GÜMÜŞHANE'de faaliyete geçen maden ocağının doğal hayata ve bölgedeki Karaca Mağarası'na zarar vermesinden endişe eden İkisu köyü sakinleri, ocağın faaliyetlerinin durdurulması için imza topladı.
Kentte, İkisu köyü mevkiinde bulunan eski adıyla Krom Vadisi'nde, bir süre önce faaliyete geçen mermer ocağı tartışması sürüyor. Damlataşı şekilleri, sarkıtlar, dikitler, mağara çiçekleri ve traverten basamakları ile bir doğa harikası olarak nitelendirilen 'Karaca Mağarası'nın ve bölgedeki doğal alanların zarar göreceğini düşünen İkisu köyü sakinleri, bir araya gelerek düzenlediği basın açıklamasıyla, ocağa tepkilerini dile getirdi. Köylüler, imza toplayarak, mermer ocağının faaliyetinin durdurulması için hukuksal süreç başlatacaklarını ifade etti.
Köylüler adına konuşan Jeoloji Mühendisi Mutlu Gürler, " Türkiye'nin gözbebeği, Karadeniz'in nadide parçası, Zigana zirvelerinin yamaçlarını kapsayan tarihi Krom Vadisi'nin, Gümüşhane'mizin gözde turizm merkezlerinden birisi olan Karaca Mağarası'nın da bulunduğu Harava Vadisi, büyük bir tehlike altındadır" dedi.
'FAALİYETİN KATLİAM OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUZ'
Jeoloji Mühendisi Mutlu Gürler, Gümüşhane'de madencilik sektörünün var olduğunu bildiklerini, fakat Karaca Mağarası'nın da bulunduğu bir turizm vadisinde bu tür madencilik faaliyetlerinin katliam olduğunu söyledi. Gürler, "Türkiye'de turizmin gelecekte de sürekli korunabilir, sürdürebilir en önemli geçim kaynaklarından birisi olduğunu biliyoruz. Gümüşhane'de madencilikte bir gerçektir, buna rağmen bir turizm vadisinde bir madencilik faaliyetinin katliam olduğunu düşünüyoruz. Köyümüzde, köy bütünlüğünü koruyacak şekilde bütün köy sakinlerimizle bu sürece karşı olduğumuzu, bu sürecin bizim bilgimiz dışında işlediğini, bundan dolayı büyük bir üzüntü yaşadığımızı ifade ettik. Bizim bölgemizde iddia edilen mermerlerin daha önce jeoloji literatüründe rastlanmadığını biliyoruz. Yani 'Elazığ Vişnesi' diye tabir edilen seviyelerin Gümüşhane'nin jeolojik literatüründe bulunmadığını biliyoruz. Bölgede MTA yıllardan beri çalışmalar yapıyor. İddia edilen seviyelerin çıkarılabilmesi için üstündeki Karaca Mağarası ve eşdeğerindeki mağaraların bulunduğu kireçtaşı seviyelerinin topyekün kaldırılması gerekir. Peyzaj bütünlüğünün bozulmadan bu işletmenin yapılması mümkün değil. Gümüşhane'nin nadir bölgelerinden Harava köyü ve İkisu köyü civarında bu faaliyetleri doğru bulmuyoruz ve buna karşı bütün köylülerimiz olarak ortak bir imza kampanyası başlattık ve mahkeme sürecini başlatmış bulunuyoruz" diye konuştu.
'BİZ KENDİMİZE YETERİZ, PARA İSTEMİYORUZ'
Gümüşhane'de yer alan madencilik faaliyetleri nedeniyle kanser hastalığının yayıldığını iddia eden Seyhan Öktem de köylerinde bu tür işletmeleri istemediklerini anlatarak şöyle konuştu:
"Eskiden köyümüzde hep beraber yaşardık, sebzemizi, meyvemizi yetiştirir, hayvanlarımıza bakardık. O kadar güzel verim alırdık ki; Gümüşhane'de gider pazarlarda satardık. Yıllar geçtikçe başladılar, maden çıkıyormuş diye. Gümüşhane halkı çok zengin olacakmış. Ben bu köyün bir sakini olarak biliyorum, bir ailede 4-5 kişi kanser hastalığıyla mücadele ediyor. Biz burada bu tür işletmeleri istemiyoruz. Biz kendimize yeteriz, para istemiyoruz, biz kendi ürünümüzü yapıp yaşarız. Mermer ocağını asla istemiyoruz, bize para lazım değil, bize eski günlerimizdeki gibi mutluluk, huzur lazım, sağlıklı ve verimli topraklar lazım."
'KÖYÜMÜZDE DURMAYA KORKUYORUZ'
Fevziye Gürler ise köylerinde durmaktan korktuklarını dile getirerek, "Mermer ocağı konusunda çok tepkiliyiz, bize diyorlar ki; 'patates ekmeyin'. Bizim çoluğumuz, çocuğumuz ne yesin. Biz burada köyde duruyoruz, patatesin kilosu 6 lira 7 lira. Bizim köy hep kanser hastası, beni beyim kanserden öldü. Bir yanda maden ocakları, bir yanda baz istasyonları bizim köyü zehir altına aldılar. Biz şimdi köyümüzde durmaya korkuyoruz, köylümüz göç edip gidiyor. Yetkililer sadece kendilerini düşünmesinler, bizleri ve çoluk çocuğumuzu da düşünsünler" ifadesinde bulundu.
- Şhane
Son Dakika › Güncel › Gümüşhane'de Köylülerin 'Maden Ocağı' Tepkisi - Son Dakika
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen depremden sonra Amasya'nın Taşova ilçesine bağlı Gemibükü köyünde bir ahırda yangın çıktı. Yangına ekiplerin müdahalesiyle alevler güçlükle söndürüldü. Can kaybı yaşanmazken, yangının çıkış nedeni araştırılıyor.
Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Tokat'ta meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki depremin ardından il genelindeki eğitim kurumlarında eğitime 1 gün ara verildiğini duyurdu. Ayrıca deprem sonrası evde kalmak istemeyen yurttaşlar, alınan tedbirler kapsamında hazırlanan yurt ve kapalı spor salonlarında misafir edilecektir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Bilkent Üniversitesi Sosyal Demokrasi Topluluğu etkinliğinde gençlerle bir araya geldi. Özel, Türkiye'nin gerçek sorununun, gençlerin dünyanın diğer ülkelerinde hayal kurması olduğunu belirtti. Ayrıca, CHP'nin 31 Mart yerel seçimlerinde birinci parti olduğunu ve gençlerin seçimde önemli bir rol oynadığını vurguladı.
Hatay'ın Belen ilçesine bağlı Kömürçukuru Mahallesi'ndeki makilik alanda henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine sevk edilen itfaiye ekipleri, yangını başarılı bir şekilde söndürdü.
Çanakkale'nin Lapseki ilçesinde hayır çeşmesi için su kanalı açarken toprak kayması sonucu göçük altında kalan 2 kişi toprağa verildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Samia Suluhu Hassan ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, Gazze'deki vahşeti durdurmak için daha fazla çaba harcamamız gerektiğini belirtti. Ayrıca, Batılı ülkelerin İran'a karşı tek ses olarak tepki verebildiğini, aynı şekilde İsrail'e de 'dur' demeleri gerektiğini vurguladı.
Petrol Ofisi Maxima 2024 Türkiye Ralli Şampiyonası'nın 3. ayağı öncesinde Bodrum'da koordinasyon toplantısı yapıldı. Toplantıya, ilgili kurum ve kuruluşlar katıldı. Yarış, Milas-Bodrum arasındaki etaplarda gerçekleşecek ve Pazar günü ödül töreniyle sona erecek.
Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev, İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella ile birlikte ülkenin doğusundaki NATO müttefik birliklerin konuşlandığı Novo Selo Askeri Üssü poligonunu ziyaret etti. Radev, Ukrayna'daki savaşın ardından Bulgaristan'ın savunma harcamalarını arttırdığını ancak orduda hala personel eksikliği olduğunu ve eski Sovyetler Birliği üretimi silah ve ekipmanlara güvenildiğini belirtti.
Sizin düşünceleriniz neler ?