Kadın Hikayeleri Anlatmak Çok Zor - Son Dakika
Magazin

Kadın Hikayeleri Anlatmak Çok Zor

Kadın Hikayeleri Anlatmak Çok Zor

Çiğdem Vitrinel yeni filmini Sinema dergisine anlattı.

10.09.2012 06:02  Güncelleme: 08:42
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

'Geriye Kalan', Ahmet Uluçay ve Yeşim Ustaoğlu gibi usta yönetmenlerle çalışan Çiğdem Vitrinel'in ilk uzun metrajlı filmi... İlk kez geçen yıl 48. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde gösterilen yapım; bir kadın yönetmenin elinden çıkmış olmasına rağmen hemcinslerine ve evlilik ilişkisine ciddi eleştiriler getirmesiyle dikkatleri çekmişti. Vitrinel, geçtiğimiz haftasonu izleyicilerle buluşan ve konforlu hayatında vazgeçmemek uğruna, aldatıldığını bile bile evliliğini sürdüren bir kadının öyküsünü konu eden filmini, Sinema dergisinden Müjde Işıl'a anlattı...

EVLİLİK BİR KURUMDUR

Sizi bu filmi çekmeye motive eden neydi, neden esinlendiniz?

'Geriye Kalan', neredeyse klişelerle başlayan bir evlilik ve aldatma hikayesi. Evli bir çift var ve daha sonra adamın aşık olduğu bir üçüncü kişi devreye giriyor. Filmi farklı kılan, hikayesinden çok detayları ve bakış açısı. Genel olarak sinema, kadınların bir sınıf ya da sosyal kimlik olarak dertlerine fazla eğilmiyor. Evlilikte aldatma hikayeleri, kadının kocasının aşkını kaybetme korkusu üzerinden gidiyor. Aslında burada bir kurum var. Evlilik kadınlar için bir çeşit iş ve çıkar ilişkileri söz konusu. 'Geriye Kalan'ın farkı, basit bir hikaye ile kadınların erkeklere ekonomik bağımlılıklarını anlatması.

Sizin öteki kadından yana tavır almanız, evliliği çıkar ilişkisi olarak görmenizden mi kaynaklanıyor?

'Zuhal'le 'Sevda', benim için birbirlerinden çok uzak yerlerde durmuyor. Film tam da bunu merkez alıyor zaten. Bu iki kadının toplumsal konumları, erkeğin gönül tercihine göre değişebilir. 'Sevda' yani evli olan kadın; gayet iyi biliyor ki, kocası 'Zuhal'i tercih ederse, kendini birden 'Zuhal'in koşullarında bulacak. Filmin eleştirdiği şey de bu. Kadınlar temel ihtiyaçlarını erkekler üzerinden giderirken, nasıl samimi ilişkiden söz edebiliriz?

BİR BORCUM YOK

Bu filmi bir erkek çekseydi kesinlikle kadın düşmanı ilan edilirdi. Ne dersiniz?

Kesinlikle doğru. Zaten ben de süreç içinde anladım ki zor olan kadın yönetmen olmak değil, kadın hikayeleri anlatmak. Kadınlar hakkında konuşurken herhangi bir ezilen sınıftan söz ederken olduğu gibi, sürekli hassas dengeleri gözetmeniz, doğrucu olmanız gerekir. Ama ben bir kadınım, kadınlara bir borcum yok. O yüzden böyle cüretkar davranabiliyorum.

Oyuncuları nasıl seçtiniz?

Şebnem'i hızlı bir şekilde buldum. Görür görmez 'Sevda' duruyordu karşımda. 'Zuhal'i oynayacak oyuncuyu ise çok aradık. Kafası karışık, zor bir karakterdi çünkü. Devin, 'Zuhal'i bütünüyle anladı ve çok iyi kalktı altından.

KADINLAR MAĞDUR

'Zuhal' filmde genel olarak mağdur durumda ve 'Sevda'ya göre ona karşı daha anlayışsızız sanki...

Kadınlar genel olarak mağdur durumdalar zaten. Evlilik ilişkisinde daha sinsi ve daha fazla küçük hesap var; bu da o ilişkiyi bayağılaştırıyor. Karşılıklı rızası olan iki yetişkinin tensel ve duygusal ilişkilerinde hiçbir ahlaki kriterim yok ama evlilik; sadece duygusal bağlamda konuşabileceğimiz bir ilişki değil.

Cinayet sahnesi akıllara 'Öldüren Cazibe'yi getirdi.

'Öldüren Cazibe' üzerinde düşündüğüm ve senaryo yazarken motiflerini ters döndürdüğüm bir filmdir. Şimdiye kadar yapılmış filmlere ters takla attırarak hayatımı geçirebilirim.

SEYİRCİYİ APTAL SANIYORLAR

Filmimde çok fazla diyalog yok. Bence seyirciyi aptal sandıkları için o kadar çok diyalog yazıyorlar. Ben seyircisine güvenen biriyim. Meseleleri benim kadar bilen birilerine film yapmayı tercih ediyorum.

İlk filmimde ödül aldığım için bir gerginlik hissediyorum ama ödül almak teşvik edici bir şey. Artık kendimden emin bir şekilde konuşabiliyorum. Çünkü bir şekilde onay almış oluyorsunuz. O anlamda müteşekkirim Antalya jürisine.

Antifeminist olarak algılanmaktan korkmuyorum. Beni antifeminist olduğum konusunda ikna etmek, Angelina Jolie'yi çirkin olduğu konusunda ikna etmek kadar zor! Ben bu meseleler üzerine kafa yoran biriyim. Bir şeyi eleştirmek ile yıkmaya çalışmak arasında fark var, çünkü aslında eleştiri yapıcı bir şeydir.

GENELLEMELER BİR DUVAR GİBİ

Sanki kadınlar diye aynı şeyi düşünen, aynı şekilde davranan homojen, tek bir grup varmış gibi davranılmasını doğru bulmuyorum. Toptan masum ya da toptan kötü olma gibi bir durumumuz yok. Ataerkil sistemin sadece erkeklerin değil, kadınlarla erkeklerin birlikte ürettiği bir şey olduğunu düşünüyorum. Biz kadınlar da bu sistemin değerleriyle düşünüp yaşıyoruz. Evli kadınları ve anneleri meselelerin dışında bırakma hali var. Onları suça dahil etmeyerek, aslında varlıklarını da inkar ediyorsunuz. Suçlu bir erkek karakter yarattığın zaman, kimse erkek düşmanı demez. Çünkü erkekler özgürdür, öyle hassasiyet noktaları yoktur. Kadınlarla ilgili ise genellemelerden oluşan bir duvar vardır.

Sabah : http://www.sabah.com.tr

Kaynak: Sabah.com.tr

Son Dakika Magazin Kadın Hikayeleri Anlatmak Çok Zor - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement