Türkiye'de Yaşanan Kuraklık Buğdayı Tarlada Çürümeye Bıraktı - Son Dakika
Güncel

Türkiye'de Yaşanan Kuraklık Buğdayı Tarlada Çürümeye Bıraktı

Türkiye, son 44 yılın en kurak mevsimi yaşarken, tarım arazileri de bu kuraklıktan önemli ölçüde etkilendi. Kızıltepe Ovası'nda ekilen buğday tohumları çürümeye başladı.

10.01.2018 14:34  Güncelleme: 14:58
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

1)BÖLGEDE KURAKLIK TEHLİKESİ BÜYÜYOR, EKİLEN BUĞDAYLAR TARLADA ÇÜRÜMEYE BAŞLADI

Türkiye'de, son 44 yılın en kurak mevsimi yaşanırken, tarım arazileri bu kuraklıktan önemli ölçüde etkilendi. Mardin'in Kızıltepe ilçesinde tarlaya ekilen buğday tohumları yağış olmaması nedeniyle çürümeye başladı. Kızıltepe Ziraat Odası Başkanı Bedirhan Dinler, buğday tarlasında yaptığı incelemede, sulu arizelerin bile kuraklıktan etkilendiğini ifade ederek, "Biz kışın ortasındayız. Ben 27 yıllık Ziraat Odası başkanıyım. Böylesi bir kuraklık görmedim. Bölgemizdeki sulu arazi bile kuraklıktan etkilenmektedir"dedi.

Ülke genelinde etkisini sürdüren kuraklık, en çok Güneydoğu bölgesini etkiledi. Son 44 yılın en kurak mevsiminin yaşanması tarım sektöründe kaygılara neden oldu. Bölgenin en önemli ovalarından biri olan Kızıltepe Ovası'nda bu yıl ekilen buğday tohumları kuraklığın etkisiyle çörümeye başlaması çiftçileri tedirgin etti. Kızıltepe Ziraat Odası Başkanı Bedirhan Dinler, buğday tarlasında yaptığı incelemede, sulu arizelerin bile kuraklıktan etkilendiğini ifade ederek, "Bu yıl bölgemizde kuraklık geçmektedir. Biz kışın ortasındayız. Ben 27 yıllık ziraat odası başkanıyım. Böylesi bir kuraklık görmedim. Bölgemizdeki sulu arazi bile kuraklıktan etkilenmektedir. Bu, Allah'ın taktiridir. Allah'ın emridir. Çiftçilerimiz çoğu şuanda teredütlü ve perişan durumdadır" dedi.

Tarım Mühendisi Sedat Ayyıldız ise, kuraklık ile ilgili bir araştırma yaptıklarını ifade ederek, bu yıl ki kuraklığın ciddi bir tehlike oluşturduğunu söyledi. Ayyıldız, "Bu sene bölgemizde yaşanan kuraklık nedeyli yaptığımız araştırmalarda, bir çok kuru arazilerde özelikle çimlenmenin olmadığını veya daha doğrusu çürümelerin başladığını tespit ettik. Bu durum, tohumda büyük bir kaygı ve büyük bir kayıpdır. Çiftçilerimiz şuan perişan bir durumdadır" diye konuştu.

Çiftçilerden Hamdullah Mahmutoğlu da, bu yıl ektikleri tohumların yağmur yağmamasından dolayı tarlayı tekrar ekmek zorunda kaldıklarını ifade ederek, "Maalesef kuru tarım yapan çiftçilerimiz ektiği masülleri çıkmadı. Bu sene yağmur da yağmadı. Bir çok çiftçi tarlasını tekrardan ekmek zorunda kaldı. Çünkü, yere atığımız buğdaylarımız çıkmadığından dolayı ektiğimiz buğdayı kaldırıp tekrar ekmeye başlıyacaz. Bu da bizim için büyük sıkıntı olacak. Bankalara olan borçlarımızı ödemeyecek duruma geleceğiz. Bu durumda devletimizin bize yardımcı olmasını istiyoruz" diye konuştu.

Görüntü Dökümü

----------------------------

-Tarladan görüntüler

-Tarlada yapılan incemeler

-Konuşmalar

-Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Mehmet Ali DİNLER/KIZILTEPE (Mardin),

=============================================================

2)KARADENİZ'DE İLK GÖZ NAKLİ YAPILDI

RİZE, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Tıp Fakültesi bünyesinde, 70 yaşındaki Fikret Türüt ve 68 yaşındaki Fatma Yazıcı'ya göz nakli (kornea) yapıldı. Karadeniz Bölgesi'nde ilk kez gerçekleştirilen ameliyat başarılı geçti.  RTEÜ Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniğine başvuran Fikret Türüt ve Fatma Yazıcı'ya göz nakli yapılması kararlaştırıldı.Tıp Fakültesi eski Dekanı Profesör Doktor Şaban Şimşek ve Doçent Doktor Murat Okutucu'nun gerçekleştirdiği ameliyatla 2 hastaya göz nakli yapıldı. Karadeniz bölgesinde ilk kez gerçekleştirilen başarılı ameliyat sonrası hastaların sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Profesör Doktor Şaban Şimşek, 2 hastaya göz naklinin başarılı bir şekilde gerçekleştirildiğini açıkladı. Şimşek, "Bu ameliyat üniversitemiz ve fakültemiz  için çok önemli bir gelişmedir. Bu ameliyat gerçekten zor bir ameliyattı. Gerekli riskleri alarak arkadaşlarımızla beraber başarılı bir ameliyat gerçekleştirdik. Cuma günü yeni yardımcı doçent arkadaşımız beni aradı. 2 tane kornea alındığını ve bize vereceklerini söylediler. Doçent arkadaşımız Rize'de ki görevimden ayrılışımın sıkıntılı olduğunu bildiği için 'ne yapalım korneaları kabul edelim mi' diye sordu. Bunun bir sağlık hizmeti olduğunu söyledim. Hastaları 'Hazırla bana söyle bende gelir sana yardımcı olurum' dedim. Kendi hastanemde olan sorumluluklarımı gerekli görüşmelerimi yaparak izin alıp geldim. Uçak biletimi bile doçent arkadaşımız aldı. Ameliyatı gerçekleştirdikö  dedi.

Şimşek, Artvin'den Samsun'a kadar retina ameliyatlarının yapıldığını ancak göz nakli ameliyatının ilk kez gerçekleştirildiğini vurguladı. Şimşek, hastanede daha önce böyle bir ameliyat yapılmadığı için eksik malzemeleri de görev yaptığı İstanbul'daki hastaneden beraberinde getirdiğini belirtti.

Görüntü dökümü

-----------------------------

-Doktorların hastayı muayene etmesi

-Profesör Doktor Şaban Şimşek'in açıklamaları

-Haber-Kamera: Aytekin KALENDER RİZE-DHA

========================================================================

3)DAYISININ OĞLUNA VEKALET VERDİ, 1,5 MİLYONLUK BORÇLA KARŞILAŞTI

KARABÜK'te, 2 yıl önce dayısının oğluna vekalet vererek üzerine şirket kurulmasına izin veren 26 yaşındaki Engin Çetin, 1,5 milyon liralık borç ile karşı karşıya kaldı. Engin Çetin dayısına güvenmesi nedeniyle vekalet verdiğini, mağdur olduğunu söyledi.

Karabük'te bir restoranda aşçı olarak çalışan Engin Çetin, 2014 yılı Kasım ayında aynı sitede oturduğu dayısı A.P.'nin evine gelip kendisine bankalarda sıkıntısı olduğu için üzerine şirket kurmak istediğini, kuracakları bu şirkette demir çelik ve inşaat malzemeleri satacaklarını söyledi. Engin Çetin, dayısının oğlu M.S.P.'ye vekalet verdi. Dayısının dolandırıcılık, sahte fatura ve evrak düzenlemeden dosyaları olduğunu iddia eden Engin Çetin, 2016 yılı Şubat ayında Karabük Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Hakkında suç duyurusunu öğrenen dayısının çalıştığı iş yerini bastığını söyleyen Engin Çetin, "Beni oradan almaya, çıkarmaya çalıştı. Evime gelip tehdit etti. Uzaklaştırma kararları çıktı. Adli soruşturmalar devam etti, para cezaları aldı. Ölümle tehdit ediyorlar, 'Karabük'te gezdirmeyeceğiz' diye tehdit mesajları var. Ben, şu anda geziyorum ama arkama bakarak geziyorum. Neyin nereden geleceğini bilemiyorum. Daha sonra şirket kapatıldı. Şu anda inceleniyor. Benden sonra Kastamonu'da okuması yazması olmayan 79 yaşın üzerindeki dedemin üzerine şirket kurdu . Karabük'te birkaç kişiyi dolandırdılar. İnsanları mağdur ettiler.   Daha sonra bundan da şirket incelemeye girdi" diye konuştu.

1,5 MİLYON LİRA İCRA GELDİ

Dayısına güvenmenin sıkıntısını yaşadığını belirten Engin Çetin, şöyle konuştu:

"Dayım 150 bin liralık arabayla geziyor, hayatını yaşıyor. Ben bankaya para yatıramıyorum, üzerime araba alamıyorum, hiçbir şey yapamıyorum. Benim bu şirketten bir çıkarım olmadan borçlandırıldım. 1,5 milyon lira icra geldi bana. Vergi iade cezası geldi. Kesilen faturaların vergilerini vermedikleri için vergi borçlanması geldi. Ben bir hata yaptım. Bu hatamı da akrabalarımı karşıma alarak gittim şikayet ettim"

Görüntü dökümü

---------------------------------

-Engin Çetin'in konuşması

-Karabük adliyesinden detay

Haber-Kamera: Bülent DİKTEPE/KARABÜK,

(04.57-158 MB)

===========================================================

4)'MOTOSİKLET PAHALI DEĞİL, VERGİLER YÜKSEK'

HARLEY Davidson Ankara Genel Müdürü Levent Gürcan, motosikletler üzerinde çok ağır vergi yükü olduğunu belirterek, "Aslında motosikletler, pahalı değil. Türkiye için pahalı olması, vergi yükünden ileri geliyor. Markalar pahalı değil, vergiler yüksek" dedi.

Harley Davidson'ın Türkiye distribütörlerinden 'Endo Motors' tarafından Antalya'nın Manavgat ilçesindeki bir otelde, bayilere yönelik hizmet içi eğitim, 2017 yılının değerlendirilmesi ve 2018 hedeflerinin belirlenmesi amacıyla toplantı düzenlendi. Toplantıya katılan Endo Motors ve Harley Davidson Ankara'nın Genel Müdürü Levent Gürcan, dünyada bilinen markalar arasında ilk 10'da ve en önde olduklarını söyledi.  Türkiye'de Harley Davidson ve motosiklet satışlarının çok düşük olduğunu kaydeden Gürcan, "Bu, sadece Harley Davidson olarak değil; motosiklet kültürü olarak da satışlar düşük seviyede. Bizim vergilerimizin de yüksekliği bunu iyice küçültüyor. Aslında motosikletler, pahalı değil. Türkiye için pahalı olması, vergi yükünden ileri geliyor. Markalar pahalı değil, maalesef vergiler yüksek. Şu anki vergi şartlarında, ABD'de satılan Harley Davidson'ın 2 katı fiyatına Türkiye'de satılıyor. Avrupa'dakinin yüzde 40 daha fazlasına satılıyor. Maalesef, ek vergiler de geldi. Bunlar da işi zorlaştırıyor. Rakam vermek gerekirse yılda 200- 300 motosiklet (Harley Davidson) satılıyor. Türkiye'deki toplam satış, ABD'ye gitmeyeyim; ama Avrupa'daki herhangi bir bayinin sattığı kadardır" dedi.

'MOTOSİKLETİN DEZAVANTAJI; ETRAFIMIZDA KAPORTAMIZ YOK'

Toplantıya katılan güvenli sürüş teknikleri ve eğitim uzmanı Halil Kılıç ise motosiklet kullanımının toplumdaki yerleşik kültür, aile yapısı ve sosyal statüyle ilgili olduğunu söyledi. Türkiye'de, motosiklet kazası oranının düşük olduğunu; ancak kazaya karışan aracın, motosiklet olması nedeniyle dikkat çektiğini belirten Kılıç, şöyle konuştu:

"Bu motosikletin spesifik olarak daha farklı bir araç olmasından kaynaklı, motosiklet kazaları çok fazla dikkati çektiği için böyle bir algı oluşuyor. 2016'da, Türkiye'de trafikte kaybettiğimiz can sayısı, 7 bin 300 kişi. Bir savaş gibi adeta. Bu 7 bin 300'den ne kadarı motosiklettir, orantıya vurduğumuz zaman çok daha az; ama genel anlamda trafikle ilgili sıkıntımız var. Motosikletin dezavantajı; etrafımızda bir kaportamız yok. Onun için bu kazaların içerisinde daha fazla zarar görme durumumuz var. Bütün bu can kaybının yaşandığı bir ortamda motosiklet binicilerinin kendilerini koruyabilmek, güvenli kılabilmek adına çok iyi birer binici olmaları gerekiyor."

Görüntü dökümü

------------------------------

Toplantıdan görüntü

RÖP 1: Levent Gürcan

RÖP 2: Halil Kılıç

Detay görüntüler

(Haber- Kamera: Mithat ABAKAN/MANAVGAT(Antalya),

247 MB/// 04.03"

=======================================================================

5)MAHKEME: DEMİRTAŞ'IN 'VATAN HAİNİ' İFADESİNE KATLANMASI GEREKİR

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a, sosyal medya paylaşımında hakaret ettiği gerekçesiyle AK Parti İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık'a, 4 bin TL manevi tazminat cezası veren Diyarbakır 2'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, gerekçeli karar açıklandı. Kararda, Kocabıyık'ın kullandığı 'vatan haini' ifadesinin kişilik haklarına yönelik saldırı değil, ağır eleştiri olduğu belirtildi. Gerekçeli kararda, "Davacının siyasi kişiliği nedeniyle hakkında yapılan bu sert eleştiri ve ifadeye katlanması gerektiğine karar verilmiştir" denildi. AK Parti İzmir Milletvekili ve TBMM Milli Savunma Komisyonu üyesi Hüseyin Kocabıyık, 10 Ekim 2016 tarihinde, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Demirtaş iti yargı kararına rağmen serbestçe geziyor. Onlarca şehit veriyoruz. Bu vatan haininin peşine düşecek bir savcısı yok mu ülkenin" dedi. AK Partili Kocabıyık'ın paylaşımı üzerine HDP'li Demirtaş'ın avukatı Mahsuni Karaman, 'kişilik haklarına saldırı' iddiasıyla Diyarbakır 2'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 20 bin TL'lik manevi tazminat davası açtı. Dilekçesinde, binlerce takipçisi olan Kocabıyık'ın paylaşımında, müvekkiline ağır hakarette bulunduğunu belirten Karaman, şunları kaydetti:

"Ülkenin içinde bulunduğu sert politik iklimde, sorumsuzca yapılan paylaşım ile müvekkilime sadece hakaret ve tehditte bulunulmamakta aynı zamanda marjinal çevrelere hedef gösterilmektedir. Davalı, müvekkilime 'it' demek suretiyle ağır hakarette bulunmuştur. Konuyla ilgisiz Yargıtay veya AİHM içtihadı ileri sürmekle yapılan ağır saldırıya hukuki kılıf bulunamaz."

'DAVANIN DİYARBAKIR'DA AÇILMASI KÖTÜ NİYETLİ'

AK Partili Kocabıyık'ın avukatı Necdet Pakdil ise mahkemeye gönderdiği cevap dilekçesinde, davanın Ankara'da açılması gerekirken, kötü niyetle Diyarbakır'da açıldığını savundu. Pakdil, dilekçesinde, "İnsanların yargıdan adalet beklerken, davacının halen yargıya rest çekmesi karşısında müvekkilim tepkisini ortaya koymak ve davacıyı eleştirmek adına yazıyı yazmıştır. Yazıya bütün olarak bakıldığında hakaret içeren bir cümle yoktur, eleştiri mahiyetindedir. Müvekkilim, düşüncelerini açıklamıştır. Düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirme yapılarak, davanın reddi gerekmektedir. Sarf edilen sözler, eleştiri mahiyetindedir. Bu ifadelerin kullanılmasına davacının kendisi neden olmuştur. Bu ifadeler, hiçbir şekilde kişilik haklarına saldırı değildir" dedi.

MAHKEMEDEN '4 BİN TL TAZMİNAT' KARARI

Davayı sonuçlandıran mahkeme heyeti, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne ve Kocabıyık'ın, Demirtaş'a yönelik kullandığı 'it' kelimesi nedeniyle 4 bin TL manevi tazminat ödemesine karar verdi. Kocabıyık'ın kullandığı 'vatan haini' ifadesi nedeniyle yapılan tazminat başvurusunun reddine karar veren heyet, reddedilen tazminat nedeniyle Demirtaş'ın Kocabıyık'a bin 980 TL avukatlık ücreti ödemesine hükmetti. Heyet, ayrıca kabul edilen tazminat talebi nedeniyle de Kocabıyık'ın Demirtaş'a bin 980 TL avukatlık ücreti ödemesine karar verdi. Diyarbakır 2'nci Asliye Hukuk Mahkemesi'nce gerekçeli karar açıklandı. Kararda, taraflar arasında Kocabıyık'ın sözlerinin ifade özgürlüğü kapsamında olup olmadığı, Demirtaş'ın kişilik haklarının saldırıya uğrayıp uğramadığı ve saldırıya uğramışsa bunun manevi tazminatı gerektirip gerektirmediği konusunda uyuşmazlık bulunduğu belirtildi. Benzer davalarla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına dikkat çekilen kararda, Kocabıyık'ın 'it' ve 'vatan haini' ifadelerini Demirtaş'a yönelik sarf ettiği ve cevap dilekçesinde bunu kabul ettiği belirtildi.

'SİYASETÇİLER DAHA FAZLA HOŞGÖRÜLÜ OLMALI'

AK Parti'li Kocabıyık'ın 'vatan haini' ifadesine ilişkin Yargıtay kararlarına dikkat çekilen gerekçeli kararda, HDP'li Demirtaş'ın olay tarihinde partinin eş genel başkanı olması nedeniyle siyasi kişiliğinin olduğu, AİHM içtihatlarına göre, siyasetçilerin zorunlu ve bilinçli olarak fiillerini ve davranışlarını vatandaşların, gazetecilerin, diğer siyasetçilerin ve toplumun başkaca kesimlerinin kontrolüne açık bırakmakta olduğu kaydedildi. Siyasetçilerin daha fazla hoşgörülü olması gerektiği belirtilen kararda, şöyle denildi:

"Davacı ve davalının siyasetçi kimliğinin bulunduğu, siyasetçilerin birbirlerine karşı ağır eleştiri ve ithamlarının siyasetin doğası gereği olağan olduğu, 'vatan haini' kelimesinin ağır da olsa siyasiler bakımından eleştiri sınırları içinde kaldığı, sosyal medya hesabından yapılan açıklamaların toplumu ilgilendiren konulara ilişkin bulunması nedeni ile kamusal ilginin de bulunduğu, söz konusu eleştiri sert olsa dahi, davacının siyasi kişiliği nedeniyle hakkında yapılan bu sert eleştiri ve ifadeye katlanması gerektiği, neticeten 'vatan haini' kelimesinin davacının kişilik haklarına yönelik bir saldırı olmayıp, ağır eleştiri kapsamında kaldığı, bu ifade nedeniyle davacının manevi bir zararı doğmadığı vicdani kanaatine varıldığından, bu ifade nedeniyle manevi tazminat talebinin tümden reddine karar verilmiştir."

'İT' KELİMESİ KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI

AK Partili Kocabıyık'ın, kullandığı 'it' kelimesinin ise kişisel değer yargısı niteliğindeki görüşleri olmadığı belirtilen gerekçeli kararda, bu kelimenin ifade ve düşünce özgürlüğü hakkı kapsamında olmadığı kaydedildi. Bu ifadenin, Demirtaş'ın siyasi kişiliğini, görüşünü ya da mensup olduğu partisinin icraatlarını eleştiri kapsamında olmadığına vurgu yapılan kararda, bu sınırları aşarak, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu ve bu sebeple Kocabıyık'ın tazminat ile sorumlu tutulması gerektiği kanaatine varıldığı belirtildi. Gerekçeli kararda, ayrıca kullanılan ifadelerin ağırlığı, tarafların siyasi konumları, sosyal ve ekonomik durumları ile tazminat hukukunun prensipleri dikkate alınarak, davanın 'it' ifadesi yönünden kısmen kabulüne karar verildiği kaydedildi.

Felat BOZARSLAN/DİYARBAKIR, -

===========================================================

6)'OKULUN MARGARİNİ BİLE HACZEDİLDİ' İDDİASI

ANTALYA'da 600 öğrencisi bulunan; ancak haciz nedeniyle eğitim faaliyetleri durdurulan özel okulun öğretmenleri, öğrencilerin notlarını sisteme girmedikleri yönündeki iddiaların doğru olmadığını ileri sürdü. Öğretmenler, 3 aydır maaş alamadıklarını; fakat eğitime asla ara vermediklerini söyledi. Öte yandan haciz sırasında, araç- gereçlerin yanı sıra tuvaletteki kağıt havlu makinesi ile mutfaktaki margarinin bile haczedildiği iddia edildi.

Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü'nce, haciz sebebiyle eğitim faaliyetleri durdurulan özel okulun öğrencileri için okul yakınında bulunan Muhittin Mustafa Böcek Anadolu Lisesi'nde kriz masası oluşturuldu. Öğrenciler ve veliler, bu okula gelerek, komisyon üyelerine dilekçeyle hangi okula gitmek istediklerini bildirdi. Öğretmenler de sabah saatlerinde, faaliyetleri durdurulan okullarının önünde bir araya geldi. Grup adına açıklama yapan Ali Kara, öğrencilerin notlarını sisteme girmediklerine yönelik iddiaların doğru olmadığını söyledi. Kara, öğretmenlere yönelik asılsız suçlamalar yapıldığını savundu. Uzun süredir maaşlarını alamadıklarını ileri süren Kara, buna rağmen eğitim- öğretim faaliyetlerini eksiksiz yerine getirdiklerini söyledi.

'60 ÖĞRETMENİN HAKKI YENMEMELİ'

Yaşanan sıkıntılı süreçte, eğitimin devam etmesi için pazar günü dahil öğretmenler, idareciler, veliler ve öğrencilerin okula sıra taşıyarak, sınıfları hazır hale getirdiklerini anlatan Kara, "Hızlı bir şekilde sınavlarımızı yaptık ve notlarımızı pazartesi günü saat 02.30'da kadar girdik. Biz, alacaklarımıza rağmen çalışmalarımızı sürdürdük. Bu süreçte, mağdur olan öğrenciler gibi öğretmenlerdir. Notu girmeyen bir öğretmeni biz de duyduk ve ona öğretmen diyemeyiz. Onu Allah'a havale ediyoruz. Bir kişi yüzünden 60 öğretmenin hakkını yememek lazım. Bir çürük yumurta geri kalan öğretmenlerin hakkını yememeli" dedi.

MARGARİNİ BİLE HACZETMİŞLER

İsmini açıklamak istemeyen öğretmen ise haczi yönlendiren kişinin, okulun eski sahibi Oğuz U. olduğunu ileri sürdü. 6 bin TL'den başlayıp, 19 bin TL'ye kadar alacakları olduğunu belirten öğretmen, haciz günü yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Eğitim, devam ederken, haciz oldu. İcra memurları, ders esnasında tornavidayla kapıyı zorluyordu. 'Sınıfıma sokmam' dedim sonra ana sınıfına yönlendiler. Talan edildi. Mutfaktaki margarine kadar icra yazılmış. Tuvalette bulunan elektrikli kağıt havlu makinemiz bile avukat tarafından tornavidayla söküldü."

ANTALYA/DHA

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Türkiye'de Yaşanan Kuraklık Buğdayı Tarlada Çürümeye Bıraktı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement