Dha Yurt Bülteni- 4 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni- 4

1)BİNGÖL/ADAKLI KIRSALINDA 5 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından yapılan bilgilendirmeye göre, Bingöl/Adaklı kırsalında 15 Ağustos 2018 tarihinde düzenlenen hava harekatı neticesinde, üs bölgelerimize saldırı hazırlığında olduğu tespit edilen bölücü terör...

16.08.2018 11:12
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

1)BİNGÖL/ADAKLI KIRSALINDA 5 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından yapılan bilgilendirmeye göre, Bingöl/Adaklı kırsalında 15 Ağustos 2018 tarihinde düzenlenen hava harekatı neticesinde, üs bölgelerimize saldırı hazırlığında olduğu tespit edilen bölücü terör örgütü mensubu silahlı 5 terörist etkisiz hale getirildi.

BİNGÖL/DHA

=====================================================

2)YAŞLI ADAM, DOLANDIRICILARA KARŞI KENDİSİNİ UYARAN POLİSLERE İNANMADI

ESKİŞEHİR'de, bankadan 17 bin 500 dolarını çekmek isterken, dolandırıcılara karşı kendisini uyaran sivil polislerin gerçek polis olduğuna inanmayan Ali Erdağ (86), banka şubesinde polislere bastonuyla saldırdı. Fenalaşarak, hastaneye kaldırılan Erdağ'ın, telefon dolandırıcılarına 100 bin lira kaptırmaktan son anda kurtarıldığı belirtildi.

Olay, dün, Arifiye Mahallesi 2 Eylül Caddesi'nde meydana geldi. Ali Erdağ, gittiği banka şubesinden hesabındaki 17 bin 500 doları çekmek istedi. Telaşlı olmasından şüphelenen banka görevlileri, durumu polise bildirdi. Bankaya gelen Asayiş Şubesi'nde görevli sivil polisler, Erdağ'ı telefon dolandırıcılarına karşı uyardı. Sivil polislerin gerçek polis olduklarına inanmayan Erdağ, iddiaya göre, bankanın içinde bastonuyla polislere saldırdı. Sivil polisler de resmi kıyafetli polislerin bankaya gelmesi için durumu haber merkezine bildirdi. Kısa sürede gelen resmi kıyafetli polislere de tepki gösteren Ali Erdağ, "Para benim param, kime verirsem veririm. Size ne?" diye bağırdı. Parayı çekemeyen ve fenelaşan Ali Erdağ, ihbarla gelen sağlık ekiplerince ambulansla Eskişehir Devlet Hastanesi'ne götürüldü.

POLİSLERE TEŞEKKÜR ETTİ

Sağlık durumunun iyi olduğu belirtilen Ali Erdağ'ın, telefonla arayarak, kendisini polis olarak tanıtan kişiden terör örgütü ile bağlantısının olduğu yalanını öğrendiği, bundan kurtulması için kendisinden 100 bin lira istendiği, bu nedenle bankaya gidip, 17 bin 500 dolarını çekmeye çalıştığı belirlendi. Dolandırılmaktan kurtarılan Ali Erdağ'ın polislere teşekkür ettiği bildirildi.

Görüntü dökümü:

---------------------------

-Ali Erdağ'ın polisler ve 112 görevlileri tarafından bankadan çıkartılıp ambulansa taşınması,

-Ambulansın ve polis araçlarının görüntüsü bulunuyor.)

Haber-Kamera: Eyüp KELEBEK-ESKİŞEHİR/ DHA

=======================================================

3)SİLİFKE'DE KİVİ HASADI BAŞLADI

MERSİN'in Silifke ilçesinde üretilen kivinin hasatına başlandı. Çiftçi İsmail Çocuk'un Canbazlı mahallesinde yer alan kivi bahçesindeki hasat etkinliğinde; Kaymakam Şevket Cinbir, Belediye Başkanı Mustafa Turgut ve Ziraat Odası Başkanı Cafer Doygun başta olmak üzere ilçe protokolünün önemli isimleri yer aldı. İlçede 550 dekarlık alanda yapılan kivi üretiminden yıllık ortalama bin 250 ton ürün alındığını belirten Kaymakam Cinbir, Aksıfat Barajı ile birlikte sulama olanaklarının artacağını, böylelikle ortalama 3 bin ton üretim yapılabileceğini söyledi.Belediye Başkanı Turgut da ilçedeki toprakların verimliliğine dikkat çekerek, "Bu verimli topraklar üzerinde kendi kendimize yeteriz. Önemli olan ekonomik açıdan güçlü olmak, dik durabilmek. Ekonomi yönünden güçlü olmanın yolu da üretmektir" dedi.İlçedeki ilk kivi üretiminin 2003 yılında Kızılgeçit mahallesindeki 1 dönümlük arazide başladığını bildiren Ziraat Odası Başkanı Doygun da "Bugün 550 dönüm kivi üretim alanına ulaştık. Bölgemizde turfanda her üründe olduğu gibi kivide de yüksek kalite yakalanmıştır" ifadesini kullandı. Dalında kalitesine göre 5-6 TL'den alıcı bulan kivi; Rusya, Azarbeycan, Türkmenistan, Özbekistan ve Ermenistan gibi ülkelere ihraç ediliyor.

Görüntü Dökümü

--------------------------

-Silifke Kaymakamı Şevket Cinbir'in kivi hasadına katılması görüntüsü

-Kivi hasadı yapan kadınlardan görüntüler

-Kivilerden detay görüntüler

-Kivi bahçesinin içinden görüntüler

-Kivi bahçesinin genel görüntüsü

-Kaymakamı Şevket Cinbir ile röportaj

(BOYUT: 344 MB) (SÜRE: 05: 06 DK)

Haber-Kamera: Erol OKUR/ SİLİFKE,

======================================================

4)KAN BAĞIŞINA DİKKAT ÇEKMEK İÇİN DRAKULA OLDU

DÜZCE'de, amatör tiyatro oyuncusu İsa Gülaçtı, Kızılay'a kan bağışına dikkat çekmek için Drakula kılığına girip 'Burada benden daha çok kana ihtiyacı olan var' yazılı dövizle Kızılay'ın mobil kan aracının önünde vatandaşları kan bağışına davet etti.

Yaz ayları ile birlikte kan bağışının azalması üzerine İsa Gülaçtı, Drakula kılığına girerek Kızılay'ın mobil kan toplama aracı önünde 'Burada benden daha çok kana ihtiyacı olan var. Türk Drakula' yazılı dövizle durarak, vatandaşları kan bağışına davet etti. Vatandaşların dikkatini çekmeyi başaran İsa Gülaçtı, kan bağışında bulunmak isteyenleri araca götürdü. İnsanlara faydalı olabilecek farkındalık projeleri yaptığını belirten Gülaçtı, "Tatil dönemi özellikle Düzce ve bölgesinde fındık sezonu da açıldı. Bu sebeplerden dolayı kan bağışlama oranında düşüş yaşanmış. Benim amacım bunlara dikkat çekmek. O yüzden böyle bir çalışma yaptım. Umarım herkes destek olur. Bu proje ile alakalı olarak ise Drakula kıyafeti giydim ve Drakula oldum. Ama inanın Drakula'dan bile kana daha çok ihtiyacı olan insanlar var diye düşünüyorum. O yüzden böyle bir farkındalık projesi yaptım. Destek olanlara teşekkür ederim." dedi.

Görüntü Dökümü

------------------------

İsa Gülaçtı'nın vatandaşları kan bağışına çağırırken görüntüsü

İsa Gülaçtı'nın vatandaşları kan bağışı aracına götürürken görüntüsü

İsa Gülaçtı ile röp ve detaylar

Haber-Kamera: Tezcan SOLMAZ/DÜZCE,

====================================================

5)BAYRAM TATİLİ ÖNCESİ SAHTE İÇKİ OPERASYONU

İZMİR'in Torbalı ilçesinde, polis ve jandarmanın ortaklaşa düzenlediği operasyonda Kurban Bayramı tatili öncesi piyasa sürülmek istenen 4 bin 497 şişe sahte içki ele geçirildi.

Yazıbaşı Mahallesi Barbaros Hayrettin Sokağı üzerinde bulunan bir turşu fabrikasında sahte alkollü içki üretildiği ihbarı üzerine polis ve jandarma, ortak operasyon düzenledi. Teknik ve fiziki takip sonucu fabrikaya yapılan baskında viski, votka ve rakı gibi dolumu yapılmış satışa hazır vaziyette 4 bin 497 şişe içki, 11 bin 190 boş şişe, doldurma makinesi, kapak yerleştirme makinesi, marka basma makinesi, tanker içerisinde sıvı halde doluma hazır 1 ton viski ve 5 bin 320 adet etiket ve bandrol ele geçirildi. Operasyon kapsamında S.E.Ö. ile Suriyeli H.S., A.A. ve H.F.O gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden S.E.Ö. tutuklanırken, Suriye uyruklu 3 kişi serbest bırakıldı. Şüphelilerin sahte alkollü içkileri Kurban Bayramı tatili öncesi piyasaya sürmeye çalıştıkları belirtildi.

Görüntü Dökümü

------------------------

Operasyondan görüntü

Haber: Mehmet CANDAN - Kamera: İZMİR,

=====================================================

6)PROF.DR.TAYYAR: TAZE KURBAN ETİ İLE KAHVALTI YAPMAYIN

ULUDAĞ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Bölümü Ana Bilim dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Tayar, kurban etinin kesinlikle hemen pişirilerek yenmemesi gerektiğini söyledi.

Veteriner Hekim ve Beslenme Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Tayar, kurban kesecek vatandaşları, etin en az bir gün dinlendirilmesi ve sıcak havalara karşı tedbir alınması gerektiği konusunda uyardı. Tayar, "Kurban Bayramı'nda yapılan yanlış alışkanlıkların başında kurban etlerinin kesildikten hemen sonra tüketilmesinin geliyor. Hijyenik şekilde kesilen etin hemen soğuk  zincire alınması gerekiyor. Kurban etinin tüketebilinmesi  için dinlenmesi ve olgunlaşması ŞART. Kesilecek hayvanın kesim öncesi dinlendirilmesi, huzurunu bozacak eylemlerden ve hareketlerden uzak tutulması önemli. Bu hem ibadetin bir gerekliliğidir hem de etin daha lezzetli olmasına sebep olur. Bu noktada kesim öncesi hayvanın bir gece önceden aç bırakılması da etin kalitesini olumlu yönde etkileyecektir. Hayvanı bir gece önceden aç bırakmak da etin kalitesini olumlu yönde etkileyecektir" dedi.

SICAK HAVALARA DİKKAT

Bu sene Kurban Bayramının çok sıcak günlere denk geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Mustafa Tayar, " Bu hava şartları olası gıda zehirlenmesi yönünden bir tehlike oluşturuyor. Bu sebeple  hayvan keserken hem hijyenik koşullara hem de soğuk zincire dikkat etmemiz gerekiyor. Kurban Bayramı sabaı  hayvanı kesiyoruz  hemen parçalayıp kahvaltıda tüketiyoruz. Bu ete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Evet, biz hayvanımızı keselim, kanını akıtalım ama etin dinlenmesi için bir süre tanımamız gerekiyor. Bu en az bir gece olmalıdır ne kadar dinlendirilirse bu etin kalitesi o kadar iyi olacaktır. Tabii bu dinlendirmeyi de soğuk bir ortamda yapmakta yarar vardır. Dinlenme esnasında etin üzerine bir örtü ya da tülbent gibi bir malzeme ile örtmekte gereklidir. Bu sıcak havalarda ette bozulma yapan bakterilerin hızlı üremesi söz konusu olabilir. Dikkatli olunması gerekir" şeklinde konuştu.

'BİR KIŞ BOYUNCA KURBAN ETİ İLE İDARE EDİLEBİLİR'

Kurban bayramında ülke genelimde 5 milyon kurbanlık hayvanın kesileceğini belirten Tayyar,"Türkiye'de et tüketimi Dünya standartlarının altındayken Kurban Bayramı döneminde biz bu standartları yakalarız. Bu çok doğru ve güzel bir şeydir. Bir kaç gün içinde kurbanlıklar kesildiği bir ülkeyi düşünürsek bu noktada çok ciddi bir protein kaynağı stoklamış oluyoruz. Eğer vatandaşlarımız etleri doğru koşullarda işleyebilir, doğru koşullarda muhafaza edebilirsek önümüzdeki kış döneminde zaten ısınma ve okul masrafları gibi pek çok pek harcama yapacakları ete yapacağı harcamaları kontrol altına almış olurlar. Doğru stoklama ile kurban eti ile vatandaşlarımız bir kış boyunca idare edebilirler"dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Kurban pazarından detaylar

-Et işlemeden detaylar

-Prof. Dr. Mustafa Tayar ile röportaj

Osman ŞİŞKO-Enver Fatih TIKIR/BURSA, -

=========================================================

7)PETRAN YAYLASI ÇİÇEKLERLE RENGARENK

RİZE'nin İkizdere ilçesinin 2 bin 200 rakımlı Petran Yaylası'nda açan çiçeklerle birlikte oluşan renk cümbüşünü görenler hayran kalıyor.

İlçeye, 28 kilometre uzaklıktaki Petran Yaylası muhteşem doğası, zengin bitki türleri ve temiz havasıyla doğaseverlerin ilgisini çekiyor. Kışın düzenlenen kayak şenlikleri ile adını duyuran yaylada yazın açan çiçeklerle oluşan renk cümbüşünü görenler hayranlıklarını gizleyemiyor. 100 ile 150 yıllık tarihi ahşap yapıların da yer aldığı yayla, bölgede son yıllarda en çok ziyaret edilen yer olmaya başladı.Yaz döneminde, Rize ve Trabzon'dan dağcılık kulüpleri ile turizm şirketlerinin turlar düzenlediği yaylada, yürüyüş ve foto safari etkinlikleri düzenleniyor. Araçları ile yaylaya ulaşan doğa tutkunları, yeşil örtüde çiçeklerle kaplı yaylada adeta bulutlara doğru yürüyüş gerçekleştiriyor, eşsiz manzaranın keyfini çıkarıyor.

'İLİMİZ DOĞAL KLİMAYI ANDIRIYOR'

Rize Kültür ve Turizm Müdürü İsmail Hocaoğlu, turizmde trendin doğa ve kültüre dayalı olarak değiştiğini belirterek, yerli ve yabancı turistler için Doğu Karadeniz Bölgesi'nin cazibe merkezine dönüştüğünü söyledi. Bölgenin eşsiz bir doğaya sahip olduğunu ifade eden Hocaoğlu, "Yazın yaylalarımızı, vadilerimizi ziyaret eden insanların çoğu gördükleri manzaralardan etkileniyor ve bu eşsiz doğayı bir de kışın görmek için burayı ziyaret ediyorlar. Bu Rize'nin bir zenginliğidir. Her mevsim farklı renklere sahip bir senfoni gibi. Kışın beyazın tonlarını yazın da yeşilin binlerce tonlarını ziyaretçiler görebilmekte. Yazın en sıcak dönemlerde Rize yaylaları doğal klima vazifesi görüyor. Genel atmosfer mikro klimayı andırıyor. Şehir merkezinden yarım saat yukarılara çıktığınızda su ve yeşil doğayla yolculuk ediyorsunuz. Rize eşsiz bir turizm destinasyonuna sahip" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

Yayladan detaylar

DRONE ile yayla detayı

Çiçeklerden detay

Yaylada yürüyüş yapan doğa tutukunları

Detaylar

Haber-Kamera: Aytekin KALEDENDER RİZE-DHA

Süre: 4.01 dk.              Boyut: 450 mb.

=======================================================

8)3 BİN YILLIK TERSANEDE 220 SARNIÇ VE 14 SANDAL ÇEKEKİ BULUNDU

MERSİN'in Silifke ilçesine 2 kilometre uzaklıkta, yaklaşık 6 kilometrekare büyüklüğündeki Dana Adası'ndaki 3 bin yıllık tersanede, 220 sarnıç ve 14 sandal çekek yeri bulundu.

Uluslararası Sitler ve Anıtlar Konseyi (ICOMOS) Sualtı Kültür Mirası Komisyonu Genel Sekreteri Doç. Dr. Hakan Öniz, Kültür Bakanlığı izniyle ve Silifke Müzesi Başkanlığı'nda Mersin'in Silifke ilçesinde bulunan Dana Adası üzerindeki çalışmaların 2015 yılında başladığını belirtti. Bilimsel danışmanlığı yaptığı çalışmalarda Dana Adası'nın arkeolojik öneminin giderek yoğun biçimde ortaya çıktığını kaydeden Doç. Dr. Öniz, "Dana Adası'nda 2016 yılında 276 antik çekek yeri ortaya çıkarmıştık. Geçen yıl ve bu yıl ise toplam 220 sarnıç tespit ettik. Bunların hepsinin tek tek çizimleri yapıldı, hacimleri hesaplandı. 2018 yılında yaptığımız çalışmalarda gemilerin sandallarının da özel çekek yerlerinde yapıldığını gördük. Bu da muhtemelen bu alanda dünyada ilk kez karşımıza çıkıyor. Özel olarak dizayn edilmiş 14 sandal çekek yeri tespit ettik" dedi.

TUNÇ ÇAĞI'NDAN İTİBAREN ÖNEMLİ BİR TERSANE

Dana Adası'ndaki antik tersanenin dünyadaki varlığını ve bütünlüğünü korumuş en büyük ve muhtemelen en eski tersane olabileceğini düşündüklerini aktaran Doç.Dr. Öniz, "Bu tersanenin en az 3 bin yaşında olduğunu tahmin ediyoruz. Tunç Çağı'ndan itibaren Demir Çağı, Klasik Dönem, Helenistik Dönem, Roma ve Bizans dönemlerinde çok yoğun kullanıldığını gösteren kanıtlara ulaştık. Savaş ve ticaret gemilerinin yapımı gerçekleşmiş. Döneminin denizcilik endüstrisini yansıtan muazzam bir tersane" diye konuştu.

ADADA 12 BİN KİŞİNİN YAŞADIĞINI DÜŞÜNÜYORUZ

2018 yılı çalışmalarında tersane işçileri, güvenlikte kullanılan askerler, tersane işçilerinin aileleri olmak üzere ada üzerinde yaşayan toplam nüfusun kaç kişi olduğuna yönelik bir çalışma da yürüttüklerini belirten Doç. Dr. Öniz, şunları kaydetti:

"Çalışmalarımızda ada üzerindeki 220 sarnıç tespit ettik, ama bunların 300'den fazla olduğunu düşünüyoruz. En az 12 bin kişinin yaşadığını düşündüğümüz adada bu sarnıçlar sayesinde su problemi olmadan hayatın sürdürüldüğünü tahmin ediyoruz. Adada tarım için kullanılabilecek arazi kısıtlı sahada yapılmış. Kendilerine yetecek kadar tarım yapmaya çalışmışlar. Hayvancılık hemen hemen hiç yok. Ada üzerinde M.Ö.6'ncı binlerde yaşam olduğunu tespit ettik. İnsanlar en azından o dönemde adaya avlanmaya gelmiş. Muhtemelen M.Ö. binden itibaren de ada üzerinde tersane endüstrisi başlamış."

'KİLİKYA KORSANLARININ GEMİLERİ DE BU ADADA YAPILMIŞ

Dana Adası'nın Kilikya bölgesindeki tüm kentlerle ilişki içinde olduğunu da anlatan Doç. Dr. Öniz, "Adanın Kıbrıs ile de bağlantısı var, çünkü M.Ö. 7-6'ncı yüzyıla tarihlenen Kıbrıs amforaları bulduk" dedi. Yüzey araştırmaların adada en az 8 bin yıldır insanların varlığını kanıtladığını ifade eden Doç. Dr. Öniz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Halen adadaki tersane alanındaki bazı yapıların dünyada benzeri yok. Yapılan çalışmalar, M.Ö. 2 ve 1'inci yüzyıllardaki meşhur Kilikya korsanlarının gemilerinin de bu adada yapıldığını kanıtlıyor. Bu tersanenin dünyada ayakta kalan bir benzeri yok. Dana Adası, denizcilik ve tersanecilik alanında dünyada bugüne kadar bilim dünyasının görmediği birçok yeni şeyi karşımıza çıkarmaya devam ediyor."

'ADA ÜZERİNDE KAZI ÇALIŞMALARINA BAŞLAMAYI PLANLIYORUZ'

Türkiye'nin, dünya denizciliği için eşsiz bilgi kaynağını korumayı başardığını vurgulayan Doç.Dr. Öniz, "2018 yılında şu ana kadar ada üzerinde yüzeyden görülebilen yapıların tespitleri ve çekek yerlerinin çizimleri ve plana alınması gerçekleşti. Artık bundan sonraki hedefimiz Dana Adası'nın gerçekte hangi dönemlerde kullanıldığını tam olarak kanıtlayabilecek bilimsel verilere ulaşmak. Bunun için de Kültür Bakanlığı ile birlikte ada üzerinde kazılara başlamayı hedefliyoruz. Bu kazılar dünya denizcilik tarihine önemli katkılar sağlayacak" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü

------------------------

Balık adamın bulunan kalıntılarda çalışma yapması

RÖP: Doç. Dr. Hakan Öniz

410 MB -- 03.24/// HD

Haber: Selma KUNAR-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,

=========================================================

9)MİLLİ OKÇU YASEMİN: HEDEFİM ALTIN MADALYA

KLASİK Yay Karışık Milli Takım'da başarılarıyla Türkiye'yi gururlandıran Yasemin Ecem Anagöz (20), "2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda takım halinde altın madalya kazanmak istiyoruz. Bireysel olarak da madalya kazanmak istiyorum" dedi.

İzmir'de dünyaya gelen Yasemin Ecem Anagöz, 9 yaşında babasının yönlendirmesiyle okçuluk sporuna başladı. İlk yılında Türkiye rekoru kırıp şampiyon olan Anagöz, 14 yaşına kadar farklı yaş gruplarında milli forma giyerek, önemli başarılara imza attı. 2014'te Antalya'da düzenlenen Dünya Kupası yarışlarında büyükler milli takımı formasını ilk defa giyen Yasemin, uluslararası şampiyonalarda elde ettiği derecelerle Türkiye'de tanınır hale geldi. 2 yıl önce Polonya'da yapılan Avrupa Kupası'nda gümüş madalya kazanan Yasemin, Bakü'de düzenlenen ilk Avrupa Oyunları'nda Türkiye'yi temsil etti.

AVRUPA ŞAMPİYONASI HAZIRLIĞI BAŞLADI

Nottingham'daki Avrupa elemelerindeki performansıyla 2016 Yaz Olimpiyatları'na katılmaya hak kazanan Yasemin, olimpiyatta yarışan en genç kadın olarak 25'inci sırada yarışları tamamladı. Mete Gazoz ile Klasik Yay Karışık Takımı'nda büyük başarılara imza atan Yasemin, Bulgaristan'da 30 Temmuz'da yapılan 2018 Avrupa Grand Prix yarışında, ardından 22 Temmuz'da Berlin'de düzenlenen Okçuluk Dünya Kupası finalinde üçüncülük elde etti. Klasik Yay Karışık Milli Takım'da Mete ile dünya ikinciliğine yükselen Yasemin, Antalya'daki kampta 26 Ağustos'ta Polonya'da düzenlenecek 2018 Açık Hava Avrupa Şampiyonası hazırlıklarına devam ediyor.

HEDEF OLİMPİYAT MADALYASI

Son iki yılda katıldığı uluslararası turnuvalarda çeyrek finalde elendiğine dikkati çeken Yasemin, takım halinde kazandıkları madalyaların yanı sıra bireysel şampiyonluklar da yaşamak istediğini vurguladı. 2016 Rio Olimpiyat Oyunları'nda yarışan en genç kadın okçu unvanına sahip olduğunu aktaran Yasemin, "9 yaşında okçuluğa başladım. İlk senemde Türkiye şampiyonu oldum, rekor kırdım. Küçük yaşta elde ettiğim başarılar beni okçuluğa daha çok bağladı. 2014 yılında büyükler milli takımında yarışmaya başladım. Ulasal ve uluslararası müsabakalarda çok sayıda başarı elde ettim. Milli takımla kazandığım madalyalarla gurur duyuyorum. Hedefim 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları'nda takım halinde altın madalya kazanmak. Bireysel olarak da madalya kazanmak istiyorum. Son iki yıldır şampiyonalarda bireysel yarışlarda çeyrek finalde elendim. Önümde Avrupa şampiyonası var. Hem takım halinde hem de bireysel olarak madalya kazanmak istiyoruz" diye konuştu.

KULAĞINA TAKTIĞI ÇİÇEKLE MOTİVE OLUYOR

Şampiyonalarda bazı zamanlar kulağına taktığı çiçekle dikkati çeken Yasemin, "Çiçekleri çok seviyorum. Bana pozitif enerji verdiğini hissediyorum. Yarışmalara çıkmadan önce gördüğüm çiçeğin bana iyi enerji verdiğini düşünürsem takıyorum" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------

Yasemin Ecem Anagöz'den görüntü

Hedef çalışması

Röp: Yasemin Ecem Anagöz

Genel detaylar

Haber: Tolga YILDIRIM- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA-DHA)

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni- 4 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement