"Dinleyen Gözler İçin" sergisi bağlamındaki söyleşide sanatçıların edebiyatla kurdukları ilişki ele alındı

Arter tarafından sanatseverlerle buluşan "Dinleyen Gözler İçin" adlı sergi kapsamında editör Sevengül Sönmez, "Yazının Dinleyen Gözleri" başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi.

Çevrim içi düzenlenen ve moderatörlüğünü Meltem Özer'in üstlendiği programda Sönmez, çağdaş sanata edebiyat penceresinden bakarak, sanatçıların yaşadıkları dönemde dostluk kurdukları edebiyatçıları, ilham aldıkları ve yeniden yorumladıkları bu sanatsal birlikteliği ile onun etkilerini anlattı.

Fluxus akımının parçası olan sanatçıların edebiyatla kurdukları ilişkiyi merkeze aldığı bu konuşmayı gerçekleştirmesinin nedenine değinen Sönmez, şunları kaydetti:

"Ben yayıncılıkla uğraşıyorum, asıl işim editörlük. Ama kendimi iyi bir okur, iyi bir edebiyatçı olarak tanımladığımı da zaman içerisinde kabul ediyorum. Bütün bunların içerisindeyken edebiyatla diğer sanat dalları arasındaki ilişkiler konusunda dar bir halkanın içinde, küçük bir çemberin içinde kaldığını düşündüm. Bu noktada da başımı kaldırıp baktığımda günümüzde sanatın çok parçalı bir yapıda, kimi zaman da belirginleşen bir konservatiflik içinde sanatçıların belirli alanlarda uzmanlaşmaya zorlandığı ve o uzmanlık alanları dışında çok da ses çıkartmadıklarını düşündüm."

Sönmez, özellikle edebiyatla çağdaş sanatı iç içe geçirebilecek etkinliklere ve okumalara ihtiyaç olduğunu dile getirerek, "Bu konuşma tam da bu noktada edebiyat gözlüğüyle çağdaş sanat eserlerine bakarsak ne görürüz sorusuyla şekillendi." dedi.

Çağdaş sanat eserlerine edebiyat çerçevesinden de bakılması gerektiğini belirten Sevengül Sönmez, "Biraz geriye gidilip bakıldığında geçen yüzyılın ortalarından bu tarafa dünyanın birçok yerinde sanatçılar, edebiyatçılar hatta yayıncılar ortaklaşa üretimler, kolektif deneyimler, birlikte çalışmalar sergilemişler. Bugün konuşacağımız Fluxus iletişim ve etkileşim ağı tam da böyle bir ağın oluşumuna işaret ediyor. "diye konuştu.

Sönmez, fluxus akımının 1960'lı yıllarda başladığını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir araya gelen sanatçıların uzun yıllar boyunca farklı işler üretebildikleri bir düşünce, eyleme, değiştirme, dönüştürme ama her şeyden önce de üretmenin olanaklarını değiştiren bir topluluk olarak karşımıza çıkıyor. Fluxus sanatçılarının en çok etkilendikleri kişilerin başında bugün eserlerinden bir tanesine yakından bakacağımız John Cage var. John Cage, bu verdiği dersler bağlamında deneysel kompozisyon dersleriyle bu topluluğun bir anlamda fikir öncüsü olmuş. Zaman zaman da başka işler aracılığıyla yaptıkları çoğaltılmış, genişletilmiş bir sanatçı olarak buranın bir parçası."

"Dinleyen Gözler İçin" sergisi hakkında

Arter Koleksiyonu'ndan oluşturulan "Dinleyen Gözler İçin" başlıklı grup sergisinde, çoğu müzikle güçlü bir bağ kuran 23 yapıta yer veriliyor.

John Cage'in müzikte olduğu kadar tüm sanatsal üretiminde sessizlik, belirsizlik ve rastlantısallığı bir arada kullanan deneysel yaklaşımını ve fluxus sanatçılarını referans alan sergi, Arter'in "Sesli Dizi" serisi kapsamında düzenlenen üçüncü sergisi olarak sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.

Sergiyle bağlantılı olarak sunulan La Cage Musicale (Müzik Kafesi) başlıklı çalma listesi, izleyicileri ziyaretlerini kişiselleştirilmiş etkileşimli bir deneyime dönüştürmeye davet etmek için Melih Fereli tarafından işitsel ve görsel biçimler arasındaki karşılıklılık fikri temel alınarak hazırlandı.

Melih Fereli'nin küratörlüğünü de üstlendiği sergide, Joseph Beuys, Barbara Bloom, John Cage, Henning Christiansen, Osman Dinç, John Driscoll, William Engelen, Hreinn Fri?finnsson, Dick Higgins, Julius Koller, Jaroslaw Kozlowski, Hans Peter Kuhn, Füsun Onur, Lene Adler-Petersen, Annette Ruenzler, Carles Santos ve Michael Snow'un eserleri yer alıyor.