde, Tübingen'de, Erlangen'de İslam İlahiyat Fakülteleri açıldı. Ancak, sadece imam sorununu çözmek için fakülteler açılmaz ve fakülteler açılsa dahi böyle birkaç ayda, birkaç senede sosyal sorunların tamamını çözecek konumda olamazlar. Ancak, Almanya'nın kendi Müslüman vatandaşlarını dikkate alarak, İslam ilahiyatını, üniversite içinde öğretmeye başlamış olmasının sadece Almanya için değil, Avrupa için de önemli olduğunu hep düşündük ve destek verdik. Alman dostlarımızın eleştirilerini dikkate alarak bir proje daha geliştirdik, bunu da birlikte gerçekleştirdik. Bu da, Avrupa'da doğup büyüyen ve Almanya'da doğup büyüyen, gymnasiumu bitirmiş öğrencilerin, isteyenlerin gelip Türkiye'de ilahiyat eğitimi almasıdır. Çünkü Türkiye'deki ilahiyat eğitimi, İslami ilimlerle sosyal bilimleri, felsefeyi, eğitim dillerini birleştiren evrensel bir programa sahiptir."

"ALMANYA'DA 3 MİLYONU BULAN MİLLET VARLIĞINA DA SIRTINI ÇEVİREMEZ"

Almanya'da yaşayan Müslümanların, kendi çocuklarını, en yüksek seviyede din eğitiminden geçirmeleri bizi sadece mutlu eder. Aynı şekilde, yüksek din tahsili görmüş çocuklarını, o camilerde görevlendirmeleri, birlikte hizmet etmeleri, bizi sadece mutlu eder. Diyanet'in herhangi bir ülkeye müdahil olmak gibi bir düşüncesi asla olamaz. Ancak Almanya'da 3 milyonu bulan millet varlığına da sırtını çeviremez. Biz istenmediğimiz bir yerde, hiçbir zaman olmadık. Rusya'daki Müslümanlar da bizden din hizmeti ve din eğitimi alanında hizmet istiyor, onlara da hizmet götürüyoruz. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri bizden yardım istiyor, onlara da götürüyoruz. Balkanlar'daki Müslümanlar yardım istiyor, onlara da götürüyoruz. Afrika'dan, Latin Amerika'dan, Amerika'dan, Avustralya'dan, bizden birisi hizmet istediği zaman, biz bu hizmeti kendilerine sunuyoruz.

FETVALAR KONUSU

"Türkiye'de bu kurumu itibarsızlaştırmak için uydurulan haberlerin, Avrupa'da düşünen kafaları dahi etkisi altına almış olması üzüntü vericidir. Bunlar, nasıl kirli bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzun göstergesidir. Artık bu tarz haberler bir yönteme dönüştü. Türkiye'de bir gazeteye haber yaptırılır ve Türkiye'de hiç kimse o habere inanmaz, sonra da o haber Avrupa medyasında abartılarak bir İslamofobik malzeme olarak kullanılır ve sonra da bu sorunlar hepimizi kuşatmaya başlar. Örnek olarak; Diyanet'in çocuk dergisi Çanakkale Savaşı'nı anlatan bir sayı çıkarır. Çanakkale Savaşı'nı anlatırken de 'şehit' kavramından söz eder. Türkiye'den bir gazete, "Diyanet'in IŞİD'çilik yaptığınaö dair haber yapar. İki gün sonra aynı haber, Alman basınında yer alır. Bu ahlaksızlık karşısında ne yapabiliriz söyler misiniz? Bu bir oyun olarak, iki ülke arasını bozmak için, her gün Alman basınını etkilemeye devam ediyor."

"ANCAK 'HERZ POWER' (GÖNÜL GÜCÜ) OLMAYI TERCİH EDERİZ"

"Diyanet İşleri Başkanlığı, dini bir müessesedir. Diyanet İşleri Başkanlığının her personelinin siyaset yapma yasağı vardır. Dolayısıyla biz kendi alanımızda kalarak, dinler, kültürler, inançlar arasındaki barışı sağlayabilirsek kendimizi mutlu addederiz. Küresel dünyada, pek çok ülke, din kurumlarını bir 'soft power' olarak adlandırmak ister. Biz, başlangıçtan itibaren asla böyle bir şeyi kabul etmediğimizi ilan etmişiz. Biz ne 'soft power', ne de 'hard power' olmayı, dinlere ve dini kurumlara yakıştırmayız. Ancak 'herz power' (gönül gücü) olmayı tercih ederiz."

Görmez, açıklamalarını, "Dünyanın dostluğa, barışa, kardeşliğe çok ihtiyacı var. Hep beraber büyük bir çaba göstererek dünyamızı kuşatan kötülükleri ortadan kaldırmalıyız" temenniyle bitirdi.

Görüntü Dökümü

----------------------

-Mehmet Görmez 'in açıklamaları

Haber-Kamera: ANKARA

===============================================

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Diyanet İşleri Başkanı Görmez, Alman Medyasına Konuştu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

  • Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı: 6 bin 299 çift başvurdu
    17:11 Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı: 6 bin 299 çift başvurdu

    Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Aile ve Gençlik Fonu'na bugün itibarıyla 6 bin 299 çiftin başvurduğunu belirterek, başvuruların değerlendirildiğini ve olumlu sonuçlanan çiftlerin evlilik öncesi eğitimlere alındığını, resmi nikahın ardından da kredilerin hesaplarına yatmaya başlayacağını söyledi. Göktaş ayrıca, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına 8 bin personel alımının Nisan ayı içerisinde gerçekleştirileceğini belirtti.

  • Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, öğrencilerle kitap okudu
    17:09 Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, öğrencilerle kitap okudu

    Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Kütüphane Haftası dolayısıyla öğrencilerle birlikte kitap okuma etkinliği düzenledi. Etkinliğe akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. Yılmaz, kitap okumanın önemine vurgu yaparak üniversitede kitap okuma etkinliklerinin yaygınlaştırılacağını ve kampüslerde bu tür etkinliklerin devam edeceğini belirtti. Etkinlikte en çok kitap okuyan öğrencilere ödül verildi.

  • Otomobille çarpışan motosiklet yayalara çarptı: 1 ölü, 3 yaralı
    17:09 Otomobille çarpışan motosiklet yayalara çarptı: 1 ölü, 3 yaralı

    Kayseri'nin Kocasinan ilçesinde meydana gelen kazada, otomobil ile çarpışan motosiklet savrularak kaldırımda yürüyen bir kadın ve çocuğuna çarptı. Kazada motosiklet sürücüsü hayatını kaybederken, otomobil sürücüsü ve yaralanan anne ile çocuk hastaneye kaldırıldı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Isparta'da Mahalli İdareler Seçimleri için Tedbirler Görüşüldü
    17:08 Isparta'da Mahalli İdareler Seçimleri için Tedbirler Görüşüldü

    Isparta Valisi Aydın Baruş başkanlığında düzenlenen Seçim Koordinasyonu ve Güvenliği Toplantısı'nda, 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri için alınan ve alınacak tedbirler değerlendirildi. Toplantıda, Isparta genelinde 330 bin 236 seçmenin bin 153 sandıkta oy kullanacağı ve seçimler boyunca 2 bin 28 polis ve jandarmanın görev yapacağı bildirildi.

  • Söke Basket ve Kuşadası Academy, finalde karşı karşıya geldi
    17:08 Söke Basket ve Kuşadası Academy, finalde karşı karşıya geldi

    Söke Basket Spor Kulübü (SBK) ve Kuşadası Academy Spor Kulübü (KASK), gruplarındaki 7 maçını da yenilgisiz tamamlayarak finalde karşı karşıya geldi. Final maçında sporcular, velilere anlamlı bir mesaj vermek için pankart açtı. Kulüplerin antrenörleri ise çocukların kötü alışkanlıklardan kurtulması ve saygı değerlerini öğrenmelerinin önemini vurguladı. Her iki kulübün kurucu antrenörü ise velilere teşekkür etti ve çocukların gelişimi için çalışmalarının devam edeceğini belirtti.

  • Düzce'de Tarımsal Üretimin Planlanması Konusunda Bilgilendirme Toplantısı Düzenlendi
    17:08 Düzce'de Tarımsal Üretimin Planlanması Konusunda Bilgilendirme Toplantısı Düzenlendi

    Düzce İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Tarım ve Orman Bakanlığı ilgili Genel Müdürlüklerin katılımıyla tarımsal üretimin planlanması konusunda bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. Toplantıda, tarımsal üretimin planlanması ilkeleri ve geleceğe yönelik hedefler tartışıldı.

  • Trabzon'da göçükte hayatını kaybeden işçilerin cenazeleri toprağa verildi
    17:07 Trabzon'da göçükte hayatını kaybeden işçilerin cenazeleri toprağa verildi

    Trabzon'un Hayrat ilçesinde meydana gelen göçükte hayatını kaybeden İbrahim Keskin ve Mehmet Sultan Allahverdi'nin cenazeleri düzenlenen törenlerle defnedildi. İbrahim Keskin'in cenazesi Arsin ilçesindeki Merkez Camisi'nde, Mehmet Sultan Allahverdi'nin cenazesi ise Rize'nin İyidere ilçesine bağlı Kalecik köyündeki Merkez Camisi'nde kılınan namazın ardından toprağa verildi. Diğer işçi Dinçer Uzunosmanoğlu'nun cenazesi ise yarın Trabzon'da defnedilecek.


Advertisement