DHA YURT ÖZEL GÜNDEM - Son Dakika
Güncel

DHA YURT ÖZEL GÜNDEM

DHA YURT ÖZEL GÜNDEM

Hobi olarak başladı, geçim kaynağı oldu TRABZON'un Tonya ilçesinde yaşayan girişimci Mevlüt Küçük (30), hobi olarak evinin bahçesine kurup, zamanla geliştirdiği kümeste; süs tavuğu ve Hint horozu yetiştiriyor.

16.02.2020 09:10
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Hobi olarak başladı, geçim kaynağı oldu

TRABZON'un Tonya ilçesinde yaşayan girişimci Mevlüt Küçük (30), hobi olarak evinin bahçesine kurup, zamanla geliştirdiği kümeste; süs tavuğu ve Hint horozu yetiştiriyor. Türkiye'nin yanı sıra yurt dışındaki meraklılarının yoğun ilgisini gören tavuk ve horozlar, 700 ila 9 bin lira arasında değişen fiyatlarda alıcı buluyor.

İlçeye bağlı Karşular Mahallesi'nde yaşayan Mevlüt Küçük, yaklaşık 10 yıl önce merak sardığı kanatlı hayvanlarla yakından ilgilenmeye başladı. Evinin bahçesine kurduğu kümeste, süs tavuğu ve hint horozu yetiştirmeye başlayan Küçük, zamanla hayvanlarının sayısını artırdı.

Yörede 'Laz Hintçi' olarak tanınan lise mezunu Küçük, kurduğu modern kümeste 52 ayrı kafeste yaklaşık 144 kanatlı hayvan besliyor. Yetiştirdiği hayvanları özenle besleyen Küçük, Türkiye'nin yanı sıra yurt dışındaki pek çok ülkeye de satış yapıp, kanatlı havyan gönderiyor. 700 ile 9 bin lira arasında değişen fiyatla alıcı bulan süs tavuğu ve Hint horozu; Almanya, Irak, Bulgaristan, Azerbaycan ve Gürcistan gibi ülkelerdeki meraklılarından da yoğun talep görüyor.

'ONLARA SEVGİYLE BAKIYORUM'Kümeste 16 çeşitli kanatlı hayvan ırkı beslediğini anlatan Mevlüt Küçük, "Bu işe bir tavuk bir horozla ile başladım. Yabancı kan da olmak üzere yaklaşık 15-16 değişik ırk var elimizde. Süs hayvanı ve Hint olmak üzere gruplara ayrılmaktadır. Türkiye'nin bütün illerine satış yapmaktayız, bunun yanında yurt dışına da satış yapmaktayız. Almanya, Irak, Bulgaristan, Azerbaycan ve Gürcistan gibi ülkelere satışımız var. Satış fiyatlarımız ise 700 lira ile 9 bin lira arasında, hayvanına ve kalitesine göre değişmektedir. Süs hayvanlarının fiyatları bu fiyatlara dahil değildir. Bu işi sevmeyen bir insan yapamaz. Biz bu işi para için değil, genelde zevk için yapılır. Tabi bu iş bize bir gelir de sağlıyor. Onlara sevgiyle bakıyorum" dedi.Vaktinin çoğunu kümesteki hayvanlarıyla geçirdiğini belirten Küçük, suç ve günah olarak nitelendirildiği horoz dövüştürmeye de karşı olduğunu söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Kümesteki hayvanlar-Mevlüt Küçük konuşma-DetaylarHABER KAMERA:  İnan KALYONCU/TONYA (Trabzon), -

=====================

'Girişimcilik' eğitimi ile açtığı iş yerinde 9 ülkeye ihracat yapıyor ANKARA'da yaşayan Şehriban Hırlak (35), belediyenin 'Uygulamalı Girişimcilik' eğitimine katılarak açtığı atölyede hastane ekipmanları üretiyor. Atölyesinde 15 kişiye istihdam sağlayan Hırlak, ürettiği hastane ekipmanlarını 9 ülkeye ihraç ediyor.

Yenimahalle ilçesinde oturan 2 çocuk annesi Şehirban Hırlak, 1 yıl önce Yenimahalle Belediyesi'nin Türkiye İş Kurumu ile Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı ile ortaklaşa yürüttüğü 'Uygulamalı Girişimcilik' kursuna katıldı. 5 günlük eğitimin ardından iş yeri açma çabasına girişen Hırlak, 5 aylık sürecin ardından Ostim Organize Sanayi Sitesi'nde kendi iş yerini açarak, hastane ekipmanları üretmeye başladı. Atölyesinde 15 kişiye istihdam sağlayan Hırlak, ürettiği acil servis ve ameliyathanelerde kullanılan ekipmanları, 9 ülkeye ihraç ediyor.

'HEM ÜLKEMİZ KAZANIYOR HEM BİZ'Şehriban Hırlak, eşinin 20 yıldır sektörde olmasının bu alanda kendisine cesaret verdiğini söyledi. Kendi iş yerini açmanın hep hayalini kurduğunu anlatan Hırlak, "Eğitimlerimi tamamladıktan hemen sonra kendi iş yerimi açtım. Burada hastaneler için bütün ekipmanları ve gerekli olan bütün ürünleri üretiyoruz. Şu ana kadar 5 ay içerisinde 9 ülkeye ihracatta bulunduk. Yaklaşık 400 bin dolarlık ihracatımız oldu. Hem ülkemiz hem de biz kazanıyoruz" dedi.

'KADINLARIMIZ KORKMASIN'Hırlak, her kadının kendi ayakları üzerinde durması gerektiğini belirterek, "Bizim kadınlarımız çok güçlü ve fedakar. Hiçbir şeyden korkmasınlar. Devletimizin ve belediyelerimizin kadınlara  sunduğu imkanlardan faydalansınlar. Devletimiz her zaman kadınlarımızın arkasında. Kadınlara iş imkanı sunan çok fazla kurs mevcut. Kadınlarımız mutlaka bu kursları araştırsınlar. Şu anda ayrıca muhasebe ve bilgisayar eğitimi de alıyorum. 3 parçaya bölünmüş durumdayım; çocuklarımla, iş yerimle ilgilenip, kurslara katılmaya çalışıyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ-Şehriban Hırlak röp.-İş yerinden görüntü-İmalatın yapıldığı atölyeden görüntü-Hastane ekipmanlarından görüntü-Detaylar

Haber-Kamera: Gizem KARADAĞ-Haluk KARAASLAN/ANKARA,

===========

Türkiye'den kaçırılan eseri, Türk profesörün bilimsel makalesi yakalattı

KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı'nca ülkeye iadesi açıklanan iki eserden biri olan 'boğa arabası'nın, İngiltere'deki müzayede evinin satış kataloğuna Türk profesörün bilimsel makalesi ile konulması sonucu, Türkiye'den kaçırıldığının tespit edildiği ortaya çıktı. Bakanlık uzmanları, eserin fiyatını artırmak için konulan makalenin sahibi Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu ile irtibata geçerek, eserin Şanlıurfa Müzesi koleksiyonuna ait olduğunu saptadı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı, yasa dışı yollarla ülkeden kaçırılan tarihi eserlerine sahip çıkmaya devam ediyor. Bakanlık, Türkiye'den kaçırılan Isparta kökenli Sidamara tipi lahit ile tarihi M.Ö. 3 bin yılına uzanan Anadolu kökenli 'boğa arabası'nın İngiltere'de bulunarak, ülkeye iade edileceğini duyurdu. Bu iki eserden 'boğa arabası'nın İngiltere'deki Bonham's Müzayede Evi'nin satış kataloğuna Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu'nun 2001 yılında kaleme aldığı makalesi ile konulması sonucu Türkiye'den kaçırıldığının tespit edildiği ortaya çıktı. Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kaçakçılık Şube Müdürlüğü uzmanları, müzayede kataloğuna eserin fiyatını artırmak için eklenen, Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu'na ait söz konusu 'boğa arabaları'nın Anadolu kökenli olduğuna ilişkin makalesini görünce çalışma başlattı. Prof. Dr. Kulakoğlu'nun bilimsel raporu doğrultusunda yapılan araştırmada, eserin Şanlıurfa Müzesi koleksiyonuna ait olduğu saptandı. İngiliz polisi ile yapılan işbirliği sonucunda eserin satışı durdurularak, Türkiye'ye iadesi sağlandı.

'ATLADIKLARI BİR ŞEY VARDI'Kaçakçılık Şube Müdürlüğünde Kültür ve Turizm Uzmanı Zeynep Boz, eserin satılmak üzereyken tespit edilmesi ve Türkiye'ye iadesi sürecini DHA'ya anlattı. Boz, müzayede kataloğunu incelerken önce boğa arabasının yanında Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu'nun daha önceki yıllarda bu tip boğa arabası modelleriyle ilgili yapmış olduğu bir yayına referans verildiğini saptadıklarını söyleyerek, "Bunun yapılmasının sebebi eserin bilimsel olarak ne kadar önemli olduğunu ispat edip, pazar payını artırmaktı. Ancak atladıkları bir şey vardı ki Prof. Dr. Kulakoğlu, bizim yakından çalıştığımız bir hocamızdı. Kendisi eserin Anadolu kökenli olduğunu teyit etti bize. Bilimsel bir rapor hazırladı. Elimizdeki kanıt güçlüydü ve her şeyden önce müzayede evinin kendi refere ettiği hoca tarafından Türkiye'nin lehine yazılmış bir raporun olması ikna etmemizde en kuvvetli elemanlardan biriydi. İngiliz polisinin de iş birliğinde bu eserin iadesini sağladık"  diye konuştu.

KULAKOĞLU: ÖLÜ HEDİYESİ OLARAK MEZARLIKLARA BIRAKILMIŞ Ankara Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu ise 1998 yılında Şanlıurfa bölgesinde yaptığı yüzey araştırmalarında tunçtan yapılmış araba modelleri üzerinde çalıştığını belirtti. Kulakoğlu, Abomur Höyüğü etrafında yaptıkları araştırmada bu arabaların bir mezarlıktan çıkarıldığını tespit ettiklerini ve Anadolu kökenli olduğunu kanıtladığını kaydetti. Kulakoğlu, "2000'li yılların başında bilimsel olarak bunu makale haline getirdim ve yayımladım. İlk defa bu kadar net olarak çıktığı yerlerin belli olmasıyla birlikte çeşitli dünya müzelerine kazandırılmış eserlerin Anadolu kökenli olduğu anlaşıldı. Boğa arabaları o dönemin günlük yaşantısıyla ilgili bilgi veriyor. Biz 'boğa' diye kibarlık ediyoruz; ama bir öküz arabası. Anadolu'da yakın zamana kadar öküz arabaları kullanılıyordu. Bunlar 'ölü' hediyesi olarak mezarlıklara bırakılmış. O insanın sağlığında bu arabaya sahip olduğunu göstermesi açısından son derece önemli" diye konuştu.

'MAKALEM YILLAR SONRA ESERİN ÜLKEYE GETİRİLMESİNİ SAĞLADI'Prof. Dr. Kulakoğlu, 2001 yılında yayımladığı makalesinden iz süren Kültür ve Turizm Bakanlığı uzmanlarının bir dedektif gibi çalıştığını kaydederek, "Bu çalışmam yıllar sonra eserin ülkeye getirilmesine katkı sağladı. O zaman ben bunları bilemezdim. Gerçekten de bakanlık çok iyi iz sürerek, bu eserlerin özel bir koleksiyonda olduğunu tespit etti ve bunların en azından belki bir tanesini kazandırmış oldum. Kaçakçılık şubesi uzmanları yayınımı görüp, bu eseri katalogda tespit ettikten sonra bana ulaştılar. ve benim makalemin, bilimsel yazımın delil olarak gösterilmesiyle birlikte doğrudan itiraz edecek bir şey kalmadan eserin geçici sahibi teslim etmek zorunda kaldı. Hazırladığım bilimsel raporda doğrudan bu eserlerin çıktığı yerleri tespit ettiğimizi söylemiştik. Hem görsel olarak, hem bilimsel olarak ispatladık. Bunları yazdım. Biz arkeologlar bazen farkında olmadan da çok eserin Türkiye'ye getirilmesine katkı sunuyoruz. Bakanlık bu eserleri getirmek için müthiş bir şekilde çalışıyor" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜKÜ: -Zeynep Boz ile röp.-Prof. Dr. Kulakoğlu ile röp.-Prof. Dr. Kulakoğlu'nun bilimsel makalesi-Yaptığı diğer çalışmalarHaber-Kamera:  Nursima ÖZONUR-Gökhan CEYLAN/ANKARA,

============

Kızlarının ameliyatı için yardım istediler

AYDIN'ın İncirliova ilçesinde yaşayan Yoldaş ailesinin şu an 15 yaşında olan ikiz kızlarından biri hayatına engelli olarak devam ederken, diğerinin de omurilik ile kafatasının birleştiği yerde doğuştan bir kemiğin bulunmadığı ortaya çıktı. Anne- baba, ameliyat için 35 bin lira gerektiğini söyleyerek, yetkililerden yardım istedi.

? Acarlar Mahallesi'nde yaşayan, halde yevmiyeli işçi olarak çalışan Barış Yoldaş (38) ile ev kadını Nilgün Yoldaş'ın (36), 2005 yılında ikiz kızları dünyaya geldi. Çift, bir süre sonra ikizlerden Büşra'nın bedensel engelli olduğunu öğrendi. Yürüyemeyen Büşra, 5 kez ameliyat olmasına rağmen ayağa kalkamadı.

3 çocuk sahibi çift, geçen aralık ayında da ikizlerden Rabia'yı, baş ağrısı ve grip şüphesiyle Aydın Devlet Hastanesi'ne götürdü. Yapılan kontrollerde Rabia'nın omuriliğinde sorun olduğu ortaya çıktı. Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edilen Rabia Yoldaş'ın omurilik ile kafatasının birleştiği yerde doğuştan bir kemiğin olmadığı tespit edildi. Doktorlar, omuriliğe, kemik eklenmesi gerektiği bildirdi.

Baba Barış Yoldaş, operasyonun riskli olduğunu, özel hastanedeki uzman bir doktorun ameliyatı yapabileceğini öğrendiklerini söyleyerek,"Devlet hastanelerinde ameliyatı yapacak doktor aradık, ama bulamadık. Özel hastanede ise ameliyatı yapabileceklerini bildirdiler, ancak 35 bin lira gibi bir maliyet olduğunu söylediler. Bu parayı karşılayacak durumumuz yok. Kısa sürede bu ameliyat yapılamazsa, kızımın felç geçirme olasılığı var. İdrarını tutamama, yürüyememe gibi sorunların da çıkacağı söylendi" dedi.Nilgün Yoldaş da, "Biz para istemiyoruz. Çocuğumuzun sağlığına kavuşmasını istiyoruz. Yetkililer sesimizi duysunlar, çaresiziz. 35 bin lira olursa, kızım sağlığına kavuşacak. Diğer ikizi gibi engelli kalmasını istemiyorum" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ----------------Büşra ve Rabia Yoldaş ikizlerden birlikte görüntüAilecek görüntüBarış Yoldaş ve Nilgün Yoldaş ile röp.

Haber- Kamera: Burhan CEYHAN/ AYDIN,

=============================

Topladığı 11 bin mavi kapakla engellilere umut olacak

İZMİR'de, lise öğrencisi Eylül Uğursal (17) engellilere umut olmak için, su şişelerinin kapaklarını biriktirerek bir buçuk yılda 11 bin mavi kapak topladı. Uğursal, topladığı bu kapakları Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği'ne göndererek, engelli vatandaşların tekerlekli sandalye temin etmesini sağlayacak.

İzmir'de yaşayan lise öğrencisi Eylül Uğursal, bir buçuk yıl önce mavi kapak toplamaya karar verdi. İçtiği boş su şişelerinin kapaklarını çöpe atmak yerine evde hazırladığı bir kutunun içine atan Eylül'e annesi, babası ve kardeşi de yardımcı oldu. Bir buçuk yılın sonunda toplamda 11 bin mavi kapak toplayan Uğursal, engelli vatandaşların tekerlekli sandalye temin etmelerine yardımcı olmak için Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği ile iletişime geçti. İki günde tek tek sayılıp torbalara konan kapaklar, derneğin İstanbul'da bulunan merkezine gönderilecek. 10 bin kapakla iki tekerlekli sandalyenin alınabileceğini öğrendiğini söyleyen Uğursal, "Annem bize okula götürmemiz için blok sular alıyordu. Evde şişeler birikmişti, kapakların boşa gitmesini istemedim. Uzun süre boyunca biriktirdim. Evde 4 kişi biriktirmeme yardımcı oldu. Vicdanım çok rahat, kapakları çöpe atmak yerine engelli insanlara yardımcı olacağım, mutluyum" diye konuştu.

'KIZIM BİR FARKINDALIK YARATMAK İSTEDİ, BİZİ DE UYANDIRDI'Baba Hakan Uğursal (51), kızına yardım ettiklerini belirterek, "Daha önce hep başkaları kapak topluyordu. Kızımdan böyle bir istek gelince yardım edelim dedik. İlk başta beşer onar kapak vardı. Sonra bin, iki bin, üç bin derken 11 bine ulaştık. İş yerinde içtiklerimizi de getirdik. Kızım bir farkındalık yaratmak istedi ve bizi de uyandırdı. Kendisiyle gurur duyuyorum. Kapakları sayarken belimiz ağrıdı. Eksikler olabilir diye birazcık da fazladan kapak koyduk. Araştırdık, maalesef İzmir'de kampanya bitmiş. İstanbul'daki Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği'yle iletişime geçtik, oraya göndereceğiz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -----------------Eylül Uğursal'ın kapak toplarken görüntüleriToplanan mavi kapaklardan görüntülerKapakların torbalara aktarılışından görüntülerEylül Uğursal ile röportajBaba Hakan Uğursal ile röportaj

Haber: Melis KARAKUZULU - Kamera: Davut CAN/İZMİR,

=============================

İzmir'de Kenan Evren'in ismi cadde ve sokaklardan kaldırıldı İZMİR'de, AK Partili Meclis üyesi Hüsnü Boztepe'nin, Kenan Evren isminin ve 12 Eylül darbesinde görev almış generallerin isimlerinin cadde ve sokaklardan kaldırılması için verdiği sözlü önerge, komisyondan geçti. Kenan Evren'in ismi Foça, Bergama ve Ödemiş ilçelerindeki cadde ve sokaklardan kaldırıldı. Boztepe, "O zamanlar büyük acılar ve büyük travmalar yaşanmıştır. Yüzlerce ölüm ve idam gerçekleşmiş, insanlar fişlenmiştir. 12 Eylül gibi Türkiye'deki tüm darbelere karşıyız. Hiçbir yerde hiçbir darbecinin ismi kalmamalı" dedi.

İzmir'de AK Partili Meclis üyesi Hüsnü Boztepe, 2008 yılında Kenan Evren isminin ve 12 Eylül darbesinde görev alan generallerin isimlerinin İzmir'deki cadde, sokak ve okullardan kaldırılması için önerge vermişti. İki ay önce yeniden konuyla ilgili verdiği sözlü önerge kabul edildi. İzmir'in Foça, Bergama ve Ödemiş ilçelerindeki cadde ve sokaklardan Kenan Evren ismi kaldırılarak, Bergama'da Zeytindağ Mahallesi'ndeki cadde Fethi Sekin Caddesi, Foça merkezdeki cadde Türkan Saylan Caddesi, Ödemiş'te Karaköy Mahallesi'ndeki sokak ise Zeytin Sokak olarak değiştirildi.

12 Eylül'ü hatırlatan Boztepe, "O zamanlar büyük acılar ve büyük travmalar yaşanmıştır. Yüzlerce ölüm ve idam gerçekleşmiş, insanlar fişlenmiştir. 12 Eylül gibi Türkiye'deki tüm darbelere karşıyız. Hemen yakınımızda 15 Temmuz darbe girişiminde 251 tane şehidimiz, yüzlerce binlerce yaralımız direniş yapmış ve geçit vermemiştir. Bergama'daki sokağa Fethi Sekin'in adını vermişler. Aslında Kenan Evren isimleri kaldırılırken yerine İzmir'de şehit olan kişilerin isimleri verilebilir. İzmir'deki sokaklara 15 Temmuz şehitlerinin isimlerinin verilmesi çok anlamlı olur. Hiçbir yerde hiçbir darbecinin ismi kalmamalı. Şu an İzmir'de, darbecilerin ismi kalmamıştır" diye konuştu.

AK Parti Çiğli İlçe Başkanı Sedat Karateke ise, "12 Eylül travmasını ülkemiz hala atlatmış değildir. Bu darbeler, ülkemizi yıllar boyu geriye götürmüştür. Bu önergenin kabul edilmesi bizi mutlu etmiştir. Kenan Evren dönemine ait bütün izlerin silinmesi gerekmektedir. Hem 12 Eylül, hem 15 Temmuz bütün gençlerimizi, geleceğimizi yok etmiştir. Bu darbeler olmasa Türkiye çok daha ileride olurdu. Umarım bundan sonra bu darbeler ve bu isimler yaşatılmaz" dedi.

Ödemiş'in Kayaköy Mahallesi'nde bulunan sokaktan Kenan Evren adının bulunduğu tabelanın kaldırılmasının ardından Mahalle Muhtarı Ahmet Çelik, bölgenin yaygın ve simge ürünü zeytin adının sokağa verilmesinin mutluluk verici olduğunu belirtti. Çelik, "Kayaköy olarak sevinçliyiz. Kayaköyü'müzde sokaklarında, evlerin bahçelerinde zeytin ağaçları var. Zeytin ağaçlarımızın bir simge olarak bu sokağımıza verilmesinden dolayı mutluyum. İsim levhası tam buradaydı. Ekipler tarafından sökülmüş. Yeni levhanın konmasını bekliyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -----------------Detay görüntülerTabelalardan görüntülerHüsnü Boztepe ile röportajSedat Karateke ile röportaj

Haber: Melis KARAKUZULU- Kamera: Ahmet Turhan ALTAY/İZMİR,

=============================

Erciyes Kayak Merkezi'nde 'çığ' eğitimi KAYSERİ'deki Erciyes Kayak Merkezi'nde, İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde görev yapan acil tıp uzmanı ve akademisyenlerden oluşan 10 kişilik ekip için çığ eğitimi düzenlendi.

Türkiye Acil Tıp Derneği'nce (TATD) gerçekleştirilen 2 gün sürecek eğitimin açılışına Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Cahid Cıngı, Doğa Tıbbı Çalışma Grubu Başkanı Öğretim Görevlisi Feridun Çelikmen de katıldı. TATD Doğa Tıbbı Çalışma Grubu Başkanı Feridun Çelikmen, son dönemde ülkede üst üste çığ olayları yaşandığını hatırlatarak "Barınak yapmak ve hipotermi gibi konuları anlatmak için Acil Tıp Derneği ile bir eğitim kampı düzenledik. Türkiye Acil Tıp Derneği Türkiye'de ilk defa böyle bir şey yapıyor. Burada amaç doğada kaybolduğunuzda hayatta kalabilme becerisini arttırmak ve barınak yapmaktan tutun hipotermi dediğimiz ölümcül olan vücut ısısının aşırı düşmesinin nasıl engellenebileceği konusunda bilgi vereceğiz. Çığda arama ve kurtarma faaliyetleri ve çığda nasıl risk analizi yapılabilir, bunlarla ilgili amacımız farkındalık oluşturmaktır. Sahada ne yapılacağını burada göstermek istiyoruz" dedi.

2 günlük eğitimde 10 kişilik ekibe çığ farkındalığı, önlemler, doğada hayatta kalma becerisi, arama kurtarmanın ilkeleri, hipotermi hakkında teorik ve uygulamalı eğitimler verilecek. Doğa tıbbı ile ilgili kapsamlı eğitimlerin verileceği programda ayrıca dağcıların, kayakçıların maruz kalabileceği çığlar, kayak tesisi gibi alt yapının üzerine düşen çığlarda arama ve kurtarma faaliyetlerine ilişkin alınabilecek önlemler hakkında bilgiler de verilecek.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -----------------Eğitimden detaylar-Erciyes A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Cahid Cıngı'nın konuşması-Doğa Tıbbı Çalışma Grubu Başkanı Feridun Çelikmen'in konuşması-Diğer detaylarHaber-Kamera: Muhammed KISIR/KAYSERİ,

==============================

44 yıllık muhtar 10 belediye başkanıyla çalıştı

ESKİŞEHİR'de, Akcami Mahallesi'nde 44 yıldır muhtarlık yapan Kemal Mandal (80), "Bu zamana kadar 10 belediye başkanıyla çalıştım.  Yaşım 80 oldu. Aday olursam, gülerler bana. Bir dahaki dönem aday olmayacağım. Artık bu son dönemim" dedi. Odunpazarı İlçesi Akcami Mahallesi'nde 1976 yılından beri aralıksız 44 yıl muhtarlık görevini sürdüren ve aynı zamanda lületaşı ustası olan Kemal Mandal, 10 belediye başkanıyla çalıştığını söyledi. Cemalciler Sokak'taki muhtarlık binasında faaliyetlerini sürdüren Mandal, bir dahaki seçimlerde artık aday olmayacağını belirterek şöyle konuştu:

"Göreve 6 Haziran 1976 tarihinde başladım ve komşularım sayesinde hala devam ediyorum. 44 yılı geride bıraktım. Asıl lületaşı ustasıyım. 40 yıl lületaşı işiyle uğraştım. 44 yıldır mahalle muhtarlığı yapıyorum. Bu sokakta lületaşı dükkanım vardı. Bir gün komşular geldi ve 'seni muhtar yapacağız' dediler. Ben de öyle muhtar oldum. O zaman seçime iki arkadaş girmiştik. Ben seçildim. Geçtiğimiz yerel seçimlerde de iki kadın aday çıktı ama ben yine seçildim. Bu zamana kadar 10 belediye başkanıyla çalıştım. Allah razı olsun hepsi de mahalleme faydalı oldular. Mahallemiz sit alanına girdiği için evler harabe durumda. Kendi evimin tamirini bile zorluklarla yaptırıyorum. Ayrıca mahallemiz turizm bölgesi. Yaşım 80 oldu. Allah ömür verirse seçimlere yaklaşık 4 yıl daha var. Aday olursam gülerler bana. Her şey tadında güzel. Bir dahaki dönem aday olmayacağım. Artık bu son dönemim"

'MUHTARLIK TARİHE KARIŞACAK'Vatandaşların artık e-devlet ya da nüfus müdürlükleri üzerinden işlerini yaptığını söyleyen Mandal, "Zaten muhtarlıkta bitti. Gelen giden yok. Vatandaşlar işlerini e-devlet ya da nüfus müdürlüklerinden yapıyor. Bize çok nadir durumu kötü olanlar geliyor. Zaten küçük bir mahalleyiz. 19 tane sokağımız var. Yaklaşık 900 kişi yaşıyor. Sandık, demokrasinin noktası. Benden sonra seçilecek muhtara ömrüm varsa her zaman yardımcı olurum. Ama komşularla kesinlikle iyi geçinmesi gerekiyor. Ben evimde muhtarlık yaptım, o zaman böyle muhtarlık binaları yoktu. Hem lületaşı işi yapıyordum, hem muhtarlık yapıyordum. Ama muhtarlık tarihe karışacak gibi geliyor. Ben zaten gelenlerden para almıyorum. Artık bize sadece polis, maliyeci, postacı ve zabıta geliyor. Seçimden bu yana 10 ay geçti, 20- 25 kişi geldi ikametgah kağıdı almaya" diye konuştu.

'HER İŞİMİZE KOŞAR'Mahalle esnafı Sedat Göçmen, "Harika bir insan, güzel bir muhtar. Sorunlarla ilgilenir, insanlarla ilgilenir. Her işimize koşar. Onu burada görmekten çok mutluyuz. Onu tanıdığıma ve komşusu olmaktan çok mutluyum. Onu gördüğümüzde neşemiz yerine gelir" dedi. Mahalle sakinlerinden Kezban Yavuz ise, "Ben 25 yıldır burada oturuyorum. Muhtar Kemal amca çok çok iyi birisi. Çok değerli bir insan. Her işimizi görüyor, ona çok güveniyoruz. Kaç yıldır ondan başkasına oy vermedim" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: -----------------Kemal Mandal sokakta yürürken-Muhtarlık binasının kapısını açarken-Muhtarlık binasında çalışırken-Kemal Mandal ile röp-Mahalleden detaylar-Sedat Göçmen ile röp-Kezban Yavuz ile röp-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Hakan TÜRKTAN-Caner AKSU/ESKİŞEHİR

================================

Antalya'nın meşhur böreği 'fıtır' Guinness yolunda

AMERİKALILARIN hem yapılırken sunulan görsel şova hem de lezzetine hayran kaldığı Antalya'nın yöresel lezzetlerinden 'serpme börek' olarak da bilinen Türk böreği 'fıtır' damak çatlatıyor. Börek ustası Ali Murat Hizay, daha büyük hamur açarak Guinness Dünya Rekorları Kitabı'na girmeye hazırlanıyor.

Antalya'nın ünlü lezzetlerinden biri olan yöresel 'serpme börek' olarak bilinen 'fıtır' çok az yağ kullanılması, incecik açılan hamuru, iç malzemesinin bol ve farklı çeşitlerde olması ve yenirken ağızda çıtır çıtır dağılmasıyla diğer börek çeşitlerinden öne çıkıyor. Kıymalı- peynirli, karışık içli, kaşarlı, kuru meyveli, tahinli gibi 200 çeşidi bulunan börek Antalyalıların özellikle sabah kahvaltılarında tercih ettiği lezzetler arasında gösteriliyor. Böreğin müdavimleri arasında kentteki bürokrotlar, belediye başkanları, sanatçılar yer alırken böreğin en sıkı hayranı ise CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal. Baykal her bayram sabahı kahvaltısını bu börekle yaparken haftada bir kaç kere de mutlaka börekçiye giderek serpme fıtır börek yediği biliniyor.Böreğin hazırlanışı da bir hayli ilgi çekiyor. 100 gram hamura yalnızca 1 çorba kaşığı yağ kullanılarak hamur 3 gün dinlendirilip daha sonra mermer tezgahta elle açılıyor. Havada döndürülerek esnetilip ince bir yaprak gibi açılan hamur usta ellerde lezzetli böreğe dönüşüyor. Antalya'da 'Fıtır Börek' işletme sahibi 27 yıllık börek ustası Ali Murat Hizay, bu lezzetin Antalya dışına taşmasında öncülük edenlerden. Ulusal televizyon kanallarındaki yarışmalarda şov yaparak böreği tanıtan Hizay, her sabah mermer tezgahın başına geçerek böreğini bizzat kendisi açıyor. Havada birkaç tur döndürülen hamur yufka gibi inceliyor. Hamur o kadar ince oluyor ki altına konulan her türlü yazı rahatlıkla okunabiliyor.AMERİKALILAR HAYRAN KALDIBöreğin lezzetiyle birlikte yapımını da bir görsel şölene çeviren Hizay, geçen ay ABD'de bir restoranlar zincirinden börek yapması için davet aldı. ABD'ye giden Ali Murat Hizay, burada Amerikalı müşterilere böreğin nasıl yapıldığını şovla anlattı. Hamurun havada döndürülerek açılması izleyenlerden büyük alkış alırken Hizay, hem böreğin lezzetiyle hem de görsel şovuyla herkesi kendine hayran bıraktı.GUİNNESS DÜNYA REKORLARI KİTABI'NA ADAYDaha büyük hamur açmak için her gün hem börek hem de antrenman yaptığını anlatan Ali Murat Hizay, tavsiyeler üzerine Guinness Dünya Rekorları Kitabı'na aday olmaya hazırlanıyor. Daha büyük hamur açarak Türkiye'yi ve Antalya'yı bu şekilde duyurmayı hedeflediğini kaydeden Hizay, "Hamurun gramajı çok azdır. 100 gram kullanıyoruz. İç malzemesi boldur. Guinness Dünya Rekorları Kitabı'ne katılmayı hedefliyorum. Daha büyük hamur açarak Türk mutfağının tanıtımını yaparız" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: ---------------Fıtır böreğin hamurunun açılışıHamurdan detayHamurun elle döndürülerek açılışıHamura altındaki kartların görüntüsünden detayHamura kaşar, pastırma, kavurma, sucuk ve baharatların eklenmesinden detay ve genel görüntülerBöreğin kapatılmasıİkinci böreğin showla açılışından görüntülerHamura kıyma, kaşar, maydanoz ve baharatların eklenmesinden detay görüntülerBöreğin kapatılmasıÜçüncü tatlı böreğinin açılmasından görüntüHamura tahin, çikolata, ceviz, fındık ve kuruyemişlerin eklenmesinden detay ve genel görüntülerHamurun kapatılmasından görüntüHamurların tepsiye yerleştirilmesinden görüntüFıtır böreklerin fırına verilişi ve fırından detay görüntülerDHA Muhabiri Aslı Duran'ın anonsuYapılan 3 fıtır serpme böreğinin kesilme görüntüsünden detay görüntülerAli Murat Hizay'dan detay görüntülerFıtır böreklerin çeşitlerinden detay görüntüAli Murat Hizay'ın röportajıAmerika'daki fıtır serpme böreğinin tanıtımından ve kafedeki vatandaşlardan arşiv detay görüntüleri (cep telefonu görüntüleri)

HABER: Alparslan ÇINAR- KAMERRA: Aslı DURAN/ANTALYA,

================================

Belediye Başkanı Ercengiz: "Gölün kuruyup gittiğine seyirci kalmayalım"

BURDUR Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz, son yıllarda hızlı bir şekilde çekilen Türkiye'nin yedinci büyük gölü Burdur Gölü ile ilgili, "Bu gölün kuruyup gittiğine seyirci kalmak bize ileride vicdan azabı olarak geri dönmesin istiyoruz. Mücadelemizi yapalım. Kurtarmak için elimizden geleni yapalım çünkü bu göl bize emanet" dedi.Burdur Belediye Başkanı CHP'li Ali Orkun Ercengiz, son yıllarda Burdur Gölü'nde hızlı bir çekilme yaşandığını söyledi. Göldeki çekilmenin üzüntü verici olduğunu kaydeden Başkan Ercengiz, "Burdur Gölü, Burdur'un en temel değerlerinden birisi. 2014'te göreve geldiğimiz günden beri Burdur Gölü'nün çığlığını duyurmaya çalışıyoruz. Çünkü biz çocukluğumuzdan beri Burdur Gölü'nün ne durumda olduğunu en iyi bilenlerdeniz. Son birkaç yıldır Burdur Gölü'ndeki çekilme iyice hızlandı. Geçen günlerde bilim adamlarının yaptıkları açıklamalar da bizim söylediklerimizi doğrular nitelikte. Gölü besleyen su kaynaklarının önlerinin kapatılmış olması ve bugün Burdur Gölü'ne yüzeysel su kaynaklarının hiçbirisinin ulaşmamış olması, aynı zamanda göl havzasında yapılan kontrolsüz sondajlar, göl tabanından çekilen su, bölgemizin büyükbaş hayvancılığa yönelmesi neticesinde yem bitkisinin daha çok ekilmesi ve bu nedenle de göl tabanından çekilen suyun hacmen gölü azaltmasına bağlıyor bilim adamları. Biz bunu zaten en başından beri söylüyorduk" dedi.'GÖL ÇEKİLMESİ HALİNDE NE OLACAK?'Gölle ilgili mutlaka bir çalışma yapılması gerektiğine ve gölün çekilmesinin neticelerini de doğru değerlendirmek gerektiğine işaret eden Başkan Ercengiz, "Göl çekilmesi halinde ne olacak? Bilim adamları bununla da ilgili bir takım öngörüleri ortaya koyuyor. Bunların en başında solunum yolu hastalıklarının ve kanser hastalıklarının başlangıcı olabileceğine dair bir takım somut sonuçlara dikkat çekiyorlar. Bunu da ciddiye almak zorundayız" diye konuştu.'ÖNLEM ALINMALI'Gölün kuruyan alanlarında oluşan toz bulutlarının çeşitli hastalıklara yol açacağını anlatan Başkan Ali Orkun Ercengiz, şöyle dedi: "Her şeyden önce solunum yolu hastalıklarına bir altlık oluşturabilir. Çünkü sonuç itibariyle tozun havada serbest halde bulunmuş olması vatandaşımızın solunum yoluyla bu tozlaşmayı içine çekmiş olması bir takım solunum yolu hastalıklarının başlangıcı ve nedeni olabilir. Bu konuda zaten bilim adamlarının uyarısı var. Önlem alınmalı. Çekilen alanlarla da ilgili mutlaka bir strateji belirlenmeli. Gerek lavanta gerekse kolay üreyebilen ve su çekmeyen bitkilerle bu alanların tozlaşmasının önüne geçilebilmesi için bir çalışma yapılmalı diye düşünüyorum. Bununla da ilgili bazı taleplerimiz oldu. Bunlar da sağlanabilirse hem eskiden güller, göller diyarı olarak anılan Burdur son günlerde isminin lavanta ile anılması hasebiyle bu alanlarda lavanta ekimi yapılarak lavanta ile bezendirilmesi sağlanabilir. Gölümüzün kurumasını istemiyoruz. Göller yöresi çok önemli bir tehlikeyi üzerinde barındırıyor. Geçen günlerde bir bilim adamının yaptığı açıklamayı korkuyla okudum. Burdur Gölü için tehlike çanlarının çoktan çaldığını hemen yakınımızda bulunan Eğirdir Gölü'nün ve önümüzdeki süreçte Salda Gölü'nün de korunması gerektiğine dair önemli saptamaları var. Ben önemsenmesini istiyorum. Çünkü biz her defasında şunu söyledik. Burdur Gölü bize miras değil emanet. Bizden sonraki nesillere, kuşaklara, çocuklarımıza bu gölü mutlaka ulaştırmak zorundayız. Üzerimizdeki sorumluluk gayri siyasi bir anlayışla hangi siyasi görüşten olursa olsun Burdurlu kimliğiyle bu göle sahip çıkmamız gerekiyor."'GÖLÜN YAŞAMASI İÇİN MÜCADELE ETMEK ZORUNDAYIZ'Burdur Gölü'nde belediye olarak iki yıl su sporları festivali yaptıklarını aktaran Başkan Ercengiz, "İçinde bulunduğumuz alanda su jetleri vardı. İki yıl üst üste burada göl festivalini yaptık. Fakat göl bizden hızla uzaklaştıkça vatandaşımızda gölden uzaklaşıyor. Aslında Gölle vatandaşımızı barıştırmak için yaptığımız bu festivaller, Göle Yas Belgeseli önemli çalışmalardı. Bakın durgun bir su. Kürek, kano, yelken sporunun, geçmiş tarihte de bunun örnekleri var yapılabildiği bir göldü. Gençlerimize su sporlarının sevdirilebileceği çok güzel bir göl varken maalesef biz şu anda bu imkandan da yararlanamıyoruz. Gölümüzün mutlaka korunması, kurtarılması ve gölün yaşaması için mücadele etmek zorundayız. Kaldı ki göl sadece insanlara hizmet eden bir alan da değil. Birçok yaban hayatına, su kuşuna ev sahipliği yapan, bunun yanı sıra endemik bitki ve hayvan türlerine bir hayat alanı yaratan önemli bir göl burası. Sadece bu gölün kuruyup gittiğine seyirci kalmak bize ileride vicdan azabı olarak geri dönmesin istiyoruz. Mücadelemizi yapalım. Kurtarmak için elimizden geleni yapalım çünkü bu göl bize emanet" dedi.KURUMA TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYATürkiye'nin yedinci büyük gölü olarak bilinen Burdur Gölü, son dönemde önemli oranda su kaybı yaşadı. Burdur Gölü son 35 yılda su kapasitesinin 3'te 1'ini kaybetti ve kuruma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Burdur Gölü'ne özgü Burdur dişli sazancığı ve dikkuyruk ördeğinin de nesli tehlike altına girdi. Tarımsal sulama ve yer altı sularının aşırı derecede sondajlarla çekilmesi göldeki su seviyesi düşüşünün en önemli nedeni olarak görülüyor.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ--------------Gölün çekilen alanları (drone)Ali Orkun Ercengiz ile röp.Gölden detayÇekilen alanlarDetay

HABER -KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR,

=================================

En özel tiyatro oyunu ALANYA Belediye Tiyatrosu Çocuk Birimi tarafından tüm oyuncu kadrosu engellilerden oluşan 'Kalbimin Sevgili Gözü' adlı oyun sahnelendi. 'Önemli olan gönül gözüyle görebilmektir' sloganıyla sahnelenen oyunda, görme, işitme, yürüme, konuşma ve zihinsel engelli oyuncuların performansı büyük alkış aldı.

Yönetmenliğini senarist ve tiyatro yazarı Nilbanu Engindeniz'in üstlendiği oyunun kadrosu yaşları 10 ile 25 arasında değişen, fiziksel ve zihinsel engelli 11 oyuncudan oluşuyor. Aynı zamanda oyunun yazarı da olan yönetmen Nilbanu Engindeniz, oyunun süreklilik ve özel çocuklardan oluşan kadrosuyla Türkiye'de bir örneği olmadığını söyledi. Engindeniz, şöyle konuştu:

"Alanya Belediyesi olarak çocuklarla beraber pek çok projeye imza atıyoruz. Ama sanırım bunların içinde en özeli ve en önemlisi, özel çocuklarla yaptığımız proje. Zihinsel ve bedensel özelliği farklı olan arkadaşlarımla 3.5 yıl önce çalışmaya başladık. İlk önce 'Küçük Prens' adlı oyunu sahneledik. Kaynaşınca birbirimizden ayrılamayacağımızı ve kopamayacağımızı anladık, çünkü bir aile olduk. Her çocuğumun annesi her provaya çocuklarını itinayla getirip götürdü ve anneler de kendi içinde aile oldu. Yeni proje yapmaya karar verdik ve iki yıldır da 'Kalbimin Sevgili Gözü' adlı oyunu sergiliyoruz. Oyun bir anda o kadar çok duyuldu ve istek almaya başladı ki biz bu oyunla çeşitli festivallere, turnelere gitmeye başladık. Aslında özel çocuklarla yapılan pek çok çalışma var. Ancak bu süreklilik göstermesi açısından ve çocuklarla yazarlık film çalışmaları gibi farklı çalışmalar yaptığımız için sanırım diğer projelerden farklı kılıyor."

'KONUŞAMIYORDU ŞİMDİ BAŞROL'Özel çocuklarla bir aile ortamı yakaladıklarını belirten Engindeniz, "Sadece tiyatro yapmıyoruz. Sanat eğitimi adı altında başka çalışmalarımız da oluyor. Onun dışında kendi kendimize geceler ve değişik programlar düzenliyoruz. Bu anlamda özel çocuklarımızın aslında bir evin içinde yalnız olarak değil, sosyalleşerek, okul hayatlarında, arkadaş çevreleriyle, sosyal hayatlarında çok farklı yerlere gidebildiğini kendi gözlerimle gördüm. Hiç konuşamayan arkadaşım, şu anda başından sonuna kadar bir oyunda başrolü götürüyor. Bu da sanatın gücünü bir kez daha gösteriyor. Arkadaşlarımın hepsini tek tek çok seviyorum. Onlar çok özel, çünkü imkansızı başardılar ve 3,5 senedir ara vermeden tiyatro yapıyorlar" diye konuştu.

'ÇOK MUTLUYUZ'Oyuncular ise özel durumlarını gözetmeksizin böyle bir projede görev yapmaktan mutlu olduklarını söyledi. Başrol oyuncusu görme engelli 13 yaşındaki Mustafa Can Karadede, insanların dünyaya sadece sevgiyle ve kalpleriyle bakabilirlerse gerçekten görebileceklerini söyledi. 13 yaşındaki fiziksel engelli Hayal Göçeroğlu ise, "Tiyatro gerçek hayatları unutup, kendimizi başka bir dünyada bulmak gibiydi. Biz bu büyülü dünyada çok mutluyuz" dedi.İki görme engelli çocuğun ormanda karşılaştığı periden görmeyi dilemesini ve perinin görmeleri için 5 yapraklı yoncayı bulmaları gerektiğini söylemesinin ardından yaşanan olayları konu alan oyun, sezon boyunca sahnelenecek.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ --------------Oyundan genel ve detay görüntüler RÖP: Nilbanu Engindeniz ile röportajRÖP: Mustafa Can Karadede ile röportajRÖP: Hayal Göçeroğlu ile röportajDiğer oyuncuların mesajlarından görüntüler

HABER -KAMERA: Engin ANAK/ALANYA (Antalya),

==================================

'İkinci el oto fiyatlarının artış nedeni internet siteleri' BURSA Oto Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, ikinci el araç fiyatlarının geçen yıla göre 15-20 bin lira arttığını belirterek, "Özellikle internet üzerinden arabalarını satışa sunan insanların, diğer araç ilanlarına bakarak ciddi anlamda 'satılırsa' düşüncesiyle üzerine 10-15 bin lira gibi rakamlar eklediğini tespit ettik. Bu da piyasayı yanıltmaktadır" dedi.

İkinci el araç fiyatları, 2020 yılında artış gösterdi. Bursa Galericiler Odası Başkanı Hakan Yanık, ikinci el otomobil piyasasında yaşanan hareketlilikle ilgili açıklamada bulundu. Geçen yıla oranla, aynı segment araçların fiyatlarında, bu yıl 15- 20 bin liralık bir artış olduğunu söyleyen Yanık, fiyat artışının sebebinin ise internet sitelerindeki ilanlar olduğunu dile getirdi. Aracını satan kişilerin, araç özelliklerini baz almadan, internet sitelerindeki fiyatlar üzerinden satışa çıkardığını belirten Yanık, "2020 yılında arabalar pahalı bir şekilde sezona başladı. 2020'de ikinci el fiyatların artışı sorulmakta. Buna mantıklı bir açıklama yapamıyoruz. Çünkü Türkiye'de beklenen ekonomik artış olmadı. Memurlara yapılan zamlar belli. Sıfır araba fiyatları belli. Ama ikinci el oto fiyatları artmaya devam etti. Bizim yaptığımız araştırma ve tespitler özellikle internet üzerinden arabalarını satışa sunan insanların diğer araç ilanlarına bakarak ciddi anlamda 'satılırsa' düşüncesiyle üzerine 10-15 bin lira gibi rakamlar eklemesi. İlan sitelerine yeni bir özellik geldi. 'Arabaların bilgilerini girin, size ortalama fiyat verelim' denilmekte. O site, minimum ve maksimum olarak yazılan araçların fiyatlarını alıp ortalamasını vermekte. Bu da piyasayı yanıltmaktadır. Dolayısıyla fiyatların da artmasına sebep olmaktadır" dedi.

'FİYAT ARTIŞLARI PİYASAYI GERMEYE BAŞLADI'İkinci el araç fiyatlarının belirlenmesindeki en büyük kriterlerin, sıfır fiyatları ve aracın genel durumu olduğunu söyleyen Yanık, "Motoru, yürüyeni, değişeni, kaportası gibi özelliklerine bakarak araçların ikinci el fiyatını belirliyoruz. Dolayısıyla internet sitelerinde bu şekilde fiyat belirlenmediği için, herkes kendi kafasına göre, emsallerini örnek alarak verdiğinden dolayı bu fiyat artışı maalesef piyasayı germeye başladı. Geçtiğimiz yıl, odamıza 53 bin liraya 2016 model bir araç aldık. Şu anda aynı araç aynı kilometrede 73 bin lira. Aradan bir yıl geçmeden 20 bin liralık bir fark ortaya çıktı. Fiyat artışının sebebi, internet sitelerindeki insanların birbirlerine bakarak yazmış oldukları fiyatlardan dolayı meydana geliyor. Piyasada mantıklı arabaların gerçek değerlerini veren yine galerici esnafı, internetten daha ucuz fiyata araba satmakta. Ama biz de buna nereye kadar dayanacağız bilmiyoruz. Günden güne sermayemiz erimekte" ifadelerini kullandı.

Görüntü Dökümü-----------------------Otogaleri Çarşısı'ndan drone görüntüleri-Arşiv otomobil üretim bandı görüntüleri-Genel detaylar

Haber-Kamera: Semih ŞAHİN/BURSA,

===============================

Öğrenciler, sokak hayvanlarını unutmadı

IĞDIR'da, ilkokul 4'üncü sınıf öğrencileri, sokak hayvanları için yem, mama ve süt hazırladı. Sınıf öğretmeni Özkan Oğan, amaçlarının; hem öğrencilerin köpek ve kedi fobisini yenmelerini sağlamak, hem de bu kış gününde hayvanların karnını doyurmak olduğunu söyledi.

En düşük hava sıcaklığının sıfırın altında 7 ile 10 arasında değiştiği Iğdır'da, Melekli Beldesi Şehit Er Aytekin Arslan ilkokulu 4'üncü sınıf öğrencileri, öğretmenleri Özkan Oğan'la birlikte bir çalışma başlattı. Evlerinden getirdikleri yem ve harçlıklarıyla aldıkları kedi köpek mamaları ile sütleri okul çevresine bırakan öğrenciler, sokakta gördükleri yavru köpekleri de elleriyle besledi.

Amaçlarının hem çocuklardaki kedi köpek fobisini yenmek, hem de bu soğuk günlerde onlara sahip çıkmak olduğunu belirten sınıf öğretmeni Özkan Oğan, "Mama bıraktığımız hayvanları önceden öğrencilerim görerek tespit etmişlerdi. Bugün de onlara mama verme şansımız oldu. Ayrıca yaşadığımız çevrenin sadece insanlara ait olmadığını, bitki ve hayvanlara da ait olduğunu anlatmaya çalıştık. Çocuklar da bu durumdan çok memnun kaldı. Köpekleri kucağına alarak sevenler oldu.  Ayrıca buradan iyi insan olmanın temelinin doğa ve hayvanı sevmekten başladığını öğrettik" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ: --------------------------------Öğrenciler ve okuldan görüntü-Öğrencilerin okul önünden hareket etmeleri-Öğrencilerin öğretmenleriyle sokaklara yem bırakması-Öğrencilerin sokak köpeğine yem vermesi-Köpeğin yavrularının gelmesi-Öğrencilerin yavrulara yem vermesi ve sevmeleri-Öğrencilerin konuşması-Öğretmen Özkan Oğan'ın konuşması

Haber-Kamera: Özkan AYDIN/ IĞDIR,==================================

İşçi emeklisi, hayatını sokak kedilerine adadı ZONGULDAK'ta emekli Hasan Kırmacıoğlu (70), her gün 5 kilometre yol yürüyerek,  25 yıl önce yaptığı kedi evinde onlarca sokak kedisinin bakımını gerçekleştiriyor.

Alaplı'da yaşayan işçi emeklisi Hasan Kırmacıoğlu, 25 yıl önce balık tutmak için gittiği barınakta bulduğu kediyi beslemesinin ardından sokakta gördüğü tüm kedilere bakmaya başladı. Evinden 5 kilometre uzaklıktaki barınağa yürüyerek giden Kırmacıoğlu, burada kedi evi yaparak onlarca kedinin bakımını üstlendi.  25 yıldır her gün aynı yere giderek sokak kedilerini besleyen Kırmacıoğlu, bu güne kadar sayısını hatırlamadığı yüzlerce kediye baktığını kaydetti.

Hayvanları çok sevdiğini söyleyen Kırmacıoğlu, ömrü yettiğince kedilere bakmaya devam edeceğini belirterek, "Balıkçı barınağına rahmetli ağabeyimle balık tutmaya gelmiştik. 1 tane kedi vardı, açtı, çok üzülmüştüm. Geri dönerek yemek ve süt alarak beslemeye başladım. O gün 1 kedi vardı bugün bin kedi oldu. 25 yıldır her gün 5 kilometre yol yürüyerek kedilere bakıyorum. Emekli olalı 19 sene oldu. Emekli maaşımın bir bölümünü onlara harcıyorum" dedi.

MAMA DESTEĞİ BEKLİYORKırmacıoğlu, kedilere bakmakta artık zorlandığını ifade ederek, "Barınağın bir bölümüne beslediğim birkaç kedi için küçük bir kulübe yapmıştım. Daha sonra kediler doğum yaptı, başka kediler de gelmeye başlayınca sayıları artmaya başladı. Kediler rahat yatsın diye barınağı büyüterek çevresini genişlettim. Kedileri besleme konusunda eşim rahatsızlandıktan sonra çok zor duruma düştüm. Yemek alamaz hale geldim. Yemek yetiştiremiyorum" diye konuştu.Hayvanseverlerden mama desteği isteyen Kırmacıoğlu, şöyle konuştu: "Hayvan severlerden ricam kedileri doyurmak için mama desteği. Bu dünyada ne yaptıysan öbür dünyaya onu getireceğiz. Ben hayvan severlerden rica ediyorum. Buradaki yüzlerce kediye de mama desteği verelim, aç kalmasınlar, ben de çok memnun olurum. Bazen mama getiremeyince üzülüyorum. Evde huzursuz oluyorum. Evde rahat yemek yiyemiyorum. Kedilere sahip çıkalım."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:  --------------------------------Kedi evinden detay-Kedilere mama vermesi-Kedilerle ilgilenmesi-Hasan Kırmacıoğlu ile röp.

Haber-Kamera: Cem SÜRMENELİ/ ALAPLI(Zonguldak),==================================


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel DHA YURT ÖZEL GÜNDEM - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement