DHA YURT BÜLTENİ - 4 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ - 4

Köylerini Alaçatı'ya benzetmek için işe koyuldularGümüşhane'de göç nedeniyle nüfusu azalan merkeze bağlı İkisu köyünde vatandaşlar, köylerini güzelleştirmeye karar verdi, işe koyuldu.

17.08.2019 10:30
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Köylerini Alaçatı'ya benzetmek için işe koyuldular

Gümüşhane'de göç nedeniyle nüfusu azalan merkeze bağlı İkisu köyünde vatandaşlar, köylerini güzelleştirmeye karar verdi, işe koyuldu. İzmir'in ünlü turistik yerlerinden Çeşme ilçesindeki Alaçatı'yı kendilerine örnek alan köy sakinleri, aralarında para topladı, köydeki tüm ev, sokak, kaldırım, çeşme ve yapıları mavi-beyaz boyamaya başladı.
Gümüşhane'de damlataşı şekilleri, sarkıtlar, dikitler, mağara çiçekleri ve traverten basamakları ile bir doğa harikası olarak nitelendirilen 'Karaca Mağarası'nın da yer aldığı merkeze bağlı İkisu köyünün nüfusu azaldı, vatandaşlar zamanla köyden kentlere göç etti. Köyde kalan yaklaşık 15 hanenin sahipleri, köylerini güzelleştirmeye karar verdi, kolları sıvayıp işe koyuldu. İzmir'in ünlü turistik yerlerinden Çeşme ilçesindeki Alaçatı'yı kendilerine örnek alan köylüler, aralarında para toplayarak, köydeki tüm ev, sokak, kaldırım, çeşme ve yapıları rengarenk boyamaya başladı. Genç-yaşlı, kadın-erkek herkes köyün güzelleştirilmesi için yapılan çalışmalara katıldı. Mavi-beyaz tonları ağırlıklı kullanan vatandaşlar, harabe haldeki evleri de tadilat ederek köyün kısa sürede çehresini değiştirmeyi başardı.
'KÖYÜMÜZE ALAÇATI HAVASI VERMEK İSTİYORUZ'
İkisu köyünde oturan İbrahim Gürler, kente gelen turistlerin ilk gördüğü köyün kendi köyleri olduğunu belirterek "Kendi çabalarımızla bir süredir köyümüzü güzelleştirmeye, köyümüze renk katmaya çalışıyoruz. Köyümüzdeki evlerin tamamını boyayıp, harabe halinde olan yapıları da elimizden geldiği kadar tadilatını yapmaya çalışıyoruz. Niyetimiz köyümüze İzmir'in Çeşme İlçesine bağlı Alaçatı gibi bir hava verebilmek. Burayı bir tatil köyü haline getirmek istiyoruz" dedi.
'MİSAFİRLER GÜZEL ŞEYLER GÖRSÜN İSTEDİK'
Köylerinin en büyük sorununun göç olduğunu söyleyen Gürler, "Uzun zamandır büyük göçler yaşandı. Artık köyde eskisi gibi bir hayat söz konusu değil. Genelde yaşlılarımız kalıyor. Gençlerimiz dışarıda çalışıyor, kimisi okuyor. Bu sadece bizim köyümüzün değil, bütün Gümüşhane'nin sorunu. Biz tabi böyle göç verince köy biraz ıssızlaştı, yalnızlaştı. Köyde sadece yaşlılar olunca herhangi bir şeye müdahale edemediler. Boya yapamadılar, duvarlar yıkıldı yapamadılar. Ama burası bayramlarda şenlik oluyor. Herkes geliyor bütün haneler açılıyor. Böyle el ele verip bir şeyler yapalım istedik. Köyümüze gelen misafirler mağaraya giderken güzel şeyler görsünler istedik. Bir renk kararı verdik. Bizim köyümüzün renkleri olan mavi-beyazı seçtik" diye konuştu.
'KÖYÜMÜZÜ GÜZELLEŞTİRMEYE ÇALIŞIYORUZ'
Köylerinin çok bakımsız olduğunu söyleyen Cevahir Gürler de, "Köye gelenler 10-15 gün tatil yapıp hemen dönüyorlar. Yaşlılarda hiçbir şey yapamıyorlar. Sökülen yerler çok kötü görünüyor. Yukarıda Karaca Mağarası var. Gelip gidenler oluyor.  Köyümüzde bakımsız olduğunu için utanıyorduk. Bizde 'ne yapabiliriz' diye düşündük. Gençlerimiz aralarında para toplayıp boya malzemesi aldı. Evlerimizi, kapılarımızı boyamaya başladılar. Köyümüzü daha güzelleştirmek için uğraşıyoruz" ifadelerinde bulundu.
Şüle Aydurmuş ise "Karaca Mağarası turistik bir öneme sahip. Mağaraya giderken görünen ilk köy bizim köyümüzdü. Hoş bir görüntü olmasını istediğimiz için de İzmir'de ki Alaçatı'dan esinlenerek kapılarımızı, çeşmelerimizi boyadıkö diyerek herkesi köylerini ziyarete beklediklerini dile getirdi.

Görüntü Dökümü
----------
İkisu köyünün görüntüleri
Köyden boyanan evler
Evlerin boyatılması
İbrahim Gürler röportaj
Cehavir Gürler röportaj
Genel ve detay görüntüler

GÖRÜNTÜ BOYUTU: 1.27 GB

Haber: Filiz YILDIRIM - Kamera:  Sinan UÇAR GÜMÜŞHANE-

=======================

Kekik yağı, antibiyotik kullanımını azaltacak

Burdur'daki Lisinia Doğa Projesi kapsamında Lisinia Proje Alanı, Akçaköy Lavanta Deresi ve Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) Kampüsü'ndeki 280 dekarlık alanda kekik yetiştiriliyor. Lisinia Doğa Proje Sorumlusu Öztürk Sarıca, "Yurt dışındaki doğal eczanelerde doğal antibiyotik olarak pazarlanan kekik yağına maalesef ülkemizde yeteri kadar önem verilmiyor. Ülkemizde antibiyotik kullanımı alışkanlıklarını değiştirmek açısından kekik yağının çok önemli olduğunu düşünüyorum" dedi.
Yeşilova ilçesine bağlı Akçaköy'deki Lavanta Deresi ve Burdur MAKÜ Kampüsü'ne dikilen ve yaklaşık 280 dekarlık alanda hasadı yapılan kekik, Lisinia'ya getirilip, kazanlara konuluyor. Yaklaşık 100 derece sıcaklıktaki kazanlarda buharlaşan kekik yağı, damıtma yöntemiyle önce haznede toplanıyor ardından şişelere aktarılıyor. Halk arasında birçok hastalığa şifa kaynağı olarak da bilinen kekik yağı, tüm dünyada doğal antibiyotik olarak kullanılıyor. Son zamanlarda ülke ekonomisine de ciddi katkı sağlayan kekik yağının litresi, 250 ile 350 lira arasında satılıyor.
'25 TONA YAKIN KEKİK ÜRETİMİMİZ OLACAK'
Lisinia Doğa Proje Sorumlusu Öztürk Sarıca, kekik yağı üretimi hakkında bilgi verdi. Sarıca, "Biz Burdur'da Lisinia Proje Alanı, Akçaköy Lavanta Deresi ve MAKÜ'de toplam 280 dekarlık alanda kekik üretimi yapıyoruz. Bu yıl itibarıyla yaklaşık 25 tona yakın kekik üretimimiz olacak ve toplamda 500 kilograma yakın kekik yağı ve bir o kadar da kekik suyu üretimimiz gerçekleşecek" dedi.
'YURT DIŞINDA ANTİBİYOTİK KULLANIMI DAHA ALT SIRALARDA'
Tüm dünyanın kekik yağının yüzde 75'i ile yüzde 95'ini Türkiye'den aldığını kaydeden Sarıca, "Kendi doğal eczanelerinde ve pek çok endüstriyel ürünlerinde bunu kullanıyorlar. Oysa ki ülkemizde kekik yağı kullanımı son yıllarda artacağına azalmış durumda. Yurt dışındaki doğal eczanelerde doğal antibiyotik olarak pazarlanan kekik yağına maalesef ülkemizde yeteri kadar önem verilmiyor. Ülkemiz antibiyotik kullanımında üst sıralardayken yurt dışında antibiyotik kullanımı çok daha alt sıralarda. Ülkemizde antibiyotik kullanımı alışkanlıklarını değiştirmek açısından kekik yağının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özellikle bakteri, virüs ve mantarların yüzde 75'i ile yüzde 95'inde etkili bu kadar doğal bir maddenin antibiyotikten çok daha önce tercih edilir olması aslında insan sağlığı, halk sağlığı ve ülkemizin sağlığı açısından çok önemli. Ülkemizin yurt dışından ciddi anlamda para vererek aldığı antibiyotiklere, hem bunların yan etkilerine hem de yurt dışına döviz çıkışı noktasında ülkemiz ekonomisine çok ciddi katkıları olacaktır" diye konuştu.
'SU TÜKETMEDEN YETİŞİYOR'
Türkiye'de kekik sektörünün önünün açık olduğunu, üretimin yaygınlaşması için ellerinden gelen çabayı gösterdiklerini aktaran Öztürk Sarıca, "Su tüketmeden yetişiyor. Zaten Lisinia'nın hedefi su tüketmeden yetişen aromatik bitkiler. Bunun başında lavanta gelmesine rağmen adaçayı ve kekik üretiminin ülkemizde yaygınlaşması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz" dedi.
Lisinia'da 2 yıldır gönüllü çalışan ve Polonya'da Türk dili ve edebiyatı okuyan Maciej Walkowiak (31) da ülkesinde kekik yağı üretimi yapılmadığını, ilk kez burada yağ üretimi gördüğünü söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Kekik tarlasından detay
Kekik yağının çıkartılması
Öztürk Sarıca ile röp.
Kekik yağının çıkartılması
Detay

Haber-Kamera: Mesut MADAN/BURDUR,

=================

Çukurda kalan şahini kurtardılar

Konya'nın Karatay ilçesinde, definecilerin açtığı 4 metrelik çukura girip, mahsur kalan şahini çevredekiler kurtardı.
Olay, merkez Karatay ilçesine bağlı Başgötüren Mahallesi'nde meydana geldi. Definecilerce açıldığı tahmin edilen, 4 metre derinliğindeki çukura giren şahin, burada mahsur kaldı. Şahinin sesini duyan çevredekiler, kurtarmak için harekete geçti. İçlerinden Nuri Seyis, merdivenle çukura girdi. Kuşu kaldığı çukurdan alan Seyis, dışarı çıktı. Yarasının olmadığı görülen şahin, doğaya salındı. Bu anlar ise cep telefonu kamerasıyla kaydedildi.

Görüntü Dökümü:
---------
-Vatandaşın merdivenle çukura inmesi
-Şahinin kurtarılması
-Şahinin doğaya salınması

Haber-Kamera: Tolga YANIK KONYA DHA))

=====================

Hayalindeki karavanı sanayide 4 ayda yaptı

Ankara'da hayalindeki karavanı yapmayı kafasına koyan Gözde Gürer (37), çizdiği projeyle 20 yıldır karavan üreten bir ustanın kapısını çaldı. Gürer, 4 aylık çalışma sonunda hayal ettiği karavana kavuştu.
Ankara'da yaşayan Selçuk Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunu Gözde Gürer, daha önce hiçbir üretim tecrübesi olmamasına karşın hayallerindeki karavanı yapmaya karar verdi. Sıfırdan bir karavan yapmak istediğini söylediğinde kendisine sadece anne ve babasının inandığı Gürer, işin en zor kısmı olan üretim aşamasında ise bu karavanı nerede yapacağını düşündü. Ankara'da sanayide 20 yıldır karavan üreten bir atölyenin kapısını çalan Gözde Gürer, atölye sahibi ustadan hayallerini gerçekleştirmek için yardım istedi. Ustanın şaşkınlık ve merakla atölyesinin kapısını açması üzerine Gürer, hummalı bir çalışmaya girişti. Özel bir şirkette çalışan Gözde Gürer, gündüzleri yoğun ofis ortamında geceleri ise sanayideki atölyede mesai yaparak hayalini gerçekleştirdi.
4 AYDA BİTİRDİ
Yaklaşık 4 ayın sonunda 720 kilogram ağırlığında, 4.40 metre boyunda, 2 metre eninde ve 2 metre yüksekliğindeki karavanında 8,5 metrekarelik bir yaşam alanı yaratan Gözde Gürer, profil aşamasından itibaren sıfırdan birleştirip yaptığı karavanda güneş enerjisinden 1,5 kilovat elektrik elde etti. Karavanda su ihtiyacını 200 litrelik depodan sağlayan Gürer, 24 saat çalışan buzdolabı, ocağı, mutfak dolapları, 1.30 metre eninde 2 metre boyunda yatağı, masası, kitap okuma kanepesi, duşu, tuvaletiyle minimalist bir yaşamda gerekli olan tüm her şeyi ince ayrıntılarıyla düşünüp gerçeğe dönüştürdü.
Karavandaki kumaş malzemelerin hepsini kendisi diken, iç donanım için gerekli malzemeleri satın alıp birleştiren Gözde Gürer, karavandaki yaşamını sokağa da taşıdı. Karavanın önünde iki şezlong, bir masa, bir hasır üzerinde minderler ve mini sehpa ile bir de açık hava sineması oluşturdu. Ses sistemiyle gündüzleri müzik dinleyen, geceleri ise karavanın tentesini indirerek 12 volt led mini projeksiyonla açık hava sinemasında film izleyen Gürer, kitaplık sorununu ise içinde 200 kitabın bulunduğu e-book ile çözdü.
Karavanın bulunduğu alanda yaklaşık 5 metrekarelik bir de hobi bahçesi de yaratan Gözde, fesleğen, nane, domates, çilek ve karpuz ekerek alanı led lambalarla aydınlattı.
Geceleri güneş enerjisinden ürettiği elektrikle aydınlattığı karavanı görenlerin ilgiyle yanına geldiği, fotoğraf çektirmek istediklerini belirten Gözde Gürer, kendini 'Yeni nesil karavancı' olarak tanımladı. Gürer, bunun nedenini ise "Karavan denince belli bir kültür vardır. Farklı bir yaşamdır. Benimki öyle değil. Ben aslında tam bir şehir insanıyım. Çalışma hayatım var. Ama bir hayalim vardı ve ben bunu gerçekleştirdim" sözleriyle anlattı.
'KENDİMDEN BAŞKA KİMSENİN GÜVENİ YOKTU'
Gözde Gürer, "Yıllarca hep bir karavanım olsun istedim. Evim nerede istersem orada olsun istedim. Normalde karavan hayali kuran insanlar gidip bir karavan satın alır. Ama satılanlardan hiçbiri benim hayalimdeki karavan değildi. Bunun üzerine kafamda 'Ben bunu yapabilir miyim?' fikri oluştu. Elim tamirat tadilata yatkındı. Hep bir alet çantam vardı. Tüm aletleri kullanabiliyordum. 'Yapabilir miyim?' diye düşündüğümde kendimden başka kimsenin güveni yoktu, çünkü inanılabilir bir proje değildi. Sadece annem ve babam bu düşüncemi sorgulamadı" dedi.
'SANAYİDE BİR ATÖLYENİN KAPISINI ÇALDIM'
Hayalindeki karavanı yapmak için önce bir araştırma aşaması geçirdiğini söyleyen Gözde Gürer, şunları aktardı:
"Geçen kış başladım bu işe. Önce projeyi çizmem gerekiyordu. Bunun için profesyonel bir programdan yararlandım. Karavanda her şeyin belli bir ağırlıkta ve özel malzemelerle yapılması gerekiyor. En ince ayrıntıya kadar düşünerek 2 haftada projeyi çizdim. Sonra bunu nerede hayata geçirebilirim diye düşündüm. En zor aşama buydu. Ankara sanayide 20 yıllık bir karavan imalatçısının kapısını çaldım. Düşüncemi anlattım. 'Atölyeye kendim girmek istiyorum, bu benim en büyük hayalim' dedim. Usta çok şaşırdı. Çünkü bugüne kadar atölyesinin kapısından giren ilk kadın benim. Sanıyorum o da yapıp yapamayacağımı merak ettiğinden kabul etti. ve ben atölyede işe başladım. Ankara'da özel bir şirkette çalıştığım için gündüzleri zamanım yoktu. Gün içinde ofisteyim. Akşam mesaiden sonra atölyeye girip gece 12'lere kadar atölyede çalıştım. Hafta sonları ve tatillerde hep atölyedeydim. Çok zor ve yorucu bir süreçti ama 4 ayda hayalimi gerçekleştirdim."
HOBİ BAHÇESİ DE VAR
"Aslında ben tam bir şehir insanıyım" diyen Gürer, karavanın hemen yanında yaklaşık 5 metrekarelik alanda oluşturduğu hobi bahçesini anlatırken şöyle devam etti:
"Karavanda yaşarken aslında bir anlamda sanki sokakta yaşıyor gibiyim. Karavanın kapısını açıp adımımı attığım anda sokaktayım. Bu farklı bir duygu. Karavanın yanındaki boş bir alanı ise bahçe yaptım. Buraya nane, fesleğen, domates, çilek ve karpuz ektim. Şimdi onların çıkmasını bekliyorum heyecanla."
TEK BAŞIMA HİÇ TEDİRGİN OLMUYORUM
Hafta içi Ankara'da yoğun iş temposunun içinde olduğunu belirten Gözde Gürer, hafta sonları ve tatillerini ise yaz başında Antalya'ya getirdiği karavanda geçirdiğini belirtti. Bir kadın olarak karavanda tek başına bir yaşamın zorluk yaratmadığını da sözlerine ekleyen Gözde Gürer, "İlk geldiğim günden itibaren hiç tedirginlik yaşamadım çünkü karavanım çok merkezi bir yerde" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
------------
-Karavandan görüntü
-Gözde Gürer röp
-Gözde Gürer'in günlük yaşantısından
-Karavanın gece çekmimi

Haber: Selma KUNAR - Kamera: Süleyman EKİN/ANTALYA,

==================

Zeytinde bilinçsiz kostik kullanımı sağlığa zararlı

Manisa'da yaşayan gıda mühendisi Nermin Özge Bilge, zeytin üretim aşamalarında kostik (sodyum hidroksit) kullanımının yasal olduğunu ancak bilinçsiz kullanımının insan sağlığını tehdit ettiğini belirtti.
Sofralık siyah zeytinin işleme yöntemleri arasında yer alan kostik kullanımı yasal olsa da usulüne uygun olmayan kullanımda üründeki kalıntıların, sağlık açısından tehlike yarattığı belirtildi. Gıda mühendisi Nermin Özge Bilge, konuyla ilgili açıklama yaptı. Zeytinin yapım aşamasında üründeki acı tadın giderilmesinde kostik maddesinin kullanıldığını belirten Bilge, "Kostik zeytin işletmecilerinde, zeytindeki acılığı gidermek amacıyla kullanılmakta. Kostik kullanımının yasal olarak kabulü var. Kullanımı serbest bir ürün. Ama burada önemli olan kullanılan miktarı, ne ölçüde kullanıldığı ve hangi aşamalardan geçirildiğidir. Kostik kullanımı yasal olsa da usule uygun yıkanmadığında, sağlık için tehlikeli bir hale geliyor. Zeytinin acılığının daha çabuk giderilmesi için kullanılan kostiğe alternatif ürünler de bulunuyor. Kostik yerine tuzlu su ve asitli suda bekleterek aynı işlem yapılabiliyor" dedi.
MERDİVENALTI ÜRETİMDEN UZAK DURULMALI
Tüketicilere büyük bir iş düştüğünü vurgulayan gıda mühendisi Bilge, "Tüketiciler mutlaka üretim izin belgesi olan ve bakanlık denetiminden geçmiş, fabrikalarda gıda mühendisleri denetiminde üretilen ürünlerden yana tercihlerini yapmalılar. Merdivenaltı denilen yerlerden ürün almamaları gerekmektedir" dedi.

Görüntü Dökümü
----------
Zeytin ağaçlarının havadan görüntüsü
Zeytin ağaçlarından detay görüntüler
Gıda Mühendisi Nermin Özge Bilge röp.
Genel ve Detay görüntü

Haber- Kamera: Cemil SEVAL/ MANİSA,

======================

Dikenlerin içinde sağlık deposu: Kapari

Türkiye'de kozmetik ve boya sanayinde de en önemli bitkilerden birisi olan kapari bitkisi, Mersin'in sahil kenarlarında doğal ortamda yetişiyor.
Evliya Çelebi'nin 400 yıl önce Seyahatnamesinde 'Gebre' olarak geçen ve 'çok faydalı' bitki dediği kapari bitkisi Silifkeli vatandaşlar tarafından ticari olarak değerlendirilmese de 'şifalı' olduğuna inanılarak tüketiliyor. Sahil yolu üzerinde orta refüjlerde ve makilik yerlerde kendiliğinden yetişen kapari, içinde barındırdığı yoğun aromatik maddeler nedeniyle hoş, kendine özgü kokusu ve tadı ile dikkat çekerken, salatalarda, et, balık yemeklerinde, çorbalarda sıklıkla kullanılıyor.
Eşi Veysel Tuğrul ile kapari toplayan Havva Tuğrul, kapariyi çok sevdiğini, dikenlerinin batmasına rağmen aile olarak vazgeçemediklerini söyledi.
Tuğrul, bitkinin sağlık deposu olduğuna inandıklarını ve her yemeklerinin yanına salata olarak kullandığını ifade ederek, "Kapari bitkisini toplaması da yemesi de çok zevklidir. Biz bunun turşusunu yapıyoruz. Oldukça şifalı. Birkaç yıldır bu şekilde toplayıp yiyecek turşumuzu yapıyoruz" dedi.
KAPARİ NEDİR?
Türkiye'nin pek çok yerinde yetişebilen kapari, tomurcukları ve meyveleri besin maddesi olarak kullanılan bir bitkidir. Capparaceae familyasından dikenli bir bitki olarak tanımlanır. Türkiye'nin farklı bölgelerinde 'kebere, keper, gebere, geber otu, kedi tırnağı, menginik, karga kavunu, hint hıyarı' gibi isimlerle de bilinir. Doğada kendi kendine yetişebilen bir bitki olan kapari, toprağı sıkıca kavrar ve geniş alanlara yayılan kökleri sayesinde çalı görünümünü alabilir. Kısa boylu bir yer bitkisi olan kapari, 150-200 yıl kadar yaşayabilir. Dal uçları, tomurcukları ve meyveleri gıda sektöründe kullanılır, yaprakları, dalları ve kökleri de ilaç, boya ve kozmetik amaçlarla kullanılır. Dünyada en çok, tomurcuklarından ve meyvelerinden turşu ve salamura yapılarak kullanılır. Türkiye'de kapari tüketimi hala yaygınlaşmamış olsa da, Avrupa'da ve Amerika'da sıklıkla çorbalarda, salatalarda, pizzada ve garnitürlerde kullanılıyor.

Görüntü Dökümü
------------
-Bitkiden genel ve detay görüntü
-Bitkiyi toplayan çift
-Veysel Tuğrul eşi Hava Tuğrul ile Kapari bitkisi toplarken
-Genel ve detay görüntü
-Veysel Tuğrul'un konuşması
-Çift topladıkları bitkiyi gösterirken
-Toplanan bitkisinin görüntüsü

(SÜRE: 3 DK) (BOYUT: 337 MB)

Haber-Kamera: Atike CEYLAN KAÇAR/SİLİFKE(Mersin),


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ - 4 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

  • Beylikdüzü'nde Yağmurda Kaza: Sürücü Hayatını Kaybetti
    02:34 Beylikdüzü'nde Yağmurda Kaza: Sürücü Hayatını Kaybetti

    Beylikdüzü'nde yağmur sebebiyle kayganlaşan yolda direksiyon hakimiyetini kaybeden bir otomobil sürücüsü, aydınlatma direğine çarptı. Kazada sürücü hayatını kaybetti. Olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kaza sebebiyle bölgede yoğun trafik oluştu.

  • Akyazı'da annesinden para isteyen şahıs kendini ve annesini yaktı
    02:15 Akyazı'da annesinden para isteyen şahıs kendini ve annesini yaktı

    Sakarya'nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı alan bir şahıs, benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe verdi. Olay sonucunda şahıs tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Şahsın adliyeye sevk edilirken gazeteciye yönelik tepkisi de dikkat çekti.

  • İzmir'de motosiklet ile otomobil çarpıştı: Sürücü ağır yaralandı
    02:03 İzmir'de motosiklet ile otomobil çarpıştı: Sürücü ağır yaralandı

    İzmir'in Konak ilçesinde, otomobil ile çarpışan motosikletin sürücüsü ağır yaralandı. Olayda motosiklet sürücüsü E.Ö. hayati tehlike altında olduğu için Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Otomobil sürücüsü ise ifadesi alınmak üzere emniyete götürüldü.


Advertisement