Dha yurt bülteni-3 - Son Dakika
Güncel

Dha yurt bülteni-3

Dha yurt bülteni-3

Efeler'de ressamlar ile belediyenin 'nü resim' krizi Norveç'te yaşayan ressam Eser Afacan (66) ve çalışma arkadaşı ressam Hakan Yaşar (43), geleceğin ressamlarını yetiştirmeleri için Efeler Belediyesi'nce Aydın'a davet edildi.

29.09.2019 10:59
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Efeler'de ressamlar ile belediyenin 'nü resim' krizi

Norveç'te yaşayan ressam Eser Afacan (66) ve çalışma arkadaşı ressam Hakan Yaşar (43), geleceğin ressamlarını yetiştirmeleri için Efeler Belediyesi'nce Aydın'a davet edildi. İki ressamın eserlerinin yer aldığı bir sergi de açan belediye, iddiaya göre, eserlerin 'aşırı çıplaklık içerdiği'ni gerekçe göstererek, iki ressamla çalışmaktan vazgeçti.

Norveç'te yaşayan Türk ressam Eser Afacan ve aşçılığı bıraktıktan sonra resim sanatıyla ilgilenen Hakan Yaşar, Efeler Belediye Başkanı Fatih Atay'ın isteği üzerine, resim dersleri vermek ve öğrenci yetiştirmek için Haziran ayında Aydın'da kurs açtı. Her yaştan insanın katılabildiği kurs, ücretsiz olacak ve 1 yıl boyunca devam edecekti. Açılan kursta her dönemde 20 öğrenciye ders verilecek ve masrafları Efeler Belediyesi tarafından karşılanacaktı. Temmuz ve ağustos aylarında kurslar yapıldı. İlk ayın masrafı olan 20 bin TL'nin elden ödendiğini öne süren ressamlar, ikinci ödeme günü geldiğinde, iddiaya göre, çalışmaları 'aşırı çıplaklık' içerdiği gerekçesiyle geri çevrildi. Ödeme alamayan ressamlara, artık kendileriyle çalışılmayacağı iletildi.

'BELEDİYENİN YAPAMADIĞINI BİZ YAPACAĞIZ'
Ressam Eser Afacan, 6 ay önce, Efeler Belediyesi'nden arandığını ve ilçeye davet edildiğini belirterek, şunları söyledi:
"Görüşme yaptığımız Belediye Başkanı'nın da büyük ısrarı üzerine, sözler vererek, bizim buraya gelmemizi sağladılar. 4 aydan beri Efeler'deyiz ve bizi buraya getirenler sürekli sorun çıkarıyor. Biz buraya karşılıksız geldik. Sadece kursa gelen öğrencilerin masraflarını ödeme sözü verdiler. 20 öğrenci olacaktı. Bunlar için her ay 20 bin lira ödenecekti. Birinci ödemeden sonra bizi sürekli aşağılamaya başladılar. Kursu 2 hafta önce sonlandırdılar. Gitmemiz için bize baskı yapanlar oldu. Biz gitmiyoruz, buradayız. Hatta geriye dönmemeye karar verdik. Mademki bu belediye 20 kursiyer yetiştirme sözü verdi. Biz bu masrafları kendimiz karşılayacağız. Belediyenin yapamadığını biz yapacağız. Burada okul açacağız ve kalmaya karar verdik" dedi.

Nü eserler de yaptıklarını ifade eden Afacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Baştan bizim nasıl resim yaptığımızı biliyorlardı. Türkiye'de nü resim yapmayan sanatçı varsa, neden onları çağırmadılar. Bizim ne yaptığımızı biliyorlardı ve Norveç'ten getirttiler. Bizim resimlerimizden sergi açtılar. 'Uluslararası sanatçı getirdik' diye gazetelere reklam verdiler. Belediye Başkanı eşiyle birlikte resimleri bana tek tek anlattırdı. Bizim harika çocuklar olduğumuzu söylediler. O zaman hiçbir sorun yoktu. Para ödeme günü geldiği zaman böyle oldu. Biz uluslararası ressamız zaten. Bizim için nü resim sanattır. Bunlar birden yaptığımız resimlere 'porno resim' dediler. 4 aydır değildik, para ödeme günü mü olduk. Ben İstanbul'da, Ankara'da sergi açtım, uluslararası sergilere de katıldım. 100'den fazla sergi açtım" dedi.

Diğer ressam Hakan Yaşar ise yaptığı çalışmalardan örnek vererek, "Gördüğünüz resim kadın ve tanrı. Burada kadın, erkekleri tanrıya şikayet ediyor. Erkekler de utanç içindeler. Bu resim 1,5 ay önce Japonya'da yapılan yarışmada, 3 bin 553 resim arasında onur ödülüne layık görüldü. Japonya'da ödül aldı. Verilen sözler yerine gelmedi. Davet edenler bizi ortada bıraktı" dedi.
Öte yandan konuyla ilgili belediyeden herhangi bir açıklama yapılmadı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Yapılan resimlerden görüntü
Eser Afacan resim çalışması
Eser Afacan ve Hakan Yaşar röp;
Sergi açılışından ve Fatih Atay'ın sergideki konuşması
Genel ve Detay görüntü
Haber- Kamera: Burhan CEYHAN/ AYDIN,

============================

Meteorolojinin bekçileri 24 saat takipte

Samsun'da bulunan Meteoroloji 10'uncu Bölge Müdürlüğü'nün Bölge Tahmin ve Uyarı Merkezi ile Samsun Çarşamba Havalimanı'ndaki Meteoroloji Analiz ve Tahmin Merkezi'nde görevliler, 24 saat esasına göre vardiyalı şekilde çalışarak, bölgenin meteorolojik durumunu anbean takip ediyor. Meteoroloji uzmanları, uydu görüntüleri ve diğer meteorolojik verileri değerlendirerek, saatlik ölçümler ve tahminlerde bulunuyor.

Samsun'da bulunan Meteoroloji 10'uncu Bölge Müdürlüğü'nün Bölge Tahmin ve Uyarı Merkezi ile Samsun Çarşamba Havalimanı'nda bulunan Meteoroloji Analiz ve Tahmin Merkezi'nde görevliler 24 saat esasına göre vardiyalı şekilde çalışarak bölgenin meteorolojik durumunu anbean takip ediyor. Meteoroloji uzmanları uydu görüntüleri ve diğer meteorolojik verileri değerlendirerek saatlik ölçümlerle tahminlerde bulunuyor. Yapılan değerlendirmeler sonucunda olası acil durumlarda ilgili birimler uyarılıyor. Samsun Çarşamba Havalimanı'nda bulunan birimde görevli meteoroloji uzmanları da yaptıkları ölçüm ve tahminlerle iniş ve kalkış yapacak uçak pilotlarına da yol gösteriyor. Pilotlar pistin rüzgar ve yağış durumu verilerine göre hareket ediyor.

'ÇOK KRİTİK BİR GÖREV YAPIYORUZ'
Samsun Meteoroloji 10'uncu Bölge Müdürü Yücel Yüce, 24 saat esasına göre çalışan meteoroloji uzmanlarının çok kritik ve önemli bir görev yaptıklarını belirterek gece gündüz demeden dikkat, ciddiyet ve özenle çalıştıklarını söyledi. Yüce, Meteoroloji Genel Müdürlüğü 7 gün 24 saat hizmet esasına göre çalışan bir kurum olduğunu belirterek, "Türkiye'de bütün meteorolojik ürünlerin ve hizmetlerin hazırlanmasından sorumlu bir kamu kuruluşuyuz. Bu hizmetleri yaparken yer, yüksek atmosfer ve deniz gözlemleri ve hava alanı gözlemleri yaparak bunları elde etmiş olduğu gözlem verilerini analiz çalışmalarına tabi tutar. Uzmanlarla değerlendirdikten sonra model çalışmalarını değerlendirdikten sonra bu çalışmaları kullanıcılara bir şekilde ulaştırır. Özellikle meteorolojik uyarı gerektiren bir husus varsa bunu da Bölge Tahmin Uyarı Merkezleri aracılığıyla tüm kullanıcılara AFAD'ın koordinesinde tüm yerel yöneticilerimize kamu kurum ve kuruluşlarına anında uyarılmaktadır" dedi.

Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün yurt çapında bin 635 otomatik meteoroloji gözlem istasyonu, 74 havaalanı meteoroloji gözlem istasyonu bulunduğunu söyleyen Yüce, "Deniz gözlem istasyonlarımız da bulunmakta. 20 tane meteoroloji radarımız var. 41 adet yıldırım tespit ve takip sistemi var. Tüm bunlarla birlikte gözlemlerini yaptıktan sonra elde edilen gözlem verilerini haritalara aktararak uzmanlarımız değerlendirmeler yapmakta. Herhangi bir uyarıyı gerektiren bir durum varsa kuvvetli yağış, fırtına, dolu hortum gibi meteorolojik hadiselerle ilgili uyarı vermeyi gerektirecek bir husus varsa bunları hazırlayıp ilgililere sunmaktadır" diye konuştu.
7 ilden ve yaklaşık 98 ilçe merkezinden sorumlu olduklarını dile getiren Yüce, "Bölgemiz Samsun özellikle Bafra ve Çarşamba Ovasının arasında bulunan bir yer. Tarımsal potansiyelin yoğun olduğu bir yer. Buradaki bir meteorolojik karakterde doğal afette çiftçilerimizin zarar görmemesi için arkadaşlarımız çok hassas davranmakta. Tarım sektörüne en çok hizmet verdiğimiz sektörlerden birisi" dedi.
Yüce, özellikle meteoroloji verilerin uçak pilotları için çok önemli olduğunu belirterek Samsun Çarşamba Havalimanı'nda bulunan Meteoroloji Analiz ve Tahmin Merkezi'nde çalışan personelinde çok kritik bir görev yaptığını dile getirdi. Yüce, havalimanında meteorolojik duruma göre pilotların iniş ve kalkışları ile ilgili değerlendirmelerde bulunup sağlıklı bir uçuş için analiz yaptıklarını söyledi.

Görüntü Dökümü:
-----------------------
-24 saat esasına göre görev yapılan iki birimde çalışanlardan detaylar
-Görevlilerin uydu görürtülerini ve diğer verileri takip etmesi
-Diğer detaylar
-Röportajlar
Haber-Kamera: Yaprak KOÇER-Hüseyin KALAY/SAMSUN,

==========================

Yumurtanın içinden yumurta çıktı

BURSA'nın Mudanya ilçesinde İsmail Öztan'ın (53) bahçesinde beslediği tavuklardan birinin yumurtasının içinden bir yumurta daha çıktı. Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar, yaşanan olayın çok nadir görüldüğünü belirtti.

Mudanya'da yaşayan İsmail Öztan, bağ evinde sabah kalkınca, kümesten topladığı yumurtaları eşine verdi. Kahvaltıda eşinin suda haşladığı yumurtayı kıran Öztan, ilginç bir görüntüyle karşılaştı. Öztan, yumurtanın içinde, bir yumurta daha gördü. Yumurtanın içinden çıkan ikinci bir yumurtayı görünce çok şaşırdığını belirten İsmail Öztan, "İlk defa başımıza geldi. Böyle bir şey ne duydum, ne de gördüm. Bu yumurtayı saklamayı düşünüyorum" dedi.

İsmail Öztan'ın bağ evine giderek yumurtayı inceleyen Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar, ilginç bir vaka ile karşı karşıya olduklarını belirterek, "Bir yumurta içinde yumurta vakası bu. Bizim literatürde gördüğümüz, ama gerçekte ilk defa gördüğüm olay" dedi.

Bu tip olayların, genç tavukların yumurtlamanın ilk döneminde, yumurtlama sisteminin geliştiği dönemde olduğunu ifade eden Prof. Dr. Tayar, "Normal yumurtlama süreci tavuklarda 18 ile 26 saat arası değişir. Döllenen yumurta sarısı yumurtlama kanalına düşer. İlk önce etrafında yumurta akı şekillenir. ardından da yumurtlama sürecinin en sonunda kabuk oluşarak yumurta dışarı çıkar. Bu yumurta kanalının aşağı doğru hareketi sırasında, hayvanın genç olması, hayvanı korkutabilecek anormal sesler ve olaylar aşağı doğru hareket eden yumurtayı yukarı doğru gönderir. Yukarıdan gelen başka bir yumurta sarısı ile karşılaştığında vücut bunu tek yumurta olarak algılayıp ikinci yumurta, birinci yumurtayı içine alarak dışarı çıkarır. Bunun herhangi bir açıdan sıkıntısı yok. Rahatlıkla tüketilebilir" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

Mehmet İNAN/MUDANYA (Bursa),

==========================

Gençlere geçmişi öğretmek için 5 bin eşyalı 'kültür evi' oluşturdu

Kırklareli'nin Lüleburgaz ilçesi Ertuğrul köyünde yaşayan Fatma Efe (65), evini kültür evine çevirdi. Eski kıyafetten, tarım aletlerine kadar birçok eşyanın sergilendiği evi ziyaretçi akınına uğrayan Efe, "Gençlerin elinden telefon düşmüyor. Genç nesle kızdım, teknoloji tutkunu gençlere kızdım ve böyle bir şeyi yapmaya karar verdim. Geçmişini bilmeyen gelecekten haberi olmaz. Görsünler babaanneleri, dedeleri neyle çalışmış, neler giymiş" dedi.

Lüleburgaz'ın Ertuğrul köyünde eşini yıllar önce kaybettikten sonra yalnız yaşayan Fatma Efe, gençlerin teknoloji tutkunluğunu görünce, onlara geçmiş kültürü tanıtmaya karar verdi. 2005 yılında köyde bulduğu 80 yıllık bir hırkayı evinin bir odasında sergilemeye başlayan Efe, yıllar içinde eski dönemlere ait kıyafet, tarım aletleri ve günlük hayatta kullanılan araç-gereçlerin sergilendiği kültür evi haline getirdi. Kendisinin topladığı eşyaların yanı sıra çevredekiler de Efe'yi kendilerinin bulduğu malzemeleri götürmeye başlayınca, tarım aletleri, at arabası, öküz arabası gibi büyük eşyalar ise evin bahçesinde sergilenmeye başlandı.

Gelen eşyalarla evinde yer kalmayan Efe, köylerinin kapanan ve atıl durumdaki okul binasının onarılması için yetkililere başvurdu. Başvuru üzerine Kültür ve Turizm Müdürlüğü, okul binasını onarıp Efe'nin eşyalarını sergilemesi için kendisine tahsis etti. Yıllar içinde yaklaşık 5 bin eşya toplayan Efe'nin evi yerli ve yabancı turistlerin de büyük ilgi gösterdiği Kültür Evi'ne dönüştü. Gençlerin son dönemlerde teknoloji tutkunu olduğunu, geçmiş kültürleriyle ilgilenmediğini görünce, onlara geçmişi hatırlatmak için eski eşyaları topladığını söyleyen Fatma Efe, şöyle dedi:
"Köyün gençleri burada toplanıyor, ellerinden telefonlar düşmüyor. Genç nesle kızdım, teknoloji tutkunu gençlere kızdım ve böyle bir şeyi yapmaya karar verdim. Geçmişini bilmeyen gelecekten haberi olmaz. Görsünler babaanneleri, dedeleri neyle çalışmış, neler giymiş. O yüzden işte gençler için böyle bir şey yaptım. İnşallah benden sonra da gençlerimiz bunları devam ettirirler. Sahip çıksınlar. Benim kendi evim burası 16 yıldır böyle. Ziyaretçiler çok, her yerden ziyaretçi geliyor. Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, Türkiye içinden her yerden geliyorlar. Üniversitelerden öğrenciler geliyor. Hepsinin ayaklarına sağlık."

OKUL BİNASINI YENİDEN YAPTIRDI
Fatma Efe, evinde yer kalmayınca boş bulunan okul binasını eşyalarını koymak için kullanmak istediğini belirterek, "Yan tarafta bir okulumuz var 110 yıllık. Öğrencimiz yok, taşımalı sistemle başka okullara gidiyorlar. Bina çok atıl bir durumda idi. Kültür Müdürlüğü'ne başvurup, elin evimi görün. Kültür evine evi dönüştürdüm, sizden okulun restorasyonunu istiyorum dedim. Geldiler, emeğime karşılık verip okulun restorasyonunu yaptılar. Oraya da eşyalarımı koydum. Şimdi köyümüzdeki tarihi okulumuzda da eksi eşyalar var. Kültürümüze mutlaka sahip çıkılması lazım. Ben kendi çabalarımla uğraşıp duruyorum. Eskiden annelerimizin, babaannelerimizin, annelerimizin giydiği elbiselerden tutun da tarım aletlerine kadar her türlü eşya var, Fakirlikle elde ettikleri elbiseleri bu kadar zaman saklamışlar. Çoğunun sahibi öldü. Allah rahmet eylesin. 90 yıllık giysiler var. Ömrümün el verdiği kadar yaşatmaya devam edeceğim. Gençlere şunu söylemek istiyorum. Bizler artık yaşlandık, sizlere emanet ediyorum bunu yaşatın koruyun" diye konuştu.

Görüntü Dökümü
Kültür evindeki eşyalardan detaylar
Evin dışından görüntü
Eşyalardan detaylar
Fatma Efe ile röp.
Muhabir Mehmet Yirun anons
Evin gezilmesi
Tarım aletleri
Eşyaların konulduğu okul
Okuldaki eşyalar
Genel ve detaylar
Haber-Kamera: Mehmet YİRUN/LÜLEBURGAZ(Kırklareli),
===============================

Gazipaşa'nın avokado hedefi 5 milyon adet

Antalya'nın Gazipaşa ilçesinden bu yıl ilk kez Rusya, Gürcistan ve Ukrayna'ya avokado ihracatı yapılmaya başlandı. İlçede toplam 2 bin 500 dekar avokado bahçesinde yılda bin ton rekolte elde ediliyor.

Gazipaşa'da 30'a yakın tropikal meyveyi 25 bin dekar arazi üzerinde diktiği fidanlarla yetiştirmeye başlayan üreticiler, bakımı kolay, ekonomik getirisi yüksek olması nedeniyle sebze tarımı yerine tropikal meyve tarımına yöneldi. Tropikal meyvelerin ilçe ikliminde kolaylıkla yetiştirildiğini keşfeden üreticiler özellikle bu meyvelerin üretimini yapıyor.

Muzdan sonra avokadoyla devam eden üretim, Güney Amerika ve Güney Asya kökenli liçi (lychee- kral meyvesi), kivi, longan, passiflora (çarkıfelek), mango, papaya (ağaç kavunu), ejder meyvesi (pitaya), guava (sarı ve kırmızı çilek), kahve, sapote (çikolata meyvesi), feijoa (kaymak ağacı), karambola (yıldız meyvesi), kei elması, sapodilla, pomela, lime limon, graviola (tarçın elması), goji berry, jackfruit, ambarella (altın elma), moringa, snake fruit (yılan meyvesi), rose apple (gül elması) ve pawpaw meyvesi ile sürüyor.

ORTALAMA BİN TON
İlçede avokado hasadının yapılmasıyla ihracatına da başlandı. Toplam 2 bin 500 dekar avokado bahçesinde yılda ortalama bin ton rekolte elde ediliyor. 1800 dekar avokado bahçesinde hasat yapılırken, 700 dekarda yeni ekim oluşturuyor.

EN BÜYÜK ALICI RUSYA
Gazipaşa'da bahçelerde dalında turfanda olarak hasadı yapılan avokadoların tanesi 4,5 - 5 liradan satılıyor. Kalitesine göre tüccarlar aracılığıyla alınan avokado meyveleri, kasalarla ihracat için depolara getiriliyor. İşçiler tarafından ağırlıklarına ve büyüklüğüne göre ayrılıp, işlenerek paletlenen avokadolar, ihracatçı firmalar aracılığıyla, başta Rusya olmak üzere Bulgaristan, Romanya, Ukrayna ve Macaristan'a ihracat ediliyor.
Avrupa ülkelerine avokado ihraç eden Fatih Kamil Yılmaz, "Gazipaşa'da avokado hasadının başlamasıyla birlikte, fiyatları bahçede tanesi 4,5 liradan satılıyor. Avrupa ülkelerine ihracatına başlamış bulunmaktayız. Bulgaristan, Romanya, Rusya, Ukrayna ve Macaristan'a ihraç ediyoruz. İhracat firmalarına temin ediyoruz. Hasadın hızlanmasıyla ihracata verdiğimiz avokado sayısını arttırmayı planlıyoruz. Gazipaşa'da 2 yıldır avokado ihracatı yapılıyor. Geçen yıl 1 milyon adet avokado ihraç ettik bu yıl hedefimiz 1,5 milyon adet avokado ihracatı yapmak. İlerleyen yıllarda ise 5 milyon adet hedefimiz var" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------------
Avokado ağacı,
Dalında avokado meyvesi,
Depolarda ihracatlık avokadonun işlenmesi,
Avokado istiflenmesi
Genel detay görüntüler
Röp 1 Avrupa ülkelerine ihracatlık avokado alan tüccar Fatih Kamil Yılmaz
Haber- Kamera: Yücel BULUT/GAZİPAŞA(Antalya),

===============================

Balina kusmuğundan yapılan tesbihler ilgi topluyor

Bursa'da tespih imalatçısı Fırat Karakoç, balina kusmuğundan tespih yaptı. 3 ila 5 bin lira arasında alıcı bulan tespih, güzel kokusuyla dikkat çekiyor.

Tespih imalatçısı Fırat Karakoç, içerdiği özel koku nedeniyle yüksek fiyatlardan alıcı bulan balina kusmuğundan tespih yaptı. Diğer tespihlerden farkı, içerdiği malzeme nedeniyle kokusu olan tespihler, kısa sürede ilgi görmeye başladı. Yaptıkları tespihlerin 3 ile 5 bin lira arasında değiştiğini kaydeden Fırat Karakoç, ürünlerini ihraç ettiklerini dile getirdi.

Karakoç, özellikle parfüm sektöründe kullanılan balina kusmuğunun, balinaların sindirim sistemlerinde üretilen katı, mumlu bir madde olduğuna dikkat çekti. Bu maddeyi yurt dışından ihraç ettiklerini belirten Fırat Karakoç, "Balinalar farklı bir metabolizmaya sahiplerdir. Yediğini kusarak atar, ancak kokusuyla dikkat çeker. Bu kusmuklar karaya vurduğunda alınır ve parfüm sektöründe kullanılır. Çok kıymetlidir, koku olarak da baktığımızda çok özeldir. Bizler de bunu tespihlerimizde kullanıyoruzö dedi.

'Miski amber' olarak adlandırılan ve en çok tercih edilen ürünler arasında bulunan bu tespihin yapımının önemli bir işçilik istediğini ifade eden Fırat Karakoç, "Baktığınızda koku kalıcıdır, çok hoş bir koku bırakır. Bu yüzden oldukça fazla sıklıkla tercih ediliyor. Çok kaliteli bir malzemeden olduğu için, insanlar da yoğun ilgi gösteriyor. Sadece Türkiye'den değil, dünyanın da pek çok ülkesinden siparişler geliyor, merak ediliyor. Ortalama 3 ile 5 bin lira arasında alıcı buluyor" ifadelerini kullandı.

Görüntü dökümü
-Tesbih yapımı
-Açıklamalar
Haber-Kamera: Gürkan DURAL/BURSA,
===============================

Ameliyat sonrası 'düşük ayak' teşhisine suç duyurusu

Antalya'da garsonlukla geçimini sağlarken geçirdiği miyom ameliyatı sonrası düşük ayak (ayağı yukarıya kaldıramama) sorunu yaşayan Feride Kandan (41), çalışamaz hale geldi. 2 çocuğuyla kirada oturan Kandan, ihmalleri olduğu gerekçesiyle iki sağlık görevlisi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.

Antalya'da yaşayan Feride Kandan, geçen yıl eylül ayında doğum yaptıktan 2 ay sonra miyom ameliyatı oldu. Ameliyat sonrası sol ayağını hissetmeyen Kandan'a, 'düşük ayak' teşhisi kondu. Ayağını sürüyerek yaşamını sürdüren Kandan, doktor ve hemşire ihmali olduğunu ileri sürerek Sağlık İl Müdürlüğü'nün yanı sıra savcılığa şikayette bulundu. Antalya Valiliği, Kandan'ın şikayeti sonrası doktor ve hemşire hakkında inceleme başlattı. Valilik, iğneyi yapan hemşirenin 28 yıllık tecrübesini ve hemşirenin Kandan'ın uyuşturucu bağımlısı olabileceği yönündeki ifadesini göz önüne alarak, iki sağlık görevlisi hakkında soruşturmaya izin vermedi. Valilik kararında, bilirkişi ve adli tıpça hazırlanan raporlar göz önünde bulundurularak, nadir gelişme ihtimali olan komplikasyon olarak değerlendirildi. Kandan, ihmalleri olduğu gerekçesiyle iki sağlık görevlisi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.

KIRILAN 200 LİRALIK MEDİKAL ÜRÜNÜ BİLE ALAMADI
İki çocuğuyla yaşayan Kandan, ayağındaki sıkıntı nedeniyle çalışamaz duruma geldiğini söyledi. Sol bacağını ayağından dolayı tam anlamıyla kullanamadığı için garson olarak iş bulamadığını anlatan Kandan, "Acı çekiyorum. Sürüne sürüne çocuğuma bakıyorum, ayağımı tam kullanamadığım için iş bulamıyorum. Yürümeme yardımcı olan afo olarak bilinen medikal malzeyi daha önce SGK kapsamında almıştım. Kırıldı, şimdi bu afoya verecek param dahi yok. Hemşire uyuşturucu kullandığımı söylemiş, bu iftiranın da cezasız kalmasını istemiyorum. Her türlü kan tahliline baksınlar. Acılarımın üstüne bir de iftira atıldı. Gönüllü bir avukata ihtiyacım var. Hakkımı arayacağım" dedi.

800 LİRA İLE GEÇİNİYOR
Vefat eden babasının emekli maaşından gelen 800 lirayla geçinmek zorunda olduğunu anlatan Kandan, bunun 400 lirasını kiraya verdiğini, komşularının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştığını belirterek, "Ayağım sağlam olsa hiç kimseye ihtiyaç duymazdım. Çalışırken birilerinden borç isteyebiliyor ve geri ödüyordum. Şimdi çalışamadığım için kimseden borç da istemiyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
-Feride kandan nın evdeki yaşamından detay görüntüler
-Sakat kalan ayağından detay görüntüler
-çocuklarından detay görüntü
-Feride kandan ile röp
-Ayağı için kullandığı aparattan detay görüntü
-Detaylar
Haber: Hasan DEMİRBAŞ - Kamera: Emrah GÜL  Antalya
===============================

Sapanca ve Kartepe'ye Arap yatırımcı akını

Kocaeli'nin Kartepe ilçesi ve Sakarya'nın Sapanca ilçesi, son yıllarda Arapların akınına uğruyor. Arap yatırımcılar bölgede satılan ve fiyatları 200 bin ile 1 milyon dolar arasında değişen lüks havuzlu villalardan satın alıyor.

İzmit Körfezi ile Sapanca Gölünün aynı anda görülebildiği Kartepe ile Sapanca Gölü'ne hakim orman içerisine inşa edilen havuzlu lüks villalar Arapların ilgisini çekiyor. Yatırımcılar, bu bölgelerde lüks villa ve araziler alınca her yer Arapça yazılarla dolup taştı. Bölgede lüks villalar 200 bin ile 1 milyon dolar arasında değişen fiyatlarla satılıyor. Ayrıca bölgeye tatil için gelen Arap turistler doğa ile iç içe olan konaklama alanlarında zaman geçirirken, doğal güzelliklerine hayran kaldıkları bölgede ev alma düşüncesi akıllarında oluşuyor.

Sapanca'da 10 yıldır emlakçılık yaptığını söyleyen Necdet Keskin, "Yaklaşık 7-8 yıldır Arap turistler bu bölgede yer alıyorlar. Site yapıyorlar. Sapanca ilçesinin bir tarafı göl, bir tarafı dağ. Oksijen olarak çok güzel bir bölge. Buradaki vatandaşlar 4 mevsimi çok güzel yaşayabiliyor. İstanbul, Ankara gibi merkezi şehirlere çok yakın ve ulaşımı kolay oluşu da etkiliyor. Arap turistler burayı bu yüzden tercih ediyorlar. Yakınımızdaki Maşukiye ve Kartepe'de kayak imkanları var. Kış turizmi açısından da bu çok güzel" dedi.

15 yıldır Sapanca'da emlakçılık yapan Göksel Yücel, "Burada öncelikle dağ ve göl var. İkisini de barındıran, bize göre eşi olmayan bir yer. Dağ ve gölü birlikte tercih ettikleri için Arap turistler buraya geliyorlar. Daha önceden yatırım amaçlı geliyorlardı. Fakat son 2-3 yıldır günübirlik kalmak için bu bölgeyi tercih ediyorlar. Burada müstakil, yüzme havuzlu villa fiyatlarının 2 milyon TL'den başladığını söyleyebiliriz. Yaklaşık 8-9 yıl önce İstanbul bölgesinden gelen çoğunlukta bir yatırımcı topluluğu vardı, ama Araplar onları maalesef bastırdı diyebilirim. Burada yatırım ortaklaşa yapılıyor diyebiliriz. Araplar tek başına yatırım yapmıyor. Mutlaka bir Türk ortakları oluyor. Arsa alımında da, villa alımında da birlikte alıp, birlikte değerlendiriyorlar" diye konuştu.

Lübnanlı Salbinaz Siblini, "Burası çok güzel. Yeşillik ve doğayı çok seviyorum. Buradaki restoranlar ve etkinlikleri de çok beğendim. İstanbul çevresinde gördüğüm en güzel yer burası. Yeterli param olsa burada mutlaka yatırım yapmak isterdim" dedi.
Lübnanlı Jaceline Maharqandi, "Buraya üçüncü gelişim. Ben Türkiye'yi çok seviyorum. Her zaman da gelmek isterim. Maşukiye çok güzel. Burada her yer yeşil ve her şey doğanın içinde. Burası çok güzel bir yer. Burada bir yatırım yapmayı düşünebilirim. Biz her yıl geliyoruz buraya" ifadelerini kullandı.
Tunuslu Wejdene Lagimi, "Burası çok güzel. Dağları ve yeşilliği çok hoşuma gitti. İlk defa Türkiye'ye geliyorum. Çok güzel ve çok beğendim. Buraya yatırım yapabilirsek çok güzel olur" dedi.
Ürdünlü Moawial Kazain, "Sapanca'yı çok beğendim, çok güzel. İnsanları da çok naif ve güzel insanlar. İnşallah bütün tanıdıklarım ve akrabalarıma buraya gelmelerini önereceğim. Bizim Ürdünlüler olarak çoğumuz Türkiye'ye yatırım yapmayı düşünüyoruz. Burayı çok seviyorum ve tabii ki buradan ev almak isterim" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:
Kartepeye gelen turistlerden görüntüler
Turistlerle röpler.
Sapanca'daki villalardan görüntü
Anons
Sapancadaki emlakçılarla röpler
HABER: Ergün AYAZ-KAMERA: Dinçer AKBİR/KARTEPE(Kocaeli),
=================================

Dünyaya iki farklı göz rengiyle bakan kardeşler şaşırtıyor

Bursa'nın İnegöl ilçesinde Mehmet (11) ve Kerem Selman (4) kardeşler, biri mavi, diğeri kahverengi olan gözleriyle dikkat çekiyor.

İnegöl'de yaşayan Suat (36) ve Esra Selman (28), ilk çocukları olan Mehmet'in doğumundan birkaç ay sonra, gözlerinin birinin mavi, diğerinin kahverengi olduğunu fark etti. Birkaç doktora başvuran aile, Mehmet'in görme konusunda sıkıntı çekmeyeceğini öğrenince rahat bir nefes aldı. Çiftin 4 yıl önce doğan çocukları Kerem de ağabeyi gibi bir gözü mavi, diğeri kahverengi olarak dünyaya geldi. Tıpta 'heterokromi' olarak bilinen bu özellikle dünyaya gelen 2 kardeş, görenleri şaşırttı.
7 yıl arayla dünyaya gelen çocuklarının farklı renklerde olan gözlerinin kendilerini de şaşırttığını, ancak sağlık açısından bir sıkıntı olmadığını öğrenince mutlu olduklarını belirten Suat Selman, "Özel çocuklara sahibiz ve mutluyuz. Çocuklarımızı görenler, yolda durdurup fotoğraflar çektirmek istiyorlar. 'Lens mi takıyorlar?' 'Kaza mı geçirdiler?' gibi sorularla karşılaşıyoruz" dedi.
Farklı gözlere sahip çocukları olduğu için şanslı olduklarını söyleyen Esra Selman ise, "Mehmet dünyaya geldiğinde çok şaşırmıştık, Mehmet'e alıştık, Kerem dünyaya geldiğinde daha da çok şaşırdık. Böyle çocuklarım olduğu için çok şanslıyım. Çok mutluyum. Çocuklarımı çok seviyorum" diye konuştu.

'İNSANLARI İKİ FARKLI RENKLE DAHA GÜZEL GÖRÜYORUM'
Çocuklardan Mehmet Selman ise, "Doğuştan iki gözümün rengi farklı. Çok mutluyum, bizi görenler fotoğraf çektirmek istiyor. İnsanları iki farklı renkle daha güzel gördüğümü  düşünüyorum" şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü:
---------------------------------
-Çocukların renkli gözlerinin görüntüsü
-Çocukların oyun oynamalarından detaylar
-Çocukların baba ve annesinden açıklama
-Çocuk ile röportaj
-Detaylar
Haber-Kamera: Yavuz YILMAZ/İNEGÖL,


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha yurt bülteni-3 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement