'Hayata Dönüş Operasyonu' davasının görülmesine devam edildi - Son Dakika
Güncel

'Hayata Dönüş Operasyonu' davasının görülmesine devam edildi

\'Hayata Dönüş Operasyonu\' davasının görülmesine devam edildi

BAYRAMPAŞA Cezaevi'nde 21 yıl önce "Hayata Dönüş Operasyonu'nda 12 kişinin ölümü ve 29 kişinin de yaralanmasına ilişkin görev sınırlarını aştığı iddia edilen dönemin jandarma görevlisi 194 sanığın yargılandığı davaya devam edildi.

19.04.2022 15:40  Güncelleme: 16:31
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

BAYRAMPAŞA Cezaevi'nde 21 yıl önce "Hayata Dönüş Operasyonu'nda 12 kişinin ölümü ve 29 kişinin de yaralanmasına ilişkin görev sınırlarını aştığı iddia edilen dönemin jandarma görevlisi 194 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Duruşmada tanık olarak dinlenen dönemin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, "İnsanları orada bırakamazdık. Kurtarmamız gerekiyordu yoksa öleceklerdi. Biz kimsenin ölmesini istemedik. Ancak sonuç itibariyle karşıdan direniş oldu" dedi.

Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 46'ınci duruşmaya sanıklar katılmazken taraf avukatları hazır bulundu. Dönemin Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Ali Suat Ertosun, tanık olarak Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.

"CEZAEVLERİ BAZI TERÖR ÖRGÜTLERİ İÇİN OKUL VAZİFESİ GÖRÜYORDU"

Duruşmada tanık olarak dinlenen Ali Suat Ertosun, "Ben o tarihte Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürüydüm. Devletimiz bazı cezaevlerine sahip olamamıştı. Cezaevleri bazı terör örgütleri için okul vazifesi görüyordu. Hükümlü ve tutukluların rehin alındığı oluyordu. Tutukluların mahkemeye çıkarılamadığı, içeri silah ve mermilerin sokulduğu, cezaevi görevlilerin koğuşlara giremediği, yasadışı terör örgütlerinin afişlerinin asıldığı günler oluyordu. Suç örgütleri ile Mücadele Kanunu'nda koğuşların 1 ve 3 kişi kalması gerekiyordu. F tipi cezaevi projesi hayata geçirildi. Oda sisteminin kendi amaçlarına uygun olmadığını gören örgütler eylemler yapmaya başladı. Sözünü ettiğiniz cezaevlerinde 20 Ekim'de açlık grevleri başladı. 20 Kasım'da ölüm oruçları şeklinde devam etti. 60. güne geldiğinde kritik bir gün olduğu için biz bu günü takip ediyorduk. Özellikle başsavcılarımız takip ediyordu. Operasyondan önce araya giren heyetler gerekli uzlaşmayı sağlamaya çalıştı. Ancak istekler karşılanamaz boyuttaydı. Dönemin Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ölüm oruçlarının bitirilmesi halinde F tipi cezaevi açılışlarının erteleneceğini, toplumsal mutabakat oluncaya kadar açılmayacağını, ölüm oruçları bitirilsin dedi. 60. gün yaklaştığı halde oruçlar bitirilmedi" diye konuştu.

"BU OLAYLAR NEDEN OLDU?"

Ali Suat Ertosun, "Bizim mevzuatımıza göre tüm yetki Cumhuriyet Başsavcılarındaydı 60. gün yaklaşınca hem arama yapmak hem de ölüme yatanları kontrol etme emri aldık. Başsavcılar arama kararından sonra yardım istediler. 20 cezaevi olduğu için koordinasyon gerekiyordu. Konu bize iletildi. Biz de ilgili bakanlıklara ilettik. Cumhuriyet Başsavcılarının verdiği kararı yerine getirmemiz mümkün değil. Aramak için belirlenen günde cezaevlerine girilince ateş açıldı. Bu yüzden operasyon yapılmak zorunda kalınmıştır. Bu operasyonun yapılmasıyla terörün cezaevlerindeki hakimiyetine son verilmiştir. Ayrıca bu cezaevlerini teftiş eden Avrupa Birliği İşkence Konseyi F tipi cezaevlerinin kurallarına uygun olduğunu belirlediler. O tarihte yapılan yeniden yapılanma ve cezaevi reformudur. 20 Ekim'de açlık grevleri başladı. 20 Kasım'da ölüm orucu ile devam etti. 19 Aralık eşik gündür. İnsanları orada bırakamazdık. Kurtarmamız gerekiyordu yoksa öleceklerdi. Biz kimsenin ölmesini istemedik. Ancak sonuç itibariyle karşıdan direniş oldu. Operasyonu yapan Adalet Bakanlığı değil. Operasyonel güç İçişleri Bakanlığınındır. Operasyonun adını dahi biz koymadık. Adalet Bakanlığının operasyon yapma durumu yoktur. Milli Güvenlik Kurulu'nda bile cezaevlerinin durumu görüşüldü. Süleyman Demirel bile Türkiye'nin en büyük sorununun cezaevleri olduğunu söylemiştir. Arama kararlarını gerçekleştiren İçişleri Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı'dır. Operasyon kararını veren hükümettir. Ben operasyonel bir bakanlıkta çalışmıyordum. Yapılan toplantılarda izlenimlerimizi aktarıyorduk. Her şey değerlendiriliyordu. Operasyon olurken Ankara'daydım. Operasyonu İçişleri Bakanlığı'ndan takip ediyorduk. Benim talimat verme yetkim yoktu. 'Tufan Harekat Planı' ve 'Hayata Dönüş Operasyonu' isimlerinden Adalet Bakanlığı'nın haberi yoktu. Burada herkes şunu düşünmeli, bu olaylar neden oldu?" ifadelerini kullandı.

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, 1999-2000 yılları arasında Milli Güvenlik Kurulu'nda dava konusu cezaevi ile ilgili karar alınıp alınmadığının sorulmasına, karar alındıysa gönderilmesinin istenmesine karar verdi. Ayrıca Jandarma Genel Komutanlığına yazı yazılarak dava konusu operasyon sürerken operasyon ile ilgili tutulmuş rapor varsa bunların istenmesine de karar verildi. Operasyonda görevli Emekli Binbaşı Zeki Bingöl'ün adres tespitinin yapılmasına, dönemin İçişleri Bakanı İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın SEGBİS yöntemiyle tanık olarak dinlenmesine karar verdi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.


Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel 'Hayata Dönüş Operasyonu' davasının görülmesine devam edildi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement