Dha Yurt Bülteni- 6 - Son Dakika
Güncel

Dha Yurt Bülteni- 6

Uludağ'da kaybolan genç, 20 saat sonra bulundu/EK'ATEŞ YAKIP ISINDIM, DEREDEN SU İÇTİM'Uludağ Kirazlıyayla bölgesinde ormanlık alanda doğa yürüyüşü yaparken kaybolan ve 20 saat sonra Maksem Mahallesi İvazpaşa Meydanı'na inen Hasan Can Altan, geceyi dağda geçirdiğini, gün aydınlanınca şehre...

10.04.2018 12:09
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Uludağ'da kaybolan genç, 20 saat sonra bulundu/EK

'ATEŞ YAKIP ISINDIM, DEREDEN SU İÇTİM'

Uludağ Kirazlıyayla bölgesinde ormanlık alanda doğa yürüyüşü yaparken kaybolan ve 20 saat sonra Maksem Mahallesi İvazpaşa Meydanı'na inen Hasan Can Altan, geceyi dağda geçirdiğini, gün aydınlanınca şehre inmek üzere yürümeye başladığını anlattı. Altan, "Geceyi dere kenarında ateş yakıp ısınarak geçirdim. Sadece dereden su içebildim. Herhangi bir tehlikeyle karşılaşmadım. Gün aydınlanınca yola çıktım. İlk gördüğüm yerleşim alanında telefonla aileme haber verdim. Beni aramaya çıkan herkese çok teşekkür ederimö dedi.

GÖRÜNTÜLER GEÇİLDİ

Haber: Berktuğ ÖNCÜ/BURSA

===========================================

Van'da 7 sığınakta PKK'nın silah ve mühimmatı ele geçirildi

Van'ın Erciş ilçesinde, terör örgütü PKK'nın kış üstlenme alanlarına yönelik düzenlenen operasyonda 7 sığınak tespit edildi. Sığınaklarda silah, mühimmat, el yapımı pattlayıcı yapımında kullanılan malzemeler ele geçirildi.

Van İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, 'Şehit Jandarma Astsubay Kıdemli Başçavuş Ahmet Çelik' operasyonunda Erciş ilçesine bağlı Aladağlar bölgesinde terör örgütü PKK'ya yönelik operasyon düzenledi. Çok sayıda askerin katıldığı hava destekli operasyonda, teröristlerin kullandığı 7 sığınak ve mevziler tespit edildi.Sığınaklarda 1 tabanca, 32 tabanca fişeği, 18 makineli tüfek fişeği, 4 roketatar sevk fişeği, 238 piyade tüfeği fişeği, 1 piyade tüfeği şarjörü, 2 roketatar mühimmatı, el yapımı patlayıcı yapımında kullanılan 11 tüp, 200 metre kablo, 86 pil, 2 rulo koli bandı,1 şarzlı tornavida seti, 3 akım dönüştürücü, 1 lehim ve çok miktarda muhtelif gıda ve yaşam malzemeleri ele geçirildi. Ele geçirilen malzemeler olay yerinde imha edilirken, bölgedeki operasyonlar ise sürüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

------------------------------

-Helikopterin Aladağ bölgesine inişi

-Halikopterin iniş yerini gösteren bir asker

-Ele geçirilen malzemeler imha edilirken

Haber: Behçet DALMAZ/VAN,

===========================================

Vali, yanlışlıkla biber gazı sıktı

Polis Teşkilatı'nın 173'üncü yıl dönümü Kayseri'de törenlerle kutlandı. Açılan sergide masada duran biber gazı tüpünün butonuna kısa süreli basan Vali Süleyman Kamçı, gaz püskürmesine yol açtı.

Cumhuriyet meydanında yağmur altındaki  törene Vali Süleyman  Kamçı, Başsavcı Abdülkadir Akın, AGÜ Rektörü Prof.Dr. İhsan Sabuncuoğlu, Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Kerim Güney, Emniyet Müdürü İbrahim Kulular, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Hüseyin Bekmez, ilçe belediye başkanları protokol mensupları, vatandaşlar ve öğrenciler katıldı. Emniyet Teşkilatının kuruluşunun 173'üncü yıl dönümü nedeniyle Atatürk anıtına Emniyet Müdürü İbrahim Kulular tarafından çelenk konulmasının ardından, bir konuşma yapan Vali Kamçı, şehit polislere rahmet, gazilere sağlık dileklerini ileterek, 10 Nisan 1845 tarihinin polis adı altında hayata geçen Emniyet Teşkilatı'nın kuruluş günü olarak kabul edildiğini kaydetti. Kamçı, "Türk polisi, gösterdiği olağanüstü gayretlerle milletinin gönlünde taht kurmanın haklı gurur ve mutluluğunu yaşamaktadır. Polis teşkilatı ülkemizin bölünmez bütünlüğünü halkımızın can ve mal güvenliğini sağlamak, huzur ve asayişi temin etmek, suç işlemesini önlemek suçluları adalete teslim etmek gibi önemli görevleri başarıyla yerine getirmektedir. Bu vesile Emniyet Teşkilatı'nın tüm mensuplarının 173'üncü kuruluş yıl dönümünü kutluyor, teşkilatın her kademesinde hizmet vermiş şehit polislerimizi rahmetle anıyor, görevleri başındaki fedakar polislerimiz ve bütün teşkilat mensuplarının çalışmalarında başarılar diliyorum " dedi.

VALİ BİBER GAZI SIKTI

Çelenk sunma töreni ve konuşmaların ardından Cumhuriyet Meydanı'nda, Polis teşkilatının tüm birimlerinin etkinliklerini ve kullandıkları araç gereçlerin yer aldığı serginin açılışı yapıldı. Vali  Süleyman Kamçı ve  protokol mensupları sergide, parmak izi konusundaki çalışmaları uygulamaları olarak görüp bilgi aldı. Toplum Destekli Polis ve Trafik reyonlarından sonra çevik kuvvet müdürlüğü reyonuna gelen Vali Kamçı, masada duran biber gazı tüpünün butonuna dokununca yanlışlıkla biber gazını sıktı. Vali, biber gazından kimsenin zarar görmediğini görünce, "Butondan elimi çekmesem,etrafı gaz kaplayacaktı" dedi. Protokol mensupları daha sonra polis kıyafetli minik öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.Kayseri Emniyet Müdürlüğünce Afrindeki şehitler nedeniyle eglence ve gösteri amaçlı etkinlikler yapılmadı. Polis Haftası çerçevesinde Kayseri'deki polis şehitliği ziyaret edilerek, şehit emniyet mensupları için mevlit okutuldu

Görüntü Dökümü:

------------------------

Kayseri Valisi Süleyman Kamçı'nın konuşması

Vali ve beraberindekilerin stantların gezmesi

Vali'nin göz yaşartıcı sprey ve gaz fişeklerini incelemesi

İnceleme sırasında spreye dokunması

Polis kıyafetli çocuklar

Diğer detaylar

6 dakika 11 saniye/ 692 MB

Haber: Oktay ENSARİ-Kamera: Yasin DALKILIÇ/KAYSERİ,

===========================================

Derik'teki bin 650 yıllık Ermeni Kilisesi'ne 80 yaşındaki Müslüman kadın bakıyor

Mardin'in Derik ilçesinde 1650 yılında inşa edilen Surp Kevork Ermeni Kilisesi'ne, 8 çocuk annesi 80 yaşındaki Müslüman kadın Hatun Çaçur Bakıyor. Yurşalin ve Naif Demir çiftinin hastalanmasının ardından komşu olduğu kilisenin bakımını yapan Çaçur, "Müslümanım, Allah için, hayır için bu kiliseye bakıyorum. Gece gündüz 24 saat boyunca adeta nöbet tutarak kiliseye gözüm gibi bakıyorum" dedi.

Derik ilçesi Kale mahallesinde yaşayan 80 yaşındaki Müslüman kadın Hatun Çaçura, 1650 yılında ibadete açılan ve bin 500 metrekare üzerinde inşa edilen Surp Kevork Ermeni Kilisesi'ne gönüllü olarak bakıyor. İlçede yaşayan Ermeni Yurşalin ve kocası Naif Demirci çiftinin son yıllarda rahatsızlanması üzerine kilisenin tüm bakımını yaptığını anlatan Çaçur, "Daha önce Yurşalin ve kocası Naif Demirci ile bu kiliseye bakıyorduk. Son yıllarda onlar rahatsızlandı ama ben kilisenin bakımını yapmaya devam ediyorum. Gece, gündüz 24 saat boyunca adeta nöbet tutarak kiliseye, gözüm gibi bakıyorum. Kiliseye kimse zarar vermesin, bahçesindeki ağaçlar kurumasın diye, budamasını ve peyzajını, sulamasını, gerekli tüm bakımlarını tek başıma yapıyorum. Hiç kimse ne maaş, ne de yardımda bulunuyor. Ben de yaşlıyım, hastayım. Ne devlet, ne de Ermeniler'den kimse bana yardım etmiyor. 8 çocuk annesiyim, eşim yok, bu kiliseyi yalnız bırakmak istemiyorum" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------------

-Yaşlı kadın evden çıkıp, kiliseye gitmesi

-Yaşlı kadın kilise bahçesini temizlerken

-Bahçedeki yabancı otları toplayan yaşlı kadın ve bahçeyi sulaması

-Yaşlı kadının kilise önünde konuşması

-Yaşlı kadın, kilisenin demir kilidini gösterirken

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Emrullah KARAKAŞ/DERİK (Mardin),

============================================

Türkiye'de günde 4,9 milyon ekmek israf oluyor-YENİDEN

Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ufuk Tansel Şireli, Türkiye'de günde 4,9 milyon ekmeğin, Avrupa'da ise 37 milyon dilim ekmeğin israf edildiğini belirtti. Prof. Dr. Şireli, "Dünya'da 750-800 milyon aç insan var. Attığınız bir gıdanın, başkasının karnını doyurabileceğini düşünmek önemli bir noktadır. Dünya nüfusunun 12'de 1'i, atılan gıdalarla beslenebiliyor" dedi.

Son yıllarda ön plana çıkan gıda kaybı ve israfı konularını değerlendiren Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ufuk Tansel Şireli, Türkiye'de ekmek israfıyla ilgili belirli çalışmaların yapıldığını,  günlük 2 milyona yakın ekmeğin israfının önlenmeye çalışıldığını kaydetti. Gıda kayıplarının önleme çalışmalarının hem ekonomik açıdan hem de ulusal kaynakların yanlış kullanılmaması açısından önemli bir faktör olduğunun vurgulayan Prof. Dr. Şireli şunları söyledi: "Yapılan çalışmalarda ülkemizde günde 2 milyona yakın ekmek israfı önlenmeye çalışıldı. Bu hem ekonomik açıdan büyük bir kazanım, hem de ulusal kaynakların yanlış kullanılmaması açısından da önemli bir faktör. İsraf konusunda özellikle toplumsal boyutta davranışsal alışkanlıklar var. Günlük olarak evimize aldığımız ekmeklerin muhafazasından tutun da paketlenmesine, saklanmasına kadar. Geçtiğimiz yıllar içerisinde kaybedilen, kazanılan ekmeklerle veya ürünlerle yüzlerce okul, yüzlerce köprü, onlarca bina ve fabrika yapılabilirdi. İşte biz bu yüzden bunları dile getirmeye çalışıyoruz. Bunlardan ülkenin karlı çıkmasına çalışıyoruz."

4,9 MİLYON EKMEK İSRAFA UĞRUYOR

Ülkemizde günde 4,9 milyon adet ekmeğin israfa uğradığını belirten Prof. Dr. Şireli, "Kayıp olarak baktığımızda geçtiğimiz yıllar içerisinde günde 6 milyon ekmek israf ediliyordu. Yapılan  çalışmalarla bu rakam 4,9 milyon adete indi. " dedi.

DÜNYADA 800 MİLYON AÇ İNSAN VAR

Çöpe giden gıdayla başkasının karnının doyurabileceğini düşünmenin, önemli bir duyarlılık olduğunun altını çizen Prof. Dr.  Şireli, "Dünyada 750-800 milyon aç insan var. Sizin attığınız bir gıdanın, başkasının karnını doyurabileceğini düşünmek önemli bir nokta. Bu boyutta baktığınızda dünya nüfusunun 12'de 1'i atılan gıdalarla beslenebiliyor. Bugün sadece ekmek boyutunda baktığımızda Avrupa'da günlük 37 milyon dilim ekmek israf ediliyor, bu da ciddi bir rakam. Bu kadar toplumda aç insan, ekonomik gelir düşüklüğü varken, bunun değerlendirilmemesi önemli bir kayıp" diye konuştu.

Şireli, ekmek israfında Suudi Arabistan ve Endonezya'nın ilk sıralarda yer aldığını sözlerine ekledi.

Görüntü Dökümü :

-----------------------

İsraf edilen ekmeklerden detay

Prof. Dr. Şireli röp.

Ekmek fırındaki ekmekler detay

Haber- Kamera: Hasan DÖNMEZ  KONYA,

============================================

Dünyanın tatlı su kaynakları tükeniyor

Van Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkuş, yeryüzünün büyük bir kısmı sularla kaplı olmasına rağmen, insanların tatlı su kaynaklarına ulaşmakta sıkıntılar yaşayacağını söyledi. Yrd. Doç. Dr. Akkuş, elde edilen verilere bakıldığında, 2025 yılına kadar dünyanın yaklaşık yarısının, 2050 yılına geldiğinde ise dünyanın yüzde 75'inin tatlı su kaynaklarına ulaşmakta sorunlar yaşayacağını söyledi.

Dünya genelinde yaşanan küresel ısınma, iklim değişiklikleri, bilinçsiz su tüketimi, insan etkisiyle kuruyan göller, kötü su yönetimi, dünya genelinde ve Türkiye'de kullanılabilir su kaynaklarında ciddi oranda azalmaya neden oluyor. YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkuş, yeryüzünün büyük bir kısmı sularla kaplı olmasına rağmen, bu suların çok kısıtlı bir bölümünün kullanılabildiğini, dünya genelinde yaşanan su sorunlarının artık Türkiye'de de ciddi olarak ortaya çıktığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Akkuş, küresel ısınma ile birlikte su kaynaklarının her geçen gün azaldığını, bunun da ülkeler arasında anlaşmazlıklara neden olabileceğini belirterek şöyle konuştu: "Dünya nüfusunun hızla artmasıyla birlikte çok ciddi bir su kıtlığı yaşamaktayız. Buna ek olarak da küresel ısınmayla beraber su kaynaklarının her geçen gün azalması, dünyada olduğu gibi ülkemizde de artık çok ciddi su sorunu oluşturuyor. Günümüzde dünya nüfusu 8 milyara yaklaşmıştır. 8 milyar insanın 2 milyarı, tatlı suya ulaşmakta ciddi boyutlarda sorun yaşamaktatır. Elde ediler veriler ise bizi daha çok endişelendirmektedir. Çünkü verilere baktığımız zaman 2025 yılına kadar dünyanın yaklaşık yarısı tatlı su kaynaklarına ulaşmakta çok ciddi sorunlar yaşayacak. 2050 yılına geldiğinde ise dünyanın yüzde 75'i tatlı su kaynaklarına ulaşmakta olumsuzluklar yaşayacak. Bu sorunlar beraberinde göçleri getirecek."Türkiye'nin su kaynakları bakımından kendi kendine yetebilen ülkeler kategorisinden çıkarak, su kıtlığı çeken ülkeler kategorisine girdiğine dikkat çeken Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkuş, "Orta enlemlerde yer alan bir ülke olarak önemli adımlar atmamız ve su yönetimi konusunda şimdiden düşünmemiz gerekiyor. Ülkemiz su kaynakları bakımından kendi kendine yetebilen bir ülke konumundan çıkıp, su fakiri ülkeler kategorisine girdi. Doğu Anadolu Bölgesi olarak da çok stratejik bir bölgede yaşıyoruz. Çünkü iklim senaryolarına, su senaryolarına baktığımız zaman Akdeniz ile ilgili çok cidd senaryolar görüyoruz. Akdeniz'in geçmişte olduğu gibi tekrar çölleşeğini görüyoruz. Küresel iklim değişikliğinden Türkiye'de en az etkilenen 2 bölge var. Birincisi Doğu Karadeniz Bölgesi, diğeri de içerisinde bulunduğumuz Doğu Anadolu Bölgesi. Van'da, bu bölgede, tartışmasız Türkiye'nin en güzel suları yer almakta. Bugün ülkemizde Bahçesaray ve Çatak Çayı'ndan daha temiz bir su kaynağı yok" dedi. Doğu Anadolu'nun yükselti olarak Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu, bu durumun kar yağışı bakımından avantaj oluşturduğunu ifade eden Yrd. Doç. Dr. Akkuş, "Bizler yükselti olarak Türkiye ortalamasının üzerinde bir bölgedeyiz. Kış aylarında ülkemizin diğer bölgelerine göre daha çok yağış alıyoruz. Bize düşen görev, şimdiden su kaynaklarını korumamız lazım. Su kaynaklarına ilişkin de yönetim planları hazırlamamız gerekiyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

------------------------------

- Van Gölü sahilinden görüntüler

-Van Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akkuş ile ropörtaj

-2'NCİ KLİPTE

-Dron ile tatlı su kaynaklarından görüntü

Haber: Orhan AŞAN- Arif KARAKAŞ/VAN,

=============================================

İnegöl'ü böcekler istila etti

Bursa'nın İnegöl ilçesinde cinsi belirlenemeyen binlerce böcek çiftçileri canından bezdirdi. Çiftçiler haşere ilaçları kullanarak böceklerle mücadeleyi sürdürürken Ziraat Odası ekipleri de harekete geçti.

İnegöl ilçesi kırsal Kulaca Mahallesi'nde ceviz üretimi yapan çiftçi Mustafa Kaplan ağaçlarını ilaçlarken yerde bir poşet gördü. Poşete yaklaşınca böcekler uçarak çevreye dağıldı. Binlerce böceği gören çiftçi Kaplan böcekleri ilaçla öldürmeye başladı. Böceklerin hangi cinsten olduğunu çözemeyen çiftçi, öldürdüğü böcekleri ve poşeti alıp Ziraat Odası'nın yolunu tuttu.

PARAŞÜTLE ATMIŞLAR

Olayı anlatan Çiftçi Mustafa Kaplan, "Tarlamdaki ceviz ağaçlarını ilaçlamaya gittim. Tarlada paraşüt şeklinde bırakılmış bir poşet buldum. Poşete yaklaştığımda içerisindeki böcekler uçuşmaya başladı. Ben de sırtımdaki ilaç pompasıyla, ilaç atarak bir kısmını öldürdüm. Sonra da hangi cins olduğunu bilmediğim böcekleri Ziraat Odası'na getirdim. Keneye de benziyor, patates böceğine de benziyor, ama ne olduğunu anlamadık" dedi.

ARAŞTIRMA BAŞLATILDI

Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik ise, "Hayatımız tarım sektöründe geçti. Bugüne kadar böyle bir böcek cinsini görmedim. İlk bakışta patates böceğine benziyor gibi, ama o da değil. İlginç bir cins. Bunun içindeki milyonlarca böcek havadan paraşütle atılmış. Elle yapılmış paraşüt gibi paraşüt. Bu memlekette görmediğimiz böcek cinslerini de görmüş olduk. Zaman zaman aramızda da konuşuruz, biyolojik mücadeleyle ilgili. Eskiden patates böcekleri ve farklı böcekler yoktu. Sonradan ülkemizde ortaya çıkmaya başladı. Bunu çiftçimiz fark etmiş. Belki de bunu Türkiye'nin farklı bölgelerine de bıraktılar. Tarım sektörümüzle, bitkisel genetiğimizle de oynayanlar var. Basit bir olay gibi görünüyor ama bu ürünlerimize ve topraklarımıza zarar verebilir. Bu böceklerin örneklerini, Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü Laboratuvarı'na göndereceğiz. Böceklerin cinsini ve neye zarar verdiğini öğrenmiş olacağız" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Çiftçi ve Ziraat Odası Başkanı açıklama

-Detaylar

Haber: Yavuz YILMAZ/ İNEGÖL (Bursa),

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Dha Yurt Bülteni- 6 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement