DHA YURT BÜLTENİ-6 - Son Dakika
Güncel

DHA YURT BÜLTENİ-6

DHA YURT BÜLTENİ-6

Onları öğretmenlik aşkları birleştirdiAfyonkarahisar'da Mehmet Bayramoğlu (47) ile eşi Sevda Bayramoğlu'nu (47), çocukluk hayalleri öğretmenliğe tutkuları, üniversite sıralarında birleştirdi.

24.11.2019 12:13
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Onları öğretmenlik aşkları birleştirdi

Afyonkarahisar'da Mehmet Bayramoğlu (47) ile eşi Sevda Bayramoğlu'nu (47), çocukluk hayalleri öğretmenliğe tutkuları, üniversite sıralarında birleştirdi. Sınıf öğretmeni olarak mesleğe başladıktan 2 yıl sonra hayatlarını birleştiren Bayramoğlu çifti, 24 yıldır gelecek nesilleri yetiştirmenin mutluluğunu yaşıyor.

Mehmet Bayramoğlu Çankırı'da, Sevda Bayramoğlu ise Afyonkarahisar'ın Dinar ilçesinde üniversite sınavına girerek, 1991 yılında Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi'nde öğretmenlik eğitimi almaya başladı. 1995 yılında üniversite eğitimini tamamlayan Mehmet ve Sevda Bayramoğlu, aynı yıl sınıf öğretmeni olarak farklı illerde görev aldı. Her ikisi de çocukluk hayali olan öğretmenlik mesleğine kavuşan ikili, 1997 yılında hayatlarını da birleştirdi. Bugüne kadar çeşitli okullarda 24 yıldır sınıf öğretmenliği yapan çiftin son görev yeri ise Afyonkarahisar oldu. Mehmet Bayramoğlu, Afyonkarahisar merkezdeki Mehmet Yağcıoğlu İlkokulu'nda, Sevda Bayramoğlu ise Nurten Telek İlkokulu'nda sınıf öğretmeni olarak görev yapıyor. Ayrı ayrı okullarda görev yapmalarına rağmen birbirlerine her konuda destek olan Bayramoğlu çiftinin 2 çocuğu bulunuyor. Bayramoğlu çifti öğretmenlik tutkusunun, aralarında güçlü bir bağ oluşturduğunu söyledi.

'BİZİ BİRBİRİMİZE BAĞLAYAN ÖĞRETMENLİK OLDU'

Mehmet Bayramoğlu, çocukluğunda sınıf öğretmeni olma hayali kurduğunu belirterek, üniversite sınavında Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi'ni kazanarak, 1991 yılında eğitime başladığını söyledi. O dönem aynı üniversitede okuyan eşini gördüğünü ve girişimde bulunmasına rağmen arkadaşlık isteğini kabul etmediğini aktaran Mehmet Bayramoğlu, 4'üncü sınıfın son döneminde yeniden arkadaşlık teklif ettiğini, eşinin bu kez kabul ettiğini kaydetti. Okuldan mezun olduktan sonra kendisinin Sinop'a, eşinin ise Ordu'ya atandığını anlatan Mehmet Bayramoğlu, öğretmenliğe başladıktan 2 yıl sonra da evlendiklerini söyledi. Bayramoğlu, "Öğretmenlik mesleğini seçtikten sonra evlenecek yaşa gelmiştik. Eş seçmem gerekiyordu. Büyüklerimin tavsiyesiyle kendi mesleğimden birinin uygun bir eş olacağı söylendi. Sevda ile evlenmemizde öğretmenlik birinci etken oldu. Öğretmen olmamış olsaydım veya o öğretmen olmasaydı tanışamayacaktık. Bizi birbirimize bağlayan ve evlenmemizi sağlayan sınıf öğretmenliği oldu" diye konuştu.

'ÖĞRETMENLİK DİĞER MESLEK DALLARININ HİÇBİRİNE BENZEMİYOR'

Öğretmenliğin diğer meslek dallarına göre çok farklı olduğunu vurgulayan Mehmet Bayramoğlu, "Öğretmenliğe meslek demek de yanlış. Neden? Çünkü bankacı, maliyeci, polis, sağlıkçı saat 17.30'dan sonra her şeyi geride bırakıyor. Biz öğretmenler öğrencilerimizi eve taşıyoruz. Evde yemek yerken, çay içerken hep öğrencilerimizi düşünüyoruz. Çocuklarımıza nasıl faydalı olabiliriz onu düşünüyoruz. Sorunlu veya performansı düşük bir öğrenci aklımıza geldiğinde neden yardımcı olamadım şeklinde düşüncelerle uykuya dalıyoruz. Öğretmenlik diğer meslek dallarının hiçbirine benzemiyor. Zaten öğretmenlik kutsal bir meslek ve peygamberlik mesleği. Biz bu işe böyle bakıyoruz ve yapıyoruz. Öğretmenlik aşk ile yapılacak bir meslek. Bir kişi bunu iş olarak yapsa kesinlikle sonunu getiremez. Bu bir tutku ve bu tutkuyla bakan insanlar daha başarılı oluyor. Bunu bir iş olarak görmemek gerekiyor" diye konuştu.

'ÖĞRETMENLİK ÇOCUKLUK HAYALİMDİ'

Sevda Bayramoğlu da 24 yıllık öğretmenlik hayatları olduğunu, bunun 9 yılında eşiyle aynı okulda çalıştıklarını söyledi. Öğretmenliğe ilk atandığı yerin Ordu'da bir köy okulu olduğunu hatırlatan Bayramoğlu, babasının öğretmenliği bırakarak memlekete dönmesini istediğini, kendisinin vazgeçmeyerek, öğretmenliği büyük şevkle yaptığını aktardı. Öğretmenliğin idealindeki meslek olduğunu söyleyen Sevda Bayramoğlu, şöyle dedi:

"Çocukluk yıllarımda bahçeli bir evde oturduğumuz için komşularımızın çocuklarıyla sınıf düzeneği kurarak, onlar öğrenci ben öğretmen olurdum. Bunu yaptığımda 8 yaşındaydım. O komşu çocukları şu an büyüdüler ve bana 'Sen bizim hep öğretmenimiz oldun' diye hatırlatırlar. Ben öğretmenliği seviyorum. Dünyaya tekrar gelsem yine ilkokul öğretmeni olurum. Severek çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Eşinin öğretmen olması da güzel bir şey. En büyük destekçim eşim. Hem evde hem işte bana destek oluyor. Ben ona danışıyorum, o bana danışıyor. Okul sonrası evde de öğrencilerimizle ilgili konuşmaya devam ederiz."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Sevda Bayramoğlu'nun çalıştığı okuldan detayBayramoğlu çifti otururken detayÇift yürürken detayKonuşurlarken detayGenel detaylarMehmet Bayramoğlu ile röportajSevda Bayramoğlu ile röportajBayramoğlu çifti okul önünde el ele tutuşurken detayOkula girerlerken detaySınıfa girerlerken detaySınıfta tahtaya yazı yazarlarken detaySırada otururlarken detayÇift Atatürk büstünün önünde dururken detayHABER- KAMERA: Satılmış AKKAŞ/AFYONKARAHİSAR, =========================

Şehit öğretmen, 24 Kasım'da anıldı

Erzurum'un Şenkaya ilçesinde, 4 Mayıs 1992'de terör örgütü PKK tarafından şehit edilen İlyas Acar (25), Yakutiye ilçesindeki Kocatepe İlkokulu öğretmen ve öğrenciler tarafından 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde anıldı. Şehit öğretmen İlyas Acar'ın eşi Sema ve erkek kardeşi Hikmet Acar'ı ziyaret sırasında duygusal anlar yaşandı.

Olur ilçesine bağlı Aşağı Karacasu Mahallesi'nde 1967'de dünyaya gelen İlyas Acar, Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Coğrafya Bölümü'nden mezun olduktan sonra Şenkaya Lisesi Akşar Mahallesi'ndeki okula öğretmen olarak atandı. Acar, 4 Mayıs 1992'de ilçeye dönmek için servis aracı bulamayınca kütüphane müdürü ile bölgeden geçen askeri araca bindi. Askeri araca yönelik PKK'lı teröristler tarafından pusu kuruldu. Saldırıda 5 asker, kütüphane müdürü ile coğrafya öğretmeni İlyas Acar şehit oldu. İsmi Şenkaya'da anaokuluna verilen İlyas Acar, 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde anıldı.

DUYGULANDIRAN ZİYARET

Yakutiye Kocatepe İlkokulu Müdürü Zafer Telek, öğretmenler ve 5 ilkokul öğrencisi, şehit öğretmen İlyas Acar'ın kardeşi Hikmet Acar'ın Şükrüpaşa Mahallesi'ndeki evine gitti. Çocuğuyla birlikte Kars'ta yaşayan şehit öğretmenin eşi Sema Acar'ın davet edildiği eve elinde çiçeklerle giden öğrenciler, duygusal anlar yaşadı. Öğrenciler çiçek verdikleri Sema Acar'ın elini öperek yanına oturdu. Okul müdürü, öğretmen ve öğrencilere teşekkür eden Sema Acar, böyle ziyaretin daha önce yapılmadığını söyledi. Acar, "Eşim öğrencilerini ve mesleğini çok severdi. Ailesinden çok zamanını okulda geçirirdi" diyerek, gözyaşı döktü.

İlkokul öğrencilerinin de duygulandığı ziyarette konuşan Hikmet Acar, ağabeyinin 4 Mayıs 1992'de 5 askerle birlikte şehit edildiğini hatırlattı. Acar, okul müdürü, öğretmen ve öğrencilerine ziyaret için teşekkür etti.

Kocatepe İlkokulu öğretmenleri, ayrıca şehit öğretmenleri anmak için şarkıları işaret diliyle anlattıkları klip çekti. 'Engel yok' sloganıyla yola çıkan öğretmenler, klibi Palandöken Dağı ve tabyalarda çekti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -Kocatepe İlkokulu öğretmenleri şehit öğretmenleri anmak için işaret diliyle şarkı söylemesi-Öğrenciler, şehit öğretmenin şeyine çiçek vermesi-Sema Acar'ın konuşması-Hikmet Acar'ın konuşmasıHaber-Kamera: ERZURUM

=========================

Manisa'da 24 Kasım Öğretmenler Günü kutlandı Mustafa Kemal Atatürk'e başöğretmen unvanının verilişinin 91'inci yıl dönümü ve 24 Kasım Öğretmenler Günü, Manisa'da çelenk sunma töreniyle kutlandı.

Manisa İl Milli Eğitim Müdürü İsmail Çetin tarafından Milli Egemenlik ve Atatürk Anıtı'na çelenk sunulmasıyla kutlama programı başladı. Törene; Manisa Büyükşehir Belediye Başkan Danışmanı Nursel Ustamehmetoğlu, 1'inci Komando Eğitim ve Tugay Komutanı Piyade Albay Sebahattin Kalkan, Şehzadeler Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız, Yunusemre Kaymakamı Ahmet Erdoğdu, Manisa İl Milli Eğitim Müdürü Mustafa Dikici katıldı. İstiklal Marşı okundu, saygı duruşunda bulunuldu. Öğretmenlerin ve okul müdürlerinin birbirlerinin günlerini tebrik etmesi sonrası program sona erdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: Çelenk sunulmasından görüntüSaygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasından görüntüGenel ve Detay görüntüHaber- Kamera: Cemil SEVAL/ MANİSA,

=========================

Merve öğretmen, köy okulundaki öğrencilerin umudu oldu

Bitlis'in Hizan ilçesinde, 18 öğrencisi bulunan Yukarı Ayvacık Köyü İlkokulu'nda görev yapan Merve Çelik (24), yaptığı fedakarlıklarla öğrencilerin umudu oldu. Öğrencileri daha iyi öğrensin diye okulun sınıfın duvarını üniversiteden arkadaşı olan Fatih Özev ile Türkiye Haritası, Güneş Sistemi, çarpım tablosu ve Atatürk posteri çizerek rengarenk boyayan Merve öğretmenin tek isteği hayatları boyunca köyden çıkmamış öğrencilerini Ankara ve Çanakkale gezisine götürüp, onların bu hayalini gerçekleştirmek.

Bitlis'te, öğrenciler tatildeyken öğretmenleri onlar için büyük fedakarlıklara katlanıyor. Bu fedakar öğretmenlerden biri de Bitlis'e 100 kilometre uzaklıkta bulunan Hizan ilçesinin Yukarı Ayvacık köyüne geçen yıl Nisan ayında atanan Adanalı Merve Çelik. Üniversiteden arkadaşı olan Fatih Özek ile birlikte 12 gün boyunca sınıfın duvarına çizimler yapan Çelik, duvara işlenen Türkiye Haritası, Güneş Paneli, çarpım tablosu ve Atatürk posterini rengarenk boyadı. Merve öğretmene çizimler konusunda yardımcı olan Özev sayesinde okulun öğrencileri de kısa sürede işaret dilini öğrendi.

KÖYÜMÜ VE OKULUMU ÇOK SEVİYORUM

Görev yaptığı köyü ve okulunu çok sevdiğini anlatan Çelik, "Okulumu ve köyü çok seviyorum. Burası uzak da olsa şirin bir köy. Burası ilk görev yerim. Geçtiğimiz Nisan ayında buraya atandım. İlk atama yerimi görünce çok heyecanlandım. Hemen internette baktım. 'Nasıl bir yer, nereye gidiyorum' diye. Kendimce güzel bir tercih yaptım. Hizan, Türkiye'nin en çok köyü olan 2'nci ilçesiymiş. Gelirken köyleri tek tek geçtik. Bütün tabelalara bakıyoruz. Bizim okulun ismi yok. İlk atamam yapıldığında köyün yolu topraktı. Ama şu an çok iyi. Köye ilk ayak bastığımda sağ olsun muhtar ve vatandaşlar büyük ilgi gösterdi. Köyün lojmanını görünce biraz moralim bozuldu. Çünkü hayatım boyunca köy hayatı görmemiş biriyim. Buradaki evler hepsi toprak evler. İnsanların hayat ve yaşam tarzına bakınca demek ki; varmış böyle yerler dedim. Sınıfa ilk derse girdiğimde 'Hoş geldiniz' diye karşılandım. Köyün ortamı, lojman, okulun durumu gibi bir sürü şey kafamda dönerken, çocukların gözlerinin içindeki o ışıltı, o mutluluk beni benden aldı. Gördüğüm, yaşadığım her şeyi bir anda unuttum. Çok heyecanlıydım. Gelirken çocuklar için bir sürü hediyeler hazırlamıştım. Güzelce giyinip, köye geldim" dedi.

SOBA YAKMAYI BURADA ÖĞRENDİM

Çelik, memleketinde sobanın ne olduğunu bile bilmediğini belirterek, "Tabi sınıfa ilk gelince dikkatimi çeken sobamız oldu. Biz Adana'da soğuk nedir bilmeyiz. Mont bile giymeyiz. Kasım ayında bile kısa kollu tişörtlerle geziyoruz. Soba kültürümüz yoktur bizim. Beni en çok zorlayan şey soba oldu. Hatta bazı günler 3 saat uğraşıp sobayı yakamadığım günler oldu.

Sınıfımızı nasıl daha güzel bir hale getirebiliriz, çocuklar nasıl mutlu olur, onlara daha iyi nasıl eğitim verebilirim diye düşündüm. Çocuklara Türkiye haritasında Bitlisi sorduğumda bulamıyordu.  Kendi kendime gerçekten bir problem olduğunu, çocukların bu Türkiye haritasını öğrenmeleri gerektiğini düşündüm. Teneffüslerde, Türkiye haritasını elimize alarak yarışmalar yapmaya başladık. Yarışmaları yaparken kocaman bir Türkiye haritası duvarda olsa çocuklar her şehri rahatlıkla öğrenebilir 'diye düşündüm. Hatta sadece şehri öğrenmekle kalmaz. O şehrin kültürünü, turizm kentlerini, yemek kültürlerini, her şeyi öğrenebilirler' dedim ve bunu yaptık. Isparta'dan gelen işitme engelli arkadaşım Fatih vardı. Üniversite döneminde biz onun derslerine yardımcı olurken, oda bize işaret dili öğretmişti. Kendisi grafiker. Benim en büyük hayalim atandığım bir okulu Fatih'le beraber güzelleştirmekti. Çünkü Fatih'in harika bir yeteneği var. Onu okula çağırdım. Yaklaşık burada 12 gün kaldı. Biz Fatih'le beraber sabahlara kadar çizimler ve boyamalar yaptık" diye konuştu.

ÇİZİMLERİ, ENGELLİ ARKADAŞIYLA BİRLİKTE YAPTI

Çizimleri üniversiteden arkadaşı olan Fatih Özev yardımıyla yaptıklarını kaydeden Çelik, "Gelen engelli arkadaşımla birlikte sınıfın duvarına çizimler yaptık. Gelen arkadaşım çocuklarıma işaret dilini de öğretti. Çocuklarım gelen arkadaşımı çok sevdi. Hatta uğurlarken, onun için ağladılar. Hayatlarında köy dışına çıkmamış öğrencilerimi Ankara ve Çanakkale gezisine götürmek istiyorum. Oraları görmek onların da hakkı. Bu konuda İl Milli Eğitim ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerimizin de büyük destekleri var. İnşallah çocuklarımızın gezi hayalini yakın zamanda gerçekleştireceğiz" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ---------------------------------Köy öğretmenlerinden görüntü-Odun kıran Merve Öğretmen-Okul sobasını yakan kadın öğretmenler-Öğrencileri ile şehir oyunu oynarken detaylar-Öğrencileri ile ders işleyen Merve Öğretmen-Merve Çelik'in öğrencileri ile işaret dilinde şarkı söylemeleri-Sınıftan detaylar-Öğrencilerden detaylar-Öğretmen Merve Çelik ile röportaj-İşaret dili ile 24 Kasım öğretmenler günü kutlaması-Genel ve detaylarHaber-Kamera: Özcan ÇİRİŞ-Ceren KURTYE/BİTLİS-DHA)=========================

Umut bebek, hayata tutundu

Hatay'da 4 ay önce erken doğum sonucu 670 gram prematüre olarak dünyaya gelen ve yaşamasına zor gözüyle bakılan 'Umut' bebek, hayata tutundu. Antakya ilçesinde 2 yıl önce evlenen Sabahattin (31) ve Hüsniye Mansuroğlu (25) çiftinin bebeği, doğum suyunun erken gelmesi sebebiyle 25'inci haftada prematüre olarak sezaryenle dünyaya geldi. 670 gram olarak hayata gözlerini açan Umut bebeğin, doktorlar yaşamasına zor gözüyle baktı. Yoğun Bakım Üniversitesi'ne alınan Umut bebek, 110 günlük yoğun süren bir tedavi sürecinin ardından sağlığına kavuşarak taburcu oldu.Hamilelik döneminde ismini Ayaz koymayı düşündükleri bebeklerinin kendilerine umut olduğunu anlatan anne Mansuroğlu, "Geçirdiğimiz zor süreç bizi çok korkuttu. Ama çok şimdi iyi ve mutluyuz. Bebeğimi kucağıma aldım, dünyalar benim oldu. Onu ilk gördüğümde acaba yaşayabilecek mi diye çok korktum. Çok şükür ki iyileşti ve bizim umudumuz oldu. Biz bebeğimizin ismini Ayaz koyacaktık ama o bize Umut olunca ismini Umut koyduk. Umarım hayatı boyunca bu kadar umut dolu bir çocuk olur" dedi.2,5 KİLOYU AŞTIDoğum Uzmanı Rasim Kamacı, doğum aşamasından sonra girilen zorlu süreci değerlendirdi. Kamacı, "Bebeğe doğar doğmaz ilk müdahaleleri yaptık ve yeni doğan yoğun bakımına aldık. 110 günlük süreç içesinde bebeğe 6 defa kan takviyesi ve gerekli patolojileri yaptık. Bebeğimizin sağlık durumu gayet iyi. 2 kilo 650 grama ulaştı ve taburcu ettik" diye konuştu.

Görüntü Dökümü -------------------------Bebeğin anneye verilmesi-Bebekten detay görüntüler-Aileden detay görüntüler-Anne Hüsniye Mansuroğlu ile röp-Doktor Rasim Kamacı ile röp-Aile ve doktorların toplu fotoğrafı

Haber-Kamera: Halil İbrahim KARAÇAY/ HATAY,


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT BÜLTENİ-6 - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement