Dha yurt bülteni - 4 - Son Dakika
Güncel

Dha yurt bülteni - 4

Dha yurt bülteni - 4

Nusaybin Belediye Başkanı HDP'li Nergiz gözaltına alındıMardin'in Nusaybin ilçesi Belediye Başkanı HDP'li Semire Nergiz ile belediye başkan yardımcısı Ferhat Kut ve meclis üyesi Mehmet Emin Alkan, 'PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan gözaltına alındı.

15.10.2019 09:56
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Nusaybin Belediye Başkanı HDP'li Nergiz gözaltına alındı

Mardin'in Nusaybin ilçesi Belediye Başkanı HDP'li Semire Nergiz ile belediye başkan yardımcısı Ferhat Kut ve meclis üyesi Mehmet Emin Alkan, 'PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan gözaltına alındı.

Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında, Nusaybin Belediye Başkanı Semire Nergiz ile başkan yardımcısı Ferhat Kut ve meclis üyesi Mehmet Emin Alkan hakkında gözaltı kararı verildi.

Savcılık talimatıyla harekete geçen polis de Nusaybin Belediyesi ile 3 isme ait adreslere operasyon düzenledi. Eş zamanlı operasyonda Başkan Semire Nergiz, yardımcısı Ferhat Kut ve Mehmet Emin Alkan evlerinde gözaltına alındı. Polis ekiplerinin belediye binasındaki araması devam ediyor.

GÖRÜNTÜ GEÇİLİYOR

Haber-Kamera: Emrah KIZIL- Selim KAYA- Ahmet AKKUŞ/NUSAYBİN (Mardin), -

===================

Bodrum'da imar planına aykırı yapıların yıkım işlemleri sürüyor

Bodrum'da, imara aykırı bölümleri tespit edilince bu kısımların kaldırılması istenen otel, villa, rezidans ve lüks dairelerin bulunduğu 19 projede yıkım çalışmaları sürdürülüyor.Bodrum'da kontrolsüz yapılaşmayla ilgili tepkiler üzerine Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, 20 Ağustos'ta ilçeye gelerek, Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait tekneyle kaçak yapılaşmaya ilişkin denetimler yaptı. Bu denetimlerden sonra Bodrum Belediyesi'nce daha önce imar planında aykırılıklar bulunduğu tespit edilen birçok projenin inşaatı durduruldu. Bakan Kurum, 28 Eylül'de imara aykırı alanları tespit edilen ve yıkımına karar verilen projeler için yeniden Bodrum'a geldi. Sahil Güvenlik Komutanlığı'na ait tekneyle kıyıdan 2'nci kez denetim yapan Kurum, 11'i otel olmak üzere aralarında villa, rezidans ve lüks dairelerin olduğu 19 projedeki yıkım çalışmalarını kontrol etti.YIKIM ÇALIŞMASI BAKANLIK VE BELEDİYE GÖZETİMİNDEBakanlık, Bodrum Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ve Yapı Kontrol Birimi ekiplerinin gözetiminde Gümbet, Yalıkavak, Türkbükü, Gündoğan, Gölköy ve Torba mahallelerinde yer alan o projelerdeki yıkım çalışmaları halen sürdürülüyor. İmara aykırı olduğu tespit edilen bölümlerin üzerine boyayla çarpı işareti koyulduğu, iş makineleri ve inşaat işçilerince yıkımın yapıldığı belirtildi. Yıkıldıktan sonra kötü görüntü oluşan alanlarda ise otel işçileri tarafından kıyı düzenleme çalışması yapılıyor. Bazı projelerde beton kesme işleminin ardından bloklar vinçle bölgeden taşınıyor. Metrajlarına göre her firmaya, farklı günlerde çalışmalarını tamamlaması için süre verildiği öğrenildi.Öte yandan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın verilerine göre, 'imar barışı'na aykırı yapı sayısında Muğla, ilk sırada yer alıyor. Bodrum, Milas, Yatağan, Kavaklıdere, Ula, Marmaris, Datça, Köyceğiz, Ortaca, Dalaman, Fethiye ve Seydikemer'de toplam 1351 yapının yıkılacağı kaydedildi.

Görüntü Dökümü------------The Bo Viera projesindeki yıkım çalışmalarından görüntü

Haber: Cavit AKGÜN- Kamera: Aykut KURT/ BODRUM (Muğla),

============================

Ayşe hemşire, ördüğü bez bebeklerle çocukları sevindiriyor

Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım hemşiresi olan Ayşe İşlek (32), işten kalan zamanlarda ördüğü bez bebek ve kalem başlıklarını sevgi evlerinde kalan çocuklara hediye ederek sevindiriyor.Kütahya'da Sağlık Bilimleri Üniversitesi Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım hemşiresi Ayşe İşlek, 2 yıl önce işten kalan zamanlarda bez bebekler örerek yakınlarının çocuklarına dağıtmaya başladı. Bir süre sonra çocukların aldığı bebekler sayesinde çok mutlu olduğunu gören hemşire Ayşe İşlek, sevgi evlerinde kalan çocuklar içinde bez bebekler örmeye başladı. Tek amacının çocukları mutlu etmek olduğunu ifade eden İşlek, "Bu hediyelerle çocukların çok mutlu olduğunu gördüm. Kimisinin oyun arkadaşı, kimisinin uyku arkadaşı, kimisinin yol arkadaşı olduğunu gördüm. Daha sonra sevgi evlerindeki çocuklar için bir şeyler yapmak istedim. Öncelikle bir arkadaşımın yardımıyla sevgi evlerinin prosedürünü öğrendim. Oradaki çocukların sayısını, yaş grubunu, cinsiyetleri hakkında bilgiler aldım. 0-6 yaş grubu çocuklara kuzu, 6 yaş üzeri çocuklara da kalem başlığı örüyorum. Tamamladığım örgüleri de sonra toplu olarak sevgi evlerinde kalan çocuklara dağıtıyorum. Onları da bir nebze mutlu etmek bizim içinde büyük mutlulukö dedi.İKİ ARKADAŞI DAHA DESTEK OLDUAyşe hemşirenin çocuklara bez bebekler ördüğünü öğrenen aynı hastanedeki anestezi teknisyeni Tuğçe Yılmaz ve anestezi uzmanı Emel Urfalı da destek olup bez bebek örmeye başladı. Tuğçe Yılmaz, çocukların bez bebeklerle mutlu olduğunu belirterek, "Sonuçta çocuklar mutlu oluyor. Benim de iki yaşında bir oğlum var. O da severek oynuyor. İlk etapta kalem başlığı olarak başladık. Bunları geliştirerek örmeye devam edeceğiz. Şimdi kış geliyor ve havalar soğuyacağı için sevgi evlerindeki çocuklarımıza şapka, atkı da örmek istiyoruzö şeklinde konuştu. Hemşire Ayşe İşlek ve iki arkadaşının ördüğü bez bebek ve kalem başlıkları tamamlanınca sevgi evlerinde kalan çocuklara dağıtılıyor.

Görüntü Dükümü-------------Hemşirenin hastanede çalışırken görüntüsü-Hastanenin dış görüntüsü-Hemşire ve arkadaşının örgü yaparken detayı-Oyuncakların görüntüsü-Ayşe İşler ve Tuğçe Yılmaz ile röp.-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Oğuzhan KILIÇ/KÜTAHYA,-

=======================

İzmirlilerin anılarında kalan selluka çiçeğinin, bahçeleri sarması için çabalıyorlar

İzmir'de Türk sanatları atölyesi işleten Pelin Uğur, sosyal medyada kurduğu sayfadan ulaştığı kişilerle birlikte unutulmuş İzmir çiçeği sellukayı yeniden hatırlatmak adına, 'Sellukalar sarsın bahçelerimizi' adıyla bir proje başlattı. Eflatunlu beyazlı narin çiçekleriyle bir sarmaşık türü olan sellukayı yaygınlaştırmayı amaçlayan proje kapsamında paneller düzenleyerek ücretsiz tohum dağıtan ekip, şimdi İzmir'de bir Selluka Festivali gerçekleştirmeyi hayal ediyor.İzmirlilerin çocukluk anılarının bir parçası olan şarkılarda 'Selluka gibi sarılmak' sözleriyle geçen görüntüsü kadar kokusu da etkileyici olan selluka çiçeğini anneanne, babaanne bahçelerinden bugüne taşımak için çabalayan Türk sanatları atölyesi işleten Pelin Uğur, sosyal medyada kurduğu sayfadan ulaştığı çiçekseverlerle 2 yıl önce 'Sellukalar sarsın bahçelerimizi' adıyla bir proje başlattı. Sellukayı yeniden İzmir'in sembolü haline getirmeyi amaçlayan proje kapsamında okullarda ve çeşitli kurumlarda paneller düzenleyen, çiçeğin kolonyasını üreten, tablo ve takılar yaparak sanata dönüştüren ekip, sellukanın tohumlarını ücretsiz olarak dağıtıyor. Girit'ten İzmir'e geldiği bilinen selluka, sarmal görüntüsü, hoş kokusu ve beyaz, mor, pembe renkleri ile dikkat çekiyor. İzmir'de daha çok Karşıyaka'da ve Çeşme'de sayılı evde yetişen ve fasulye ailesinden gelen selluka, kışın yapraklarını döküyor, havalar ısınınca ise hızlı büyüyor. Bu yıl İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü de, başlattığı çalışma ile sellukayı sembol olarak kabul ederek, Kemeraltı ve çevresinde gastronomi alanındaki kriterlere uyan gıda işletmelerine selluka plaketi ve belgesi verecek. Havra Sokağı'nda bulunan bir otelin duvarlarına da selluka çiçeklerini resmeden proje ekibinin hayali, Saat Kulesi'nden daha eski bir tarihe sahip olan bu çiçeği herkesin tanıyabilmesi için bir festival düzenlemek. İzmir'i tanımak adına tarihi dokusunu inceleyip, hikayeler okuduğunu söyleyen Proje Koordinatörü Pelin Uğur, şunları söyledi:  "Okuduğum birçok makale hikaye ve araştırmalar benim yolumu selluka çiçeği ile buluşturdu. İzmir'de yaşayan bir insan olarak da istiyorum ki İzmir şehrine bir katkım olsun. Projeyi başlattığımızdan beri sosyal medyadan bize ulaşan veya bizim ulaştığımız insanlara tohumları ücretsiz dağıttık. Çalışmalarımız çok keyifli oldu. İzmir'in kültürel hafızasında olan bu çiçeğin çok daha yaygınlaşmasını istiyoruz. Çiçeği eski kuşak büyüklerimiz tanıyor, bir çoğu çocukluk anılarından başlayarak anlatıyor. Girit Mübadeleleri'nden sonra İzmir'de yaşayan bir topluluk var. Onlar yoğun bir şekilde bu çiçeği sahipleniyor. Yıllar evvel hükümet binasında yer alan selluka çiçeklerini gören, Saat Kulesi'nin açılışına gelen devlet erkanları çok etkilenmişler. Bir dönem sembol olarak kullanılmış. Yeniden hatırlanırsa bu çiçeğin İzmir'e çok artı değer katacağına inanıyorum. İstanbul'da Lale Festivali, Erguvan Festivali yapılıyor, İzmir'de neden bir Selluka Festivali olmasın? Bu anlamda çalışmalara başladık. Çiçek sevdalıları bize ulaşıyor, açan çiçeklerinin fotoğraflarını gönderiyorlar. Çok mutlu oluyoruz."'ÇİÇEĞİME HERKES HAYRAN HAYRAN BAKIYOR'Evinin bahçesinde selluka yetiştiren Asuman Karabulut ise, "Ben sellukamı ilkbaharda ektim. Fakat çok hızlı bir gelişim gösterdi. 5 ayda kocaman oldu. Daha önce internette resimlerini görmüştüm, ilgimi çekmişti. Merak saldım, tohumunu alıp bahçeme ektim, yetiştirdim. Sonra pazarda gördüm oradan da fidanını aldım. Suluyorum, arada bir gübre veriyorum, bakımı kolay. Kokusu çok hoş, onunla birlikte gelen arılar böcekler beni çok mutlu ediyor. Lüle lüle bir çiçek, çok güzel açıyor. Sokaktan geçenler, kokusuna ve görüntüsüne gelip soruyorlar, tohum istiyorlar. Herkes hayran hayran bakıyor" diye konuştu.'İZMİR'İN BÖYLE BİR SİMGESİ OLMASI GÜZEL OLUR'Öte yandan DHA muhabirinin selluka çiçeğinin fotoğrafını göstererek, "Bu çiçeği biliyor musunuz" diye sorduğu İzmirlilerden Fikret Kutlay, "Begonvili biliriz, begonyayı biliriz ama bunu tanıyamadım. Bir çiçeğin festivalinin yapılması güzel olabilir. Çiçeğin geçmişi varsa İzmir'in simgesi olması güzel olur. Yeter ki yeşillik olsun, çiçek olsun" dedi. 87 yaşındaki Feyzullah Şen ise, Selluka çiçeğini daha önce hiç duymadığını ve görmediğini söyledi. Selluka çiçeğinin İzmir'de bir kolejin sembolü olduğunu vurgulayan Nilgün Öztin ise, "Kolejin lojmanının bahçesinde bir sürü sellukalar vardı. Mor salkım denir ona. İstanbul'un, Manisa'nın lalesi varsa, İzmir'in de sellukası olabilir. İzmir'in simgesi olabilir. Feminen bir simge olur bence, kadınlar sahip çıkar. Ben çıkarım mesela" dedi. Selluka çiçeğini Çeşme'de gördüğünü belirten Sunay Karal, "Alaçatı bu çiçekle dolu. Herkes bilmez bu çiçeği. Keşke tekrar İzmir'in simgesi olsa, şahane olur. Görünüşü çok güzel, çok seviyorum" diye konuştu. Selluka çiçeğinin adını ilk kez duyduğunu söyleyen Zafer Şaşmaz, "Göçmen Giritliler biliyordur bu çiçeği. Biz bilmiyoruz fakat İzmir'in simgesi olması çok güzel olur" dedi.

Görüntü Dökümü------------Pelin Uğur'un bahçesindeki selluka'dan görüntülerSelluka çiçeğinden genel ve detay görüntülerPelin Uğur ile röp.Asuman Karabulut'un bahçesinden görüntülerAsuman Karabulut ile röp.Vatandaş röportajları

Haber: Melis KARAKUZULU, Kamera: Mücahit BEKTAŞ- Mustafa KÖPRÜLÜ/İZMİR,

=========================

Acı biber reçeli, Arap turistlerin gözdesi oldu

Bursa'da geleneksel yöntemlerle reçel üreten bir firma, acı tombul biber ile yaptığı reçelle alışılmış tatların dışına çıktı. Acı biber reçelini görenlerin şaşırdığını belirten firma sahibi Cafer Yıldırım, Arap turistlerin bu reçele yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. Kestel ilçesi kırsal Derekızık Mahallesi Şelale mevkiinde geleneksel yöntemlerle 110 yıldır reçel üretimi yapan işletme, acı tombul biberden reçel üretti. Ağızda başta tatlı, daha sonra ise acı bir tat bırakan acı biber reçelinin yapımı 7 gün sürüyor. Tombul acı biber reçeli başta Arap turistler olmak üzere dükkana gelen müşterilerden ilgi görüyor.'ACI BİBER ASLINDA TURŞU OLARAK TÜKETİLEN BİR ÜRÜN'Reçel üreteminde dördürcü kuşak olduğunu belirten işletme sahibi Cafer Yıldırım, "Bu işimizi 1910 yılında yapmaya başlamışız. O dönemlerde bu kadar çeşitliliğimiz yoktu. Şu anda 35 çeşit reçel üretiyoruz. Sürekli yeni lezzetleri, yeni tatları,  her türlü ürünü deneyerek,  gelen misafirlerimizin tatlarına sunarak, onların fikrini alarak üretime geçiyoruz. Kozalak reçeli, patlıcan reçeli gibi değişik ürünlerimiz var. Biber reçelimiz ise biraz zıt  ürün olduğu için,  turşu olarak tüketilen bir ürün. Farklılık, değişik lezzet olması için üretimine girdik. Gelen misafirlerimizin damak tadına sunduk. Güzel tepkiler aldık. Şimdi de üretimine devam ediyoruzö dedi.EN ÇOK İLGİ ARAP TURİSTLERDENAcı biber reçelinin ağızda farklı bir tat bıraktığını söyleyen Cafer Yıldırım, "İlk tüketimde tatlı bir lezzet fakat daha sonrasında ise acı olarak, ürünün daha ölmediğini, biber olduğunu andıran bir lezzet. Biberler bahçeden toplanıyor. Acılığını biraz yok ediyoruz. Üretim aşaması bir hafta sürüyor. Bir hafta sonrasında güzel bir lezzet ortaya çıkıyor. Bu reçelimizi daha çok Arap misafirlerimiz tercih ediyor. Geldiklerinde farklı bir ürün, farklı bir lezzetle karşılaşıyorlarö dedi.'MEVSİMİNDE OLAN MEYVELERLE REÇEL YAPIN'İyi reçel yapımının nasıl olması gerektiğini anlatan Yıldırım, "İyi bir reçel yapmak için meyveyi mevsiminde kullanmak gerekiyor. Kaliteli meyvelerle biraz bilgi, biraz da sevgi. En güzel reçel böyle olur. İlk önce meyvenin kalitesi önemli ama daha sonra kaynatma süresi de önemli. Her ürünün kendine göre bir özelliği var. Her meyvenin kendi şeker oranı farklı. Bunlarla ilgili bilgi ve birikim gerekiyor. İyi bir pastorizasyonla reçel iki yıl tazeliğini koruyor. Hiçbir kimyasal ve koruyucu madde kullanmıyoruz. Bu şekilde ürünlerimiz iki yıl tazeliğini koruyorö dedi.ÖNCE TATLI, SONRA ACIFarklı reçelleri tatmak için bu işletmeye geldiğini belirten Aylin Tiryaki, "Acı biber reçelini duyduğum zaman ilginç geldi. 'Acı biberin reçeli mi olur?' dedim. Tadı gayet güzel. Lezzetli bir tat. Gayet tatlı, daha sonra acı bir tat geliyor. Lezzetli bir tat. Alıp evimde tüketebilirimö dedi.

Görüntü Dökümü-------------Tombul acı biberin temizlenmesinden görüntüler-Tombul acı biberin tencerede kaynatılmasından görüntüler -Tombul acı biber reçelinden görüntüler -Arap turistlerden görüntü -Reçelin tadımından görüntü -İşletme sahibi Cafer Yıldırım ile röportaj -Müşteri Aylin Tiryaki ile röportaj

Haber: Muammer İRTEM-Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA,

===========================

Bu kıraathanede renk, sarı-kırmızı

Manisa'nın kırsal Osmancalı Mahallesi'ndeki bir kıraathane, içerisinde sarı-kırmızı eşyalar ve takımın tarihini anlatan fotoğraflarla adeta Galatasaray Müzesi'ni andırıyor. Bir Galatasaray fanatiği olan Sadrettin Turan'ın işlettiği kıraathanede Galatasaray'ı eleştirmek yasak. Yunusemre ilçesi Osmancalı Mahallesi'nde yaşayan ve bir Galatasaray fanatiği olan Sadrettin Turan'ın işlettiği kıraathanenin her yerine sarı ve kırmızı renkler hakim. Evli, 3 çocuk babası Sadrettin Turan (61), 30 yıl önce kurduğu kıraathanenin her bir köşesini sarı-kırmızıya boyarken bir yandan da takımın neredeyse her yılına ait fotoğrafları bularak işletmenin duvarlarına astı. Birçok Galatasaray aksesuarının da bulunduğu kıraathanede bardaklardan çay kaşıklarına kadar da her şey sarı- kırmızı. 6 yıl önce 'Galatasaray Müzesi' ismi verilen kıraathanede Galatasaray'ı eleştirmek yasak. 400 kişinin yaşadığı mahallede vatandaşlarının yüzde 98'inin Galatasaraylı olduğunu söyleyen Sadrettin Turan, 'Galatasaray Müzesi' adını verdiği kıraathane için 30 yıl boyunca alınan poster, bardak, çakmak, boncuk işlemeli ürünler, bardaklar gibi çeşitli objelere yaklaşık 100 bin lira harcadığını belirtti.Kıraathaneyi 1990 yılında açtığını belirten Sadrettin Turan, şunları söyledi: "Böyle bir heves önceden beri vardı. Daha sonra çarşıya, pazara gittiğimizde birçok ürün aldık. Birçok yere istediğim şeyleri sorup, bulup, satın alıyorum. Burada yaklaşık bin poster vardır. Ayrıca objeler var. Buraya yaklaşık 100 bin lira harcadım. Buradaki sarı-kırmızı renkli objeleri ve malzemeleri bulmak ciddi mesele. Çoğunu İzmir'e gittiğimde alıyorum. İstanbul'da da genelde istediğim ürünleri bulabiliyorum. Bu benim çocukluğumdan geliyor. Hepimiz ailece Galatasaraylıyız. Çocukluğumda çıkan spor dergilerine bakıp fotoğraflarını saklıyordum. Oradan gelen bir heves bu. Mahallemizin yüzde 98'i Galatasaray taraftarı. Buraya nadiren de olsa gelen başka takım taraftarları oluyor. Onlar Galatasaray'ı eleştirebiliyor. Bunu önlemek için 'Galatasaray'ı eleştirmek yasaktır' yazısını kahvehanenin camına astık. Biz bu kadar emek verdik, Galatasaray'ı eleştirirsek ayıp olur. Buraya her takımı tutan arkadaş gelebilir ama Galatasaray'ı eleştirmemeleri şartıyla."Turan, kıraathanesine Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim'in ve yine yöneticilerden Abdurrahim Albayrak ile eski ve yeni Galatasaraylı futbolcuların gelmesini istediğini belirterek, "Buradaki tarihi arşivi görmelerini isterim. Çünkü, büyük emek verdik" diye konuştu.'BU KAHVEHANE SAYESİNDE MAHALLEMİZİN ADI DUYULDU'Mahallede yaşayan 62 yaşındaki Necmettin Yalçınkaya, "Benim 5 çocuğum var ve hepsi Galatasaraylı. Torunlarım da aynı şekilde. Takımımızı çok seviyoruz. Bu kahve sayesinde de mahallemizin adı duyuldu. Fenerbahçe, Beşiktaş ve diğer takımlar burada izlenmez. Fenerbahçe yenildiyse açarız televizyonu. Fenerbahçe galipse ya da yenerse kapatırız. Galatasaray'ı burada eleştirmek kesinlikle yasak" diye konuştu. 65 yaşındaki bir diğer mahalle sakini Nurettin Doğan, "Arkadaşımızın vermiş olduğu emek için gurur duyuyoruz. Benim de 5 çocuğum var hepsi Galatasaraylı. Torunlarım da Galatasaraylı" dedi.

Görüntü Dökümü-------------Kıraathanedeki sarı-kırmızı objelerden görüntü-Kıraathaneden görüntü-Müşterilerden görüntü-Duvarlara asılı posterlerden görüntü-Kıraathane sahibi Sadrettin Turan ile röp.-Müşteriler Necmettin Yalçınkaya, Nurettin Doğan röp.-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Cemil SEVAL/ MANİSA,


Kaynak: DHA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement