Kılıçdaroğlu maske indirecekti ama...

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Medyadan baskınlara kadar bir çok konuya değinen Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz haftaki grup konuşmasında "Salı günü onların bir maskesini indireceğiz. Şimdiden söylüyorum ki onlar da hazırlık yapsınlar." demişti.

Grup konuşmasını merakla bekleyenler hayal kırıklığına uğradı.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını izleyenler, yine bir yolsuzluk dosyasının gündeme gelmesini bekledi. Ancak Kılıçdaroğlu ne maske indirdi ne de maskeden söz etti ne de yolsuzluktan...

İşte Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları...

Esnaf ve sanatkarları önemsiyor ve ayakta kalmalarını istiyoruz, hepsine değer veriyoruz. Ancak bu değeri, onlara yeteri kadar anlatamadık. Dün o yüzden Esnaf ve sanatkarlar derneğini ziyaret ettim. Amaçlarımızı, hedeflerimizi anlattık.

Değişik dallardan esnaf arkadaşlarımız vardı, taksiciler, kamyon şoförleri gelmişti. Pek çok taksicinin ekmek parası uğruna hayatlarını kaybettiğini biliyoruz, araçlarını yenilemek istiyorlar. Bu aşamada bir seferliğine KDV alınmasın istiyorlar. Bu konuda kanun teklifi verildi ama AKP bunu görmedi. Onları düşünmeyen Erdoğan'ı iyi tanısınlar.

Büyük alışveriş merkezleri de elbette olacak. Sorun çalışma yönteminde. AB'de standartlar nasılsa bizde de öyle olsun. Bu yüzden AVM'ler ile ilgili yasa taslağını hazırladık ve yine görmezden gelindik.

AKP size ceza veriyor

Sosyal güvenlik prim borcunuz varsa, eşinize de bakılamıyor. Bu cezayi veren de AKP. Bu cezayı kaldırmak isteyen kim CHP.

Ayrıca, prim yatırıyorsunuz, emekli oluyorsunuz, emekli aylığı ile geçinemeyip, işinize devam ettiğiniz için AKP, sizi cezalandırıyor. Önce emekli maaşından yüzde 40 kestiler. Anayasa Mahkemesi'ne gittik, ancak Anayasa Mahkemesi artık değişmiş, hülle yoluyla başa gelen insanlardan olşmuş, AKP'nin borazanlığını yapar hale gelmiş.

12 Haziran'dan sonra halkın iradesi ile emekli aylığından kesilen yüzde 15'i kaldıracağız.

Kamyoncu esnafı da öyle, mazot pahalı, maliyetler yüksek, bu yüzden deposunda yağ yakıyor. Bu tablı AKP'nin tablosudur. Biz, ahi evran geleneğine bağlı, ülkesini seven bir anlayışa sahibiz.

Hz Ömer'in adaletini getireceğiz

Toplumda da, esnafta da adaleti sağlayacağız, Hz Ömer'in adaletini getireceğiz bu ülkeye...

Güçler ayrılığında parlamnetonun ayrı bir görevi vardır. Yürütme yasamadan ayrı bir organdır. Genel kurula gelince de tartışılır. Olağansütü dönemler de vardır. 12 Eylül 1980 sonrası gibi. Parlamento hikayedir, başta tek kişi vardır, onun dedikleri olur. Şimdi biz parlamentoyu çalıştıracasak, kanun hükmünde kararnamenin ne anlamı var. Muhalefetin olmadığı yerde demokrasi olmaz. Toplumun başka söylemleri de duymaya ihtiyacı var. Muhalefet toplum adına düşünür.

Parlamento kapalı, neden, çünkü genel seçime gidilecekmiş, bu milletin beklemeye tahammülü yokmuş, 9 yıldır neredeydin,armut mu topluyordun? Toplumun her kesimine bak, ne hale getirdin?

Biz ona bu hakkı verecekmişiz de, bakanlıkları birleştirecekmiş, belki biz de destekleriz, adam gibi bakanlıklar kurarsın da sana değil, millete hizmet eder.

Biz, bu ülkenin çıkarına olan her şeye evet diyoruz. Ama siz parlamento tatile girince, yasa çıkaracakmış, muhalafet olmadan.

Meclis'te senin anayasayı değiştirecek çok sayıda vekilin var, onlardan da mı korkuyorsun. Bu Meclis'i tasfiye anlayışının bir sonucudur. Böyle bir durum olağanüstü durumlarda olur. En son Libya'da oldu. Ancak, o konuda da Türkiye devre dışı kaldı.

Baskıcı anlayış egemense, meclis olsa ne olur, olmasa ne olur. Bu anlayışı geçmişte de gördük. Telefon dinlemeleri, medyaya baskın, yazarların işine son verilmesi bu hükümetin eserleridir.

Erkekseniz çıkın eleştirin

Basılmamış kitap nüshalarını imha etmek de yine bu hükümetin demokrasi kültürüdür. Gazeteler basılıyor, basılmamış bir eser için. 12 Eylül'den sonra suçlu olan insanların çoğunun sebebi kitaplardı. O dönemle bu dönem arasında ne fark var? Bir de imha ediyorlar, suç delili ise neden imha ediliyor, suç dosyasına koymak gerekir.

Erkekseniz, çıkın bir hükümeti eleştirin, bakın başınıza neler gelecek?

Biz özgürlükleri sınırlayan gelişmelere karşıyız, özgürlükler bizimle gelecek. 4. büyük devrimi yapacağız.

Kitapların toplatılması ile ilgili batı da şaşkın. Hitler, Mussolini geride kalmış, hatta onların aklına gelmeyen yöntemler, Türkiye'nin iktidarında var.

Başbakan bu konuda, 'bunlar benim konum değil, yargının işi, ayrıca durup dururken olan şeyler de değil.' diyor.

Baskı kuracağım, gerekçesini de ben hazırlayacağım anlayışı hakim.

İkiyüzlü Başbakan

Ankara Büyükşehir Belediyesi bir dönem, ulaşıma zamlar yaptı. Olay mahkemeye taşınınca, Başbakan, 'Gelsin konuya Danıştay baksın' diyor. Yine, "Türkiye'de yasama da, yürütme de yargı tarafından kuşatılmıştır" diyor.

Yargının işidir diyorsan, neden sözünün arkasında durmuyorsun. Yine görevden alınan hakimlerle ilgili, 'Yargı güveirliliğini yitirmiştir' diyor ve doğrudan yargıyı suçluyor.

İşine geldiği gibi konuşuyor. Yine Erdoğan, 'Yargı kararlarına saygı duymak gibi bir görevim yoktur' dedi. Bunu savunan bir insanda demokrasi kültürü olabilir mi?

Düşünceyi cezalandıran başka bir ülke var mı bilmiyorum. Düşünmekten korkan bir insan olabilir mi? Başbakan Erdoğan düşünce düşmanı.

Kim statükocu

AB yetkililerine de sesleniyorum; kitap toplatma olayları devam ederse, müzakereleri keseriz demiş. Yeni mi anladınız? Bunlar AB'ye değişimciyiz ama CHP statükocu. Bizi CHP engelliyor.

Darbe anayasası: AKP'ye çağrı yaptık, 12 Eylül'ün izlerini silelim diye. AB yetkilileri düşünsünler, kim değişimci?

Siyasi Partiler Yasası'nı da değiştirelim dedik, o da 12 Eylül'ün yasası dedik, ama yine ses çıkmadı.

Seçim barajı yüzde 10, özgür iradeden bahsediyoruz. Ben buna milli irade diyemem, barajın inmesine de karşı çıktılar.

Dokunulmazlıklar dedik, hayali ihracatçılar Meclis'e girmesin dedik, karşı çıktılar.

Özel yetkili mahkemeler konusunda da söylediklerimiz dikkate alınmadı.

İç hizmet yasası 53 madde değişmesi için kanun teklifi verdik, sesleri çıkmadı. Bunlar ikiyüzlüler.

Darbelere karşıysan bizim gibi, yürekli, özgürlükçü olacaksın.

12 Eylülcüler yagılanacak dedi, yargılandı mı? Önerge verildi, önergeyi bunlar reddetti.

Yalan bunların kültüründe var.

Faili meçhuller konusunu da istismar ettiler, 6 önerge verdik hepsi reddedildi.

Yüksek askeri mahkeme de kaldırılmadı. Taşeron uygulamasına son verelim dedik, kabul etmediler.

Başbakan bir daha kandırdı, CHP parası olandan alıyormuş diye. Alınacak bedelle de öğrenciye yurt yapılacak dedik.

Medyayla da bizim sorunumuz var, ya adam gibi ülke sorunları ile ilgilenecek ya da sorunlar devam edecek.

Ülkenin başında kim olursa olsun, doğru bildiğimizi söyleyeceğiz, yetim hakkı yiyenlerden hesap soracağız.