Gizem (24), Yaren (21) ve Lütfiye (18) Türkiye'de doğup büyümesine fakat Türkiye Cumhuriyeti kimlikleri yok. Annelerinin yıllar önce Bulgaristan'dan Türkiye'ye göç etmesi nedeniyle devlet kayıtlarında 3 kardeşin herhangi bir kaydı bulunmuyor. 3 kardeşin kimlik almak için başvurdukları bütün kapılar yüzlerine kapanmış. Kardeşlerin son çaresi ise mahkemeye başvurmak olmuş. Sonuçta kardeşlerden ikisine 'Vatansız kimlik kartı' verilmiş.
Gazete Duvar'da yer alan habere göre; 3 kardeşin annesi Gülcihan yıllar önce Bulgaristan'dan Türkiye'ye geldi. Türkiye'de dört çocuğu dünyaya geldi. Oğlu vereme yakalanıp tedavi edilemeyince hayatını kaybetti. Geriye kalan 3 çocuk ise babalarının kim olduğunu bilmiyordu. Annelerinden duyduklarına göre kendilerini çocukken terk etmişti. Anne Gülcihan daha sonra Türkiye vatandaşlığını ve 'Çırakoğlu' soyadını aldı. Fakat çocukların babasının kim olduğu bilinmediği için çocuklarını üzerine alamadı. Çocuklardan en büyüğü Gizem 14 yaşındayken artık kimlik sahibi olmak istedi ve sorunun çözülmesi için mahkemeye başvurdu.
Gizem, annesi Gülcihan'ı ikna edip mahkemeye başvurunca adli yardımdan kendilerine avukat atandı. Avukatları Zehra Şahin yardımcı olabilmek için her yöntemi denedi. Dava açtı, nüfus müdürlüğüne gitti, aileye hukuki yardımda bulundu. Fakat zamanla anne Gülcihan da hastalandı ve bu işlerle ilgilenemeyecek duruma geldi. Küçükçekmece 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde 'Nüfus kayıtlarının düzeltilmesi' istemiyle dava açıldı. Mahkeme, Adli Tıp Kurumu'ndan annelik tespiti için DNA istedi. DNA sonucunda Gülcihan Çırakoğlu'nun; Gizem, Yaren ve Lütfiye'nin biyolojik annesi olduğu tespit edildi. Mahkeme kararına göre 3 çocuk artık kimlik sahibi olabileceklerdi. Ama işler yine bekledikleri gibi gitmedi.
Mahkeme kararından sonra nüfus müdürlüğü ve emniyet müdürlüğüne giden Gizem ve Yaren'e 'Vatansız kimlik kartı' verildi. Lütfiye ise o dönem reşit olmadığı için yine kimliksiz kaldı. Fakat bu kimlik de sorunları çözmeye yetmedi.
Gizem bundan sonra yaşadıklarını şöyle anlattı:
"DNA testi sonucundan sonra nüfus müdürlüğüne gittik. Burada görevli bir kadın, 'Önce Bulgaristan vatandaşı olun sonra Türkiye vatandaşı…' dedi. Bu durum karşısında ne yapacağımızı bilemedik. Görevli kadına dönerek 'Nasıl Bulgaristan'a gidelim ki, hayatımız boyunca gitmedik' dedim. Aldığım cevap 'Beni ilgilendirmez. Git sınır kapısında yat. İçeri attır kendini. Cezanı öde…' oldu. Daha sonra Vatan Emniyet Müdürlüğü'ne gittik. Bir suça karışıp karışmadığımızı tespit etmek için parmak izi aldılar. Bir süre sonra tekrar çağırdılar. 'Kimlikler verilecek' dediler. Çok mutlu olduk, hiçbir şey beni bu kadar mutlu etmemişti. Bana ve Yaren'e vatansız kimlik kartı verdiler. Lütfiye'ye ise kimlik vermediler. Sonradan öğrendik ki reşit olmadığı için vermemişler."
Gizem, kendisine 'Vatansız kimlik kartı' verenlere "Bu kimlikle ne yapabilirim?" diye sordu. Aldığı yanıtı ise Gizem şöyle anlatıyor:
"Evlenebilirsin, kredi kartı alabilirsin her şeyi yapabilirsin dediler. Annemin üzerine kaydımızın yapılmasını istedik. Ama hiç kimse dinlemedi bizi. Bu kimlikle bankaya gittim kredi kartı vermediler. 4 yıldır imam nikahlı olarak evliyim. Resmi nikah kıymak istedik, 'Olmaz' dediler. Şu an çocuk yapmak istiyorum ama yapamıyorum. Çünkü hamile kalsam sağlık haklarından yararlanamayacağım. Yıllardır orada, burada sigortasız olarak çalıştım. Garsonluk, bulaşıkçı… Her işi yaptım. En az 10 yıldır çalışıyorum ama sigortalı çalışmak nedir bilmiyorum. Okul yüzü göremedim çünkü kimliğim yoktu. Okuma yazmayı çevremdeki çocuklardan öğrendim. Şu an bir ilkokulda eğitim görüyorum. Hiçbir kardeşim okula gidemedi. Okula gidip kayıt yapmak istedim. Kaydım yapılmadı çünkü Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaram yoktu. Eğer okusaydım savcı olmak isterdim. Bu hukuksuzluk karşısında mücadele ederdim."
Hastaneye yolu bir kez düşmüş Gizem'in. Yıllar önce çalışırken baygınlık geçiren Gizem hastanede yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Unutmadığım çok acı bir anım var. 2012 yılıydı… Bir gün bayıldım. Beni hastaneye götürdüler ama işlemlerim gerçekleşmediği için hastaneye almadılar. Neden? Çünkü kimliğim yoktu. Müdürlerim hastaneye götürmüştü beni. Müdürlerime, 'Bu kim, sorumluluk alamayız' dediklerini hatırlıyorum. Hiçbir işlem yapmadan beni geri gönderdiler hastaneden."
Gizem, '24 yıl nasıl kimliksiz yaşadınız?' sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
"Bir gün iş çıkışında birine bıçaklı saldırıda bulunulduğunu gördüm. Polisler orada bulunan herkesi topladılar. Beni de aldılar. Emniyete alınan herkesten kimlik istediler. Herkes kimliğini verdi ve dışarıya çıktı. Kimlik veremediğim için tek başıma sabaha kadar nezarethanede kaldım. Nezarethaneden çıktığım gibi de işe gittim. Bir keresinde kız kardeşim Lütfiye'yi kimliği olmadığı için gözaltına aldılar. Biz de emniyete gittik. Ailesi olduğumuza inanmadılar. Şaka gibiydi… Yapacak bir şey olmadığı için bıraktılar. Yine bir gün evdeyken eşime kargo geldi. Kargoyu almak istedim. Postacı benden kimlik istedi. Kendisine ne diyeceğimi bilemedim. 'Kimliğim yok' deyince kapıyı kapattım saatlerce ağladım."
Gizem, ölen ağabeyini de unutmuyor: "O da kimliksizlikten öldü. Verem hastasıydı, grip sandık. Hastaneye gidemedik. En son bir şekilde hastaneye götürdük. Artık çok geçti. 15 gün sonra hastanede hayatını kaybetti. Kimsesizler mezarlığına gömmek istediler. Ama annem izin vermedi. Ben vatansız değilim. Bana vatansız kimliği verdiler. Neden annemin üzerine kaydımızı yapmıyorlar? Bunun tek sorumlusu babammış! 'Babam' diye bir insan yok ki. Anneme sordum. Ama öyle bir insanın varlığından bile haberimiz yok. Annemin dediğine göre biz çok küçükken bırakıp gitmiş. Ben buralıyım. Buralı olduğumu daha nasıl kanıtlayayım. Burada doğdum, burada büyüdüm, Avcılar'da yaşadım hep. Vatansız değilim. Devlete göre aslında yokum ben. Ama buradayım. Yaşıyorum. Artık ben de yaşamak istiyorum. Evet anneme de kızgınım ama anne sonuçta…"
Son Dakika › Güncel › İstanbul'da Doğup Büyüyen 3 Kız Kardeş, Yıllardır Vatansız Yaşıyor - Son Dakika
Adana'da Seyhan polisi yaptığı çalışmalarda 80 ruhsatsız tabanca ele geçirirken çeşitli suçlardan aranan 329 kişiyi de yakaladı. Ekipler ayrıca uyuşturucu madde ve çalıntı araçlar da ele geçirdi. 7 kişi ruhsatsız silah bulundurmaktan tutuklandı.
İzmir Metrosu'nda sabah saatlerinde yaşanan teknik bir nedenden dolayı seferler gecikmeli olarak devam etti. Bu durum ulaşımda aksamalara ve istasyonlarda yoğunluğa neden oldu. İzmir Metro yetkilileri ise anlayış için teşekkür etti.
Dolar 32,3370 liradan, euro ise 35,1300 liradan güne başladı. İstanbul Kapalıçarşı'da dolar 32,3370 liradan, euro ise 35,1300 liradan satılıyor. Son kapanışta dolar 32,30 liradan, euro ise 35,17 liradan satılmıştı.
Adana Seyhan polisi yaptığı çalışmalarda 80 ruhsatsız tabanca ele geçirirken çeşitli suçlardan aranan 329 kişiyi de yakaladı. Ekipler ayrıca 60 ruhsatsız tabanca, 5 kurusıkı tabanca, 15 ruhsatsız tüfek, 229 şarjör, 673 mermi ve tabanca yapımında kullanılan malzemeler ele geçirdi. Ayrıca 626,68 gram narkotik madde, 629 uyuşturucu hap ve 7 çalıntı araç da bulundu. Toplamda 7 kişi ruhsatsız silah suçundan, 31 kişi ise diğer suçlardan tutuklandı.
Tekirdağ'da gece saatlerinde başlayan yoğun sis, sabah etkisini daha da artırarak görüş mesafesini yer yer 40 metreye kadar düşürdü. Malkara, Hayrabolu ve Muratlı ilçelerindeki kara yollarında trafikte olumsuzluk yaşanmaması için önlemler alındı. Deniz ulaşımı da etkilendi ve bazı gemiler Tekirdağ açıklarına demirledi. Sisin öğle saatlerine kadar etkili olması bekleniyor.
Edirne'nin Lalapaşa ilçesinde, yasa dışı yollarla yurda giren 6 düzensiz göçmen yakalandı. İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, kentte düzensiz göçün önlenmesine yönelik denetimlerini sürdürüyor. Lalapaşa'ya bağlı Çallıdere köyünde yapılan çalışmalarda Suriye ve Filistin uyruklu 6 kişi yakalandı. Göçmenler, jandarmadaki işlemlerinin ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğüne gönderildi.
Düzce Belediyesi, başıboş ve saldırgan sokak köpekleri ile ilgili sorunu kökünden çözmek üzere harekete geçti. İlçelerde kurulacak ilkyardım merkezlerinde köpeklerin kısırlaştırma ve tedavi işlemleri yapılarak, saldırganlıkları ve üremeleri kontrol altına alınacak.
Adana'da bir kişinin öldürülmesi olayında, cinayeti işledikten sonra ihbarda bulunan ve olay yerine gelen iki şüpheli tutuklandı. Şahısların, cinayetin ardından tabancayı alarak kaçtığı belirtildi. Ölen kişinin ve şüphelilerin suç kayıtları da ortaya çıktı.
Boyabat Kaymakamlığı, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi'nin 109. yıl dönümü kapsamında şehit aileleri, gaziler ve gazi yakınlarına iftar yemeği verdi. Kaymakam Enver Yılmaz, katılımcılara teşekkür ederek, şehitleri ve gazileri rahmet ve minnetle anıldığını belirtti. Programa, Belediye Başkanı Hüseyin Coşar, Cumhuriyet Başsavcısı Uğur Akın, Adalet Komisyonu Başkanı Mehmet Çağrı Alperen ve diğer ilçe yetkilileri katıldı.
Kahramanmaraş merkezli asrın felaketinde enkaz altında bir bacağını kaybeden Murat Akkoç, yeni proteziyle artık yürüyebiliyor. İstanbul Beylikdüzü'nde bulunan İrade Adımları Derneği tarafından ücretsiz olarak protez bacak takılan Akkoç, yaşadığı zorlu süreci anlattı ve protezinin hayatını nasıl değiştirdiğini paylaştı.
Yorumlar (33)