Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-2

1)HORTUM, ANTALYA'NIN BATISINI YIKTI GEÇTİANTALYA'nın Finike, Kumluca ve Demre ilçelerinde dün saat 21.30 sıralarında oluşan hortum, bölgede büyük çaplı hasara yol açarken, toplam 38 kişi yaralandı.

14.11.2017 09:44
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

1)HORTUM, ANTALYA'NIN BATISINI YIKTI GEÇTİ

ANTALYA'nın Finike, Kumluca ve Demre ilçelerinde dün saat 21.30 sıralarında oluşan hortum, bölgede büyük çaplı hasara yol açarken, toplam 38 kişi yaralandı. Bölgede çok sayıda tarım alanı, sera ve yerleşim yeri zarar görürken, ağaçlar devrildi, elektrik hatlarının kopması sonucu enerji kesintisi meydana geldi. Güneşin doğmasıyla birlikte hortum ve fırtınanın verdiği zarar günyüzüne çıktı. Antalya'nın Finike, Kumluca, Demre Kaş ile Kemer ilçelerinde dün akşam şiddetli yağış etkili oldu. Finike, Kumluca ve Demre bölgesinde ise yağışla birlikte saat 21.30 sıralarında hortum oluştu. Denizde başlayan hortum karaya doğru ilerleyip başta sera ve tarım alanları olmak üzere yerleşim yerlerini vurdu. Finike'de 300 metre genişliğinde, 10 kilometre ilerleyen hortum nedeniyle seralar yıkıldı, 3'ü ağır olmak üzere çok sayıda ev ve işyeri zarar gördü, çok sayıda araç yan yattı. Sahilkent Mahallesi'nde yapımı süren kaymakamlık binası inşaatında işçilerin kaldığı konteyner hortum nedeniyle uçtu. Aralarında işçilerin de bulunduğu çok sayıda yaralanarak hastanelere başvurdu. Hortumun hatlara zarar vermesi nedeniyle bölgede elektrikler kesildi. Finike'de 28, Kumluca ve Demre'de 5'er kişi olmak üzere toplam 38 kişi yaralandı.

Türkiye'nin örtü altı sebze üretim merkezi olan Kumluca ilçesinde özellikle Mavikent Mahallesi'nde denizde çıkıp 400 metre genişliğinde, 4 kilometre ilerleyen hortum önüne çıkan seralar, gecekondular, enerji nakil hatlarına zarar verdi. Hortum evlerdeki eşyaları sokağa savurdu, bazı evlerin çatıları uçtu, istinat duvarları yıkıldı. Hortum pek çok portakal, nar ve zeytin ağacını da kökünden söktü.

Kumluca Belediye Başkanı Ak Parti'li Hüsamettin Çetinkaya'yı telefonla arayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu durumla ilgili bilgi aldı.

Başkan Çetinkaya, "Ben hayatımda böyle bir şöy görmedim. 2 bin dönüm sera zarar gördü" dedi.

DEMRE'DE HORTUM ÇIKTI

Demre ilçesinde yine akşam saatlerinde çıkan hortum özellikle Beymelek Mahallesi'nde etkili oldu. Bölgedeki çok sayıda ev ve seraya zarar veren hortum nedeniyle 5 kişi yaralandı. Hortumla birlikte bölgede dolu yağışının da etkili olduğu belirtildi.

KAŞ'TA DOLU YAĞIŞI

Kaş ilçesinde ceviz büyüklüğünde dolu yağışı meydana geldi. Bölgede birçok tarım alanı, sera ve yerleşim yerlerinde zarar meydana geldi.

KEMER'DE ŞİDDETLİ YAĞIŞ

Kemer ilçesinde ise yağmur ve fırtına nedeniyle Atatürk Caddesi'ndeki ağaçlar devrildi. Bazı ev ve işyerlerindeki elektronik eşyalar yıldırım nedeniyle zarar gördü. Bölgede elektrik kesildi.

YARALI İŞÇİLER DEHŞETİ ANLATTI

Finike Kaymakamlık binası inşaatında çalışan işçilerden 50 yaşındaki Ramazan Kılıçer, hortum nedeniyle kendisiyle beraber 7 işçinin yaralandığını söyledi. Yüz ve vücudunun çeşitli yerlerinden hafif yaralanan Kılıçer, şöyle dedi:

"Saat 21.00 sıralarında televizyon izliyorduk. Yağmur başladı. Ardından yayınımız kesildi. Bunun üzerine yatmaya karar verdik. Bir anda uğultu duyduk. Kaldığımız konteyner, deprem oluyormuşcasına ileri geri gitmeye başladı. Kapı açıldı. Arkadaşıma 'Hortum geldi' dedim. O ana dair başka bir şey hatırlamıyorum. Konteyner takla atmış ve bulunduğu yerden 10- 15 metre ileri savrulmuş."

13 İŞÇİDEN 7'Sİ YARALANDI

İşçilerden 39 yaşındaki Mehmet Güzel ise "Ben ve diğer arkadaşlarım birlikteydik. Ne olduğunu hiç hatırlamıyorum. Gözümü hastanede açtım" diye konuştu.

Kaymakamlık inşaatında 13 işçinin çalıştığını anlatan Güzel, "7 işçi yaralandı. 6'sı hastanedeki müdahaleden sonra taburcu edildi. Bir arkadaşımızın da omzundaki kırık nedeniyle Kumluca Devlet Hastanesi'nde tedavisi sürüyor" dedi.

Finike'de denizde başlayarak karada ilerleyen hortum, 10 gün sonra açılışı yapılması planlanan Finike Adliyesi'ne de büyük zarar verdi. Binanın camları kırıldı, Atatürk büstü devrilerek zarar gördü. Büst sabah gelen çalışanlar tarafından bulunduğu yerden kaldırılarak muhafaza altına alındı. Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Kumluca, Finike ve Demre'de incelemelerde bulunuyor.

FİNİKE VE KUMLUCA' DAN GÖRÜNTÜLMER GEÇİLDİ

Hasan DEMİRBAŞ- Tolga YILDIRIM- İbrahim LALELİ-Suat SÖĞÜT- Ramazan SARIKAYALI/ KUMLUCA, FİNİKE, DEMRE (Antalya),

=========================================================

2) AFAD EKİPLERİ HABUR SINIR KAPISI'NDA

IRAK'ın Süleymaniye kentinde meydana gelen deprem sonrası AFAD'ın arama kurtarma ekipleri Şırnak'ın Silopi İlçesi'ndeki Habur Sınır Kapısı'nda teyakkuzda bekliyor. Irak'ın Süleymaniye kentinde dün akşam saat 21.18'de meydana gelen 7.3 büyüklüğündeki depremin ardından AFAD ekipleri, Silopi İlçesi yakınlarındaki Habur Sınır Kapısı'na hareket etti. Diyarbakır'dan yola çıkan AFAD ekiplerini taşıyan araçlar, gece yarısı Habur Gümrük Kapısı'na ulaştı. Gümrük sahası içerisinde teyakkuzda bekleyen ekipler ihtiyaç olması halinde Kuzey Irak'taki Süleymaniye kentine geçecek.

Görüntü Dökümü

------------------------

-AFAD araçlarının Habur'a girişi

-Gümrük sahasında hareket eden araçlar

-Habur Sınır kapısı

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Selim YALÇIN/SİLOPİ (Şırnak),

================================================

3)POMPALI TÜFEKLİ SALDIRI GÜVENLİK KAMERASINDA

İZMİR'in Bayraklı ilçesinde, bankta oturduğu sırada pompalı tüfekli saldırıya uğrayan 32 yaşındaki Yaşar Hatun yaralandı. Saldırı anı, bir işyerinin güvenlik kamerası tarafından görüntülendi. Olay, saat 22.00 sıralarında Sevgi Yolu üzerinde meydana geldi. Yaşar Hatun, bankta oturduğu sırada kimliği bilinmeyen bir kişi arkasından gelip elindeki pompalı tüfeği ateşledi. Sağ bacağından vurulan Hatun, kanlar içerisinde yere yığıldı. Çevredekilerin ihbarı üzerine gelen sağlık ekipleri, Hatun'u Ege Üniversitesi Hastanesi'ne kaldırdı. Burada ilk müdahalesi yapılan Hatun, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Hatun'un hayati tehlikesinin bulunmadığı belirtilirken. polis soruşturma başlattı.

Öte yandan, saldırı olay yerindeki bir işyerinin güvenlik kamerası ile kaydedildi. Görüntülerde, saldırganın arkadan yanaştığı ve tetiğe basıp koşarak uzaklaştığı yer alıyor.

Görüntü Dökümü

----------------------

Olayın güvenlik kamerası görüntüsü

Olay yerinden görüntü

Haber-Kamera: Davut CAN/ İZMİR,

================================================

4)HASTA NUMARASI YAPAN, DİLENCİ YAKALANDI

ADANA'da elinde taşıdığı ilaç kutularını vatandaşa gösterip, bayılma numarası yaparak yardım topladığı belirlenen 63 yaşındaki Ahmet Ç., zabıta ekipleri tarafından yakalandı. Adana Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı zabıta ekipleri, artan dilencilik olayları üzerine harekete geçti. Zabıta, yürüdüğü sırada aniden bayılma numarası yaparak, başına toplanan vatandaşlara yanında taşıdığı poşet içindeki boş ilaç kutularını göstererek yardım isteyen Ahmet Ç.'yi uzaktan takip etmeye başladı. Farklı caddelerde bayılma numarası yaparak para topladığını belirlediği Ahmet Ç.'yi yakalayan zabıta, üzerinde yaptığı aramada 153 lira buldu. Engeli olmamasına rağmen üzerinden engelli kartı da çıkan Ahmet Ç.'ye 109 lira para cezası kesilerek serbest bırakıldı. Zabıta Denetim Şube Müdürü Mehmet Atilla, " Halkımızın duygularını istismar eden bu kişilere, denetimlerimiz devam edecek" dedi.

Görüntü Dökümü

------------------------

Zabıta Müdürlüğünün tabelası

Dilenci ve zabıtanın arasındaki konuşma

Dilenci ile röp.

Zabıta Denetim Şube Müdürü Mehmet Atilla'nın ilaçları göstererek konuşması

Dilencinin ilaçlara bakması

Bisikletinin görüntüsü

Dilencinin zabıta müdürlüğü bahçesinde görüntüsü

Mehmet Atilla'nın konuşması

SÜRE: 02'54"    BOYUT: 176 MB

Haber-Kamera: Çağlar ÖZTÜRK/ADANA,

======================================================

5)HUZUREVİ SAKİNLERİNE KÖPEKLİ REHABİLİTASYON

ÇANAKKALE Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi yönetiminin sahiplenip, bahçede bakmaya başladığı köpekler, burada kalan sakinlerin yaşama daha sıkı tutunmalarını sağlarken, rehabilitasyonlarının da bir parçası haline geldi.

Kent  merkezine bağlı Kepez Beldesi'nde bir süre önce yapılan 5 yıldızlı otel kalitesindeki Çanakkale Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi, 2016 yılın Temmuz ayında sakinlerini kabul etmeye başladı. Yönetim, huzurevinde kalan 114 sakinin sosyal yaşantısını zenginleştirmek adına çok sayıda etkinlik düzenlemeye başladı. Ancak hayata geçirdiği bir uygulama ise Huzurevinde kalan yaşlıların mutluluğuna mutluluk kattı. Bir yaşlının köpek sahiplenme talebiyle Huzurevi bahçesinde 5 köpeğe bakılmaya başlandı. Bununla da kalınmadı, yaptırılan kümeslerde çeşitli hayvanlar beslenmeye başlandı ve Huzurevi bahçesi adeta bir mini hayvanat bahçesine dönüştü.

Huzurevi sakinleri, bahçede bakmaya başladıkları köpeklerler oldukça keyifli zaman geçiriyor. Yemeklerini veriyor, bakımlarını yapıyor, onları bahçede gezdiriyor ve bu sayede eğlenceli vakit geçiriyor. Oyuncu olan hayvanlar, kendileriyle ilgilenen yaşlılara adeta sevgi gösterisinde bulunuyor. Bu sayede yaşlılar, huzurevindeki odalarına tıkılıp kalmaktan kurtuluyor. Eğlenip, keyifli zaman geçirdikleri bahçedeki köpekler, bir anlamda yaşlıların rehabilitasyonlarının parçası oluyor.

Huzurevi sakinlerinden 72 yaşındaki Bilgi Doğantan ise bahçedeki köpekler ve diğer hayvanların Huzurevi'nde farklı bir ambiyans yarattığını söyledi. Doğantan, "Bu hayvanlar biz yaşlılara bir eğlence, vakit geçirme havuzu olarak arz edildi. Geliyoruz yakından onları izliyoruz, alıp gezdiriyoruz. Çok tatlılar. Eğleniyoruz, çok mutluyuz. Müdürümüz hayvansever. Bu köpekleri buraya getirdi. Buraya başka bir hava estirdi.  Şu anda 5 köpeğimiz var. Ama birisi hamile. Bakalım üç mü, dört mü, beş mi yavru dünyaya getirecek. Sonradan da arkası gelebilir" dedi.

Çanakkale Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi Müdür Vekili İstiklal Okur, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın stratejisi doğrultusunda yaşlıların sadece bakımını üstlenmediklerini, aynı zamanda onların yaşamını renklendirerek, hayata tutunmalarını sağladıklarını belirtti. Bu kapsamda da Huzurevi bahçesinde köpek bakmaya başladıklarını anlatan Okur şöyle konuştu: "Birgün bir yaşlımız bize geldi ve 'köpek sahiplensek ya bahçemiz geniş ve elverişli' dedi. Biz de bir köpekle başladık bu işe. Baktık yaşlılarımızla iletişimleri iyi, yaşlılarımızın hayata bakışı değişiyor. Daha sonra bir, iki, derken en son üç tane yavru köpeğimizi de sokaktan alarak şu an 5 köpeğe ulaştık. Tabi bu köpeklerin de sağlıklı olmaları bizim için önemliydi ve veterinere aşılarını, bakımlarını yaptırdık. Yaşlılarımızın, köpeklerle ilgilenmeleri, oynamaları ve gezdirmeleri hayata daha sıkı bağlanmalarını sağladı. Bizim amaçlarımızdan birisi olan, yaşını almış gençlerimizin hayata daha sıkı tutunmalarını sağladık. Köpekle başladığımız bu girişimi daha sonra kümesler yaptırarak güvercin, tavuk, tavşan ve bıldırcın gibi hayvanları ekledik. Sakinlerimiz bu hayvanlarla bir şekilde rehabilite oluyorlar, kendilerini rahatlatıyorlar. Şu an da bu girişimimizin olumlu sonuçlar verdiğini görüyoruz. Yaşlılarımız mutlular. Ayrıca, Merkezimizde yenmeyen yemekleri de bu hayvanlara vererek değerlendirmiş oluyoruz. Personelimiz ve yaşlılarımızla birlikte temizliklerini yapıyoruz. Huzurevi olarak yaşamın içerisindeyiz ve yaşamın içerisinde olan her şeyi burada etkinleştirmeye çalıştık. Bunda da sakinlerimizin çok büyük katkısı oldu. Çünkü siz bunları buraya getirebilirsiniz, ama bahçeye yaşını almış gençlerimiz inmezse hiçbir anlam katmaz. Biz bu şekilde aktif yaşamı burada sürdürüyoruz ve amacımızı gerçekleştirmiş oluyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü

------------------------

-Huzurevi bahçesindeki köpek kulübesinden ve köpeklerden görüntü

-Yaşlıların köpeklerle oynamaları, yemek vermelerinden görüntü

-Yaşlılar ile röp.

-Huzurevi sakini Bilgin Doğantan ile röp.

-Huzurevi Müdürü İstiklal Okur ile röp.

-Köpekler ve yaşlıların toplu görüntüsü.

- DHA muhabiri Burak Gezen'in anonsu

Haber: Burak GEZEN - Kamera: Mustafa SUİÇMEZ/ ÇANAKKALE,

==============================================

6)ANILAR MEZATTA SATILIYOR

İZMİR'in Alsancak ilçesinde 10 masalı bir kafe 'oturma odası' dekorasyonu, daktilolar, eski televizyonlar ve haretalar gibi özel eşyalarıyla ziyaretçilerini adeta bir önceki yüzyıla götürüyor. Kafede her pazartesi açık artırma usulüyle müzayede yapılıyor, yaklaşık 300 kişi bu özel eşyaları satın alarak, mutlu oluyor.

Balıkesir Ayvalık, İstanbul ve İzmir'deki bitpazarlarından 12 yıldır aldığı eski eşyaları iki yıl önce adeta evin oturma odası gibi döşediği ve 'junker' adını verdiği kafeye taşıyan Sinan Kaygısız'ın samimiyeti, zamanla müşterilerine de yansıdı. Daktilolar, siyah- beyaz televizyonlar, çevirmeli telefonlar, eski fotoğraf makineleri, gazoz kapakları, kola kutuları gibi çok farklı özel eşyalarla mekan, antika tutkunlarının buluşma noktası haline geldi. Her pazartesi 18.30'da da açık artırma usulüyle müzayede yapılmaya başlandı. 30- 40 esnafın yaklaşık 300 müşteriye satış yaptığı müzayedeye daha çok internet üzerinden satış yapanlar katılıyor, en çok parayı veren objeyi alıyor. Müzayedeye sürekli katılan Koleksiyoner Yavuz Şenol, kola, içecek ve futbol üzerine koleksiyonları olduğunu belirterek, "Çok güzel bir mekan. Kafe ortamı olması insanların kaynaşmasını sağladı. İnsanlara çok ilginç geliyor. Uzun yıllar İstanbul'da yaşadım. Orada mezatlar daha fazla burada çoğalması lazım. Koleksiyonerlerin de artması gerekir. İnsanların hobilerinin olması lazım" diye konuştu. İspanyol ürünleriyle ilgilenen Ömer Durmuş, hobisinin sevdaya dönüştüğünü vurgulayarak, "Durmadan alıyoruz. Evde koyacak yer bulamıyoruz ama hala dayanamayıp alıyoruz" dedi. Müzayedeye nişanlısı ile katılan Ebru Gökyılmaz, evlilik sürecinde ev eşyalarını kafede katıldıkları müzayededen aldıklarını dile getirerek, "Özellikle eski elektronik aletler, yazıyla alakalı objeler ilgimizi çekiyor" dedi.

Görüntü Dökümü

----------------------

Kafe sahibi Sinan Kaygısız ile röp

- Koleksiyoner Yavuz Şenol ile röp

- İspanyol ürünleriyle ilgilenen Ömer Durmuş ile röp.

Müşteri Ebru Gökyılmaz ile röp.

Kafeden, objelerden genel ve detay görüntüler

Haber- kamera: Mücahit BEKTAŞ

======================================================

(ÖZEL)

7)KAYBOLMAYA YÜZ TUTMUŞ NİNNİLERİN BELGESELİNİ ÇEKTİ

TUNCELİ'de, sinema yönetmeni Arin İnan Arslan, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle Anadoluyu gezerek Türkiye'de kaybolmaya yüz tutmuş ninnileri kaynak kişilerden dinleyerek 8 ayrı dilde kayda alıp belgeselini çekti. Annelerin yıllardır bebeklerini uyutmak için söyledikleri 30 ninniyi Türkçe, Kürtçe, Zazaca, Lazca, Hemşince, Gürcüce, Arapça ve Ermenice dillerinde kayda alan yönetmen Arin İnan Arslan, "8 aylık çalışma süresince dinlediğim ninnilerin birçok yörede ağıta dönüştüğünü ve her ninnin bir hikayesinin olduğunu gördüm"dedi.

"KIZIMI UYUTMAK İSTERKEN NİNNİ BELGESELİNİ ÇEKMEK AKLIMA GELDİ"

Kısa ve uzun metrajlı film çeken yönetmen Arin İnan Arslan, Türkiye'de unutulan ve yok olma tehlikesi altında olan Anadolu ninnilerini sonraki kuşaklara aktarmak için Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile bir proje hazırladı. Proje kapsamında 4 kişilik ekiple, Tunceli, Diyarbakır, Hatay, Adana, Artvin, Kars, Sivas, Mersin, Elazığ, Malatya, Trabzon ve Rize illerini gezerek, o yörelere özgü ninnileri, dinleyip kayda alan yönetmen Arslan, ninnileri Türkçe, Kürtçe, Zazaca, Lazca, Hemşince, Gürcüce, Arapça ve Ermenice dillerinde, "Anadolu ninnileri" adı ile belgesele çevirdi. Ninni projesinin hikayesini anlatan yönetmen Arin İnan Arslan, kızı Solin'i uyutmak istediği esnada ninni belgeselini yapmak fikrinin aklına geldiğini belirterek, "4 yaşında olan bir kızım var. Kızım ilk doğduğunda kolit hastalığı nedeniyle sürekli gaz sancısı çekiyordu. Gaz sancısı nedeniyle  sesleri algılamakta zorluk çekiyordu. Kızımı uyutmak için ona ninni söylemek istedim ama hafızamda hiç ninni yoktu. Çevreme sordum herkes ya 'unuttuk' ya da 'bilmiyoruz' dediler. Bu durum beni ninni bulmaya teşvik etti. Bir süre sonra bu konu üzerinde araştırmalar yaptım uzman kişiler ile görüştüm, ninni araştırması yapan hocalarla ile görüştüm ve en sonra da köye gittim anneme sordum.  Dedim ki, 'Anne beni uyutmak için ninni söyledin mi hiç" Annem bir ninniyi hatırlıyordu. Anemin ninnisini dineleyerek çalışmaya başladım"dedi.

"ANADOLU'NUN YOLLARINA DÜŞÜP, NİNNİ İÇİN KAYNAK KİŞİLERİ ARAŞTIRMAYA BAŞLADIM"

Türkiye'de ninniler konusunda çok fazla araştırma yapılmamasından dolayı bu yüzden kaynakların az olduğuna dikkat çeken Arslan, "Ninni konusunda Türkiye'de en önemli kaynak kişi Amil Çelebioğlu'dur. Onun kaynaklarını inceledim ve farklı kaynaklardan araştırmalar yaptım. Bu araştırmalardan sonra karar verdim ekibi kurdum ve Anadolu yollarına düşüp, ninni için kaynak kişileri araştırmaya başladım. Ulaştıklarını kayda aldım. Kayda alırken de nininin ortaya çıkış sebeplerini de araştırdım. Özellikle kaynak kişiden dinleyerek kaydettim. Eğer kaynak kişi hayata değilse kızı ya da oğlundan dinledim"diye konuştu. Arslan, yaptığı 8 aylık çalışma süresince dinlediği ninnilerin birçok yörede ağıta dönüştüğünü ve her ninnin bir hikayesinin olduğunu ifade ederek, "Biz ninniyi hep annelerin çocuklarını uyutması ya da nenelerin çocuklarını eğlendirmesi için söylenen tipik ninniler sanardık. Ama araştırmamın ilk safhasında fark ettim ki ninniler birçok yörede ağıta dönüşmüş. Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde ninni ile ağıt aynı olmuş. Karadeniz'de görüştüğüm kaynak kişiler biz de ağıt yok, biz ağıtları gidip Doğu'da öğrendik dediler. Sivas yöresinde ninni ile ağıt aynı algılanıyor. Yani ninni tamamen ağıt olmuş. Bizim Dersim yöresinde de aynı, ya kavuşma ya ayrılık, ya erken ölüm, ya yaşanan bir baskı ve şiddet ya da küçük yaşta çocuk kaybetme ya da kavuşmama gibi hallerden ortaya çıkmış ninnilerin tamamı"dedi.

"ÇOCUKLAR İÇİN SÖYLENEN NİNNİLER ÇOK ÖZELDİR"

Yönetmen Arin İnan Arslan, annenin ninni söylemesi ile anne ve bebek arasında kuvvetli bir bağ oluştuğunu de ifade ederek, "Çok özel bir melodi, çok özel sözler ve çocuk ile anneyi aynı dünyaya götürüyor. Kulağına işlenen ninni asla unutulmuyor. Ama günümüzde artık anneler çocuklarını uyutunca ninni okumuyor. Herşey değişti bu yüzden de ninniler artık neredeyse yok oldu. Sivas'ta görüştüğüm 85 yaşındaki bir baba, '85 yaşındayım annemin bana söylediği o ninni sesi hala kulağımda, hala annem söylüyor, ben dinliyorum ezgisini hiç unutmadım' dedi. 85 yıl boyunca sizi terk etmeyen bir ezgiyi düşünün, duygu dünyanıza olan etkisini düşünün en büyük sıkıntı 80 yıllık 90 yıllık o duyguların o ezgilerin kayda alınmaması tarihe not edilmemesi ve yok olup gitmesidir. Ben de bu yüzden bu çalışmayı çok önemli görüyorum" diye konuştu.

"HEPSİNİN HİKAYESİ ETKİLEYİCİ"

Her ninninin farklı hikayesi olduğunu anlatan Arslan, acılar ve ayrılıklar üzerine söylenmiş bir çok nininin olduğunu söyledi. Arslan, "Ezgisi acılar üzerine kurulmuş, ayrılıklar, kavuşmamamalar ve ölümler üzerine yazılmış söylenmiş çok etkileyici ninniler var. Ağıta dönüşen ninniler var. Sadece Antakya yöresinde dinlediğin Arapça ninnilerde farklılık var . Arapça ninnilerin ezgisi daha farklı ve ritimlidir ve biraz daha neşeli söyleniyor. O bana çok farklı geldi. Daha farklı bir ezgi söyleme şekli var, Lazca. Ağıt formunda söylenen ninniler dinlediğimiz zaman bizi adeta çiviliyordu. Çok etkileyici oluyor. Artvin'de dinlediğim Lazca ninni çok etkileyici hem ağıt türünde söyleniyordu hem de sözleri çok etkileyiciydi. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu projeye destek vermeseydi, böylesi bir çalışmaya yapamazdım, projeyi bakanlığa sunduğum gibi kabul edildi"diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Arslan'ın açıklamaları

-Çekilen belgeselden kesitler

-Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Ferit DEMİR/TUNCELİ, -

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni-2 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement