Diyarbakır Bakan Arzu: Çözüm Süreci Aynen Devam Ediyor

Bakan Arzu: Çözüm süreci aynen devam ediyor

GIDA Tarım ve Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzu, Kürt meselesiyle ilgili çözüm sürecinin aynen devam ettiğini belirterek, Kürt sorunun çözümüyle ilgili başlattıkları çalışmalarda bir aksık olmadığını söyledi. Bakan Arzu, "Ancak terör örgütünün yapmış olduğu saldırılara karşı kamu güvenliğini sağlamak, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak için bir görevimiz var" dedi.

Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Diyarbakır'da bulanan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Kutbettin Arzu, kentte görev yapan gazetecilerle kahvaltıda bir araya geldi. Kahvaltıda Bakan Arzu'ya, Vali Hüseyin Aksoy ve Emniyet Müdürü Adnan Taşdan eşlik etti.

Bölgede görev yapan gazetecilerin çok zor şartlar altında çalıştığını anlatan Bakan Arzu, bölgede nefes almanın bile bir bedelinin olduğunu ifade eden Bakan Arzu, "Bu bölgede yaşayan işadamı, emekçiler, gazeteciler herkes ağır bedeller ödüyor. Çünkü çok sıkıntılı şartlarda yaşıyorlar. Bu görevini başka bir yerde sürdürse, belki daha rahat bir ortamda sürdürecek ama tüm bunlara rağmen burada kalıyorsa bu, takdire değer bir yaşam biçimidir. Tabi bunların içinde en zor olanı ise, basın mensubu olmaktır. Hem camiden oluyorsunuz hem de kiliseden oluyorsunuz. Ne İsa'ya yaranıyorsunuz, ne de Musa'ya. Her an bir şiddet ortamı içinde, hayatınızı da riske ederek, vatandaşlarımızın doğru habere ulaşması konusunda büyük çaba sarf edeceksiniz" dedi.

'TÜRKİYE'DE YAŞANDIĞI GİBİ, SURİYE VE IRAK'TA DA KÜRT SORUNU VAR"

Çözüm sürecinin muhatabının millet olduğunu anlatan Bakan Arzu, çözüm sürecinin aynen devam ettiğini ifade ederek, "Kürt sorunun çözümü herhangi bir örgütün, ya da partinin tekelinde değil, bütün vatandaşlarımızın ortak sorunudur. Yani bir Türkiye sorunundur. Türkiye sorunu olmasının ötesinde bir Ortadoğu sorunudur. Çünkü bugün Kürt sorunu uluslararasılaşmıştır. Bugün Türkiye'de yaşandığı gibi, Suriye ve Irak'ta da Kürt sorunu var. Türkiye'nin Kürt sorunu var ama ayrıca Ortadoğu'nun bir sorunu var. Hükümetimiz ilk günden beri, Kürt sorununu 76 milyonunun sorunu olarak gördü ve '76 milyonla beraber çözelim' dedi. İşin bir de terör boyutu vardır. Tabi terör boyutu, terör örgütünün bir an önce silahları bırakması ve bir barış ortamının oluşmasıydı. Hükümetimizin yapmış olduğu çalışmalarda İmralı, Kandil ya da HDP ile görüşmelerin sürdürülmesi terör boyutuyla ilgiydi. Bunun da şartı, silahların bir an önce susmasıydı. 2013 yılının Mayıs ayında silahlar susacaktı ve terör örgütü mensupları Türkiye'nin dışına çıkacaktı. Bugün çözüm süreci aynen devam ediyor. Vatandaşlarımızla Kürt sorununun çözümüyle ilgili yaptığımız çalışmalarda bir aksaklık yok. Ancak terör örgütünün yapmış olduğu saldırılara karşı, kamu güvenliğini sağlamak, vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamak için bir görevimiz var. Bunu da demokrasiden, insan hak ve özgürlüklerden taviz vermeden, güvenlik ve asayiş sorununu demokrasi içerisinde çözme konusunda çabamız var. Birileri çıkıp, şehrin bir bölgesini özerk ilan edip, orada barikat kurup, vatandaşlarımızın yaşama şartlarını engellerse, kamu görevi de buna engel olmaktır" diye konuştu.

"ÜLKENİN BATISINDA ÇÖZÜM SÜRECİNDEN DOLAYI ELEŞTİRİ ALDIK"

Çözüm sürecinin başlamasının ardından, ülkenin batısında eleştiriler aldıklarını kaydeden Bakan Arzu, "Biz ülkenin batısında, 'Siz bu çözüm sürecinde örgütün yaptığı bir sürü eyleme göz yumdunuz. Onlar bu süreçte silah bırakmadılar, yığınaklar yaptılar, vatandaşlara baskı uyguladılar, vatandaşlardan vergi adı altında paralar topladılar' gibi eleştiriler alıyoruz. Bu süreç içerisinde örgütün yapmış olduğu çalışmalara karşı hükümetin, sırf barış süreci sekteye uğramasın diye, olayları daha serinkanlı takip etmesinden kaynaklı süreç yaşandı. Ancak öyle bir hale geldi ki, vatandaşlarımızın bu bölgede özgürlüklerinin önünde çok engeller oluştu. Barajların yapılması bile, örgüt, çözüm sürecine karşı bir eylem olduğunu ve savaş ilan etti. Silvan Barajı'nın yapılmasıyla ya da barış sürecinin engellenmesi, yeniden bir çatışma sürecinin başlamasıyla hiçbir ilgi ve alakasıyla olmayan bir görüştür. Dolayısıyla buna karşı hükümetimizi yapmış olduğu çalışma, vatandaşımızın hak ve özgürlüklerini korunmasıyla ilgili bir çabadır. Çözüm sürecinde Kürtlerle ilgili, Kürt diliyle ilgili geçmişte yapılan bir çok yanlış uygulama düzeltildi. Halen de düzeltilerek, devam ediyor" şeklinde konuştu.