İSTANBUL BÜLTEN -1

Genel Müdürü Celal Korkut, jüri üyelerini temsilen Nedret Öztokat Kılıçeri, yazarlar, yayınevi temsilcileri katıldı. Kitap dalında ödül, Çimen Günay Erkol'un Yaralı Erkeklikler-12 Mart Romanlarında Yalnızlık, Yabancılaşma ve Öfke adlı çalışmasına verilirken, makale dalında bu yıl ödül verilmedi.

'BU İŞLERE BİR ÖMÜR ADANIYOR' Ödülle ilgili açıklamalarda bulunan yazar Doğan Hızlan, "Çok iyi bir jüri var. O jüriye çok müteşekkirim. Benim adıma bir ödül düzenlediler. Çok da değerli bir arkadaşa ödül verdiler. Onun için ben buraya misafir sıfatıyla geldim. Adımı bir kez daha geçirdikleri nice ödüllere diyelim. Gençlere yol açma umuduyla yaşadık biz. Zaman zaman içlerinden bu alanda çalışan çok iyi insanlar oluyor. Bu emek isteyen, zahmet isteyen ve kendini adamak isteyen bir iş. Onun için de seyrek çıkıyor ama seyrek çıkan da iyi ve kaliteli çıkar. Bu işlere bir ömür adanıyor" dedi.

'İYİ BİR DENEME, ELEŞTİRİ UNUTULMUYOR' Yazar Hızlan, "Okumak, yazmak, incelemek çok zor işler. Artık herkes birden bire bir şey yapıp para kazanmak, zengin olmak istiyor. Eleştiri, denemeye gönül verdiyseniz biraz bekleyeceksiniz. Şöyle de bir üstünlüğü var. Diğerleri geçiyor, unutuluyor ama iyi bir inceleme, deneme, eleştiri unutulmuyor. Belki de bu da bizim bir tesellimiz" ifadelerini kullandı.

'ÖDÜLÜ ALMANIN ONURUNU TAŞIYORUM' Ödüle layık görülen Çimen Günay Erkol da, "Çok sevindirici. Doğan Hızlan adına verilen ödülün ilkini almanın onurunu taşıyorum. Edebiyat eleştirisi, incelemesi pek çok insanın gönül verdiği, emek verdiği bir alan ama bu alanda çok fazla bir ödül yok. Öykü ödülleri, roman ödülleri edebiyat dünyasının meşguliyeti gibi görünüyor ama bu alanda da düzenlenen ilk ödülü aldım, mutluyum" dedi.

'ERKEKLİK VE KADINLIK BİR ARADA TARTIŞILIYOR' Erkol, "Kitabım akademik araştırmadan doğan bir kitap. 12 Mart dönemine edebiyattan bakan bir kitap. Dolayısıyla belli tarihsel dönemlere nasıl tanıklık ettiğimiz üzerine sorular soran bir kitap. Bunu toplumsal cinsiyetle bir yerden yapan, dolayısıyla erkeklik rollerine, kadınlık rollerine bakan, bunları birbirine karşı nasıl konumlandırıldığını değerlendirmeye çalışan bir çalışma. Esas odak bir noktadan sonra erkeklere kaydı ister istemez. 1970'lerin çatışmalı atmosferi 12 Mart. Dolayısıyla başlığa da erkeklikler çekildi ama tabi ki erkeklikle ilgili olan her mesele her zaman kadınlıkla da ilgili olduğu için ikisi de bir arada tartışılıyor" diye konuştu.  Gençlere de tavsiyeler veren Erkol, "Popüler olarak karşılarına çıkarılan metinlerin arkasına bakmalarını tavsiye ederim. Önümüze çok sık getirilmeyen, popülerleşmemiş metinlerin neler söylediklerine baktıklarında daha eleştirel bir bakış açısı kazanıyorlar. Bugünü de anlamak adına onları daha donanımlı hale getirecektir" dedi.

'İNSANLARI ELEŞTİRİ YAPMAYA TEŞVİK ETMEK AMACIYLA ÖDÜL VERİYORUZ'

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğretim görevlisi olan aynı zamanda Sanat Kritik platformunun kurucularından Seval Şahin, "Platformu kurarken Türkiye'deki özellikle edebiyat eleştirisi ve incelemesine hem bir nebze katkıda bulunmak hem de insanları eleştiri yazmaya teşvik etmek amacıyla bir ödül vermenin uygun olacağını düşündük. Bu ödülü de Doğan Hızlan adına vermek istedik. Çünkü bu tür ödüller genelde hep öldükten sonra verilir, birincisi bu. Doğan Bey'in yaklaşık 50 yıllık bir süredir Türkiye'deki edebi kamuda çok önemli bir aktör olması. Hem edebiyat tarihine bir yazar ve gazeteci olarak tanıklık etmiş olması çok önemli. Benim kişisel tarihimde de Doğan Bey'in önemli yeri var. Türkiye'deki eleştiri ortamını canlandırmak için bu ödülün iyi olacağını düşündük ve iki dalda ödül vermek istedik. Her iki daldaki yarışmada da para ödülü var. Kitap için 5 bin, makale için de 2 bin liralık bir ödül veriliyor. Bu yıl ki ödüle 17 kitap katıldı. Makale dalında bu yıl maalesef bu yıl ödül verilemedi. Gençleri de bu yarışmaya katılmaları için bekliyoruz" ifadelerini kullandı.

- İstanbul