Dha Yurt Bülteni-3 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni-3

Kontrolün sağlandığı Raco'dan yeni görüntüler Afrin teröristlerden temizlenmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ve ÖSO güçlerinin de katıldığı Zeytin Dalı Harekatı kapsamında Afrin'e ulaşan yaklaşma istikameti üzerinde olması ve içinde çok sayıda teröristin barınmasına imkan...

04.03.2018 11:20
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Kontrolün sağlandığı Raco'dan yeni görüntüler

Afrin teröristlerden temizlenmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ve ÖSO güçlerinin de katıldığı Zeytin Dalı Harekatı kapsamında  Afrin'e ulaşan yaklaşma istikameti üzerinde olması ve içinde çok sayıda teröristin barınmasına imkan vermesi nedeniyle kritik bir öneme sahip olan Raco beldesinde kontrol sağlandı.  ÖSO güçlerinin girdiği Raco merkezinde teröristler tarafından kurulan bariyerlerin kaldırılmasına ve  önceden tuzaklanan el yapımı patlayıcı ve mayınların imha edilmesine başlanıldığı öğrenildi.  Raco bölgesinde teröristler ile yer yer çatışmaların devam ettiği belirtildi.

GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR

Haber-Kamera: İrfan SAPMAZ

===============================================

Misafirlikte gözaltına alındı, suçsuz olduğu 1.5 yıl sonra anlaşıldı

İZMİR'in Konak ilçesinde yaşayan 18 yaşındaki Fevzi Deveci, mide ameliyatı olan arkadaşını ziyarete gittiği binada, polisin düzenlediği uyuşturucu baskınında gözaltına alındı. Misafirlikteyken kendini polis merkezinde bulan Deveci, 'Uyuşturucu ticareti yapmak' suçundan yargılandığı davada, 1.5 yıl sonra beraat etti. Adaletin yerini bulduğu söyleyen Deveci, ancak bu süreçte annesinin üzüntüden kalp hastası olduğunu belirtti.

Hurdacılık yaparak geçimini sağlayan Fevzi Deveci, 2016 yılının Eylül ayında birlikte çalıştığı ve mide ameliyatı olan arkadaşı Recep Kaçan'ın 2. Kadriye Mahallesi'ndeki evine ziyarete gitti. Bu sırada polis, Kaçan'ın ikinci katında oturduğu binanın zemin katına, uyuşturucu baskını düzenledi. Gürültü üzerine aşağıya inen Deveci, polis tarafından zemin kattaki kişilerle birlikte gözaltına alındı. Polis merkezine götürülen ve ifadesi alındıktan sonra serbest bırakılan Deveci ile diğer şüpheliler hakkında İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'Uyuşturucu ticareti yapmak' suçundan dava açıldı. Yaklaşık 1.5 yıl süren davada tutuksuz yargılanan Deveci hakkında beraat kararı verildi.

"SİGARA DAHİ İÇMİYORUM"

Suçsuz olduğunun anlaşılmasından dolayı mutlu olduğu belirten Deveci, "Birlikte hurdacılık yaptığım arkadaşım mide ameliyatı olduğu için ziyarete gitmiştim. Misafirlikteyken binanın zemin katına uyuşturucu baskını yapıldı. Ben de aşağıya inince gözaltına alındım. 1.5. yıl yargılandığım davadan beraat ettim. Adalet yerini buldu. Ben uyuşturucu değil sigara bile kullanmıyorum. Hurdacılık yaparak anneme bakıyorum. En büyük üzüntüm dava sürecinde annemin hastalanması" dedi.

"TAZMİNAT DAVASI AÇACAĞIZ"

Deveci'nin Avukatı Abdi Yaşar, müvekkilinin suçsuzluğunu kanıtladıklarını belirterek, "Müvekkilim bir apartmanın zemin katına düzenlenen uyuşturucu baskınında gözaltına alındı. Oysaki müvekkilim ameliyat olan arkadaşını ziyarete gitmiş. Arkadaşının hastane raporlarını savcılığa sunduk. Orada serbest kaldı, ancak sonrasında 'uyuşturucu satışı yapmak' suçlamasıyla 1.5 yıl boyunca yargılandı. Suçsuzluğunu kanıtladık ve beraat etti. Ancak bu süreçte telafisi olmayan mağduriyetler yaşadı. Annesine hurdacılık yaparak bakıyor. Annesi kalp hastası oldu. Önümüzdeki günlerde açık kalp ameliyatı olacak. İlerleyen günlerde yaşanan mağduriyetlerden dolayı maddi ve manevi tazminat davası açacağız" diye konuştu.

Oğlunun durumuna üzüldüğü için hasta olduğu anlatan anne İlknur Ertener ise "Oğlum 1.5 senedir yargılanıyor. Dava yüzünden hastalandım. Kalp ameliyatı olacağım. Yaşadığım acılara rağmen beraat ettiği için sevinçliyim" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Fevzi Deveci ile röportaj

Avukat Abdi Yaşar ile röportaj

Anne İlknur Ertener ile röportaj

Haber-Kamera: Mehmet CANDAN/ İZMİR,

==================================================

Üniversite öğrencisi Sedanur yoksul öğrencilerin yüzünü güldürüyor

BURSA'da, üniversite öğrencisi Sedanur Kavaklı, "Mor Kanatlar" adını verdiği projesi ile yoksul ilkokul öğrencilerinin umudu oldu. Kitap, kalem, silgi gibi kırtasiye malzemelerini yardımseverlerden toplayıp yoksul öğrencilere ulaştıran Kavaklı, yol ve konaklama masraflarını da harçlıklarından karşılıyor.

Uludağ Üniversitesi Turizm ve Seyahat Hizmetleri Bölümü öğrencisi 20 yaşındaki Sedanur Kavaklı, sosyal medya üzerinden ve yüz yüze görüştüğü yardımseverlerden

topladığı az kullanılmış ya da kullanılmamış kırtasiye malzemelerini ihtiyaç sahibi ilkokul ve ortaokul öğrencilere ulaştırıyor. Arkadaşlarıyla sohbet esnasında böyle bir yardım çalışması yapmaya karar verdiğini söyleyen Kavaklı, arkadaşının vazgeçmesi üzerine  "Mor Kanatlar" adını verdiği projesini tek başına sürdürüyor. Babaannesi ve dedesi ile yaşayan Kavaklı, kırtasiye malzemelerinin yanı sıra yardımseverlerden gelen mont ve bot gibi giyim eşyalarını da evinde topluyor. Daha sonra ihtiyaç sahibi öğrencilerin bulunduğu okulları tespit etmek için sosyal medyadan araştırmalar yapıp ilgili Milli Eğitim Müdürlükleri'nden de teyit ediyor. Bu şekilde araştırma yaparken, görüştüğü bir öğretmenin sözlerinden çok etkilendiğini belirten Sedanur Kavaklı, " Şanlıurfa'da görüştüğüm okulun öğretmeni bana, 'Bir kalem ya da bir kitap deyip esirgemeyin, bir kalem bir hayat demek. Buralarda çocuklarımızın çok fazla ihtiyacı var' dedi. Bu da beni çok etkiledi" şeklinde konuştu.

"ZORUNDAYIM, ÇÜNKÜ BU BİR GÖREV"

"Mor Kanatlar" ismini verdiği yardım projesiyle ilgili bilgiler veren Sedanur Kavaklı, "Aslında bu çalışmayı arkadaşımla yapıyordum. Kendisi çalışamayacağını söyleyince tek başıma sürdürmek zorunda kaldım. Zorundaydım, çünkü bu bana göre bir görev. Yardım dağıtmak için hangi şehre gittiğimin hiçbir önemi yok. Sadece önemli olan ihtiyaç sahibi olmaları. Bu zamana kadar Bingöl, Şanlıurfa ve Trabzon'a gittim" dedi.

YOL VE OTEL PARASINI HARÇLIKLARINDAN BİRİKTİRİYOR

Yapacağı yardımlar için para yardımı kabul etmeyen, gelen tekliflerden ise dağıtması için kırtasiye malzemesi istediğini söyleyen Sedanur Kavaklı, "Mor Kanatlar" projesi kapsamında topladığı kırtasiye malzemelerini dağıtmak için yaptığı yol ve otel masrafları gibi giderleri harçlıklarından karşıladığını söyledi.

Yardım götürülecek okula gitmeden aylar önce harçlıklarını biriktirmeye başladığını söyleyen Kavaklı,  "Ben bir öğrenciyim. Hem çalışıyorum, hem okuyorum. Yapacağım yardım gezilerinde ulaşım ve konaklama giderlerimi kendim karşılıyorum. Tek başıma olduğum için hepsini tek başıma üstlenmek zorundayım. Yardım yapılacağı zaman ise okulumu bir müddet bırakıp çocukların yanında oluyorum. Verdiğim emeğin karşılığını ise çocukların yüzündeki tebessümleri ve bakışlarıyla alıyorum. Şanlıurfa'da gittiğim okula  ilk adım attığımda çocukların hepsi aynı anda hücum şeklinde üzerime koşmuştu. Bu inanılmaz bir duygu. Tarifi yok. Bu benim için bir ilk olmasına rağmen çok güzel geçti. Projeme başlamadan önce insanların çoğu olumsuz karşılık verdi. Kimisi anlamadı, kimisi yargıladı. Beklediğim şeylerdi ama pes etmedim, yılmadım. Emeğimin karşılığını çocukların sarılmaları ile aldım" şeklinde konuştu.

"BİR KALEM ORALARDA BİR HAYAT DEMEK"

Yardımseverlerden destek beklediğini söyleyen Sedanur Kavaklı, yoksul ailelerin çocuklarının bir silginin yarısı ile mutlu olduğunu belirtti. "Gittiğim okulda çocuklar rengarenk malzemeleri gördüğünde çok heyecanlılar ve çok mutlu oldular" diyen Kavaklı, "Öğrenciler pembe rengi aslında biliyorlar ama pembe renkli bir kalemi, pembe yazan, mavi yazan bir kalemi ilk kez gördüler. Bunlara sahip oldukları için seviniyorlar. Onları bu şekilde görmem beni mutlu ediyor. Bazı bölgelerde çocuklar bir kalemle bir dönemi bitiriyorlar. Bu demek oluyor ki bir kalem oralarda bir hayat demek. Yüreği güzel insanlardan destek bekliyorum, lütfen ihtiyaç sahibi öğrencilerimize malzeme gönderelim. Bir kalem diyerek küçümsemeyin, bir ceket deyip küçümsemeyin; çünkü oradaki çocuklarımızı bir ceketle bir kalemle bir dönemlerini idare ediyorlar. Kullanmadığınız bir parça eşya, bir silgi, hatta silginin yarısı dahi olur, yarım bir silgi bile yarım bir dönem demektir. Bu yüzden 'Sen de el ver geleceğimiz olsun' sloganıyla  eğitimsiz hiçbir çocuğumuz kalmasın diye çocuklara yardım götürmeye devam edeceğim" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Sedanur'un yardım yaptığı okullardan çocuklar ile buluşmalarından görüntüler

-Götürülen kıyafet ve ayakkabıların çocuklara giydirilmesi

-Okullardan genel detaylar

-Sedanur'un evde eşyaları toplayıp düzenlemesi

-Eşyalardan Detaylar

-Sedanur Kavaklı ile röportaj

Haber-Kamera: Enver Fatih TIKIR/BURSA, -

===============================================

Kick boksçu Sabriye'nin Las Vegas'taki hedefi; altın kemer

KATILDIĞI bir televizyon yarışmasıyla ünlenen Kick Boks Dünya Şampiyonu Sabriye Şengül (29), ABD'nin Las Vegas kentinde gerçekleşecek dünyanın en büyük organizasyonlarından birinde çıkacağı ringde zorlu rakipleri ile dövüşecek. Sıkı bir antrenman programı uygulayan Sabriye Şengül, şampiyonada altın kemeri kazanmayı hedefliyor. Gördüğü bir rüya üzerine başladığı kick boks sporunda 6 ayda Türkiye Şampiyonluğu elde etmeyi başaran Şengül, "Hedefim, dünyanın en büyük organizasyonlarından biri olan Bellator'da altın kemerin sahibi olmakö dedi.

Katıldığı bir televizyon yarışması ile ünlenen Trabzonlu Kick Boks Dünya Şampiyonu Sabriye Şengül, hedefinin 58 kiloda mücadele edeceği Bellator'da altın kemer olduğunu söyledi. Dünyanın en prestijli organizasyonlarından biri olarak gösterilen Bellator'da 58 kiloda mücadele edecek ve ilk maçına 6 Nisan'da Macaristan'da çıkacak olan kick bokscu Sabriye Şengül, çok iyi bir şekilde hazırlıklarını sürdürdüğünü,  hedefinin altın kemer olduğunu söyledi.

'RÜYADA GÖRDÜM, BOKSA BAŞLADIM'

Gördüğü rüya üzerine boks yaşantısının başladığını belirten Şengül, "Önceden okul takımında hentbol oynuyordum. Sürekli faul yaptığım için hocam bana 'bu işi bırak, git boks yap' demişti. O gece rüyamda boks yaptığımı gördüm. Ertesi gün kayıt oldum ve boksa başladım. 6 ay sonra Türkiye şampiyonu oldum. Sonrasında milli takıma yükseldim ve boks hayatım böyle başladıö dedi.

'HEDEFİM BELLATOR'DA ALTIN KEMER'

Hedefinin Bellator'da altın kemer olduğunu anlatan Şengül, "Benim için en önemlisi Bellator. İlk maçıma 6 Nisan'da Macaristan'da çıkacağım. Bunun için çok çalışıyorum ve çok heyecanlıyım. Bellator'da dövüşeceğim için de çok mutluyum. Türkiye'den burada dövüşecek ilk kadın boksör olacağım. Hedefim Bellator'un altın kemerine sahip olmak. Tabi bu bir anda da olmuyor. Maçlar kazanmak gerekiyor. Bunun için mücadele edeceğimö ifadelerini kullandı.

'KADINLARA BOKSU TAVSİYE EDİYORUM'

Kadınları da boks yapmaya davet eden Sabriye Şengül, "Kadınlara hem spor yapmaları, hem kendini savunmaları, aynı zamanda da daha fit olmaları için boks yapmalarını tavsiye ediyorum. Dövüş sporunun hangi dalını yaparsa yapsın insanın kendine daha çok güveni oluyor. Ayaklarını yere daha sağlam basıyor. Her kadının yapmasını isterim. Önceden Türk akdınlarının boksa ilgisi yoktu ama benden sonra daha farklı bakmaya başladılar. Benden ders almak isteyenler de oluyor. İlginin arttığını görüyorumö diye konuştu.

Kick bokscu Sabriye Şengül, kendisine destek verenlere de teşekkür ederek, bu desteği sürdürmelerini de istedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Sabriye şengül'ün açıklamaları

-Antrenmandan görüntüler

-Detaylar

HABER: TOLGA SAĞLAM, KAMERA: SELÇUK BAŞAR/ TRABZON

=====================================

Bu kahvede sohbet etmek, oyun oynamak yok; sadece sazlar çalınır, türküler söylenir

BURSA'daki 63 yıllık Aşıklar Kahvesinde siyaset konuşmak, futbol tartışması yapmak, kağıt oyunu ya da masa oyunu oynamak, hatta sohbet etmek de yasak. Burada sadece sazlar çalınıyor, türküler söyleniyor.

Bursa merkez Osmangazi ilçesi tarihi Köylü Pazarı'ndaki Aşıklar Kahvesi bilinen tüm kıraathanelerin aksine sadece saz çalıp türkü söyleyenlere ve dinleyenlere ev sahipliği yapıyor. Siyaset konuşmanın, futbol tartışmalarının, hatta kendi arkadaş grubu içerisinde sohbet etmenin dahi kabul edilmediği kahvede kart oyunları, masa oyunları da bulunmuyor. Tek bir masanın etrafında toplanıp bağlama ve çeşitli müzik aletleri çalıp türkü söyleyenler ve tüm ziyaretçiler omuz omuza oturuyor. Aynı anda yaklaşık 40 kişinin ağırlandığı Aşıklar Kahvesi'nde ziyaretçiler içeride yer bulabilmek için dışarıda sıra bekliyor.

"BURASI MEŞK YERİ"

Babası Mehmet Ali Güneş'in 1955 yılında açtığı Aşıklar Kahvesi'ni DHA mikrofonlarına anlatan işletmeci Muhsin Güneş, Aşıklar Kahvesi'nin sıradan bir kahve olmadığını, burasının 'meşk yeri' olduğunu söyledi. Güneş, "Sazı, sözü, Türk Sanat Müziğini sevenler, bunlara gönül verenler hep buradadır. Burada kimisi çalıp söylemeyi, kimisi dinlemeyi sever. Sürekli birileri saz çalar, çalan gider, yerine başkası gelir, bizden daha iyi çalan olduğunda da sazımızı teslim ederiz. Burada her zaman büyüklerimize öncelik veririz. Aşıklar Kahvesi yıllardır böyle geldi, böyle de gidiyor. Burada saz sustuğu zaman ya siyaset kavgası başlar ya futbol kavgası başlar. Herkes teknik direktördür, herkes siyaseti bir partinin genel başkanından daha iyi bilir" dedi.

"SAZ HİÇ SUSMAZ"

Tartışmaların önüne geçmek için babası Mehmet Ali Güneş tarafından saz kültürünün geliştirildiğini söyleyen Muhsin Güneş, kahvenin açık olduğu sürece sazın hiç susmadığına dikkat çekti. Güneş, "Burada iki kişinin yan yana gelip konuşmasına müsaade etmeyiz. Bizim için burada önemli olan saz ve sözdür. Bu kahvede oyun da oynanmaz. Oyunlar nihayetinde ya bir münakaşaya, ya da bir kavgaya varıyor. Bu sebeplerle öğle saatlerinde çalmaya başlıyoruz kapatana kadar devam ediyoruz. Her gün böyledir. Sazlar hiç susmaz. Sadece ezan okunurken dururuz" şeklinde konuştu.

"MÜZİKTEN KÖTÜLÜK ÇIKMAZ"

Aşıklar Kahvesi'nin yıllardır gencinden yaşlısına pek çok kesimin ilgisini çektiğini söyleyen Güneş, gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak kaldıklarının, yoğun mesailerinden yorulanların burada dinlendiğinin altını çizdi. Eski politikacılardan bilim adamlarına kadar pek çok farklı kesimlerden ziyaretçileri ağırladıklarını belirten Güneş, "Bugün gençler buraya geldiği zaman biz mutlu oluyoruz. Buraya gelmeseler ya kahvede oyun oynayacaklar kumar olacak, ya bir barda bira içecekler ya da kötü çevrede ise çeşitli uyuşturuculara sürüklenecekler. Biz burada gençlerin hangi müzik aleti olursa olsun bir müzik aleti ile uğraşmasını da sağlıyoruz. Müzikten kötülük çıkmaz. Her kesimden insanlar yoldan geçerken kapının önünde sazı sözü duyuyor oturmaya yer olmadığı zaman ayakta gelip 'Bir çay içeyim iki türkü dinleyeyim' diyorlar, burada dinleniyorlar. Profesörler, bilim adamları, eski devlet adamları, politikacılar dahi buraya gelip türkü dinliyor. Sık sık geldiklerinde 'Dinlemeyi mi seviyorsunuz sadece? Çalar mısınız?' diye soruyoruz. 'Çalıyorsanız sizi dinleyelim' deriz. Cevap olarak 'Ben bilim adamıyım, kafam çok yoruluyor. Burada türkülerle dinleniyorum' diyorlar" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Kahvede saz çalanlardan türkü söyleyenlerden detaylar

-Çayların hazırlanması, çay servisi ve çay ocağından görüntüler

-Ziyaretçilerden ve sıra bekleyenlerden detaylar

-İşletmeci Muhsin Güneş ile röportaj

Haber-Kamera: Enver Fatih TIKIR/BURSA, -

===========================================

AK Partili Özdağ'dan Sarıgöl ziyareti

AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, Manisa'nın Sarıgöl ilçesine bağlı Şeyhdavutlar Mahallesi'ni ziyaret etti. Mahalle halkı tarafından davul- zurna eşliğinde karşılanan Özdağ, halkın dertlerini dinledi.

AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, dün  Sarıgöl'e geldi. Sarıgöl'ün Şeydavutlar Mahallesi'nde giderek incelemelerini sürdüren Özdağ, mahallede Ertuğrul ve Eşe Gürsoy çiftinin düğününe de katıldı. Genç çifte mutluluk dileyip takı taktı. Çifte ceviz fidanı da veren Özdağ, "Evliliğiniz de bu ceviz ağacı gibi uzun ömürlü olsun" dedi. Selçuk Özdağ daha sonra, mahalle halkına 500 ceviz fidanın dağıttı. Sulu tarım için çalışmaların devam ettiğini belirten AK Partili Özdağ, Manisa'da sulu tarıma geçileceğini belirterek, şöyle konuştu:

"Bu sene Manisa'da Ahmetli- Kelebek Barajı ve Akhisar Barajı bitiyor. Ayrıca Selendi ve Gördes barajlarında çalışmalar devam etmekte. Sulu tarıma geçmek için 46 gölet yapılmakta. 13'ü Demirci'de, geri kalanı Yunt Dağları'nda, Sarıgöl'de, Alaşehir'de. Biz buralarda alternatif tarıma geçmek istiyoruz. İzmir'in içme suyunun yüzde 40'ı Manisa'dan devasa borularla gönderilmekte. Manisa olarak üzüm, kiraz ve zeytinde bol olan bir iliz. Üzümde, kirazda ve zeytinde 1 milyar dolar ürünümüz var." Manisa'da organize sanayi için çalışmalara devam edildiğini belirten Özdağ, "Manisa'da organize sanayi kurduk burada çok sayıda insanımız çalışmakta. İkincisi zeytinyağı organize sanayi. Soma'da kömürden kurtulması için orada da organize sanayi yapımı devam etmekte. Manisa'da, Japonlar'a yer verdik. Burada mürekkep fabrikası yapılmakta. Burada da 400 kişi işçi olarak çalışacak" dedi. Manisa'da ulaşımın kolaylaşacağını belirten Özdağ, "Manisa kısa zamanda hızlı tren gelecek. Otoyol olacak. Bu ne demek ürünlerimizi dünyanın her yerine kolayca gönderme imkanı sağlanacak. Biz nükleer enerji santrali yapacağız dedik mi, herkes ayağa kalkıyor. Bakınız dünyaya çok yerde var. Biz yapalım dedik mi ayağa kalkıyorlar" dedi. Selçuk Özdağ, mahallede bulunan çocuklara kitap dağıtıp, "O zaman nerede olursanız olun mutlaka kitap okuyun. Dağda olsun, şehirde olsun mutlaka okuyun" önerisinde bulundu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Selçuk Özdağ'ın davulla zurna ile karşılandı

Özdağ açıklaması

Gelin ve damatla

Öğrencilere kitaplar verdi.

Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Vehbi SARIHAN/ SARIGÖL (Manisa),

==============================================

(ÖZEL) - Değişen virüsler, hastalıkları da artırıyor

TÜRKİYE genelinde hava sıcaklıklarının normalin üzerinde seyretmesi, hastalıklara yol açan virüsleri de etkiledi. Her yıl değişim gösteren ve sıcak havalar nedeniyle direnci artan virüsler nedeniyle hastalık süreleri de uzadı.

Mevsimsel şartlar, hastalıklara neden olan virüsleri de etkiledi. Geçen kışa oranla bu kış viral enfeksiyon başta olmak üzere bir çok hastalık türünde artış yaşandı. Hastalıklardan en çok etkilenen kesim ise çocuklar oldu.

Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Şahinbey Uygulama ve Araştırma Hastanesi Yeni Doğan Ünitesi doktoru Yrd. Doç. Dr. Aslıhan Abbasoğlu, viral enfeksiyonlara neden olan virüslerin her yıl değişim gösterdiğini ve çocukların bağışıklık sisteminin her yeni virüse anında cevap veremediğini söyledi.

'VİRÜSLER SUÇ DEĞİŞTİRİYOR'

Yaşanan kuraklık ve antibiyotik kullanımının artmasıyla beraber virüslerin daha dirençli olduğunu ifade eden Abbasoğlu, hastalıkların geçen yıla oranla arttığına dikkat çekti. Çocuklarda rastlanan viral enfeksiyonlarda antibiyotik kullanılmaması gerektiğini aktaran Yrd. Doç. Dr. Abbasoğlu, "Bizim, çocuklarda en çok rastladığımız viral enfeksiyonlar. Antibiyotik kullanımı da bu enfeksiyonun direncini arttırıyor. Bu sene enfeksiyon oranlarında yükselme var. Bununla ilgili olarak her yıl viral enfeksiyonlara neden olan aşılı virüslerin suç değiştirdiği düşünülmekte. Yani çocuklar geçen yılki virüslerle karşılaştığında, buna karşı üniteleri cevap veriyor, yanıt oluşturuyor, ama bu sene o virüsün başka bir özelliği eklendiğinde, eski bağışıklık sistemi gerileyip, yeni bir bağışıklık sistemi geliştirmeye çalışıyor. Bu nedenle her sene yenilenen virüslere karşı bağışıklık sistemi yeterli olmayınca enfeksiyon oranlarında yükselme görünüyor" dedi.

'KAR YOKSA, MİKROP VAR'

Hava sıcaklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle virüslerin dirençlerinin arttığını ifade eden Doç. Dr. Abbasoğlu, bu yıl yaşanan kuraklık ve sıcak hava nedeniyle hastalıkların arttığına dikkat çekti. Abbasoğlu, "Halk arasında kar düşünce mikroplar kırılır diye bir söz vardır. Aslında bu bilimsel bir temele de dayanmakta. Çünkü hava soğukluğu arttıkça daha düşük derecelerde, mikroplarında yaşama oranı azalmakta. Böyle çok hava ısısı düşmediğinde ve kar yağışı görülmediğinde bu mikropların da yaşaya bilirliği artmakta ve çocuklarda daha çok enfeksiyon gözükmekte" diye konuştu.

'SAĞLIKLI BESLENME, DÜZGÜN KIYAFET HASTALIKTAN KORUYOR'

Çocukların hastalıklardan korunması için sağlıklı beslenme ve hava sıcaklığına göre kıyafet seçimi yapılmasını hatırlatan Doç. Dr. Aslıhan Abbasoğlu, şunları söyledi:

"Hastalıklardan korunmak adına ise aileler çocuklarını sıkı sıkı giydirmeye konusunda çok inatçı. Aslında ne çok fazla, ne de çok ince giydirmemek gerekir. Özellikle mevsim geçişlerinde, işte bu hava değişiminin de bunun üzerinde çok etkisi oldu. Havlar gündüz saatlerinde bahar gibi sıcak oluyor, gece ve sabah erken saatlerde ise sıcaklık çok düşük oluyor. Buna bağlı olarak da çocuğu çok ince ya da çok kalın giydirip aldandığımızda, çocuğunda enfeksiyona karşı yanıtını etkiliyor. Bu nedenle kılık kıyafet konusunda gerekirse gün içerisinde hava iyiyse yanında mutlaka kalın bir hırka, kalın bir montunu bulundurması gerekir. ya da çocukların kazağının içine ince bir tişört giydirilmesi ısıya göre hareket etme konusunda uygun olabilir. Beslenme en önemli destek. Dışarıdan vitamin desteği yerine daha çok taze meyve, sebze tüketilmesi muhakkak dirençlerini güçlendirecektir çocukların. Çok kalabalık alanlardan uzak durmak. İster istemez bu virüslerin hepsi havda asılı duruyor ve kalabalık sosyal ortamlarda, AVM'ler ve otobüsler gibi enfeksiyon oranlarını arttırıyor. Özellikle hastalığın yaygın olduğu çok soğuk havalarda, çok kalabalık ortamlardan uzak durmak, sağlıklı beslenmek ve düzgün giyinmekle en güzel direnci oluşturabilecek çocuklar."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

---------------------------------

Hastanede bekleyen çocuklar

Hastane tabelaları

Doktor Aslıhan Abbasoğlu'nun çocukları muayene etmesi

Abbasoğlu'nun konuşması

Hastane binasanın genel görünümü

Genel ve detay görüntüler

Haber- Kamera: Eyyüp BURUN -GAZİANTEP-DHA)

=============================================

Penisine soktuğu iğne, ameliyatla çıkarıldı

KAHRAMANMARAŞ'ta D.D.'nin (63) penisine sokup 3 gün çıkarmaya çalıştığı 7 santimetrelik enjektör iğnesi, ameliyatla çıkarıldı.

Olay, geçen pazartesi günü meydana geldi. D.D., henüz bilinmeyen nedenle penisine enjektör iğnesini soktu. D.D. iğneyi çıkarmaya çalıştı, ancak başarılı olamadı. İğne acı vermeye başlayınca D.D, üçüncü gün hastaneye gitmek zorunda kaldı. Necip Fazıl Şehir Hastanesi Acil Servisi'ne başvuran D.D.'nin şikayetini dinleyen doktor ve personel şoke oldu, hemen uzman doktor çağırdı.

'Üroloji uzmanı, D.D.'yi muayene ettikten sonra ameliyata aldı. Penisindeki 7 santimlik iğne ameliyatla çıkarılan yaşlı adam, tedavisinin ardından taburcu edildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------

Hastane binası

Acil servis önü

Hastanın penisinden çıkarılan iğne

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Ömer KOÇ-KAHRAMANMARAŞ-DHA)

===============================================

Hobi olarak başladı solucan gübresi tesisi kurdu

BALIKESİR'in Bandırma ilçesinde 2010 yılında evinde hobi olarak başladığı solucan gübresi üretimini, 2013 yılında KOSGEB'ten aldığı destekle kurduğu tesiste sürdüren 35 yaşındaki kadın girişimci İlknur Pazarcık, yeni düzenlemelerle birlikte solucan gübresi ihracatının önünün açılacağını söyledi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın hazırladığı yeni yönetmelikle solucan gübresinin 'gübre' kategorisine geçtiğini belirten ev hanımı Pazarcık, Türkiye genelinde 11 tescilli üretici bulunduğunu belirterek, "Tescilli üretici sayısı 11, ancak küçük ölçeklileri de sayarsak 4 binin üzerinde üretici var diyebiliriz. Şu an Türkiye'den ihracat yapılmıyor ancak gelen talepler var. Yönetmeliğe daha yeni girdiği için solucan gübresi ilerleyen günlerde tabii ki ihraç edilebilecek. Önü açık bir sektör. Özellikle Almanya ve Hollanda gibi Avrupa ülkelerinden çok fazla talep geliyor. Görüşmeler devam ediyor. Bu arada üretim kapasitelerinin de artırılması gerekiyor. Fiyatlar ise kilosu 2 ile 4 lira arasındaö dedi.

"TOPRAĞIN ORGANİK DEĞERİNİ ZENGİNLEŞTİRİYORö

Solucan gübresinin toprağın organik değerini zenginleştirdiğinin altını çizen Pazarcık, "Biz yılda 30 ton üretim yapıyoruz. Kullanım alanları değişmekle birlikte genelde meyve bahçeleri, seralar, fidancılık gibi alanlarda kullanılmakta. Solucan gübresi ilk olarak kök gelişimine katkı sağlıyor. Erken hasat söz konusu olabiliyorö diye konuştu. Yeni başlayan üreticilere danışmalık hizmeti verdiğini de aktaran İlknur Pazarcık, kendisinin ürettiği 'Kırmızı Kaliforniya' tipi solucanların yetiştirilmesi ve gübre üretmesi konusunda bilgi verirken de "Yaklaşık yüzde 60 oranında hayvansal gübre, yüzde 40 oranında da bitkisel atıklar kullanılıyor. Bunlar fermente işlemlerden geçirildikten sonra solucanlara mama olarak hazırlanıp, tüketim zamanı kontrolleri sağlanarak düzenli olarak besleniyorlarö ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Tesisten görüntü

-Pazarcık röp

Haber-Kamera: Tufan DALGIÇ/BANDIRMA(Balıkesir), -

=============================================

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni-3 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement