Dha Yurt  Bülteni-17 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt  Bülteni-17

Şehit polisin cenazesini aynı çatışmada yaralanan silah arkadaşları getirdi (3)SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDIŞırnak'ın Beytüşşebap İlçesi Kato Dağı bölgesinde PKK'lı teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada şehit olan Özel Harekat Polisi Mesut Yılmaz'ın cenazesi, tören için...

25.05.2017 18:41
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Şehit polisin cenazesini aynı çatışmada yaralanan silah arkadaşları getirdi (3)

SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI

Şırnak'ın Beytüşşebap İlçesi Kato Dağı bölgesinde PKK'lı teröristlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada şehit olan Özel Harekat Polisi Mesut Yılmaz'ın cenazesi, tören için konvoy eşliğinde Çatalarmut Mahallesi'ndeki evinden Büyük Cami'ne getirildi. Buradaki törene Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Samsun Valisi İbrahim Şahin, kamu kurum ve kuruluşlarının temsilcileri, şehidin yakınları ve vatandaşlar katıldı. Törende şehidin tabutunu taşıyan silah arkadaşlarının birinin kolunda bulunan bantta Enfal Süresi'nden "Onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları" Türkçe ve Arapça yazılı ayeti ise dikkat çekti. Şehidin kız kardeşi Esra Yılmaz'da ağabeyinin tabutunu öptü. ardından ağabeyinin fotoğrafına bakarak gözyaşı döktü.

İkindi namazına sonrasında kılınan cenaze namazının ardından şehit özel harekat polisi Mesut Yılmaz'ın cenazesi Kıranköy Mezarlığı'ndaki şehitlikte toprağa verildi.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

-Şehitin naşının gelişi

-şehitin silah arkadaşlarından detaylar

-şehitin kız kardeşinin tabutu öpmesi

- Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç'ın taziyede bulunması

-Cenaze namazının kılınması ve duaların edilmesi

-Şehitin naaşının omnuzlarda gidişi

-Şehitin naaşının cenaze aracına konulması

-Cenaze aracının gidişi

(SÜRE: 02.10 - BOYUT: 69.53 MB)

Haber-Kamera: Yaprak KOÇER/SAMSUN,

==========================================

6 PKK'lının cezaevinden firarı davasının ilk duruşma yapıldı

DİYARBAKIR D Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nden, 5 Mart 2016 tarihinde 6 PKK'lı hükümlü ve tutuklunun firar etmesine ilişkin 2'si tutuklu 15 infaz koruma memuru ve 7 askerin, 6 aydan 30 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlandı.

Diyarbakır 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bugün görülen ilk duruşmasına tutuklu gardiyanlar Cesim Demirtaş ve Recai Dağkuşu Elazığ E Tipi Cezaevi'nden SEGBİS sistemi ile tutuksuz yargılanan 16 sanık ile avukatları ise duruşma salonunda katıldı. Tutuksuz 4 sanık ise duruşmaya katılmadı. Duruşmada ilk savunması alınan tutuklu infaz koruma memuru Recai Dağkuşu, iddiaları kabul etmediğini belirterek, "Hiç bir delil olmadan 15 aydır tutukluyum. Mahkumların kaçması için ip, çarşaf ve penseyi ben cezaevine sokmadım. Firarın yaşandığı  akşam hiç bir olumsuzluk yoktu. Firar olayını cezaevinden çıktıktan sonra beni arayan görevlilerden öğrendim. Tutuklu ve hükümlülerin cezaevinden kaçması için kimseye yardım etmedim" dedi.

"UZUN NÖBET SÜRESİ NEDENİYLE YORGUNDUM"

Tutuklu İnfaz Koruma Memuru Cesim Demirtaş ise firar olayıyla bir ilgisinin olmadığını ileri sürerek, "Firarın yaşandığı gün cezaevinde nöbetim vardı. Daha önce Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde mahkum koğuşunda görevliydim. Uzun nöbet süresi nedeniyle yorgun düştüm. Yüksek güvenlikli cezaevinde firar olmayacağı ihtimalini düşünerek biraz rahat davranıyorduk.15 aylık tutukluyum ve mağdurum" dedi.

"FİRAR BEKLEMİYORDUK, ŞAŞKINIZ"

Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanıklar ise olay gecesi cezaevinde olumsuz bir durumla karşılaşmadıklarını belirterek, yüksek güvenlikli cezaevinde firar olayının yaşanacağını beklemediklerini söylediler. Firar nedeniyle şaşkın olduklarını belirten tutuksuz sanıklar, suçlamaları reddederek, beraatlarını istedi. Savunmaların ardından görüşünü açıklayan savcı, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk halinin devamın karar vererek, duruşmayı erteledi.

5'İ AĞIRLAŞTILMIŞ ÖMÜRBOYU HÜKÜMLÜSÜ 6 PKK'LI KAÇMIŞTI

Türkiye'nin en iyi korunan cezaevlerinden olan Diyarbakır D Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nden 5 Mart 2016 günü 6 PKK'lı hükümlü ve tutuklu firar etti. Yapılan kontrolde 'Silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan tutuklu Ramazan Aslan, ağırlaştırılmış ömür boyu ve 38 yıl 32 ay cezaya hükümlü Devrim Kavak, 2 kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 135 yıl 23 ay cezaya hükümlü Osman Kılıç, ağırlaştırılmış ömür boyu ve 25 yıl 14 ay cezaya hükümlü Ulaş Arslan, ağırlaştırılmış ömür boyu ve 14 yıl 6 ay cezaya hükümlü Beşir Arcagök ile ağırlaştırılmış ömür boyu ve 31 yıl 18 ay cezaya hükümlü Diyar Kaydu'nun firar ettiği tespit edildi. Olayla ilgili 3 infaz koruma memuru tutuklanırken, bunlardan Mahmut Uzunkaya 21 Haziran 2016 tarihinde Elazığ E Tipi Kapalı Cezaevi'nde intihar etti. Firar eden PKK'lı teröristlerden bazılarının 2013 yılında Bingöl Cezaevi'nden kaçıp, daha sonra yakalanarak Diyarbakır D Tipi Cezaevi'ne nakledildiği belirlenirken, örgüt yöneticisi Murat Karayılan firarilerin Kandil'de bulunan kamplara ulaştığını açıkladı. Firar olayına ilişkin hazırlanan iddianamede 14 şüphelinin 'Görevi kötüye kullanma' suçundan 6 aydan 2 yıla kadar, 6 şüphelinin 'Dikkat, özen yükümlülüğüne aykırı davranma sonucu kaçmaya neden olma' suçundan 6 aydan 3 yıla kadar, 2 şüphelinin ise 'Hükümlü olan kişinin kaçmasını sağlama' suçundan 30 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istendi.

Haber: Felat BOZARSLAN/ DİYARBAKIR,

============================================

Kışlada enfeksiyon alarmı, 1 asker öldü (2)

SAĞLIK BAKANLIĞI ÖZEL EKİP GÖNDERDİ

Manisa 1'inci Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı'ndaki gıda zehirlenmesi şüphesiyle ilgili Vali Mustafa Hakan Güvençer, yeni bir açıklama yaptı. Güvençer, hastanelerde tedavi görenlerin sayısının 54'ten 61'e çıktığını belirterek, Sağlık Bakanlığı'nın enfeksiyonla ilgili Manisa'ya özel bir ekip gönderdiğini söyledi. Vali Güvençer'ın açıklaması şöyle:

"Kışlada eğitimlere ara verilmesi söz konusu değil. Yarın da yemin merasimi yapılacak. Rahatsız olan kişilerin bol su tüketmeleri için su verildi. Bugün eğitime çıkarılmadılar. Şu anda 61 asker hastanede yatıyor. Durumları iyi. Yoğun bakımdaki askerin de durumu stabil. Hayati tehlike olmadığı ifade ediliyor. Kontrol altında diyebiliriz. Biz bugün kışlada kurduğumuz poliklinikleri hem bu gece hem de yarın orada muhafaza edeceğiz. Neden kaynaklandığı bilinmediği için çocukların muhatap olduğu tüketim malzemelerinden örnekler alındı, laboratuarlara gönderildi. Çıkan sonuçla hastalardan alınan numuneler karşılaştırılır. Sağlık Bakanlığımızdan da özel bir ekip geldiler. Onlar da hem önleyici sağlık hizmetleri hem de durum tespiti için çalışıyorlar."

Haber: MANİSA,

==========================================

Cinsel tacizden 235 yıl hapis cezası istendi (2)

İZMİR'in Menderes İlçesi'nde, 3 yıl önce yaşları 6 ile 11 arasında değişen 6 kız öğrencisine 'porno film izlettiği' ve 'istismarda bulunduğu' iddiasıyla hakkında 102 yıl hapis cezası istemiyle açılan davada, mütalaa veren duruşma savcısı Özlem Eğridere, tutuklu sanık Adil Ş.'nin (67), "Zincirleme cinsel istismar"  ve "Müsthecen yayın izletme" suçlarından toplam 235 yıl hapis cezasına çarptırılmasını istedi. Mahkeme heyeti sanık avukatının mütalaaya karşı diyeceklerini dinlemek için karar duruşmasını 13 Temmuz'a erteledi.

Davaya konu olan olay 17 Mayıs 2014 tarihinde jandarmaya gelen telefon ihbarında, Sancaklı Mahallesi'nde bulunan ilkokulda, 22 yıl öğretmen ve vekil müdür olarak görev yapan, evli ve 2 çocuk babası emekli Adil Ş.'nin 6 kız öğrenciye porno film izletip, cinsel taciz ve istismarda bulunduğu öne sürüldü. Jandarma, yaşları 6 ile 11 arasında değişen öğrencilerin ifadelerini psikolog eşliğinde aldı. İfadelerin ardından gözaltına alınan Adil Ş. suçlamaları kabul etmedi, ancak tutuklandı. İzmir 8'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 15 Ekim 2015 yılında yapılan duruşmasında, toplam 102 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan tutuklu emekli öğretmen Adil Ş. hakkında mahkeme heyeti, delillerin büyük ölçüde toplanmış olmasını ve tutukluluk süresini de dikkate alarak tahliyeye karar verip, duruşmayı erteledi. Bitme aşamasında olan dava, aynı okulda görev yapan öğretmen Saadet Özkan'ın BİMER'e şikayeti ile tekrar gündeme geldi. Geçen yıl 26 Haziran'da görülen davanın duruşmasında mahkeme heyeti, sanık Adil Ş.'nin  tutuklanmasına karar verdi. Mahkeme  başkanı hakim Süleyman Mutlu,  9 Şubat'ta  yapılan duruşmada Adli Tıp Kurumu 6'ncı İhtisas Dairesi'nden gelen raporu okudu. Mutlu, raporda  6 mağdurun da, olaydan dolayı ruh  sağlıklarının bozulduğunu, çocukların ruh sağlıklarının kalıcı şekilde bozulup bozulmadığının tespiti için Adli Tıp Genel Kurulu'ndan yeniden rapor alınmasına karar verip, duruşmayı mayıs  ayına  erteledi. Davaya müdahil olarak katılan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili Avukat Hülya Yazar Günay,  22 Şubat'ta mahkemeye dilekçe verip, çocukların  ikinci kez rapora gönderilmeleri durumunda psikolojilerinin daha çok  bozulacağını, travma yaşayacaklarını, çocukların ve dosyanın gönderilmeden rapor düzenlenmesi için İstanbul Adli Tıp Genel Kurulu'na müzekkere yazılıp sorulmasını talep etti.  Mahkemenin bu talep yazısına 15 Mart'ta Adli Tıp Genel Kurulu cevap yazıp gönderdi. Kurum mahkemeye  gönderdiği yazıda, dava dosyasının ve mağdur çocukların gönderilmeksizin ek mütalaa düzenleneceğini bildirdi. Bunun üzerine Adli Tıp Genel Kurulu'ndan gelen cevap yazısına istinaden mahkeme 20 Mart'ta  resen duruşma yaptı. 14'üncü duruşmaya taraflardan kimse katılmadı. Duruşma savcısı, mağdur çocukların muayeneye gönderilmesi için 9 Şubat'ta yapılan duruşmada verilen ara karardan vazgeçilmesi yönünde mütalaa verdi.Mahkeme heyeti de talep doğrultusunda, karar verip, duruşmanın 25 Mayıs'ta saat 13.45'e bırakılmasına karar verdi.

"BENİM PSİKOLOJİK PROBLEM YARATACAK DURUMUM YOKTUR"

Bugün görülen 15'inci duruşmaya tutuklu yargılanan Adil Ş., avukatı Atilla Ertekin, İzmir Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü avukatı Pınar Melli, Bakanlığın avukatı Hülya Yazar Günay, İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi  sorumlusu İlke Erol, Baro Yönetim Kurulu Üyesi Nuriye Kadan ile mağdurların avukatları katıldı. Duruşmada İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan ve yardımcısı Mustafa Çetin ile STK üyeleri gözlemci olarak hazır bulundu. Mahkeme Başkanı Hakim Süleyman Mutlu, Adli Tıp Genel Kurulu'ndan gelen heyet raporunda, mağdur çocukların kalıcı olarak ruh sağlıklarının bozulduğu belirtti.

Bunun üzerine söz alan sanık Adil Ş, "Ben bu raporları kabul etmiyorum. Ben ayrıldığımda çocuklar cıvıl cıvıldı. Psikolojik problemleri yoktu. Dolayısıyla benim psikolojik problem yaratacak durumum yoktur. Bu nedenle suçlamaları kabul etmiyorum. Kulaklarım pek duymuyor, bunun için ek süre istiyorum" dedi.

"SAVUNMA HAKKIMIZ KISITLANMIŞTIR"

Sanık avukatı  Atilla Ertekin ise, Adli Tıp Genel Kurulu'ndan gelen raporun usüle aykırı olduğunu iddia ederek, " Ege Üniversitesi'nce hazırlanan raporda çocuk ve ergen psikolojisi üzerine eğitim görmüş iki tane profesörün  imzası vardır. Ege Üniversitesi çocuklar üzerine uzun testler yapmıştır. Bizce itibar edilmesi gereken rapor, iki tane uzman doktorun imzası olan ve gerekli incelemelerin uzun süre yapıldığı Ege Üniversitesi'nden alınan raporlardır. Az önce savunmanın eşitliği ilkesine ilişkin bir karar verilmiştir. Usülün ne kadar önemli olduğu ortadadır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili celse arasında talepte bulunmuş, onun talebi doğrultusunda, celse açılıp eski karardan rücu edilmiştir. Bu konuda bizim görüşümüz alınmamıştır. Bu kararın usüle aykırı olduğu kanaatindeyiz. Savunma hakkımız kısıtlanmıştır" dedi.

ALKIŞLI PROTESTO

Mağdur ve bakanlık avukatları sanığın en üst sınırdan cezalandırılmasını talep etti. Duruşma Savcısı Özlem Eğridere, verdiği mütalaasında sanık Adil Ş'nin  4 kız öğrenciye yönelik "Zincirleme cinsel istismar"  ve "Müsthecen yayın izletmek"  suçundan 170 yıl,  2 mağdur için ise  "Cinsel istismar " suçundan  65 yıl toplam 235 yıl hapis cezasına çarptırılmasını talep etti. Sanık avukatı Atilla Ertekin'de mütalaaya karşı diyecekleri için süre verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti de talep doğrultusunda karar vermek için duruşmayı 13 Temmuz'a  erteledi. Sanık jandarmalar tarafından elleri kelepçeli olarak duruşma salonunudan çıkarılırken, salonda bulunan izleyeciler  "Sapık" ve  "Yuh sana"  diyerek alkışla protesto etti.

SAADET ÖĞRETMEN: "GÖZYAŞLARIMIZI TUTAMADIK"

Duruşma öncesi Saadet Özkan'a  sahip çıkan bazı sivil toplum kuruluşu üyeleri ve  Özkan ile birlikte İzmir Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.  Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) adına açıklama yapan avukat Gamze Suznak Kızılırmak, toplumsal, ahlaki ve manevi değerlerin, aşağılık zihniyetlerin gölgesinde yıpranmasına izin vermemek için bu tür davaları takip ettiklerini ifade ederek, çocuk ve ailelerinin yanında bulunmayı kendilerine görev biçtiklerini söyledi. Kızılırmak, "Masum çocukların değil, sapıkların utanç halinde yaşayacağı bir dünya için kamuoyunu bu davada teyakkuz halinde olmasının, çocuk ve ailelerinin adalet arayışında yanlarında durmasının önemine dikkat çekiyor, herkesi mücadeleye ortak olmaya davet ediyoruz" dedi. Duruşma sonrası konuşan Saadet  Özkan, "Dört senedir çocuklar adına verdiğim mücadelede bugün savcı mütalaasını verdi. Tüm mahkeme salonu gözyaşlarımızı tutamadık. Çocukların yaşadıkları korkunç durumu duymuş olmak çok zordu. Savcının mütalaasını duymadığını söyleyen fakat diğer konuşulan her şeyi gayet iyi duyan sanık ek süre istedi. O salonda insan olanın duymaya tahammül edemeyeceği kötülükleri duyduk. 13 Temmuz 2017 de yargının kararını ve adaletin tecellisini bekliyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------------------------

KADEM adına açıklama yapan avukat Gamze Suznak Kızılırmak'ın açıklaması

Saadet Öğretmen'in açıklaması

Genel ve detay görüntüler

Haber: Bahri KARATAŞ- Mücahit BEKTAŞ  / İZMİR,

=============================================

Prof. Dr. Yarman: "Nükleer enerji Türkiye için siyasi bir tercih"

OKAN Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Yarman, nükleer enerjinin Türkiye açısından bir zorunluluk ve teknik bir mecburiyet değil, siyasi bir tercih olduğunu söyledi.

Bodrum Esnaf ve Sanayici İşadamları Derneği (BESİAD), tarafından düzenlenen geleneksel Perşembe toplantılarının bu seferki konusu "Çok Kanlı, Çok Gaddar, Hiç Bitmeyen, Enerji Savaşları : Bölge ve Türkiye" oldu. Lvzz Hotel'deki toplantıya Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tolga Yarman konuşmacı olarak katıldı. CHP Bodrum İlçe Başkanı Recai Seymen imle çok sayıda işadamının da izlediği toplantıda konuşan Prof. Dr. Tolga Yarman, enerji savaşlarının yıllardır olduğunu söyledi. Enerjinin olduğu yerde mutlaka siyaset olduğunu belirten Prof. Dr. Yarman, "Heam de kirli ve kanlı siyaset vardır. Biz bu öyküyü çevremizde hemen hemen nerdeyse 80'li yıllardan bu yana son 40 senedir daha da belirgin bir şekilde görülmeyen boyutlarından iyice görülür bir şekilde izliyoruz. Tamamen şekle indirgenmiş sözde inanç sistemi ile tamamen şekil olarak takdim edilmek istenen başka bir inanç sistemi ile arasında gerilim yaratmak sureti ile petrol için bütün bölge vuruldu. İran'da vurulmak isteniyordu. Yetkilileri, yıllar öncesinden bu yana uyarıyoruz. Biraz anladılar ama çok ağır ve büyük bedeller ödedik. O yüzden Suriye Savaşı'nda bizim işimiz yoktu. 'Yeni Osmanlıcılık' adı altında bir yapı tesis edilip, petrol ve doğalgaz için İran vurulmak istendi. Hiç kimsenin ağzından petrol ve doğalgazı duymuyoruz. Dünya çapında yaşanan bu kavga petrol ve doğalgaz içindir" dedi.

NÜKLEER ENERJİ ZORUNLULUK DEĞİL

Nükleer enerji konusuna da değinen Prof. Dr. Yarman, "Nükleer enerji Türkiye açısından bir zorunluluk ve teknik bir mecburiyet değildir. Bu siyasi tercihtir. Akkuyu'ya kurulacak nükleer enerji santrali çalışamayacak. Çünkü orası dünyanın en pahalı nükleer müzesi olacak. Turizme zarar vereceği idrak edilecek. Muhtemelen parasını tıkır tıkır ödeyeceğiz fakat ondan yararlanamayacağız. Nükleer teknoloji böyle gelmez. Ayrıca bugünkü teknoloji, çok riskli bir teknoloji her 100 nükleer santralden bir tanesi hiç akla gelmemiş sebeplerden dolayı elden kaçabilmiş oluyor. Akkuyu nükleer enerjisine hiçbir şekilde sıcak bakmıyorum, tam tersine soğuk bakıyorum. Akkuyu'ya kurulacak olan santral buraya bile zarar verebilir diye düşünüyorum" dedi.

Yaklaşık 2 saat süren toplantı sonunda Prof. Dr. Yarman, katılımcıların sorularını yanıtlayarak toplantıyı bitirdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

--------------------------------

-Toplantıdan görüntü

-Prof. Dr. Tolga Yarman'ın konuşması

-Genel ve detay görüntüler

Haber: Hülya ELTEŞ - Kamera: Nilüfer DEMİR/ BODRUM (Muğla),

==============================================

Adana'da 8 ton sahte deterjan ele geçirildi

ADANA Emniyet Müdürlüğü ekipleri, düzenledikleri operasyonla 8 ton sahte deterjan ele geçirdi.

Merkez Seyhan İlçesi'ndeki Küçükdikili Çınarlı Mahallesi'ndeki bir evde sahte deterjan imal edildiği ihbarını alan Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri, harekete geçti. Eve baskın düzenleyen polis, 700'ü paketlenmiş olmak üzere toplam 8 ton sahte toz deterjan ele geçirdi. Deterjanları piyasa sürmeye hazırlanan 33 yaşındaki S.E gözaltına alındı. Operasyonlarda ele geçirilen malzemelerin piyasa değerinin 200 bin lira olduğu açıklandı.

Görüntü Dökümü

------------------------

Sahte deterjan üretilen bina önünde bekleyen polis

Paketlenmiş deterjanlar

Polisin deterjanı çuvala doldurması

Binanın dış görüntüsü

SÜRE: 02'19"    BOYUT: 142 MB

Haber: Çağlar ÖZTÜRK -Kamera: ADANA,

=============================================

Mut Kayısı Festivali başladı

MERSİN'in Mut İlçesi'nde, bu yıl 55'incisi düzenlenen Karacaoğlan Kayısı Kültür ve Sanat Festivali çeşitli etkinliklerle başladı.

Tarihi Karacaoğlan Çınaraltı Parkı'ndaki açılış törenine Kaymakam Mehmet Ali Akyüz, MHP Mersin Milletvekili Baki Şimşek, Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Mut Belediye Başkanı Nebi Yılmaz, Gülnar Belediye Başkanı Ahmet Günel, Bozyazı Belediye Başkanı Mehmet Ballı ile çok sayıda davetli katıldı. Mut Belediye Başkanı Yılmaz, etkinliğin Ramazan nedeniyle bir hafta erkene alındığını söyledi. İlçenin temel geçim kaynağının tarıma dayandığını ve kayısının da önemli yer tuttuğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti: "Bu yıl 110 bin ton kayısı rekoltesi bekliyoruz. Yaklaşık 55 hektar araziye 1 milyon 200 bin kayısı diken bir ilçeyiz. Türkiye'de sofralık kayısının başkentiyiz. Sofralık kayısıda Türkiye'nin yüzde 70'ini üretiyoruz. Ürünlerimizi marka haline getirebilmek için de çeşitli etkinlikler yapıyoruz." Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz ise bir festivali yarım asırdan daha fazla yapılıyor olmasının büyük başarı olduğunu vurguladı Kocamaz, şunları kaydetti: "Kentimiz 2016 yılı verilerine göre, yaklaşık 2.5 milyon ton meyve üretimi ile en çok meyve üreten il konumundadır. Besin değeri yüksek olan kayısının 107 bin tonunu ilimiz üreterek mayısı pazarında ikinci sıraya oturmuştur. Bu oranın 90 bin ton gibi ciddi kısmını da Mut ilçemiz karşılamaktadır." Konuşmaların ardından kayısı yeme yarışması yapıldı. Bolluk ve bereketi temsilen dilek havuzuna kayısı döküldü. Atatürk Bulvarı'ndan geçen yabancı plakalı araçlara da kayısı ikram edildi. Mut Belediyesi Halkoyunları Topluluğu'nun gösterisi festivale renk kattı. İki  gün sürecek festivalde kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler yer alacak.

Görüntü Dökümü

------------------------

Festival açılışı izleyenler genel

İstiklal Marşı okunurken protokol

Mut Halkoyunları Ekibi gösterisi

Cüce oyunu gösterisi

Mut Belediye Başkanı Nebi Yılmaz'ın konuşması

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz'ın konuşması

Mut Kaymakamı Mehmet Ali Akyüz'ün konuşması

Kayısı yeme yarışması

Yarışmayı kazanan Mehmet Takaüt'e MBB Başkanı Burhanettin Kocamaz'ın hediyesini vermesi

Protokolün dilek havuzu'na kayısı dökmesi

Atatürk Bulvarı'nda geçen yabancı plakalı araçlara kayısı verilmesi

Haber-Kamera: Murat SÖZERİ/MUT(MERSİN),

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt  Bülteni-17 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement