Hayallerin, sebep ve sonuç ilişkilerin, sevinç ve mutluluklarını dikkatlice incelemeye ve yeniden oluşturmaya razı mısın? Ya da ne kadar varsın evrenin bu özenle yazılmış sahnesinde? Ne kadar parlıyorsun ve ne kadar net görebiliyorsun kendini? Düşüncelerine bir göz at. Nasıl bir düşünce yapısına sahipsin? Umudun var mı? İnancın ne kadar? Seni bu hayata bağlayan olaylar, eylemler, gerçekler neler?
Sorular iyidir. Sorular zihnini toparlamaya iyi gelir. Bizler kendimize hep kötü sorular sorar dururuz. Eleştirel sorular ile kendimize değersizlik duygularımızı besleyecek sorular sormayı ne zaman bırakacağız. Hayatın bu kadar güzelliklerinin içinde cımbız ile çeker gibi nasıl da bu kadar işe yaramaz sorular sormayı başarabiliyoruz. Her zaman kimliklerimizi sorgulamaya mahkum edilmedik mi? Güçlüysek gücümüzü sorgular ve "güçlü olmak zorunda mıyım?" diye sorarız kendimize…
Evet güçlü olmak zorundayız. Belki de zorunluluk değildir bunu adı. Hiç bu açıdan sorguladın mı kendini? "Güçlü olmalıyım çünkü güçlü yaratıldım" demelisin. Tabiatın içindeki acizliğimizin farkında olarak ve üzerinde çalıştığımız kendimizi ve heybemizde taşıdıklarımızı tanıyarak güçlü olmalısın. Çünkü bunları bilmek ve farkında olmak seni müthiş derecede motive edecektir.
Zorluklar benim için bilgisayar oyunu gibidir. Zorluklara karşı donanımlı durduğunda çabucak geçirirsin o konuyu. Donanımlı olman için kendini tanıman ve hayatına çalışman gerekir. Kendine çalıştığında, belki de zorlanmadan ve başaracağına olan inancının verdiği özgüvenle sorunlarından kolaylıkla kurtulursun. Ne zaman bir sorunla karşılaşsan artık biliyorsundur nasıl davranman gerektiğini... Artık aynı soruna "nasıl da ağır bir konu ne yapacağım şimdi" diye bakamazsın. Bakarsan yenilir ve o konunun seni satın almasına veya özgürlüğüne kilit vurmasına sebep olursun. Ve heyben yeniden dolmaya başlar. Bu bir döngüdür. Çoğu zaman yaşadık. Ufacık konuların bizi üzmesine seyirci kaldık. Kendimize şaşırdık nasıl olur da bu kadar uzun süre beni hapseder. Ne zaman o konudan sıkılır ve vazgeçeriz, artık gündemimizden düşmüştür ve bizi etkilemez olur. Ve sihir. İşte şimdi bitmiştir. Yok olmaya mahkum yeni bir sorun. Bırak gitsin çünkü o artık senin alanında değil. Bu kadar basittir aslında.
En doğru yöntem kendi heybenizde veya sırt çantanızda neler olduğunu listelemektir aslında. Yazın, yazmaktan korkmanızı anlayabilirim. Yazmak büyük bir cesaret ister çünkü kalıcıdır. Düşünce gibi buharlaşmaz ve uçup boşlukta kaybolmaz. Korkunuzun ecele faydası yoktur. Yazın gitsin. Aşk, çocuklar, para, aile, iş, iş arkadaşlarınız, dostlarınız, enerjinizi emen bir sürü vampir konular veya en önemlisi kendiniz. Kendinizden de yorulmuş olabileceğiniz hiç aklınıza geldi mi? Heybendeki her şeyi atamazsın, boşaltamazsın. Kendinden kurtulduğunda yani değişime karar verdiğinde zaten ağırlıkların hafifler ve özgür kalırsın…
Kalın sağlıcakla…
Son Dakika › Kadın › Heybende taşıdığın tüm ağırlıklarını bıraktığında geriye sadece özgürlüğün kalır - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?