Dha Yurt Bülteni-13 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-13

Bakan Gül: Tek tip kıyafet milletimizin beklentisiydi (EK)1)'YÜRÜRLÜĞE GİRMESİYLE 1 AY İÇİNDE UYGULANACAK'Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Gaziantep'te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

25.12.2017 15:49
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Bakan Gül: Tek tip kıyafet milletimizin beklentisiydi (EK)

1)'YÜRÜRLÜĞE GİRMESİYLE 1 AY İÇİNDE UYGULANACAK'

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Gaziantep'te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bakan Gül, Resmi Gazete'de yayımlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar nedeniyle tutuklu veya hükümlü bulunanların badem kurusu rengi tek tip kıyafetle duruşmalara getirilme zorunluluğuyla ilgili şunları söyledi:

"Milletimizin yoğun bir talebi vardı. Darbe girişiminde bulunan FETÖ'cü hainlerin özellikle duruşmalara gelirken ve son zamanlarda giydikleri, kendilerini kahraman yerine koydukları girişimlerine karşı milletimizden beklenti oluştu. Cumhurbaşkanı'mız da daha önce bunu farklı beklentilerle öyle bir düzenleme, beklenti olduğunu ifade etmişti ve nitekim dün de yapılan KHK ile bu düzenleme yapıldı. Terör ve darbe fiiline karışmış tutuklu ve hükümlülere bir tek tip elbise düzenleniyor. Bununla ilgili şekli de kanunda düzenlenmiş, belirtilmiş rengi de belli. Bu yürürlüğe bakanlık, yönetmelik çıkaracak. Yürürlüğe girmesiyle birlikte 1 ay içerisinde uygulamaya, hayata geçmiş olacak. Kadınlarla çocuklarla ilgili ayrı düzenleme var, hamile ve çocuklar için uygulanacak."

'ÜLKEMİZ AÇISINDAN ÇOK ANLAMI YOK'

ABD'de görülmeye devam edilen Hakan Atilla davasının hukuki temelden uzak olduğunu ve sonucun Türkiye için bir anlam taşımadığını belirten Bakan Gül, şöyle konuştu: "Hem sanığı, tanığı, hakimi, savcısı hakikaten hep kurgulanmış. Bakıyorsunuz hakimini Türkiye'ye getirmişler. Türkiye'ye getirenler, FETÖ'cüler. Onlar tanıklık ediyor. Türkiye'de terörden, darbecilikten aranan kişiler orada tanıklık yapıyor. Mahkeme, bunların beyanı üzerine bir hüküm kuruyor. Böyle bir şeyin kabulü, hukuki olması düşünülemez; hukuki değildir. Bu yargılamalarda işte bir kişiden ziyade Türkiye'nin ekonomisi, Türkiye'nin çıkarlarının orada yargılanması asla kabul edemeyiz. Biz orada bir kişiyi savunmuyoruz. O kişinin sütten çıkmış ak kaşık olduğunu söylememiz imkansız; ama biz, burada Türkiye'nin çıkarlarını, Türkiye'nin menfaatini savunuyoruz. Türkiye'de mahkemeler yok mu da gidip başka bir yerde dava açılıyor? Mesele Türkiye'de eğer birisi yanlış, hukuka aykırı bir şey yapmışsa Türk mahkemeleri, cumhuriyet savcıları görevinin başındadır. Bunlar yapılır, Türkiye'de yargı işliyor. Burada biz Sarraf'ı ifade ederek, onu koruyan bir tavır içerisinde değiliz. Biz Türk menfaatlerini, Türk hukukunu koruyoruz. Türkiye'de işlenmiş bir şey varsa bunu Türk mahkemelerinin, savcılarınca karar verilmeli ki verilmiş. Esasen başından itibaren hukuki temelden yoksun bir davanın sonucundan ne çıkarsa çıksın Türkiye anlamında, Türk hukuku anlamında, ülkemiz açısından çok bir anlamı yoktur; ama hep beraber birlikte izlemiş olacağız."

'ABD SÖZLEŞMELERİN GEREĞİNİ YERİNE GETİRMELİ'

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesiyle ilgili de konuşan Bakan Gül, ABD'nin ikili ve uluslararası sözleşmelerin gereğini yerine getirmesi gerektiğini vurguladı. Gül, "Orada bir olumlu gelişme kaydedilmedi. Mektupla da tekrar mevkidaşımızdan talep ettik, hatırlattık. Bu hususla ilgili somut, yeni bir gelişme yok; ama terörle mücadele ettiğini söyleyen bir ülkenin Türkiye'de darbe girişimini yapan, başlatan, liderliğini yapan, örgüt mensuplarını koruyan pozisyonda olması terörle iş birliği anlamında da gerçekten büyük bir eksikliktir. Türkiye, DEAŞ'ıyla PKK'sıyla FETÖ'süyle mücadele ederken, bu konuda hem ikili hem uluslararası anlaşmalar gereği her iki ülkenin dayanışma içerisinde olması gerekir. Türkiye, bu sorumluluğunu yerine getirirken, Amerika'nın da bu konuda daha hassas ve ikili, çok taraflı sözleşmelerinin gereğini yerine getirmesi, bu terör mensuplarını iade etmesi gerekir. Biz yasal sürece devam ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz" diye konuştu.

'SİVİLLERE CEZA MUAFİYETİ 15 VE 16 TEMMUZ'U KAPSIYOR'

Adalet Bakanı Gül, dün yayımlanan KHK'nın ardından başlayan 'sivillere yargı muafiyeti' polemiğiyle ilgili kendisine yöneltilen soruyu da yanıtladı. Düzenlemenin darbe girişimini engellemeye yönelik olduğunu belirten Gül, "Bu eleştiriler, metni okumadan yapılan eleştiriler. Daha önceki KHK'da resmi görevliler için bir dava açılamayacağı, hukuki idari sorumsuzluk getiren bir düzenleme vardı. Ama o gün 80 milyon demokrasi için, Cumhuriyet için, ülkemizin bağımsızlığı için gayret eden vatandaşlarımız vardı sokaklarda, meydanlarda. Şimdi bunlara karşı yarın 'siz demokrasiyi, ülkeyi korurken 10 lira, 50 lira şuraya zarar verdiniz. Belediyenin önünde, Genelkurmay'ın önünde şu eşyaya zarar verdiniz, şu araca zarar verdiniz' diye evine haciz mi gitsin? Burada yapılan düzenleme sadece 15 Temmuz ve sonrasında 16 Temmuz'daki darbe girişiminin püskürtülmesiyle ilgili söz konusudur. Ne öncesi, ne sonrası asla kapsam içerisinde değildir. Yani vatandaşlarımıza, sivillere yönelik burada hukuki idari sorumsuzluk getiren düzenleme, 15 Temmuz gecesi darbe başlamış ama 16 Temmuz'da bitirilmiştir. Darbenin sona erdirilmesi, vatandaşlarımız, kahraman askerimiz, Mehmetçiğimiz ve polisimiz tarafından sona erdirilmesi, püskürtülmesi ertesi gün olmuştur. Terörle mücadele edildiği diye ifade edildiği diye 'İşte bugün de terörle mücadele ediliyor, terör eylemi var, vatandaş buna karşı mücadele ettiğinde sorumsuz olacak' anlamı çıkartılamaz. Terör ifadesi, darbe girişimi bir terör faaliyetidir" diye konuştu. Türkiye'nin hukuk devleti olduğunu vurgulayan Bakan Gül, şunları söyledi:

"Bu kanundaki ifadede terörü kastederken 'terör eylemi' derken, darbe fiiline yönelik bir tanımlamadır. Daha önceki KHK'da esasen görevliler için düzenlenmiş ifade, sadece başına siviller için getirilerek düzenlenmiştir. Yani yeni bir düzenleme yok. O zaman, o yapılırken de herhangi bir eleştiri söz konusu değildi, şimdi de yeni bir durum yok. Oradaki devamı anlamındaki husus, bugüne sari olan bir durum değildir. 15 Temmuz gece oldu ama birkaç saat sonra zaten 16 Temmuz oluyor. Yani orada gün 15- 16- 17 demek yerine devamı niteliğindeki fiillere, darbe fiillerine karşı duran sivillerin bu anlamda hukuki idari sorumsuzluğuna yönelik bir düzenlemedir. Asla bunun başka bir yere çekilmesinin, suiistimal edilmesinin hiçbir hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Burada şunu mu yani 80 milyon vatandaşımız o gece canıyla, kanıyla, malıyla çıkmış sokağa, bunların hukuki sorumsuz olmasından rahatsız mı oluyorsunuz? Eleştirenlerin buna cevap vermesi lazım. 80 milyon devletin hukukunu korumak adına bütün vatandaşlarımızı davet ediyorsunuz. Vatandaşlarımız cumhuriyeti, demokrasiyi, bayrağımızı koruyor ama o esnada bir takım fiili, hukuki mala zarar vermişse bunların hepsini devlet tazmin edecektir. Ama bunu vatandaştan almayı engelleyecek bir düzenleme söz konusudur. Ama Türkiye bir hukuk devletidir. Asla bir işkenceyi, kötü muameleyi orada darbeyi önlemenin dışında bir fiiller varsa, bu filler yargılama kapsamındadır. Herkes, idare, kamu dahil hangi vatandaşa bir zarar vermişse elbette tazmin edecektir. Hangi vatandaş darbe önleme dışında bir başkasına işkence etmişse, yanlış bir fiilde, haksız bir fiilde, hukuka aykırı bir fiilde bulunmuşsa bunlar da yargılanacaktır. Ama buradaki kapsam; darbeyi önlemeye yönelik fiiller kapsamındadır, tarih de 15 Temmuz, 16 Temmuz'dur. Yani bugüne getirilen bir tarih asla metinde de yoktur. Bu konuda kötü niyetli olarak bunun yorumlanmaya çalışılması, Türkiye'de 80 milyon vatandaşımızın darbeye karşı dik duruşunu da engelleme, moral ve motivasyonunu önleme adına bir art niyetli çaba olabilir."

Görüntü Dökümü

----------------------------------

Abdulhamit Gül'ün konuşması

Genel ve detay görüntüler

( Haber: Mücahit YOLCU-Kamera: Mustafa KANLI-GAZİANTEP-DHA)

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 583 MB

========================================================

2)BİTLİS'TEN SURİYE'YE GİDEN KOMANDOLAR, DUALARLA UĞURLANDI

BİTLİS'in Tatvan İlçesi'nden Suriye'ye giden komandolar için tören düzenlidi. Törenin ardından komundolar, kurban kesilerek dualarla uğurlandı.Suriye topraklarında görev yapacak 208 komando için Tatvan 10'uncu Komando Tugay Komutanlığı Sorgun Kışlası'nda tören düzenlendi. Törene, Bitlis Valisi İsmail Ustaoğlu, Tatvan Kaymakamı M. Ali Özkan, Bitlis Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Recep Yalçınkaya, 10'uncu Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Tamer Atay, İl Jandarma Komutan Vekili Jandarma Albay Nihat Pullu ve aileleri katıldı. Vali Ustaoğlu, Tugay Komutanlığı Şeref defterini imzaladıktan sonra beraberindeki askeri yetkililerle birlikte Suriye'ye görevlendirilen komandolarla tek tek selamlaşarak başarı dileklerinde bulundu. Kurban kesildikten sonra da dua edilip, 208 komando uğurlandı.

Görüntü Dökümü

-------------------------

ASKER KAMERASI

-Araçların kışladan ayrılması

-El sallayanlar

Özcan ÇİRİŞ/BİTLİS, -

========================================================

3)KAZA SONRASI TARTIŞTIĞI SÜRÜCÜYÜ ÖLDÜREN ESKİ MUHTAR ADLİYEDE

ESKİŞEHİR'de eski muhtar Halit Kaya, otomobiliyle karıştığı hasarlı kaza ardından tartıştığı kamyonet sürücüsü, 42 yaşındaki Mehmet Yılmaz'ı tabancayla ateş ederek öldüren eski muhtar 67 yaşındaki Halit Kaya, adliyeye sevk edildi. Olay dün akşam Mutallip Orta Mahalle'de meydana geldi. Emirler Mahallesi eski muhtarı Halit Kaya yönetimindeki 26 DR 966 plakalı otomobil, Mehmet Yılmaz yönetimindeki 06 ACE 71 plakalı kamyonet ile çarpıştı. İki araçta hhasar oluştunca Yılmaz ve Kaya arasında tartışma çıktı. Halit Kaya yanında taşıdığı ruhsatlı tabancasıyla Mehmet Yılmaz'a ateş etti. Mehmet Yılmaz başına isabet kurşunla olay yerinde öldü. Polis ekipleri tarafından gözaltına alınan Halit Kaya yapılan sorgulama ardından bugün adliyeye sevk edildi.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Şüphelinin polisler tarafından adliyeye getilirken çekilen görüntüsü bulunuyor.

Haber-Kamera: Hakan TÜRKTAN-ESKİŞEHİR,

=====================================================

(YENİDEN)

4)FETÖ'NÜN KAPATTIĞI UTANÇ DOSYASI

ERZURUM'da 10 yıl önce o dönem 15 yaşında olan kıza tecavüz ettikleri iddiasıyla 9 kişi hakkında beraat kararıyla sonuçlanan, aralarında FETÖ ele başı Fethullah Gülen'in kardeşi Seyfullah Gülen, yeğenleri Ammar ve Selahaddin Gülen'in de yer aldığı 63 kişi için takipsizlik verilen dosya yeniden açıldı. Ölen Seyfullah Gülen için takipsizlik kararı verilirken, firari oğulları Ammar Gülen ile Selahaddin Gülen'in de aralarında bulunduğu 12 sanığın, 57 yıla kadar hapsi istendi. Merkez Aziziye ilçesine bağlı Gezköy Mahallesinde oturan S.K., 29 Ekim 2007'de Dadaşkent Polis Merkezi'ne başvurarak birçok erkek tarafından tehdit edilerek tecavüze uğradığını söyledi. Psikolog raporlarına göre, 'donuk zekaya' sahip olan ve 'hafif mental retardasyon' tanısı konulan S.K.'nin isimlerini verdiği 9 kişiden 8'i tutuklandı. Yetiştirme yurduna kalan S.K. burada anne ve babasının da aralarında yer aldığı 85 kişinin ismini verdi. 10 yaşından itibaren karşılaştığı tecavüz olaylarını ve teker teker ve isimleri ile anlatan S.K.'nin rapor haline getirilen bu görüşme kayıtları Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Yurttaki psikolog ve sosyal hizmet uzmanının yeri değiştirilirken, yurt müdürü hakkında farklı iddialarla soruşturmalar açıldı ve Kastamonu'ya atandı. Tecavüz mağduru S.K. de Nene Hatun Kız Yurdu'ndan alınarak Şanlıurfa Kadın Sığınma evine gönderildi. Savcı Mustafa Kızılateş tarafından yürütülen soruşdurmada 9 kişi hakkında Erzurum 1'inci Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. S.K.'ye tecavüz ettiği iddia edilen, aralarında Seyfullah Gülen, oğulları Ammar ile Selahaddin Gülen'in olduğu şüphelilerin dosyası ise Cumhuriyet Başsavcıvekili Taner Aksakal'a verildi.Soruşturma kapsamında Gülen'in kardeşi Seyfullah Gülen ile ilgili iktidarsız olmadığına dair rapor veren doktor 'terör örgütü üyesi' iddiasıyla dinlemeye alındı. 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki dava 8 Kasım 2012'de tüm sanıkların beraati ile sonuçlandı. Taner Aksakal ise 63 kişi hakkında takipsizlik kararı vererek dosyayı kapattı.

10 YIL SONRA DOSYA SİL BAŞTAN

Sahte belgeler ve usulsüz olarak kapatılan 'utanç dosyası' 10 yıl sonra yeniden açıldı. FETÖ izi çıkan dosya ile ilgili yeniden derin bir soruşturma başlatan Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı, usulsüzlükleri tek tek ortaya çıkardı. Başlatılan soruşturmada 28 Kasım 2014'te ölen Seyfullah Gülen (72) için takipsizlik kararı verilirken, firari olan oğulları Ammar Gülen (35) ile Selahaddin Gülen'in (26) de aralarında bulunduğu A.K., A.S., E.Y., M.K., N.A., M.E., R.T., S.E., V.A. ve Z.S. hakkında, Erzurum 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Sanıkların 'çocuğun zincirleme şekilde nitelikli cinsel istismarı' suçundan 30-42 yıl kadar, 'kişiyi hürriyetinden yoksun kılma' suçundan ise 4,5 yıldan 15 yıl 9 aya kadar hapsi istendi.

FETÖ'NÜN YEĞENİ SUÇLAMAYI REDDETTİ

S.K.'nin ifadelerine yer verilen iddianamede, mağdurun, Selahaddin Gülen'in, evlerinde anal yoldan kendisiyle ilişkiye girdiğini söylediği öğrenildi. 12 Aralık 2012'de alınan ifadesinde suçlamaları kabul etmeyen Selahaddin Gülen, "S. komşum olur, kendisi ile samimiyetim ve duygusal yakınlığım yok. S.'nin başkaları ile ilişkiye girdiğini ve erkeklerin onu alıp köy dışarısına götürdüğü yönünde duyumlarım var. Ancak ben ilişkiye girmedim. 2007 yılında okullar tatil olunca İstanbul'a oradan Edremit'e gittim. Okullar açılmadan 15-20 gün önce Erzurum'a döndüm. S. ile telefonla hiç görüşmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum" dedi.

TELEFON SİNYALİ ERZURUM'DAN ÇIKTI

İddianamede yeninden HTS kayıtları incelenen Selahaddin Gülen'in 15 Ağustos 2007 ile 1 Aralık 2007 arasında baz bilgisinin Erzurum'u gösterdiği vurgulandı. 2007 yılında okulların 17 Eylül'de açıldığının anımsatıldığı iddianamede, bu sebeple Selahaddin Gülen'in ifadesinin gerçeği yansıtmadığı vurgulandı. İddianamede, "Selahaddin Gülen'in mağdure S. ile birkaç kez anal yoldan ilişkiye girdiği, rızaen cinsel ilişkiye girmiş olsa dahi suç tarihi itibariyle yaşının küçük oluşu nedeniyle şüpheliye isnat olunan zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismar suçunun şüpheli yönünden oluştuğunun anlaşıldığı" denildi.

ODUNLUKTA TECAVÜZ ETMİŞ

Selahaddin Gülen'in açık adresinin tespit edilemediğine değinilen iddianamede, ağabeyi Ammar Gülen'in 2 Kasım 2015'de Atatürk Havalimanında yurt dışına çıktığı ve bir daha dönmediği bildirildi.

S.K., Samanyolu TV ana haber spikeri olan 'Kemal' olarak tanınan Kevser Gülen'in küçük kardeşi olan Ammar Gülen'in de evlerinin odunluğunda kendisi ile anal yoldan ilişkiye girdiği yönündeki ifadesine iddianamede yer verildi.

YEĞENE KIRMIZI BÜLTEN

Daha önce beraat kararı ile sonuçlanan dosya yeniden aynı mahkemede görülmeye başlandı. İlk kez yargılanmasına başlanan tutuksuz sanıkların 10'u duruşmada hazır bulunurken, firari olan Gülen kardeşler, katılmadı. Sanıklar tümü üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme heyeti, Gülen'in firari yeğenleri Selahaddin ve Ammar Gülen hakkındaki yakalama emirlerinin devamına karar verdi. Sanık Selahaddin Gülen hakkında ayrıca 'kırmızı bülten'le arama kararı çıkarılmasına hükmeden heyet, mağdur S.K.'nin ifadesinin alınması için mahkemede hazır edilmesini kararlaştırarak duruşmayı erteledi.

SAVCI, HAKİM, POLİS FETÖ'CÜ ÇIKTI

Öte yandan o dönem Gülen'in kardeşi ve yeğenlerinin tecavüz davasının kapatılması için sahte evrak düzenleyen ve görevi kötüye kullanan 16 polis memurunun ise 2'nci Ağır Ceza Mahkemesinde yargılamaları devam ediyor. Utanç dosyasını kapatan dönemin Başsavcıvekili Taner Aksakal ile beraat kararı veren 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erol Ofluoğlu, FETÖ üyesi oldukları iddiasıyla meslekten ihraç edildi.

Görüntü Dökümü

---------------------

-Erzurum adliyesi

-Seyfullah Gülen'in bir toplantıdaki görüntüsü

-Seyfullah Gülen'in cenazesi

178 mb-2.55 dk)

====================================================

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni-13 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement