Güzel Evler Diyarı Safranbolu - Son Dakika
Emlak

Güzel Evler Diyarı Safranbolu

Güzel Evler Diyarı Safranbolu

Safranbolu tarihi dokusuyla gönül çelici; ama ahşap evlerinin gölgesinde kalmış bir de arka bahçesi var. Kanyonu, seyir terası, su kemeri, mağarası, şelalesi ve deresiyle serin ve yeşil bu bahçe ‘bir tatlı huzur’ için bizi bekliyor yıllardır.

26.07.2017 17:28
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Güzel, tarihi ve ev denilince ülkemizde akla gelen ilk yer elbette Safranbolu olur. Kaç kere giderseniz gidin yine gitmek istersiniz bu büyülü kente. Evleri kadar sokakları, tarihi ve kültürel dokusu sizi cezbeder. Zaten insanı kendine çeken mekanlardan çok onların ruhu değil midir? Çok gezilip görülmüş yerler üzerine yazmak zor. Herkesin bildiği bir duyguyu tarife kalkışmak gibi, usanç verici neredeyse… Şimdi sözgelimi, "Safranbolu evleri" diye söze girecek olsak, "Ah, evet" diyeceksiniz, "Beyaz badanalı, cumbalı, ahşap pencereli o güzelim evler…"

18. YÜZYILDAN KALMA BİR KARTPOSTAL GİBİ...

Geleneksel sivil mimari üzerine üç beş satır okumuş herkes, o evlerin birbirinin manzarasını kapatmayacak biçimde dizildiğini de söyleyebilir hemen ve buradan komşuluk hukukuna bir kapı açıldığını… Ama bütün bunları biliyor olmak, şaşırmaya engel midir? Hangi şehirden olduğu fark etmez, çok katlı binaların birindeki kovuğunuzdan çıkıp Safranbolu"ya gitmişseniz, bir vadinin içine serpiştirilmiş o insancıl evleri, 18. yüzyıldan kalma bir kartpostala bakar gibi izlerken, "Bunlar nasıl olmuş da bugüne gelebilmiş?" dersiniz yine de hayretle.

Bir Osmanlı kasabasını capcanlı önümüze koyacak kadar çok ahşap ev, sağlı sollu, önlü arkalı duruyor işte! Gözümüz böyle bütünlüklü bir resme alışkın değil ki! O eski evleri, betonarmeler arasında süklüm püklüm görmüşüz bugüne değin, direniyorlar mı yoksa artık onlara göre olmayan bu dünyadan bir an evvel çekip gitmek mi istiyorlar, bir türlü anlaşılmayan o zavallı duruşlarıyla…

Güzel Evler Diyarı Safranbolu

Safranbolu"da oysa kendi çağında ve kendi yurdunda gibi emin ve asil görünür bu evler, hatta gözleriniz o kafesli pencerelerde, kanatlı ahşap kapılarda, yüksek bahçe duvarlarında gezinirken, kendi evinizi, kendi hayatınızı zavallı bulursunuz. Bugün, iki asır önceye göre daha iyi yaşıyor olsaydık söz  gelimi, başımızın üzerinde yükseldikçe yükselen ahşap bir tavana bakarak uykuya dalardık. Yeterince ferah odamız ve bolca da misafirimiz olurdu.Elimiz ahşaba daha çok değerdi ve etrafı yüksek duvarlarla çevrili bahçelerimizde kuş sesleri dinlerdik. Safranbolu"da  hayat böyle midir peki şimdi? Hayır, ilçe sakinleri, otobüsle içinden geçerken başınızı kaldırma zahmetine girmeyeceğiniz "yeni" şehirde yaşıyor ekseriyetle…

UNESCO KORUMASINDA BİR MÜZE ŞEHİR

Kıyıda, kenarda eski mütevazı evinde ya da ihtişamlı konağında yaşamakta inat edenler var tabii; ama çoğunluk o evleri ya restorana dönüştürmüş ya da otele. ve tabii UNESCO tedbiriyle korunan Safranbolu, kalabalık turist kafilelerinin asla kendi haline bırakmayacağı tabilikten uzak bir müze şehir epeydir. Çarşı esnafının bir gösterinin içindeymiş gibi yaşamasına ne demeli! Çin işi ıvır zıvırla dolu dükkanların önünde spreyli kolonya şişesiyle bekliyor, gelip geçene püskürtüyor ve sonra siz artık alışkın adımlarla dönüp giderken kurulmuş makineler gibi fiyatlardan söz ediyorlar. Doğal olduğu söylenen; ama fosforlu renkleriyle asla doğal görünmeyen sabunlar veçoğu da Safranbolu"ya özgü olmayan hediyelik eşyalar arasında, el yapımı sirkeler satan ya da belki bir asırdır orada duran lokum dükkanına rastlamak hoş elbette. İlçeye adını veren kıymetli safran çiçeğini de unutmayalım bu arada.

Güzel Evler Diyarı Safranbolu

Bir vadi ortasına kurulmuş eskiSafranbolu"ya, yüksekçe bir yerden mesela Hıdırlık Tepesi"nden bakınca,şehirleri havadar yamaçlara ya da engin ovalara kuran geleneğin kimi zamanneden göz ardı edildiğini merak ediyor insan. Safranbolu"ya giren ilk Türkler,zamanla bir seyir terasına dönüşen bu tepeye yerleşmişken üstelik… Gerçi ilçehalkı, kışın çarşı içinde, yazın serin bağ evlerinde konaklayarak bu meseleyihalletmiş görünüyor; ama doğrusu şu ki hayat, bağ evlerinin ıssızlığında değil,merkezde daha coşkulu akar her zaman.

Evlerin, bir caminin, çarşının,kervansarayın, büyükçe bir hamamın etrafında halkalandığı şehir merkezindeCinci Hanı ve hamamı bir mihenk taşı neredeyse. Turist kafileleri med cezirdalgaları gibi oraya yaklaşıyor, sonra dağılıyor ve sonra yine yaklaşıyor. Yönduygusunu bir parça yitirmiş hanım teyzeler ve bey amcalar çarşıya ya da eskisokaklara dalmadan önce, kaybolma endişesiyle ihtimal ki, "hamamın kubbeleri"diyorlar kendi kendilerine, dersini ezber eden çocuklar gibi, "Bu kubbelerinönüne geleceğiz işte!"

Güzel Evler Diyarı Safranbolu

İlçe merkezi çarşısı pazarı,anıtsal mimarisi ve inci taneleri gibi sağa sola serpiştirilmiş evleriyleelbette gönül çelici. İster yürüyün, ister bir çay bahçesinin serinliğinde evyapımı şerbetinizi yudumlayarak şehri izleyin, kim karışır? Ama bilin kiSafranbolu"nun gizli bir arka bahçesi var. Şöhretli evlerinin gölgesindekalmış, minik şelaleleri, berrak göletleri ve dereleriyle yemyeşil serin vedingin bir bahçe…   O bahçeye girişte, "Kristal" seyir terasınapek heves etmeseniz de olur. Kalabalıktan, kuyrukta beklemekten, jetondan,turnikeden zaten bunalmış bir büyük şehir mağduruysanız hele, İncekaya SuKemeri"ne bir göz atıp, Tokatlı Kanyonu"na inen tahta merdivenlere yönelinusulca. Şelaleler orada yolunuzu kesecek işte, göletler ve şırıl şırıl akandereler de…

Ah, Güllüşah"ı unuttuk, obir eşek… Pek şakacı ve hazırcevap sahibi, Kemal Sunal"ın oynadığı "Güllüşahile İbo" filminden esinlenip bu ismi koymuş eşeğine. Güllüşah"ın işi, basit,tahta bir arabayı beş on adım çekmekten ibaret. Mesafe o kadar kısa ki arabayabindiğinize ve verdiğiniz paraya değmiyor elbette; ama eşeğin yularından tutansahibi esprileriyle bir gösteriye dönüştürmeyi başarıyor bu kısacık gezintiyi.Hem şehir kaçkını olmasak ne işimiz var o eşek arabasında!  Toplu taşıma araçlarını, egzoz dumanını,motor homurtusunu protesto ediyor olamaz mıyız yani?  Elinde çekiciyle yürüyüş güzergahındaki tahtamerdivenleri onaran yaşlı bir köylü, daha kirli bir dünyadan inmiş yaralıkardeşleriymişiz gibi baktı zaten az önce bize. Haksız da sayılmaz hani; o çorapları çıkarmalar hemen,  toprakta yürümeler, buz gibi dereye ayaklarısokup stres gidermeler, gözleri yeşille, kulakları kuş sesiyle dinlendirmeler, otuçöpü koklamalar, bir arınma gayreti bir telaş ki sormayın gitsin! Eh nediyorduk,  bilinmeyen bir Safranbolu davarmış demek ki, gözleri ve gönülleri en az o beyaz badanalı evler kadar okşayacakbir gizli bahçe…

Kaynak: Projemlak

Son Dakika Emlak Güzel Evler Diyarı Safranbolu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement