Hadımköy Askeri Cezaevi'nden 'Gerekçe' Mektubu - Son Dakika
Güncel

Hadımköy Askeri Cezaevi'nden 'Gerekçe' Mektubu

Balyoz Davası'ndan 18 yıl hapis cezasına çarptırılan YAŞ üyesi Orgeneral Bilgin Balanlı, Koramiral Abdullah Can Erenoğlu, Tümgeneral Gürbüz Kaya, Tümgeneral Halil Helvacıoğlu, Koramiral Deniz Cora, Korgeneral Turgut Atman ve 16 yıl hapis cezasına...

07.01.2013 21:01
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Balyoz Davası'ndan 18 yıl hapis cezasına çarptırılan YAŞ üyesi Orgeneral Bilgin Balanlı, Koramiral Abdullah Can Erenoğlu, Tümgeneral Gürbüz Kaya, Tümgeneral Halil Helvacıoğlu, Koramiral Deniz Cora, Korgeneral Turgut Atman ve 16 yıl hapis cezasına çarptırılan Korgeneral Rıdvan Ulugüler tutuklu bulundukları Hadımköy Askeri Cezaevi'nden ortak yazılı bir açıklama yaptı. Davanın tutuklu sanıklarından emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın avukatı Hüseyin Ersöz tarafından basına gönderilen 2 sayfalık yazılı açıklamada Balyoz Davası'na bakan mahkemenin açıkladığı gerekçeli karar eleştirildi. "Gerekçe içermeyen gerekçeli karar" başlıklı açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Gerekçeli kararın davanın usul ve esasına ilişkin hiçbir gerekçeyi içermeyeceğini, yalan ve iftira ürünü dijital verilere dayanan uydurma senaryoların kamuoyuna gerekçe adı altında bir aldatmaca ile sunulacağını biliyorduk. Bin 435 sayfadan oluştuğu belirtilen kararın aslında iddianame ve esas hakkındaki mütalaanın bir araya getirilmesinden ibaret 'içi boş bir yalan rüzgarı olacağını biliyorduk."

"MAHKEME İFTİRA ÜRÜNÜ DİJİTAL VERİLERİ DELİL KABUL EDEREK KARAR VERMİŞTİR"

Açıklamada, "Bu davada yalan ve iftira ürünü, düzmece ve sahte olduğu kanıtlanmamış hiç bir delil kalmamıştır. Mahkeme verdiği hükmün gerekçelerini ortaya koymak yerine yaptığı hukuksuzluklar ve adaletsizliklere mazeret üretmeye çalışmıştır. Mahkeme imzasız, yalan ve iftira ürünü dijital verileri delil kabul ederek karar vermiştir. Tüm bu özellikleri değiştirebilen, kim tarafından ve hangi bilgisayarda yazıldığı bilinmeyen dijital veriler delil olabilir mi? Kanunda açıkca yer alması ve Yargıtay İçtihatları olmasına rağmen mahkemeye delillerin tartışılması aşamasını atlamıştır. Delil diye sunulan sahte dijital veriler mahkeme huzurunda hiç tartışılmamış ve değerlendirilmemiştir. Gerekçeli kararda bu uygulamanın hukuki gerekçesi var mıdır?" ifadelerine yer verildi.

"DİJİTAL VERİLERİN SAHTE OLDUĞU BİLİRKİŞİLER TARAFINDAN İSPATLANDI"

Dava dosyasında bulunan dijital verilerin yurt içi ve yurt dışında onlarca bilirkişi tarafından sahte olduğunun ispatlandığının vurgulandığı açıklamada şöyle denildi: " Ancak mahkeme bilirkişiye gitmekten ısrarla kaçınmıştır. Gerekçeli kararda bir usul hukukuna aykırılığın bir gerekçesi ve bilimsel gerçeklere verilen bir cevap yoktur. Gerçekte hukukta, 'Hakim karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanır' ifadesi yer almaktadır. Bu durumda mahkeme kanaatlerini neye istinat ettirmiştir. Gerekçeli kararda bunun cevabı veya iddiaları destekleyecek kesin ve inandırıcı bir kanıt var mıdır? Eğer bu davada bilirkişi raporu aldırılsaydı Bilirkişi; 'Dökümanların tarih ve zamanlarında sahtecilik yapılmıştır. 2003 yılında CD'ye kaydedildiği iddia edilen dökümanlarda dünyada 2007 yılından önce mevcut olmayan şema ve yazı karakterlerine rastlanmıştır. Bunların mahkemelerde delil olarak kullanılması mümkün değildr' diyecek ve dava düşecekti." Dijital verilerin, Genelkurmay Başkanlığı'ndan gelen belgelerle aynı olduğu ve asıllarının Genelkurmay Başkanlığı'nda olduğunun iddia edildiği ifade edilen açıklamada, "Bu iddia tümüyle gerçek dışıdır ve dava konusu yapılan iftira ürünü dijital verilerin gerçek olduğuna dair Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılmış herhangi bir açıklama veya yazışma söz konusu olmamıştır" denildi.

"GENELKURMAY BAŞKANLIĞI'NCA AÇIKLAMA YAPILMASININ ZORUNLU OLDUĞUNU DEĞERLENDİRİYORUZ"

Açıklamada, "Devlet kurumları içerisine sızdığı değerlendirilen bir çete tarafından, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde "balyoz" adıyla oluşturulmuş bir darbe çalışması olduğu izlenimi yaratmak amacıyla kurgulanmış sahte dijital veriler arasına, işbirlikçileri aracılığı ile Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinden çalınan bir takım imzalı resmi belgeler de katılarak sahtekarlıklara gerçekmiş görüntüsü verilmeye çalışılmıştır. Silahlı Kuvvetlerin çeşitli birliklerinden çalınarak çeteye aktarılmış olan söz konusu gerçek belgeler, muhtelif görevler ile ilgili resmi yazışmalardan ibarettir. Bu belgeler, dava ile ilgisi olmayan ve 2003 yılında geçerli olan yasa, yönetmelik, emir ve Milli Güvenlik Kurulu kararları doğrultusunda hazırlanmış yasal belgelerdir. Bahse konu belgelerde imzası olanların çoğu sanık bile değildir. Mahkemece bu belgeler ilgili askeri kurumlara sorulmuş ve doğal olarak bu belgelerin resmi yasal resmi yazışmalar olduğu cevabı alınmıştır. Bir kısım yazılı ve görsel medyada daha önce yayınlanan "Türk Silahlı Kuvvetleri, Gölcük'te çıkan belgeleri doğruladı" şeklinde yapılan yayınların da gerçeği çarpıtarak kamuoyunu yanlış yönde ve olumsuz olarak etkileme amacını taşıdığı aşikardır. Bu gerçek dışı iddia hakkında Genelkurmay Başkanlığınca bir açıklama yapılmasının zorunlu olduğunu değerlendiriyoruz" denildi.

"MESNETSİZ VE GÜLÜNÇ İDDİA"

Dijital verilerde 2003 yılından sonra güncelleme yapıldığı iddiasının gerçek dışı olduğu savunulan açıklamada şöyle denildi: "Çünkü 2003 yılında kaydedildiği iddia edilen ve üzerine tekrar kayıt yapılma imkanı olmayan bir CD'deki verilerin teknik olarak güncellenmesi imkansızdır. Bu o kadar mesnetsiz ve gülünç bir iddiadır ki güncelleme yapılmış olsaydı 2003 yılında ismi geçen ve daha sonra emekli olan veya rütbe/ görevi değişen kişilerle ilgili olarak teşkilat yapısında da gerekli değişikliklerin yapılması gerekmez miydi? Bu durum bile bilirkişiye gidilmesi gerekliliğini göstermektedir."

"GEREKÇELİ KARAR AYNI ZAMANDA SUÇSUZLUĞUMUZUN İSPATI NİTELİĞİNDEDİR"

Açıklama şu ifadelerle tamamlandı: "Hiçbir gerçeğin gerekçesini bu kararda göremezsiniz. Çünkü bu şekli ve hukuk katliamına dönüşen yargılamada adil yargılanma şartları değil, hukuka aykırılık ve keyfilik geçerli olmuş, gerçekler 'Hakim takdiri' ile örtülmeye çalışılmıştır.,

Hakim takdiri demek; Davanın başından beri sanıklara ve avukatlarına ön yargılı tutum ve davranışlarda bulunarak davayı aleyhlerine sonuçlandırmak için özel bir çaba sarf etmek midir? Sanıklara hitaben 'Sizin değil mahkemenin ne anladığı önemlidir' diyerek adil yargılanma hakkını ve hukukun üstünlüğünü yerle bir etmek midir? Bir merkezden düğmeye basılmış gibi aynı dönemde Balyoz ve benzeri davalar başlatılıyor ve hepsinin dayanağı sahte dijital veriler. Hem de çok az bilgisayar bilgisine sahip bir kişinin dahi kolaylıkla sahteliği anlayabileceği nitelikte dijital veriler. Bu gerçeği daha önce de vurgulamıştık. İftiralara mazeret uydurulması amacıyla hazırlandığı anlaşılan bu gerekçeli karar aynı zamanda suçsuzluğumuzun ispatı niteliğindedir. Saygılarımızla."

FOTOĞRAFLI - İstanbul/ Büyükçekmece

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Hadımköy Askeri Cezaevi'nden 'Gerekçe' Mektubu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement