Dha Yurt Bülteni-4

1)OTİZMLİ ÖĞRENCİYE DAYAKLI EĞİTİME CEZA

KONYA'daki özel bir rehabilitasyon merkezinde görev yapan okul öncesi öğretmeni 29 yaşındaki F.K. hakkında, otizmli 6 yaşındaki Ö.S.'ye eğitim sırasında 30 santimetre uzunluğundaki sopayla vurup, ayağına tekme attığı iddiasıyla dava açıldı. F.K.'ye 'basit yaralama' suçundan 200 gün hapis cezası verildi, bu ceza 4 bin lira adli para cezasına çevrildi. F.K.'nin Ö.S.'ye uyguladığı şiddet ise güvenlik kamerası kayıtlarına yansıdı.

Olay, geçen yıl Kasım ayında özel bir rehabilitasyon merkezinde meydana geldi. Öğretmen F.K., bir sınıfta otizmli Ö.S.'ye eğitim verdiği sırada iddiaya göre, ucunda mor bir boncuk bulunan 30 santimetre uzunluğundaki sopayla el ve ayaklarına sürekli vurup, ayağına tekme attı. Oğullarına yapılan şiddeti güvenlik kamera kayıtları sayesinde öğrenen aile, Cumhuriyet Savcılığı'na öğretmen F.K. hakkında suç duyurusunda bulundu.

Ardından F.K. hakkında Konya 15'inci Asliye Ceza Mahkemesi'nde 'kasten basit yaralama' suçundan dava açıldı.

'UYARI AMAÇLI KÜÇÜK DOKUNUŞLAR YAPTIM'

4 aydan 1 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanan F.K., mahkemedeki savunmasında suçlamaları kabul etmeyip, "Mağdur Ö.S., otizmli öğrencidir, mağdurun rahatsızlığı nedeniyle sözlü uyarıya cevap veremediğinden uyarı amaçlı elimdeki küçük sopa ile ve ayağımla mağdura küçük dokunuşlar yaptım. Darbe kastıyla hareket etmedim" dedi.

SOPA SİLAH SAYILDI

Güvenlik kamera kayıtlarını ve sopayı inceleyen mahkeme heyeti, suçun beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kişiye karşı yapıldığını belirtti. Ayrıca olayda kullanılan sopanın, saldırı ve savunmaya elverişli olduğunu ve silah sayıldığını, F.K.'nin Ö.S.'ye yönelik uyarıcı değil, şiddete yönelik kasıtlı olarak yapıldığını belirten heyet, önce 240 gün adli para cezası verdi. Heyet, F.K. hakkında iyi hal indirimi uygulayıp, cezayı 200 gün adli para cezası olmak üzere 4 bin lira adli para cezasına indirip, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi.

Görüntü Dökümü

--------------

Güvenlik kamera görüntüleri

Haber: Mehmet Kayhan YILDIZ KONYA DHA)

====================================================

2)OBRUĞA DALIŞ YAPTILAR

ANTALYA'da kentin altında dar koridorların bulunduğu obruklar araştırmacıların ilgisini çekerken, Akdeniz Üniversitesi'nden (AÜ) Doç.Dr. Mehmet Gökoğlu ile öğrencileri, Arapsuyu Mahallesi'nde 50 metre derinlikteki obruğun bir insanın sığabileceği darlıktaki koridorlarında 15 metre ilerlemeyi başardı.

AÜ Sualtı Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç.Dr. Mehmet Gökoğlu ile AÜ Sualtı Sporları Topluluğu'ndan Fatih Okan, Kemal Gökoğlu ve Celal Öztürk, Arapsuyu Mahallesi'nde 50 metre derinliğindeki obruğa dalış yaptı. Yanlarında getirdikleri merdiven ve iplerle obruğa inen Doç.Dr. Gökoğlu, karstik yapıdaki bu obrukların zaman içerisinde kireç taşının erimesi sonucu oluştuğunu söyledi.

Doç.Dr. Gökoğlu, bu obruğa daha önce de dalış yaptıklarını, ancak biri doğu diğeri batı yönünde bulunan ve insanın zor geçebileceği dar koridorlarına daha önce hiç kimsenin girmediğini, kendilerinin de bu koridorda ilerlemeye çalışacaklarını söyledi.

ANTALYA SÜRPRİZLERLE DOLU BİR ŞEHİR

"Antalya sürprizlerle dolu çok güzel bir şehir" diyen Doç.Dr. Gökoğlu, 50 metre derinliğindeki obruğa girmeden önce yaptığı açıklamada, "Daha önce bu obruğa girmiştik ama giremediğimiz koridorlar var burada. Bu koridorların biri batıya, diğeri doğuya gidiyor. Buralar dar alanlar. Burayı geçmeye çalışacağız. Geçebilirsek görüntüler alacağız" dedi. Obruk içindeki tatlı suyun denizle bağlantısı olduğunu kaydeden Doç.Dr. Gökoğlu, "Bunu şuradan biliyoruz, bu obrukta yılan balıkları var. Bu balıklar denizden geldiği için mutlaka bu koridorlarının denizle bağlantısı var. Yani başka bir koldan yeraltından bir bağlantı var" ifadelerini kullandı.

OBRUKLARA GİRİNCE İNSAN GÜZELLİKLER KARŞISINDA ŞAŞIRIYOR

Antalya'daki bu tür karstik yapının çeşitli etkenlerle bozulduğuna dikkat çeken Doç.Dr. Gökoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Oysa Antalya'ya güzellik veren bu yapılardır. Bir zamanlar Antalya'ya yağmur yağdığı zaman su süzülür, pırıl pırıl denizden çıkardı. Ama şimdi öyle olmuyor. Bu karstik yapılar bozuldu. Bunlar bizim doğal güzelliklerimiz. Her şeyi tarumar etmemek lazım. Bu tür obruklar Antalya'nın enteresan yerleri. İnsan şaşırıyor buralara girince. Mağara dalışını bilen profesyoneller için çok güzel yerler."

ANTALYA MERKEZ VE İLÇELERDEKİ OBRUKLAR

Düden'de 1, Konyaaltı'nda 2 ve Kırkgözler'de 3 obruk bulunduğunu belirten Doç.Dr. Gökoğlu, "Antalya'nın ilçelerinden Finike'de ise Asya'nın dalışı yapılmış en derin mağarası olan Gök Mağara var. İbradı ilçesindeki Altınbeşik Mağarası da bu tür yapılardan" dedi. Antalya'daki obrukların henüz turizme açılmadığını, sadece araştırmacıların buralara girdiğini aktaran Doç.Dr. Gökoğlu, "Biz istenildiği takdirde girdiğimiz bu obrukların yapısını, şeklini ve haritasını çıkarabiliriz" dedi.

MUHTEMELEN DİNAMİTLEME YAPILMIŞ

Yaklaşık yarım saatlik bir dalışın ardından obruktan çıkan ve koridorlardan birinde 15 metre ilerlediklerini söyleyen Doç. Dr. Mehmet Gökoğlu, aşağıda gördüklerini ise şu sözlerle aktardı:

"Aşağıda çok güzel koridorlar var. Güzel görüntüler var ama çok da tortu var. Çok çabuk kalkıyor bu tortu. 50 metre derinliğe kadar giden yeri gördüm. Çok derin bir yer ama büyük kayalar düşmüş ve kapatmış bu koridorları. Göçükler var. Muhtemelen dinamitleme yapılmış olabilir. Araziyi doldurmaya çalışmış olabilirler. Deprem de yaşanmış olabilir. Bazı yerlerde kayalar kapatmış bu koridorları. Çıkışı göremiyorsunuz. İçerde balıklar var. Bu bölgeye has endemik balık türleri. Görüntüler çektik. Ancak dalış için riskli bir bölge."

Görüntü Dökümü

----------------------

Obruğun girişinden görüntü

Çevredeki binadan görüntü

Ekipmanların hazırlanması

RÖP: Doç. Dr. Mehmet Gökoğlu

Ekibin obruğa dalışı

Obruk içinden su altı kamerası görüntüsü

Detaylar

161 MB/// 05.03

HABER: Selma KUNAR-KAMERA: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,

==================================================

3)BAŞKÖYLÜ KADINLAR MERMER OCAĞINI KAPATTIRDI, ÇİÇEK YETİŞTİRYOR

BURSA'da, içme sularını kirleten mermer ocaklarını yaptıkları eylem ve açtıkları hukuk davaları sonrası kapattıran Orhaneli'ye bağlı Başköy'de kadınlar, çiçek yetiştiririyor. Kurulan seralarda yetiştirilen menekşeler yurt içine ve Çin'e de gönderiliyor. Çiçek yetiştiren her ailenin bütçesine aylık 5 bin lira ek kazanç girdiği belirtildi.

Orhaneli İlçesi'ne bağlı Başköy'de yaşayan kadınlar, köylerinde bulunan ve sularını kirleten mermer ocaklarını kent merkezinde yaptıkları eylemle protesto etttiler. Başlattıkları hukuk mücadelesini de kazanan Başköylüler, köylerindeki mermer ocaklarının kapanmasını sağladı. Mermer ocaklarından kurtulan Başköy'de yeni geçim kaynağı çiçek yetiştiriciliği oldu. Menekşeleri seralarında yetiştiren köylüler, Çin'e de ihraç ediyor."Bu iş hem güzel hemde kazançlı" diyen 62 yaşındaki Ayşe Ertem, "Sabah kalkınca önce seralarımıza gelip çiçeklerimize bakıyoruz. Sulama ve temizlik işini yapıp sonra ev işine dönüyoruz. Çok güzel de para kazanıyoruz. Seralara ortak ailelerin bütçelerine her ay 5 bin lira ek para girmeye başladı" dedi.

HAYVANCILIK VE TARIMIN ÖNÜNE GEÇTİ

Başköy'ün çiçek yetiştiriciliğinden önceki geçim kaynağının hayvancılık ve tarım olduğunu söyleyen Hasan Yılmaz, "Kozmotik sanayisinde de kullanılan çiçeklerimize Çin büyük ilgi gösteriyor. İhraç ederek iyi de para kazanıyoruz. Şu anda bu sektör hayvancılık ve tarımın önüne geçti" dedi.

Hasan Yılmaz, Başköy'de şu anda en fazla 8 ortaklı olmak üzere 12 sera bulunduğunu, bu seraların her birinde ise 4 bin saksı olduğunu açıkladı.

Edip TEKİN/ BURSA, -

==========================================================

4)ŞARKILI, TÜRKÜLÜ, DANSLI 'KIŞ RÜYASI'

ANTALYA Devlet Opera ve Balesi'nce (ANTDOB) sürdürülen konserler zincirine bir yenisi eklendi. Antalyalı müzikseverler, bu kez de 'Çello Yıldızları' adı verilen orkestranın sunduğu 'Kış Rüyası'nda buluştu.

Haşim İşcan Kültür Merkezi'nde gerçekleşen 'Kış Rüyası' adlı konserde Nurdan Küçükekmekçi (soprano) ile Medine Tuganova (mezzo soprano) solist, Esra Taner, Derya Tokgöz, Tolga Burçak da dansçı olarak sahnede yer aldı. Saz heyetini ise Yeliz Efe, Pelin Baysal Ateşok, Seda Aslanoğlu, Erdem Akça, Gani Sharipov, Çağla Katırcıoğlu Bilgin, Pınar Cumbul, Fırat Yeşillik (çello), Alaaddin Ataseven (bariton), Pelin Atay (kontrabas), J.Nilay Canca (klarinet), Onur Uğurbaş (ud), Burak Akdemir (kanun), Senem Çine (arp), Cenk Şahinalp (perküsyon) oluşturdu.

Konser, çello sanatçılarının enstrümanlarıyla dünyaca ünlü besteci Mozart'ın 'Alla Turca' adlı eserini seslendirmesiyle başladı. Aşık Veysel'in 'Uzun İnce Bir Yoldayım' adlı türküsünü Alaaddin Ataseven yorumladı, dansçı Esra Taner de kıvrak dans figürleriyle eşlik etti.

Nurdan Küçükekmekçi, Tokat yöresine ait 'Sabahın Seherinde Ötüyor Kuşlar' adlı türkü ile nihavent makamındaki 'Papatya Gibisin' adlı şarkıyı, Medine Tuganova da 'Yıldızların Altında' adlı şarkıyı seslendirdi.

Alaaddin Ataseven'in orkestra eşliğinde yorumladığı Ege türküsü 'Ah Bir Ateş Ver' ile 'Gel Gör (Acem Kürdi-İlahi)' adlı şarkıya Tolga Burçak dansıyla eşlik etti, esere ayrı bir renk katıldı.

Opera diliyle yorumlanan şarkı ve türkülerle unutulmaz bir akşamın yaşatıldığı konser, bestesi Sadi Işılay'a ait olan 'Sultanıyegah' adlı oyun havasıyla sona erdi. Solist ve orkestra da yer alan sanatçılar, izleyenlerin alkış yağmuruna tutuldu.

Görüntü Dökümü

--------------

Orkestra şarkı seslendirirken

Solist sanatçılar şarkıları yorumlarken

Dansçılardan görüntü

HABER-KAMERA: Yusuf DEMİR/ANTALYA,

======================================================

5) DÜZCE BELEDİYESİ SURİYE'DE ŞEFKAT ÇADIR KENTİ KURDU

DÜZCE Belediye Başkanı Mehmet Keleş, Suriye'nin İdlib kentinde 'Düzce Şefkat Çadır Kenti' oluşturduklarını ve kampta yaşayan 650 kişiye de insani yardım malzemesi gönderdiklerini söyledi. Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş ve beraberindeki heyet, Hatay'ın Reyhanlı İlçesi Cilvegözü Sınır Kapısı'ndan Suriye'nin İdlib yakınlarında oluşturdukları Düzce Şefkat Çadır Kenti'ne 2 TIR yardım malzemesi gönderdi. Düzce Şefkat Çadır Kenti'nde 650 kişiden 200 ailenin yaşadığı çadır kente yardımlarının devam edeceğini anlatan Keleş, "Halep'ten gelenlerin yerleştirildiği çadır kentin bakımını ve ihtiyaçlarını karşılamayı üstlendik. Bölgede çok ciddi anlamda insanlık dramı yaşanıyor. İhtiyaçların karşılanması noktasında Düzce Belediyesi olarak başlattığımız çalışma aralıksız devam edecektir" dedi.

EKMEK VE UN İHTİYACI HAD SAFHADA

Suriye'de ciddi anlamda un ve ekmek ihtiyacı olduğunu ifade eden Başkan Keleş, şöyle konuştu:  "Reyhanlı'dan alınacak unlarla bölgedeki ekmek ihtiyacı karşılanacak. Biz belediye olarak işin köşesinden tuttuk, buradan tüm belediye başkanlarına sesleniyorum. İnsanlık dramı ile ortaya çıkan vahşete sessiz kalmasınlar. 500-600 bin Suriyeli öldü. Ülkenin üçte 2'si mülteci durumundadır. 3,5 milyonu Türkiye'de yaşamaktadır. Yine Suriye içinde birçok bölgede yaşayanların ihtiyaçları var. Kayıtsız kalmıyoruz ama devamı noktasında tüm belediyelerin destek olmasını istiyor, Suriyeli kardeşlerimiz adına imdat çağrısı yapıyorum." Kızılay Suriye Krizi Ülke Alan Koordinatörü Kadir Akgündüz, Suriye'de 6 yıldan bu yana devam eden iç çatışmalarda insanlık dramı yaşandığını söyledi. Akgündüz, "Türk Kızılayı ve devletimiz ile belediyeler ve STK'lar olarak hep beraber ızdırabı dindirmeye çalışıyoruz. Düzce Belediyesi'nin oluşturduğu çadır kentte 650 kişi kalıyor. Bölgede yaşayan insanların kalacakları yerleri yok, ihtiyaçları çok, tüm Türk halkı 6 yıldır yardımlarını sürdürüyor ve yardımlar devam etmektedir. İdlib bölgesinde 400'ün üzerinde kamp bulunmaktadır" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

---------------------------

Reyhanlı Cilvegözü Sınır Kapısı tabelası

Güvenlik görevlileri

Gümrük alanına giren yardım Tırları

Düzce Belediye Başkanının açıklaması

Kızılay koordinatörünün açıklaması

(SÜRE: 5' 04')(BOYUT: 169 mb)

Haber: Ramazan ÇELİK-Ferhat DERVİŞOĞLU-Kamera: Ferhat DERVİŞOĞLU/REYHANLI(Hatay),