Geçen hafta yine bir kadın birlikte olduğu ünlü bir oyuncunun şiddetine maruz kaldığını söyleyerek şikayetçi oldu. Kadının olay sonrası çekilmiş fotoğraflarının ve adli tıp raporlarının basında geniş yer almasının akabinde psikiyatr Arzu Erkan Yüce'den kritik bir uyarı geldi. Yüce, attığı tweet'te inanmayanları ikna için şiddete maruz kalan kişinin adli tıp raporlarını ve 'kanlı' fotoğrafları yayınlamanın sakıncalı olduğunu söylüyordu. Bu yazının yayına hazırlandığı gün (cuma) yine bir kadının bu kez ünlü bir müzisyenden şiddet gördüğünü söyleyerek şikayetçi olduğu haberleri manşetlerdeydi. Elbette yine kadının gözü mosmor fotoğrafları eşliğinde... Yüce'yle o bahsettiği sakıncaları konuşmanın tam zamanıydı...
Son iki haftada haberlere konu olan şiddet vakaları, fail için "O yapmamıştır" deme eğilimini de yeniden gündeme getirdi. Çok kişi var mı toplumumuzda böyle diyen?
Maruz kalanı suçlama eğilimi var. Şiddet kültürü, içinde yaşadığımız toplumun kodlarından biri. "Erkektir yapar", "Kadın kuyruk sallamazsa erkek yapmaz" gibi söylemler bunu destekliyor. Şiddet ya da istismar suçlarında faillerin genelde erkek olduğunu görüyoruz çünkü ataerkil düzenin getirdiği toplumsal cinsiyet eşitsizliği buna zemin hazırlıyor. O kadar çok kişi ya ailesinde ya yakınlarında eşitsizliğe tanık olarak büyümüş ki bunu kanıksıyorlar.
Ama aklımız var...
Bu toplumsal cinsiyet rollerini ve şiddet kültürünü reddetmek için çabalayanlar var, doğru. Ama şiddet karşıtı ya da feminist görünse de örtük bir biçimde şiddet eğilimi olan pek çok kişi de var. Faili suçlarlarsa kendilerini ya da çok yakın bir aile üyelerini suçluyormuş gibi hissedecekleri için o suçu maruz kalana kondurmayı tercih ediyor. "Ünlü/profesör/doktor/eğitimci biri bunu yapmaz" gibi mitler de cabası.
Hem cezai hem sosyal yaptırım...
Şiddet suçlarını toplumun her kesiminden herkesin işleyebileceğini kabullenmek kimilerine neden bu kadar zor geliyor?
Kodlar, yine... Bir de failler bu kimliklerin arkasına saklanmayı iyi beceriyor ve farklı insanlarla farklı ilişkiler kuruyor. Size çok babacan davranan biri bana cinsel tacizde bulunmuş olabilir. Siz bana "Asla öyle bir şey yapmaz, böyle biri değildir, yüzde yüz kefilim" diyebilirsiniz ama bu, o kişinin bana cinsel tacizde bulunduğu gerçeğini değiştirmez.
103 senarist geçen hafta şiddet uygulayan oyuncuyu işaret ederek "Bütün yapımcı, kanal, menajer ve ilgili kuruluşları tavır almaya davet ediyoruz" diye bir bildiri yayımladı. Ama o imzacılardan birinin istismarcı olduğu ortaya çıktı.
Ve bu beyanın hemen ardından adı imzacılar listesinden çıkarıldı. Çok öğretici bir örnek. İstismar edildiğini anlatan kadını kutlamalıyız, bu toplumda cesaret isteyen bir şey yaptı. Senaristler Birliği'nin yaklaşımı da çok destekleyiciydi. Beyana dayalı bu tür yaptırımların yaygınlaşması faillerin şiddet davranışını sergilemeden önce davranışlarının olası sonuçlarını düşünmelerini sağlayacaktır. Şiddet davranışını vicdani ve etik olarak sakınca görmedikleri, özdenetimlerini devreye sokmadıkları, yani şiddet uygulamayı seçtikleri için gerçekleştiriyorlar. Nasıl başka ortamlarda öfke kontrolü sağlıyorlarsa yakın ilişkilerinde de şiddete başvurmalarını engelleyecek bir motivasyon olması lazım. Hem cezai yaptırım hem de sosyal yaptırımlar gerekiyor ki caydırıcı olsun.
Bu kişilere ne gibi sosyal yaptırımlar uygulanabilir?
Faillerin kitaplarını okumamak, dizilerini izlememek... Şiddet yanlısı olmaya devam ettikleri sürece karşılarında yer almak ve onlara yaptıklarının bir bedeli olduğunu hissettirmek hepimizin sorumluluğu.
ŞİDDET GÖRENİN YANINDA OLMAMIZ İÇİN TABLONUN İLLE DE TRAJİK OLMASI GEREKMEMELİ
Şiddete maruz kalanın fotoğraflarının yayımlanması nasıl bir etki yaratıyor?
Bu tür paylaşımlar duyarlılığa davet etme niyeti taşıyor. Bu sayede duyarsız kalanlar harekete geçebiliyor. Bu işin iyi tarafı.
Kötü tarafı ne?
Şiddetin uygulanması için haklı bir gerekçe bulacak olan biri fotoğrafları gördükten sonra da duyarsız kalmaya ya da maruz kalanı suçlamaya devam ediyor. Üstelik bunlar benzer deneyimleri olanlar için travmatize edici olabilir. Kişiler de -hak arayışlarında kısmen katkısını görüyor olsalar da- olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra hala bu görüntülerle anılmak istemeyebilir. Psikolojik, ekonomik, fiziksel, cinsel… Hepsi şiddet ama ortada yayımlanmış bir fotoğraf ya da tutanak varsa insanlar konuya işte o zaman dikkat kesiliyor.
Şiddet pornografisine hizmet ediyor
'Şiddet biçimleri arasında bir hiyerarşi var' diyebilir miyiz yani?
Var ama olmamalı. Şiddet görenin yanında olmamız için tablonun ille de trajik olması gerekmemeli. Dramatik görüntüler ilk etapta duyarlılık tepkisi doğursa da insanlar bir sonraki olayda daha da trajik bir görüntü yoksa tepki vermemeye başlıyor.
Bu görüntülerle karşılaşmak 'şiddet eşiğimizi' mi yükseltiyor?
Evet, böyle bir risk var. Biliyorsunuz, şiddet olaylarında maruz kalanın beyanı esastır. Oysa "Somut delil varsa inanılır, yoksa inanılmaz" şeklinde bir durum oluşturuluyor. Bu kez adli tıp raporları satır satır ortaya dökülüyor. Bu da şiddet pornografisi üretimine hizmet ediyor.
'Ününden yararlanmaya çalıştı' deniyor
Emine Bulut cinayetinin görüntüleri konuyu haftalarca sıcak tutmuştu...
Evet ama dava görülmesi gerektiği gibi görülemedi. Fail hakkında 'canavarca hislerle öldürmekten' işlem yapıldı ama 'tasarlayarak öldürmekten' de işlem yapılmalıydı. Basın mensupları o dramatik görüntüye odaklanırken diğer kısımlara odaklanamadı. Üstelik o vaka gündemdeyken birçok kadın ve LGBTİ birey şiddet gördü ama hiçbiri konuşulmadı. Çünkü onlar yeterince 'dikkat çekici' değildi!
Fotoğraf ve tutanakların ortaya dökülmesinin başka ne gibi sakıncaları olabilir?
"Şikayetçi olursam benim de mahkemedeki beyanım gazetelerde yayımlanır mı? Ana haber bültenlerine konu olur mu? Ailem, işlerim etkilenir. Ben bunu polise bildirmeyeyim" deme refleksi gösteren pek çok kişi de var. Eğer fail ünlü biriyse şiddete maruz kalan için "İftira attı, ününden yararlanmaya çalıştı" gibi sözler de söyleniyor. Bunu çok hadsizce buluyorum. Erkek çok itibarlı, kadın da onun itibarına çamur atarak dahi onun itibarından pay alacak bir varlık gibi gösteriliyor.
Son Dakika › Magazin › Faillerin kitaplarını okumamak, dizilerini izlememek hepimizin sorumluluğu - Son Dakika
Murathan Mungan, 'Maskeli Balo' adlı şiirinin Yeni Türkü tarafından izinsiz kullanıldığını ve bu durumdan üzüntü duyduğunu açıkladı. Mungan, konuyla ilgili dava açılacağını duyurdu.
41'incisi düzenlenen ödül töreninde, Tiyatrokare'nin sahneye koyduğu 'Ağaçlar Ayakta Ölür' ve 'Veda' oyunlarıyla seyircilerini büyüleyen Nevra Serezli'ye ödül verildi. Serezli, ödülü alırken gözyaşlarını tutamadı ve 'Bir gün ikincisini de ben alırım diye ümitleniyordum' dedi. Tiyatrokare'nin kurucusu Nedim Saban ise İsmail Dümbüllü Ödülü'nün tiyatro öğrencilerinin seçimiyle verilmesinden gurur duyduğunu belirtti.
Orhan Gencebay'ın Şişli'deki iftar programında Cumhur İttifakı'na destek vermesi sosyal medyada eleştirilere neden oldu. Eşi Sevim Emre ise Gencebay'ın siyaset üstü bir kişilik olduğunu ve hangi parti vatanı için uğraşıyorsa yanlarında olduklarını belirtti.
Survivor All Star yarışmacısı Adem Kılıççı, Gökhan Çınar'ın konuğu olduğu Katarsis programında iddialı sözler söyledi. Kılıççı, Survivor'da yaşadığı zorlukları anlattı ve neden bu yıl yarışmaya katılmadığını açıkladı. Ayrıca, Nisa'nın şampiyonluğuna sevindiğini ve Acun Ilıcalı'ya kırgın olduğunu belirtti.
CHP'den milletvekili adayı gösterilmemesi üzerine siyaseti bıraktığını açıklayan Onur Akın, CHP mitinginde şarkılar söyleyecek. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve CHP Marmaris Belediye Başkan Adayı Acar Ünlü'nün konuşacağı mitingde Onur Akın sahne alacak. Daha önce siyasette vefa görmediğini belirten sanatçı, 2009 yılından bu yana CHP için beste yapmıştı.
Bilgisayar korsanları, giderek daha fazla akıllı telefonları hedef alıyor.
Dünyaca ünlü şarkıcı Madonna, turne provasında geçirdiği ciddi bakteriyel enfeksiyonun ardından yoğun bakıma kaldırılmıştı. Uzun bir tedavi sürecinin ardından dünya turnesine devam eden Madonna, Brezilya'nın Rio de Janerio şehrinde vereceği son konserin ücretsiz olacağını duyurdu. Ayrıca, geçtiğimiz günlerde Los Angeles'taki konserindeki bir olayla da gündeme gelen Madonna, oturan bir dinleyiciye yönelik yaptığı hareketle sosyal medyada tepki çekti.
Hollywood yıldızı Leonardo DiCaprio'nun İtalyan model kız arkadaşı Vittoria Ceretti'nin parmağında yüzük takması, çiftin nişanlanacağı söylentilerini güçlendirdi. Ceretti'nin bir etkinlikte devasa bir nişan yüzüğüne benzeyen bir şey taktığı görüldü ve bu durum, DiCaprio'nun artık evleneceği yorumlarına neden oldu. DiCaprio'nun genç partnerler tercih ettiği bilinirken, Ceretti'nin 25 yaşında olması, çiftin yaş uyumunu gösteriyor.
Londra merkezli ünlü moda markası Poster Girl için çalışan bir model, Buckingham Sarayı'nın önünde sütyensiz dolaşınca büyük ilgi uyandırdı. Modelin cesur davranışı, markanın sezon ortası indirimlerini tanıtmak için özel bir görevde olduğu halde tartışmalara neden oldu. Poster Girl markası ise olayı sosyal medya hesapları üzerinden tanıtarak marka bilinirliğini artırmaya çalıştı.
Bir kadının şeyhliğini ilan ederek "Ben Hz. Meryem" yazılı videosu viral oldu. Videonun tepki çekmesinin ardından açıklama yapan Kübra Acar isimli kadın, "Umre ziyaretimde çekilen görüntüler tanımadığım kişiler tarafından paylaşılmış. Yazılan yazı ve haberler gerçeği yansıtmıyor. Yasal süreç başlatılmıştır" dedi.
Hakkında İnsan kaçakçılığı, fuhuş, saldırı, cinsel taciz ve silah kaçakçılığı gibi suçlamalar bulunan rapçi Diddy'nin Rapçi 50 Cent'in eski sevgilisi Daphne Joy'u da cinsel ilişki ticaretinde kullandığı ortaya çıktı.
Yakın çevrelerini 150 milyon lira dolandırdığı iddia edilen sosyal medya fenomeni Kıvanç ve eşi Beril Talu'nun, kuaförünü de 7 bin dolar dolandırdığı ortaya çıktı. Dosya, yetkisizlik kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi.
Sizin düşünceleriniz neler ?